Günümüzü Okuyabilmek İçin, Kitle Psikolojisi – Sigmund Freud

Bencil ve yalnız ama birey olma yetisinden yoksun çağımız insanının bizi getirdiği uçurumun başında, ölümlere, savaşlara, acılara ve şiddete alışarak yaşamayı öğreniyoruz. Bunun adına yaşamak denebilirse. Her an yanı başımızda bir bomba olabilir son gördüğümüz. Herkes mutsuz, herkes dünyanın geleceğinden umutsuz. “Artık çok geç” demeden önceki son duraktayız. Atacağımız tek adım bizi kurtaracak ya da uçuruma fırlatacak. “Nasıl değiştirebiliriz” sorusunun cevabı ise “Neden böyle oldu” sapağından geçmek zorunda. O halde Kitle Psikolojisi’ni okumanın tam zamanı.

Freud’un kitle psikoloji çözümlemesine değinmeden önce bir konuya açıklık getirmek gerekiyor. Ünlü psikiyatrist hangi grupların kitle olarak tanımlanabileceği konusunu, belki de bilerek ve farkında olarak, belirsiz bırakmış. Belirli bir amaç ve ideoloji çevresinde toplanan her topluluğa, en azından Freud’un özelliklerini tanımladığı grup olarak, kitle denmesinin uygun olmadığı kanısındayım. Sağduyusunu yitirmiş, akıl yürütme ve düşünerek karar verme mekanizmalarını askıya almış, sadece inanç yoluyla bağlanmış, eleştiri ve özeleştiri yetisinden yoksun ve sürü gibi güdülenerek hareket eden, şiddete başvurmaktan çekinmeyen, vicdan ve ahlak kavramlarını yok sayan bireylerin oluşturduğu toplulukların tarif edildiğini düşünüyorum. Kitaba başlarken anlam kargaşası yaşamamak için daha ilk sayfalardan kitle tanımının ne ifade ettiğine karar vermeyen okur için anlatının açmazlara ve kafa karışıklığına neden olabileceği konusunu da vurgulamak isterim.

Kitle psikolojisi belli bir ideoloji çevresinde toplanan insanların ortak davranış özelliklerini ele alır. Bireysel psikoloji daha başından itibaren toplum psikolojisi kimliğini de içinde taşır. İnsan, toplumsal varlığıyla ve kurduğu ilişkilerle bütünlenir ancak bu haldeyken bile kişiliği yok olmaz, birey olmaya devam eder. Kitle kavramıysa bu açıdan topluluklardan ayrışır. İçine katılanları tek amaç uğruna, tek potada eriterek kolektif ruh kazanır. Bu aşamadan sonra kitle içine katılan kişi, kendi bireysel psikolojik özelliklerini kaybeder. Kitlenin bir parçası, organizmanın bir hücresidir artık.

Kitle bireyinin ana özellikleri şunlardır: Bilinçli kişiliğin kaybolarak bilinçsiz kişiliğin egemenliği ele geçirişi, duygu ve düşüncelerin aynı yöne yönelişi, telkinle alınan direktifleri vakit geçirmeden gerçekleştirme eğilimi, yani bireyin artık kendisi olmaktan çıkıp iradeden yoksun bir otomata dönüşü.

Kişi, tek başınayken duyumsayacağı, düşüneceği ve davranacağından farklı düşünür ve davranır. Bireysel yoldan edindiği özellikler kitle içinde silinir, kendine özgü karakteri kaybolur. Bilinçli entelektüel bakışın yerine bilinçdışı hâkim olur.

Kitle içindeki birey, kalabalık bir gruba ait olduğu için karşı konulmaz bir güce sahip olduğu duygusuna kapılır. Kitlenin içinde aynı davranış tarzının kabul görmesi nedeniyle ayıplanmayacağını, dışlanmayacağını bilir. Bu da vicdan, ahlak ve toplumsal sorumluluk duygularının yok olmasına neden olur. Nedenlerden biri kendini birtakım içgüdüsel isteklerin eline teslim etmesidir oysa normalde dizginleyip frenleyeceği içgüdülerdir bunlar. Herhangi bir sınır tanımayarak kendini tutkularının eline bırakmak, öte yandan kitlede eriyerek içindeki kişisel yalıtılmışlık duygusunu yitirmek birey için bir haz kaynağı oluşturmaktadır.

Kitleye egemen davranış tarzı duruma göre yüce ya da acımasız, atılgan ya da korkak nitelik taşıyabilir, ama hepsinde dediğini yaptıran zorlayıcı bir özellik saklıdır. Bazen kişisel çıkarlar hatta özyaşamı sürdürme kaygısı bireyin gözüne görünmez olur. Duygular basit, yalın ve coşkuludur, hafif bir antipatiden azgın bir nefret doğabilir bir anda. Otoriteye bağlı olduğu ölçüde hoşgörüsüzdür. Gerçeklik arayışı ve mantık, hükmünü yitirir.

Kitleyi etkileyecek kişinin mantıklı davranması gerekmez, güçlü imgelerle ve abartarak sürekli aynı şeyi tekrarlamak amaca ulaşmayı sağlar. Kitle gerçek ve düzmece konusunda kuşku nedir tanımaz, dürüstlüğe değil güce saygı duyar. Üstün bildiği ve etkisine girdiği kişilerde aradığı güçlülük hatta zorbalıktır, bir çeşit güçsüzlük göstergesi diye baktığı iyilikçi ve etik davranışların etkisinde kalmaz. Egemenlik ve baskı altına alınmayı, efendisinden korkmayı ister. Tutucu yapısıyla yenilik ve ilerlemelere karşıdır.

Kitle, sözlerdeki büyüsel gücün etkisi altındadır. Bu güç en korkunç fırtınaları estirebildiği gibi en azgın fırtınaları dindirebilir. Mantıksal kanıtlara başvurarak bazı kitlesel söz ve sloganlara karşı çıkılamaz.

Kitle uysal bir sürü gibidir, başında bir efendi olmadan yaşayamaz. Önderlere güç kazandıransa yobazca bağlandıkları düşüncelerdir. Az insanda rastlanan kişisel prestij, sahiplerini liderliği yükseltir, başkalarını büyülü bir mıknatıs gibi çekerek itaati sağlar.

Kitle içinde “kolektif zekâ engellemesi” adı verilen ve fazla zeki olmayanların üstün zekâlıları kendi düzeylerine indirgedikleri bir durumdan bahsedilir. Böyle bir kitle içtepileriyle davranır, tutkuludur, bocalamalar içinde çalkalanır, tutarsızlık ve kararsızlık içinde yaşar, ancak eylemlerinde işi aşırılığa dek vardırabilir. Telkine açık, düşüncelerinde ağırbaşlılıktan yoksun, yargılarında acelecidir. Özgüvenden, özsaygıdan ve sorumluluk duygusundan uzaktır. Güçlü olduğu bilinciyle ve güç sarhoşluğu ile ahlak ve insancıllıktan uzak her davranışa yönelebilir.

Kitle psikolojisi içindeki bireyin insan özelliklerinden sıyrılarak bir nevi güç büyüsü altındaki davranışları, günümüz dünyasında yer alan şiddetin ve vahşetin nedenlerini bir nebze de olsa anlatmaktadır. Bu nedenleri ve nasılları görebilmek dünyayı daha güzel, daha iyi ve temiz yapmaya yeter mi bilemiyorum ama ben umut etmek istiyorum.

PINAR K. ÜRETMEN
2 AĞUSTOS 2016 http://kitapeki.com/

Kitle Psikolojisi
Yazar: Sigmund Freud
Çeviri: Kâmuran Şipal
Türü: Psikoloji
Basım Tarihi: Ocak 2016
Sayfa Sayısı: 136 Sayfa
Yayınevi: Say Yayınları

Previous Story

Atinalı Timon – William Shakespeare

Next Story

Dava – Franz Kafka. Korku çağının kuşatmalı yaşamının öyküsü

Latest from Psikoloji

Masallardaki Ruh – Carl Gustav Jung

Okuyucuma günümüz düşleriyle ilgili daha fazla örnek sunmak isterdim. Ama korkarım, düşlerin bireyselliği daha ayrıntılı tasvir edilmeyi, elimizdeki kısıtlı yerden de daha fazlasını gerektiriyor.
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ