Hep Aranızda Olacağım, Frédéric Joliot – Curie’nin Yaşamöyküsü

Frédéric Joliot-Curie, 20. yüzyılın en büyük fizikçilerinden biri olmanın yanında bilim adamının topluma karşı sorumluluğunun, yurtseverliğin ve barışın simgesidir. İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi işgali altındaki Fransa’da Fransız Ulusal Direniş Cephesi’nin başkanlığını yapmış, savaştan sonra da Dünya Barış Konseyi’nin kurucusu ve Genel Başkanı olmuştur.

Kitap, bu çok yönlü insanın yaşamöyküsüdür. Kitapta, Joliot – Curie’nin radyoaktiflikten atom reaktörüne uzanan buluşları sergileniyor. Bu amaçla atom yapısı, elektron, proton, nötron, pozitron, yapay radyoaktiflik, çekirdek bölünmesi, atom enerjisi konuları kolayca izlenebilecek biçimde ve kısaca açıklanıyor.

Joliot-Curie’nin onurlu ve örnek yaşamının öteki yönleri de tarihsel bir perspektifle anlatılıyor: Ulusal Direniş Cephesi Başkanı olarak Nazilere karşı yürüttüğü yiğit savaş, Barış Hareketi’nin yaratılması ve gelişmesindeki unutulmaz etkinliği ve çağımıza ışık tutan görüşleri…

“Frédéric Joliot 19 Mart 1900?de doğdu. Babası Henri Joliot, Paris Komünü savaşçılarından bir maden işçisiydi. Komünün yenilgisinden sonra Belçika?ya sığınarak Fransa burjuvazisinin istilacı Prusyalılarla işbirliği içinde gerçekleştirdiği ve otuz bin komüncünün öldürülmesiyle sonuçlanan kıyımdan kurtulabilmiş, ülkesine ancak uzun sürgün yıllarından sonra dönmüştü.
Paris?te bir demir işleri atölyesi işletiyordu. Frédéric’in annesi de 1871 Paris?inde Prusya kuşatmasını, bombardımanları, açlığı yaşamış, haksızlıklarla savaşmayı yaşamının ilkesi yapmış cumhuriyetçi görüşlü bir kadındı. Frédéric’in çocukluk yılları babasından dinlediği komün anılarıyla doludur. Frédéric yaşamının sonuna kadar sürdüreceği doğa sevgisini, spora, avcılığa ve müziğe düşkünlüğü babasından aldı, resim tutkusunu da ablası Marguerite’ten. Yatılı olarak okuduğu Lakanal Lisesi’nde derslerinden çok spordaki, özellikle okulun futbol takımındaki başarılarıyla öne geçti. Birinci Dünya Savaşı’nın ilk aylarında çok sevdiği ağabeyinin cephede ölümü onu ve bütün aileyi derinden sarstı. Bu sıralarda babasının ölümü ve ailenin mali durumunun bozulması Frédéric’in Lakanal Lisesi’nden alınıp parasız bir okul olan Lavoisier Lisesi’ne verilmesini gerektirdi. Bu yıllar onda yeni bir merakın uyandığı yıllardır: Evin bir bölümü laboratuvar haline gelmiş, çalışma odasının dört yanı tüpler, şişeler, elektrik aygıtlarıyla dolmuştu. Ve çalışma masasının karşısında, duvarda, bir fizik dergisinden kesilmiş bir resim: Pierre ile Marie Curie’nin resmi. Genç Joliot’nun geleceği yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştı: Fizikçi olacaktı. Onun yalnızca bu amaca erişmekle kalmayıp yüzyılımızın en büyük fizikçilerinden biri oluşunu ileriki sayfalarda birlikte izleyeceğiz.
18 Güney Gönenç Liseyi bitirince Joliot’nun gidebileceği okul hemen hemen belliydi: Paris Fizik ve Kimya Yüksekokulu. Çünkü bu okul Paris’teki parasız birkaç yüksekokuldan biriydi. Joliot 1918’de bu okulun giriş sınavlarına girdi, başarılı olamadı. 1919?da sınava yeniden girdi, bu kez birinci oldu. Sınavın hemen ardından ağır bir tifoya yakalandı. Yaşamla ölüm arasında savaşla geçen bir yılın sonunda, 1920’de okula başladı.
Paris Fizik ve Kimya Yüksekokulu 1882’de kurulmuştu. Endüstrinin isterlerine dönük, uygulamaya ağırlık veren bir eğitim programı izliyordu, okulu bitirenler fizik (ya da kimya) mühendisliği diploması alıyorlardı. Pierre Curie, kuruluşundan başlayarak 22 yıl süreyle bu okulda öğretim üyeliği yapmıştı. Marie ve Pierre Curie radyoaktiflik olayını bu okulun bahçesindeki bir barakada incelemişler, polonyum ve radyum elementlerini o barakada bulmuşlardı. Pierre Curie’nin Sorbonne’a atanmasıyla okuldaki görevini Paul Langevin üstlenmişti. Langevin Fransa?nın en önde gelen fizikçilerinden biriydi. Cambridge’te J. J. Thomson?un yanında okumuş; Pierre Curie?nin yanında, Sorbonne?da doktora yapmıştı. Langevin paramanyetizma ve diyamanyetizma özelliklerini modern atom kuramından yararlanarak açıklamasıyla ve sesüstü (ultrason) fiziği alanındaki çalışmalarıyla dünyaca ün kazanmıştı. Bugün sonar adıyla bilinen ve denizaltıların, balık sürülerinin sezilmesi, deniz diplerinin yapısının incelenmesi gibi işlerde kullanılan aygıtı onun çalışmalarına borçluyuz. Langevin ünlü bir bilim adamı olmasının ötesinde, insan hakları, demokrasi ve barışın yılmaz bir savunucusu olarak da tanınmıştı. İnsan ve Vatandaş Hakları Birliği?nin kurucularındandı ve bir süre de bu kuruluşun başkanlığını yapmıştı, Joliot, Fizik ve Kimya Yüksekokulu?nda Langevin?in öğrencisi oldu. Langevin, bütün yaşamı boyunca Joliot?nun hocası, ustası, arkadaşı ve en yakın dostlarından biri olacaktır. Hep Aranızda Olacağım 19 Joliot 1924?te Fizik ve Kimya Yüksekokulu?nu birincilikle bitirmiş ve bu başarısından dolayı Pierre Curie madalyasıyla onurlandırılmıştı. Altı aylık yedek subay eğitiminden sonra Joliot ile (çok sonraları, 1965?te Joliot?nun yaşamını kitaplaştıracak olan) sınıf ve askerlik arkadaşı Pierre Biquard birlikte
Langevin?e gittiler. Her ikisi de kendilerini bilime adamak istiyorlardı. Langevin, üniversite yaşamında dışarıda çalışmaya göre ellerine çok daha az para geçeceğini, üstelik Fransa?nın içine kapalı bilim dünyasında Politeknik ya da Yüksek Öğretmen Okulu gibi ?birinci sınıf? eğitim kurumlarından mezun olmayanların ilerlemelerinin çok zor olduğunu anlattı onlara. Ama iki arkadaşın kararları kesindi. Birkaç gün sonra Langevin temaslarının sonuçlarını bildirdi. İkisine de Curie Fonu?ndan üç yıl süreyle burs sağlanmıştı, Biquard kendisinin asistanı olacaktı. Joliot ise Radyum Enstitüsü?nde Marie Curie?nin asistanı oluyordu. Ertesi gün Joliot, Pierre Curie Sokağı?ndaki Radyum Enstitüsü?nde ?Yönetmen? yazılı kapıdan içeri giriyordu. Marie Curie ile bu ilk karşılaşmasını Joliot 32 yıl sonra şöyle anlatacaktır:
?Onu, masasında oturmuş, ak saçlarıyla ve keskin bakışlarıyla hâlâ görür gibiyim. Yedek subay elbisemle karşısındaki iskemleye ilişmiştim, çok sinirli ve heyecanlıydım. Beni dinledi. Kısaca ?yarın işe başlayabilir misiniz? diye sordu. Terhisime üç haft a vardı daha. ?Ben komutanınıza yazarım? dedi. Ertesi sabah onun kişisel asistanı olarak işe başladım.? (Bi:21)* Bu, Joliot?nun yaşamında bir dönüm noktası olacaktır.” Kitaptan Bir Bölüm (Sayfa 17 – 18 – 19)

İÇİNDEKİLER
ÜÇÜNCÜ BASIMA ÖNSÖZ
ÖNSÖZ

BİRİNCİ BÖLÜM
İLK YILLAR

İKİNCİ BÖLÜM
PIERRE VE MARIE CURIE
Güneşsiz Günlerin Getirdiği
Marya
Pierre
Radyoaktiflik
Bilim Tüm İnsanlığın Malıdır
Marie Yalnız
Savaş Yılları
Irène

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İNSANLIĞA SUNULAN MEŞALE
Frédéric ve Irène
Nötron
Pozitron
Yapay Radyoaktiflik

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ÇEKİRDEK BÖLÜNÜYOR
Faşizmin Karabulutları
Çekirdeğin Bölünmesi
Çekirdekteki Dev Enerji

BEŞİNCİ BÖLÜM
SAVAŞ YILLARI
Vatanı Satanlar
Karar Saati
İşgal Altında
Direniş
Çağdaş Korsanlar Fizikçilerin Peşinde

ALTINCI BÖLÜM
BİLİM: ÖLÜM İÇİN Mİ, YAŞAM İÇİN Mİ
Ölüm İçin
Yaşam İçin
Bilimi Savunmak Gerekiyor

YEDİNCİ BÖLÜM
SAVAŞ MI, BARIŞ MI?
Bilim Adamının Sorumluluğu
Barış Hareketi
Stockholm Çağrısı
Barış Savaşımı Sürüyor
Russell-Einstein Bildirisi
Pugwash

SEKİZİNCİ BÖLÜM
BEN HEP ARANIZDA OLACAĞIM
Bu Dünyadan Geçen Her İnsan Silinmez Bir İz Bırakır
Benim Yerim Burası
Ölüm Nedir ki!
KAYNAKÇA
DİZİN
FOTOĞRAFLAR

Jean Frédéric Joliot – Curie Hayatı
(19 Mart, 1900 ? 14 Ağustos, 1958) Fransız Fizikçidir.
Fransa Paris’te doğmuştur. Paris Kimya ve Fizik Okulu mezun olmuştur. 1925 yılında Radyum enstitüsünde Marie Curie’e asistan olmuştur. Irène Curie’e aşık olduktan sonra, 1926 yılında evlenmiştir. Evliliklerinden sonra ikisi de soyadlarını Joliot-Curie şeklinde değiştirmiştir. Marie’nin ısrarlarıyla Joliot ikinci bir bilim lisans ve doktora derecesi edinmiştir. Doktora tezini Radyoaktif elementlerin elektrokimyası üzerine yapmıştır.

Paris bilim fakültesinde ders verirken, eşiyle atom’un yapısı üzerine araştırmalarda işbirliği yapmıştır, özellikle çekirdek incelemeleri yapmışlardır. Bu çalışmaları nötron’un keşfi açısından önemli bir adım olmuştur. 1935 yılında Nobel kimya ödülü almışlardır.

1937 yılında Radyum enstitüsünü Fransa Kolejinde profesör olmak için bırakıp, uranyum ve ağır su kullanımı yoluyla kontrollü bölünme temelli başarılı bir Nükleer Santral kurulumu gereksinimleri ve zincirleme tepkimeler üzerine çalışmaya başlamıştır. Joliot Albert Einstein’ın başkan Roosevelt’e gönderilen Einstein-Szilard mektubunda zincirleme tepkimeler konusunda başarılı bir bilim adamı olarak bahsedilen bilimcilerden biridir. İkinci dünya savaşı, Joliot’un savaş sonrası yönetimsel görevleri nedeniyle araştırmalarının durmasına neden olmuştur.

Nazi 1940 işgalinde Joliot çalışmasının belge ve materyallerini Hans von Halban ve Lew Kowarski ile İngiltere’ye kaçırabilmiştir. Fransa işgali sırasında Fransız Direnişinde aktif bir rol alarak Fransa Direnişi Ulusal Cephe’si üyesi olmuştur.
İşgalin bitmesinden sonra, Fransa Bilimsel Araştırmalar Ulusal Merkezi’nde yönetici olarak görev almıştır ve Fransa’nın ilk Atom Enerjisi için yüksek komiseri olmuştur. 1948’de Fransa Atom Reaktörünün yapımında bulunmuştur. Yürekten bir komünist olarak, 1950 yılında politik nedenlerden dolayı görevden alınmıştır. Joliot-Curie ayrıca Russell-Einstein Manifestosu’nu 1955 yılında imzalayan 11 kişiden biridir. Fransa kolejindeki profesörlüğü devam ettiği halde, 1956 yılında eşinin ölmesiyle eşinin yürüttüğü Sorbonne’daki Nükleer Fizik başkanlığı görevine başlamıştır.

Frédéric Joliot Fransız Bilimler Akademisi ve Tıp Akademisi üyesiydi, ayrıca Légion d’honneur madalyası sahibidir. 1951 yılında Dünya Barış Konseyi başkanlığı çalışmaları nedeniyle Lenin Barış Ödülü almıştır. Son yıllarını Orsay’da bir Nükleer Fizik merkezi yaratmaya adamıştır. Aydaki Joliot kraterine ölümünden sonra onun ismi verilmiştir.

Kitabın Künyesi
Hep Aranızda Olacağım
Frédéric Joliot-Curie’nin Yaşamöyküsü
Güney GÖNENÇ
Yayınevi: Yordam Kitap
Sayfa Sayısı: 240
Baskı: 1. Baskı, Mayıs 2008, İstanbul
Düzeltme: Nurten TUÇ
Yayın Yönetmeni : Hayri ERDOĞAN
Kapak Tasarım: Savaş ÇEKİÇ
İç Tasarım: Savaş ÇEKİÇ
Sayfa Düzeni: Gönül GÖNER
Baskı: Ayhan Matbaası

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Previous Story

Ahmet Telli: Yaşamak bir inat oldu artık, yaşamak bir direnme oldu zulme

Next Story

Karl Jaspers: Bir Nevi Otoportre (1966) | Türkçe Altyazılı

Latest from Biyografi Kitapları

Sait Faik’in Dünyası – Afşar Timuçin

Edebiyatımızın yapı taşlarını düşündüğümüzde ilk akla gelen kişilerden biri de Sait Faik’dir. Öykü sanatının bu büyük ustası gerçek bir insancı ve kılı kırk yaran

Deniz Gezmiş’i Anlatan 5 Kitap

Bizim Deniz – Mare Nostrum En uzun koşuysa elbet Türkiye’de de Devrim O, onun en güzel yüz metresini koştu En sekmez luverin namlusundan fırlayarak
Go toTop