gezginCibran ölümünden sonra yayımlanan Gezgin’de insana özgü duyguları, yanılgıları ve duraksamaları çözümlerken, tıpkı bir yol kavşağındaki tesadüfi karşılaşmalar gibi, her gün yaşadığımız sıradan olaylardan yola çıkar. Hayatın dünyevi yanlarından yüzyılların bilgeliğini damıtır. Sevgi, dostluk, ahlak, mutluluk, hüzün, güzellik, haz, emek, din, ölüm ve diğer temel meseleler üzerine kafa yoran bütün insanların ortak zenginliği olan ezeli ve ebedi bir bilgeliktir bu. Ancak Cibran’ın mutlu, doğru ve tatminli bir yaşam sürmek için herhangi bir reçetesi ya da formülü yoktur. Ona göre bunun yolu insanın kendini arayışından geçer.

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Künyesi
Gezgin
Orjinal isim: L’errant
Halil Cibran
İş Bankası Kültür Yayınları / Modern Klasikler
Türkçe (Orijinal Dili:İngilizce)
72 s. — 2. Hamur– Ciltsiz — 14 x 20 cm
İstanbul, 2015

Gezgin
Yol kavşağında rastladım ona; yalnızca bir pelerini ve bir asası olan bir adamdı, yüzü acıların tülüyle örtülü. Birbirimizi selamladık, dedim, “Evime gel ve konuğum ol.”
Ve geldi.
Karım ve çocuklarım bizi eşikte karşıladılar. Onlara gülümsedi; gelişini çok sevmişlerdi.
Ve hep birlikte sofraya oturduk; ve bu adamdan çok hoşnuttuk; çünkü bir suskunluk ve bir gizem gizliydi onda.
Ve yemekten sonra ateşin etrafında toplandık, ve gezilerini sordum ona.
O gece ve ertesi gün bize bir çok öykü anlattı; ama şimdi aktaracaklarım, o kendisi sevecen olanın günlerinin acısından doğmuştur; ve bu öyküler, yolunun tozundan ve sabrından devşirilmistir.
Ve üç gün sonra bizi terkettiğinde, konuğun gittiğine değil, içimizden birinin hâlâ bahçede beklemekte olup, içeri girmediğini duyum sadık.

Gözyaşları ve Kahkaha
Suların yükseldiği sırada Nil kıyısında bir sırtlan ile bir timsah karşılaştılar; durup selamladılar birbirlerini.
Sırtlan konuştu ve dedi, “Günleriniz nasıl geçiyor, Efendim?”
Ve timsah cevapladı ve dedi “Kötü geçiyor. Gün oluyor acılarım ve hüznüm içinde ağlıyorum ve yaratıklar diyorlar ki, ‘Bunlar yalnızca timsah gözyaşları.’ Ve bu beni her sözün ötesinde yaralıyor.”
Ve sırtlan dedi, “Acınız ve hüznünüzden söz ediyorsunuz; ama bir an için beni düşünün. Dünyanın güzelliğine, harikalarına, mucizelerine bakıyorum ve salt bir sevinçle, günün güldüğü gibi gülüyorum. Ve ormanın insanları diyorlar, “Bu yalnızca bir sırtlan gülüşü.”

Giysiler
Birgün Güzellik ve Çirkinlik bir deniz kıyısında karşılaştılar. Ve dediler, “Haydi, denize girelim.”
Ve giysilerini çıkartıp sularda yüzdüler. Ve bir süre sonra, Çirkinlik kıyıya dönüp Güzelliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti.
Ve Güzellik de denizden çıktı; ve kendi giysilerini bulamadı; ama çıplak olmak utandırıyordu onu; çaresiz Çirkinliğin giysilerine büründü. Ve yoluna devam etti Güzellik.
O gün bugündür erkekler ve kadınlar onları birbirine karıştırır.
Ancak içlerinden Güzelliğin yüzünü önceden görmüş kimileri vardır ki, giysilerine bakmaksızın tanırlar onu. Ve yine Çirkinliğin yüzünü bilen kimileri vardır ki, giysi onu gözlerinden gizleyemez.

Halil Cibran
Kaynak: Gezgin
Çeviren: Sibel Özbudun

Previous Story

Özel Arabul / Öykü ve Tiyatro Senaryoları – Ayşe Kaygusuz

Next Story

Kutsal Değil, Onurludur Bizim Öğretmenlerimiz – Zafer Köse

Latest from Denemeler

Orwellvari Bir Cehennem – Ulus Baker

Çağımız, kitleler karşısında duyulan bir korku içinde. Bu korku bir taraftan devletçi bir mutlakçılığın imgelerini, öte yandan kamu vicdanının elektronik bir denetimini de birleştirmekten

İnsan ve Dans – Sevcan Atak

İnsan kendi bilincine vardıktan sonra kendini var etme ve öz savunma mekanizması olarak toplumsallığını oluşturmuştur. Bir yandan doğadan, doğanın bağrından geldiği için onu taklit
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ