Gezi – Şükrü Erbaş

GEZİ, 12 yıldır, bir mağdur edebiyatı ve ?ileri demokrasi? aldatmacası ile adım adım bütün özel alanlarına girilen her yaştan insanın, kendi haysiyetine, bedenine, hayatına sahip çıkmasının çok özel bir tarihidir.

GEZİ, ?kentsel dönüşüm? adı altında yağmalanan bütün kentlerin-ağaçların-parkların-oyun alanlarının, aklını ve ahlakını parayla değişmiş, güç sarhoşu bir iktidara karşı kazandığı ve toplumun üzerindeki ölü toprağını attığı çok değerli bir devrimci deneyimdir.

GEZİ, gencecik insanların olağanüstü zekâsıyla ve mizah gücüyle, sadece korku ve şiddetle bir ülkeyi çekip çevireceğini sanan hantal ve aptal bir akla karşı, her yaştan insanın kendini sevdiği ve tazelediği bir başarıdır.

GEZİ, sağdan ve soldan, geniş bir siyasi yelpazeye yayılmış, birlikte davranma yetisini nicedir unutmuş insanların ve yapıların, değişik yerlerinden aldıkları yaraları, hiçbir kibre kapılmadan birbirine gösterdikleri, birbirinden güç buldukları, kutsal devlet yalanına karşı ortak davranmayı anımsadıkları bir siyasi pratiktir.

GEZİ, sekiz gencecik çocuğun, devlet terörü ile öldürüldüğü, ülkenin Başbakanının da bu çocukların tabutlarını meydan meydan tekmelediği bir utancın ve acının da tarihidir ne yazık ki…

GEZİ, siyasi iktidarın, bakanları-çocukları-yandaşları eliyle halkı, ihale-rüşvet-komisyon-taşeron sarmalıyla soymasını, ülkenin gözleri önüne seren cesaretin ilk adımıdır.

GEZİ, devleti halkın tepesinde bir korku tanrısı gibi tutan toplumsal bir sistemle mücadelenin, tek bir alanla sınırlı olamayacağı; emeği-adaleti-özgürlüğü-temel insan haklarını merkezine almayan hiçbir toplumsal mücadelenin geleceğe kalamayacağı bilgisinin bir daha doğrulandığı bir eski ve yeni güzelliktir.

GEZİ, bütün takımlara ortak davranmayı öğreten Çarşı?dır. Seccadesini sedye yapan cami imamıdır. Eylemcilere su taşıyan kilise papazıdır. Starbucks?ın alnına ?yaşasın tam bağımsız kurukahveci Mehmet Efendi? yazan zekâdır. Dükkânının camına, ?eyleme gittim, geleceğim? yazan esnaftır. Trabzon?dan ülkenin meydanlarına yayılan ?mesele üç-beş ağaç değil, bir odun? yazısıdır. ?Bizim de gençliğimizde Dostoyevski okumuşluğumuz vardır? diyen Başbakanı, bir saat geçmeden ?diren Dostoyevski? yazısı ile komiğe çeviren kültürel donanımdır.

GEZİ, ?bu daha başlangıç? sözünde özetlenen sürekli bir gelecek tasarımıdır. Bu tasarımın önündeki en önemli iş, insanların dini duygularını sermayenin dokunulmaz zırhı haline getiren, varlığını sürdürmek için ülkeyi iç savaşa sürüklemekte bir saniye bile tereddüdü olmayan bu açık faşizmi, halkın tepesinden indirmektir.

Şükrü Erbaş

Bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir