?Hawar? kelimesi, Kürtçe?de çığlık anlamına geliyor. Bu kelime kuşkusuz, Türkiye?nin en önemli kültürel hazinelerinden biri olan ve şimdi yok olmakla karşı karşıya kalan Hasankeyf?in durumunu çok iyi ifade ediyor. 1973 yılından bu yana gazetecilik ve yazarlık yapan M. Latif Yıldız?ın kendi imkânlarıyla yayımladığı bu kitap, Hasankeyf?in çığlığını insanlara ulaştırmayı amaçlıyor. Kendini ?Batmanlı bir Hasankeyf sevdalısı? olarak tanımlayan Yıldız?ın, bölgede yaptığı kırk yıllık gazetecilik deneyimiyle kaleme aldığı kitap, Hasankeyf?in tarihini, önemini ve Hasankeyf?e dair muhtelif yazıları bir araya getiriyor. 1968 den 2008 yılına kadar 40 yıl Hasankeyf vadisinde, kalede, kale dibinde, mağaraların çevrelediği kalyonlarda fotoğraf çektiğimde, haber yaptığımda, makale yazdığımda Ilısu Barajı nedeniyle sulara boğulacak bu tarihi şehirden sanki ? Hasankeyf için ne yaptın?? sesi kulağıma yankılanıyordu. İşte bu duygular içinde Tarih ve Kültür kenti Hasankeyf?i sulara gömmek isteyenleri uyarmak için ?Hawar Hasankeyf?in Çığlığı? kitabını yazdım.
Bu 40 yıl içinde yaygın medyada Hasankeyf ile ilgili çıkan yazıları dosyalamış, Yazı yazdığım gazetelerde konuyla ilgili birçok köşe yazım biriktirmiştim. Kitabın yazım aşamasında İnternet ortamı ve dergilerde birçok Hasankeyf gönüllüsü ile karşılaşınca Hawar Hasankeyf?in Çığlığı kitabını yazmaya karar verdim.

?Hawar Hasankeyf?in Çığlığı? Tarihi kent Hasankeyf için yazılmış ilk detayli ve ciddi bilgiler veren bir kitaptır.

Kitabın en önemli bölümü Hasankeyf?in tarihini, resimlerini, uygarlığını ve düşüncelerimi ifade eden, 2006 yılı Eylül, Ekim ve Kasım aylarında kaleme aldığım yazılarım; bu yazılarımı destekleyen Batman Çağdaş, Konya Yeni Meram, Aksaray Ekspres gazetelerinde ki ?Sorgu? köşesinde yayınlanan Hasankeyf?le ilgili makalelerime yer verdim. Bana ait olanların yanı sıra, Hasankeyf ile ilgili özel yazılar, şiirler, makaleleri kaleme alan; düşüncelerini, tepkilerini yansıtan aydın, bilim adamları, yazar ve gazetecileri konuk ettikten sonra; gazeteler, dergiler ve internet ortamında görüşüme uygun düşen röportaj, yazı ve haberlere yer verdim.

Bütün bunların Hasankeyf için yeterli olmadığını biliyorum. Ancak mevcut bilgi, yazı, makale, haber ve belgeleri kalıcı hale getirmek, gelecek nesillerle paylaşmak için birilerinin bir yerden başlaması gerekiyordu. Yazılı, görsel ve internet ortamında Hasankeyf ile ilgili yer alan yazıları, bilgileri, belgeleri, fotoğrafları bir araya getirerek, bir nebze olsun sizlere Hasankeyf üzerinde oynanan oyunları, gösterilen tepkileri kitaba sığdırmaya çalıştım.

Okuyanın yazandan daha iyi anlayacağından yola çıkarak; kitabımı okuyanların Hasankeyf konusunda bize daha çok destek vereceklerine inanıyorum. İnsanlığın ortak malı olan tarih, kültür ve doğa mirasını bekleyen tehlikeyi gözler önüne sermek gerekiyordu. Hasankeyf ve Ilısu Barajı?yla ilgili gelişmeler, söz sahibi egemenlerin yaptıkları yanlışlığı bir sefer daha derinlemesine düşünmelerini sağlamak gerekiyordu. Yöresel, toplumsal, ulusal ve uluslararası gerçekleri küresel bir perspektifl e göz önünde bulunduraarak ?Hawar? kitabında bir araya getirdim.

Hasankeyf gönüllüleri olarak, bizlere destek veren medya, aydın, bilim dünyası ve insanlar ? Hasankeyf?in kaderi buymuş? diye kaderciliği oynayamaz, içimize sindiremezdik. Tarih ve kültürümüzün göz göre göre sulara gömülmesine sessiz kalamazdık. İnsanların özgür iradesi, toplumun desteği ile tepkilerimizi birleştirirsek bu olayın üstesinden geleceğimize inandığım için Hasankeyf?i yazdım.

Hasankeyf?i çocukluğundan itibaren yaşamış bir gazeteci, yazar ve öğretmen olarak, kendimce, elle tutulan, gözle görülen, kitaplığımızda bu tarihi kenti anlatan yazıları, makaleleri içeren; bir ansiklopedi gibi can yakıcı resimler ile dolu farklı bir esere ihtiyaç olduğuna inandığım için, ?Hawar Hasankeyf?in Çığlığı? isimli kitabı yazdım. Gelecek nesillerin, torunlarımızın yıllar sonra bizleri tarihe karşı kusurlu, yetersiz, beceriksiz ve bilgisiz görmemeleri için; bir şeyler yaptığımızı, çabaladığımızı belgelemek için ?Hawar?ı yazdım. Gelecek nesiller, bir siteye, bir şehre, bir tarihe, bir ülkeye, bir uygarlığa baktıklarında çaresizliğimizi değil, uğraşılarımızı görmelerini; arkamızda yazılı belge bırakmamız gerektiğini düşündüğüm için ?Hawar?ı yazdım.

Gelecek nesillere belge bırakmak adına ele aldığım bu kitabı kaç kişi okur, kimlerin ilgisini çeker, şimdiden kestirmem mümkün değil. Türkiye?de okuma alışkanlığının hangi boyutta olduğunu bir eğitimci, gazeteci ve yazar olarak iyi bilirim. Yazdığım ?Hawar? (İmdat ? Çığlık) isimli kitabım gönül gözleri açık olanların okuyacağı ve destek vereceği bir kitap olmasını diliyorum. Sonuç olarak ?Hawar?ın yazılış konumunu uzun bir uğraşı ve çaba sonunda belirledim. Kim hangi gözle görür, okur ve kabullenirse kabullensin. Yeterki Hasankeyf için bir gönüllü olsun. Yeter ki, Hasankeyf?e destek olsun. Benim aradığım ve bulmak istediğim budur.

?Hawar? kitabıyla bir ilke imza attım. Hasankeyf kitabıyla konuya duyarlı aydın, bilim adamları, gazeteci ve yazarların görüşlerini bir araya getirmeye çalıştım. Bunu yaparken kimsenin siyasi görüşüne, dinine, inancına, diline, ırkına, felsefesine bakmadım. Kimsenin Türklüğünü, Kürtlüğünü, Araplığını, Lazlığını, Çerkezliğini; Süryani mi, Ermeni mi, Yezidi mi olduğunu sorgulamadım. Bir ideoloji peşinde koşup koşmadıklarına; Türkiye?deki olaylara, dünya olaylarına; Orta Doğu ve ülkemizde süregelen çekişme, çatışmalara taraf olup olmadıklarını irdelemedim. Bu kitabı yazarken tek ölçütüm, Hasankeyf?in tarihine, kültürüne, coğrafyasına ve doğaya karşı sorumluluk hisseden; yapılan yanlışlığa tavır koyan, duyarlılık gösteren, tepkili olan her sese, her renge yer vermek oldu. Benim doğa, tarih ve kültür mücadelemin kimsenin siyasi veya ekonomik çıkarlarına alet edilmesini istemiyorum. Kimsenin değirmenine su taşıma ya da ekonomik hedefi ne çomak sokmak gibi bir amacım ve hedefi m yoktur. Henüz kimsenin Hasankeyf, tarih, kültür ve Ilısu?dan haberi yokken, bu olayı Türkiye kamuoyunun gündemine taşıdım. Ben Hasankeyf?i siyasi arenaya çekmek isteyenlerin safında değilim. Ben sade bir çevreci; doğa, tabiat, tarih, kültür aşığı ve taraftarı biri olarak karşı duruş sergileyenlerin safında kalarak bu kitabı bastım. Bir ?Hawar? kitabı alarak sizde sesimize ses katacaksınız..

Değerli okuyucularım kitabıma ?Hawar? kelimesini taşıdığı anlam bakımından yöreye uygundu. Nedenine gelince; sözkonusu Kürtçe kelimenin Türkçe karşılığı ?İmdat? ve ?Çığlık? demektir. Bu kelime Hasankeyf?in içinde bulunduğu durum ile bire bir örtüşüyordu. Çünkü Hasankeyf, yapılan Ilısu Barajı ile sulara boğduruluyor. 12 bin yıl öncesinden çeşitli uygarlıklardan beslenen eserler, mağara devrinden günümüze yükselen mimari sanat nakış gibi örerek oluşturduğu bir tarih torunları tarafından yok edilmek, Baraj sularına gömdürülmek, boğdurulmak isteniyor. Bu tavır karşısında tarih ve kültür şehri Hasankeyf, çaresizlik içinde, insanlığa, kamuoyuna, egemenlere, finansör ülkelere, iç ve dış firmalara, sivil toplum örgütlerine, arkeologlara, bürokratlara, sivil ? asker devleti yönetenlere; sözün özü, Türkiye ve dünya kamuoyuna ?Hawar? yani ?imdat? diyerek ?çığlık? atarak sesimizi duyurmak için yazıldı.

Hasankeyf bu çığlığı attığı için kitabıın adına ?Hawar? dedim. Çünkü kötü bir geleceğin önüne geçmek istedim. Gelişmelerden ve olacaklardan tedirgin olan, endişe duyanların sesi olmak istedim. Hedefim on bin yıldır yitirdiğimiz seslere ait ayakta kalmış eserleri yok etmek isteyenlere bir çığlık atarak dikkat çekmek için ?Hawar? sözcüğünü seçtim. Dicle?nin kıyısındaki Hasankeyf?in ölümün eşiğinde olan iniltilerini duyurmak istedim.

Medeniyetler boyu hayatın ta kendisi olan Hasankeyf?in yok oluşunu ?Hawar? çığlığını duymak istemeyenlere duyurmak istedim. Tarih boyu bir çok insan, millet, ses, dil, renk, ırk, kültür görmüş geçirmiş; göçler almış, göçler vermiş; bayramlar, seyranlar, şenlikler, düğünler, dernekler, savaşlar, acılar, ölümler, kan, acı, keder, ağıtlar, matemler görmüş bir kentin yok oluşunu yaşamak istemediğim için dünyaya duyurmak istedim. Bin yıllardır, tarihin, suyun, mağaranın, kayanın, havanın canlı şahidi Hasankeyf?in geleceğine son verilmek istendiği için çığlık çığlığa ?Hawar? diyerek sessizlerin sesi, dilsizlerin dili olmak istedim. Hasankeyf?in önünde kıvrılan Dicle nehrinin sularına vuran sabah güneşi, Gün batımında kaleyi sarmalayan altın sarısı renge bürünmüş ışığın sonsuza dek yok olacağını yazmak istedim.

Ana başlık gibi, kapağın taşıdığı anlam da kitabım için biçilmiş kaftandı. 12 bin yıl önceden kum saatinden akan kum taneleri nakış gibi, ilmek ilmek işlenerek şekillenen bir tarih ve medeniyet var edildi. On binlerce yıl, büyük emeklerle, tuğla üstüne tuğla konarak oluşturulan eserlere sahip olan her medeniyet, bir önceki medeniyetin bıraktıklarını gözü gibi korudu. Miras alanlar, yakıp yıkacağına, eserlerine eser kattılar. Peki, şimdi biz ne yapıyoruz? On binlerce yıl oluşturulan eserler ve medeniyetleri arkeolojik kazılar ile ortaya çıkaracağımıza, onları koruyacağımıza; torunları olarak, ayakta kalan birkaç eseri 7 yıl gibi bir sürede tersine çevrilmiş kum saatinden akan kum taneleri gibi sulara boğdurtarak yok etmeye çalışıyoruz. Kitabın kapağında gördüğünüz kum saati Hasankeyf?e yapılmak istenen kötülüğü belgeleyen geleceğe dair bir öngörüdür.

Hawar / Hasankeyf’in Çığlığı
Yazar : M. Latif Yıldız
Yayınevi: Nüve Kültür
Basım Tarihi : Mart 2008
Kitap, 0332. 353 27 30-32 numaralı telefonlardan edinilebilir.

M. Latif Yıldız’ın kendi ifadesiyle hayatı
Nüfus kayıtlarına göre 4 Ağustos 1951 (gerçekte 1948) yılında Batman’ın Gercüş ilçesine bağlı Kozlu (Kürtçe adıyla Cümeylin) köyünde dünyaya geldim. Batman Site Atatürk İlkokulu ve Site Ortaokulunu bitirdim. 1968 yılında Diyarbakır merkez Erkek Öğretmen Okulundan mezun oldum. Aynı yıl gazeteciliğe başladım. Resmi yaşım 17 olduğundan devlet memuru olmama engel oldu. Ancak bir yıl sonra 1969 yılında öğretmen olarak Batman Hürriyet İlkokuluna atamam yapıldı.
1972 ? 1973 yıllarında tek gün kışlaya gitmeden Siirt’e bağlı merkez Kelekçi (Muvele) ve Batman merkeze bağlı Kuyubaşı (Cegeluve) köyleri İlkokullarında okul müdürü ve öğretmen olarak askerliğimi yaptım.
1973 yılından sonra Konya’nın Çengilti, Tatlıcak, Kayacık köyleri ve merkez Ferit Paşa İlkokullarında sınıf öğretmenliği yaptım.
1978 yılında Konya Selçuk Üniversitesine Bağlı Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilgiler Bölümünü bitirerek sırası ile Konya Kız Ortaokulu gündüz, Karma Ortaokulu, Gazi ve Karatay Liseleri Akşam bölümlerinde Sosyal Bilgiler, Tarih ve Coğrafya öğretmenliği yaptım. 1991 yılında coğrafya alanında yüksek lisans yaptım.
1968-1973 yılları arasında Batman, Mardin ve Siirt il ve ilçelerini kapsayan başta Günaydın, Milliyet ve Tercüman gazetelerinde muhabirlik yaptım. 1973 ? 1983 yılları arasında Konya mahalli Yeni Konya gazetesinde önce muhabir, perde arkasında (öğretmen olduğum için) Yazı İşleri Müdürlüğü yaptım. 1973 ? 1990 yılları arasında Günaydın Konya, 1985 ? 1999 yılları arasında Sabah gazetesi ve ATV televizyonu Konya temsilcisi olarak çalıştım.
1984 yılından günümüze kadar Batman Çağdaş gazetesi, 1990 yılından günümüze kadar Konya Yeni Meram gazetesi, 2005 yılından bu yana Diyarbakır Olay ve 2007 yılından bu yana Hakkari Yüksekova Haber gazetelerinde aralıklarla köşe yazarlığı yapıyorum.
1973 ? 2004 yılları arasında Yıldız Reklam ve Pazarlama Ltd. Şti.nin hissedarı ve yönetiminde bulundum. 30 yıl büyük holdinglere basın danışmanlığı yaptım.
1995 yılında öğretmenlikten emekli oldum. 1999 yılında fiili gazetecilikten ayrıldım. Kalan yaşamımda köşe yazarlığı ve yazarlığa ömrümü adadım. İlk kitabım 2007 yılında yayınlanan ?Hawar Hasankeyf’in çığlığı? adlı eser oldu.
Evli, iki erkek, iki kız babası, bir erkek, iki kız torun sahibiyim.
Necip Çapraz’ın Yıldız ile yaptığı Pazar Söyleşisi,
Otobiyografisinin kaynağı: http://www.yuksekovahaber.com/news_print.php?id=9607

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Previous Story

Kapitalizm Demokrasiye Karşı / Tarihsel Maddeciliğin Yeniden Yorumlanması – Ellen Meiksins Wood

Next Story

Dilsizdi Herkes – Güldal Öktem Okuducu

Latest from Arkeoloji

Antik Dünyadan Günümüze Ulaşmış 19 Oyuncak

Oyuncaklar büyük ihtimalle insanlığın başlangıcından beri vardı, çocuklar olduğu sürece oyuncakların da var olacağını düşünebiliriz. Bunun bir sonucu olarak arkeolojik kalıntılar arasında da oyuncaklara

Arkeoloji severlere 11 kitap önerisi

Arkeolojiyle çok ilgiliyim ve atalarımızla ilgili daha fazla şey öğrenmek istiyorum mu diyorsunuz? Nerden geldik, nereye gidiyoruz diye mi düşünüyorsunuz? Arkeoloji temalı birbirinden güzel

Hakkâri Taşları – Veli Sevin

1998 yılında Hakkari kent merkezinde 13 adet dikilitaş (stel) bulundu. Bu stellerde, çıplak bir savaşçı ile onu izleyen insanlar ve onların kahramanlıklarına dair pek
Go toTop