Hücrem – Yılmaz Güney

“Bu küçük yazı, Salpa hikayesinden önce yayınlanmak, okura cezaevi döneminde geçirdiğim değişim hakkında bir fikir vermek amacıyla yazılmıştı. Fakat “Hürriyet”te, “Selimiye” anılarını içeren bir yazı izlenimi uyandıracak biçimde duyuruldu kamuoyuna.
Görüleceği üzere bu yazı, ne başlı başına bir anılar dizisidir, ne de tam anlamıyla toplumsal, siyasal görüşlerini kapsar. Hikaye de değildir. Adı nedir dense, adını belirleyecek açık bir biçime sahip olduğunu da söyleyemem. İlk adımdır benim için. Bir sanatçı olarak, geniş kitlelerle kurulması gerektiğine inandığım yeni bağın doğurgan ilk adımıdır.
Gerek Salpa, gerekse Sanık ve bundan sonra yazacaklarım, hayatın çeşitli yönleri ve derinlikleriyle, bir bütün olarak kavranması çabasını içerir; ve bu, kavrama sürecindeki çeşitli birikimlerin, sınıf mücadelesi anlayışımdaki değişikliklerin sanatsal planda yansıması biçiminde anlaşılmalıdır…” Yılmaz Güney

Hücrem, Yılmaz Güney’in Salpa ve Sanık’la birlikte bir üçleme oluşturacak kitabının ilki. Kendisinin, militan bir sanatçı olarak görevlerini anlatır, bir sanatçı olarak halkla daha fazla bağ kurmak istediğini belirtir ve bu tarzda başka çalışmalarının olacağını da haber verir. Sınıf, iktidar, parti üzerine düşüncelerini anlatır, zaman zaman çocukluğuna dönüşler yapar, o günlerden çeşitli soyutlamalar yaparak bugünü hakkında bilgiler verir. Bu bilgileri aktardıktan sonra iki de öykü yazar: Çocukluk Günleri ve Çırak.
Hikayelerin başlangıcında da “Bu iki hikayeyi, herkes kendini, bütün gizli ilişki ve yanlarıyla, olumlu olumsuz bütün boyutlarıyla düşünsün diye yazdım” der.

Türk sinemasında devrimci sinema akımı ve Yılmaz Güney sineması / Onur Keşaplı
12 Mart sıkıyönetim mahkemelerince, devrimci önderlerden Mahir Çayan?a yardım ve yataklık yaptığı gerekçesiyle hapse atılan Yılmaz Güney, tutukluluk günlerini anlatan Hücrem adlı kitabında, ?Sisteme can katan yanlarım açığa çıkmalıydı. İçinde yaşadığım burjuvazinin tahta atı ölmeliydi? (Yılmaz Güney?den aktaran, Müslüm Yücel, Türk Sinemasında Kürtler, İstanbul, Agora Kitaplığı, Birinci Basım, 2008, s. 168.) diyerek sonraki dönem yönetmenliğinde görülecek sinematografik gelişimin bir anlamda haberini vermiştir. Afla cezaevinden çıkan yönetmenin ilk filmi 1974 yılında çektiği Arkadaş olmuştur. Filmde burjuvazinin yoğun eleştirisini, kırsaldan şehre göçmüş ve yolları ayrılmış iki arkadaşın yıllar sonra tekrar buluşmalarıyla beraber geçmişlerini ve birbirlerini sorgulamalarıyla anlatmaktadır yönetmen.
?Arkadaş, hem yapısı ve kuruluşu, hem taşıdığı anlam bakımından, öykü özetiyle aktarılamayacak kadar zengin, birbiriyle çelişir gibi görünen ama gerçekte diyalektik biçimde birbirini doğuran, bütünleyen öğelerle dolu bir filmdi. Ve her şeyden önce 1974 Türkiye?sinin toplum katlarından, kişilerinden, toplumsal ilişkilerinden, ekonomik temelinden, kusurlarından ve erdemlerinden kesit veren üründü.? (Nijat Özon?dan aktaran, Burçak Evren, Yılmaz Güney, Modern Zamanlar, 2009, sayı)
Kaynak: http://www.azizm.com/index.php?option=com_content&task=view&id=553&Itemid=47

Kitabın Künyesi
Hücrem
Yılmaz Güney
Güney Yayınları / Yılmaz Güney Dizisi
Kapak Düzeni : Ayşe Karamustafa, Sadık Karamustafa
İstanbul, 2008, 16. Basım
114 sayfa

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir