İsmail Beşikçi – Derleyenler: Barış Ünlü, Ozan Değer

İsmail Beşikçi, Türkiye’de ?düşünce özgürlüğü? sorununun simgesidir. 1970’lerin başından bugüne dek kitaplarına, yazılarına sürekli dava açıldı, on yedi yıl hapiste yattı.
İsmail Beşikçi, Türkiye’de Kürt sorununun ?tabu? oluşunun da simgesidir. Kürt sorunuyla ilgili öncü çalışmaları, onun hep ?mahkemelik? olmasına ve üniversitede barındırılmamasına yol açtı.
Barış Ünlü ve Ozan Değer’in emeğiyle ortaya çıkan bu kitaptaki yazıların bir bölümü, İsmail Beşikçi’nin -veya onu aşk ve hürmetle sevenlerin yıllarca verdiği adla ?Sarı Hoca?nın- kişiliğiyle ilgilidir. Kitabın geniş bölümünü ise, onun eserinin ilhamıyla, Kürt sorununun farklı dönemleri, farklı bağlamları üzerine yazılar oluşturuyor. Kürt sorununun aynasında Türkiye’de demokrasi, insan hakları, üniversite sorunlarını tartışan yazılar da bu çerçeveyi tamamlıyor.
Kürt sorunu üzerine yüklü bir muhasebe olduğu kadar, İsmail Beşikçi’ye bir saygı armağanı…

Kaya Akyıldız, Gökçen Alpkaya, Kerem Altıparmak, Ahmet Aras, Ruşen Arslan, Abdurrahman Aydın, Fikret Başkaya, Oya Baydar, Mehmet Bayrak, Murat Belge, Hasan Bildirici, Hamit Bozarslan, Martin van Bruinessen, Handan Çağlayan, Ozan Değer, Temel Demirer, Yücel Demirer, Şeyhmus Diken, Ragıp Duran, Şakir Epözdemir, Işık Ergüden, Ümit Fırat, Cevat Geray, Haluk Gerger, Sabahattin Güllülü, İbrahim Gürbüz, Talat İnanç, Zeri İnanç, Levent Kanat, Karin Karakaşlı, Ruşen Keleş, İoanna Kuçuradi, M. Malmîsanij, Recep Maraşlı, H. Mem, Murathan Mungan, Baskın Oran, Ahmet Önal, İzzettin Önder, Hüsnü Öndül, Sibel Özbudun, Ünsal Öztürk, Necmettin Salaz, Esra Sarıoğlu, Murat Sevinç, Ahmet Soner, İlhan Tekeli, Mustafa Topal, Bedahet Tosun, Barış Ünlü, Nabi Yağcı ve Halit Yalçın’ın katkılarıyla

Düşünce dünyası ve bir ‘vaka’ – Şermin Korkusuz
(04.03.2011 tarihli Radikal Kitap Eki)

İsmail Beşikçi, tefekkürün zahmetli patikalarında sabırla dolaşmaya daha üniversite öğrencisiyken başlamış bir düşünce insanı. Onun düşünsel yolunu belirleyen, Doğu?yla tanışması, başlı başına bir dil olarak Kürtçenin ve Kürtlerin varlığını keşfetmesi olmuş. Resmi ideolojinin anlatısıyla Doğu?da yaşayıp gördükleri arasındaki farklılığın zihninde yeşerttiği şüpheler, onu, Kemalizm ve Kürt meselesi üzerine daha fazla düşünmeye itmiş. Dönemin -resmi anlatıyla az çok ahenk içindeki- sosyal bilimlerine hakim olan yaklaşımda da ya Kürtler yoktur ya da var sayılsalar bile bir kalkınma sorununun nesnesidirler; çözüm planlı bir ekonomik ilerleme ve sosyal politikalardır. Dolayısıyla Beşikçi?nin kuşkusunun muhatabı, resmî söylem olduğu kadar hakim sosyal bilim anlayışı da olmuştur. Bu nedenle de düşünceleri onu yalnız mevcut iktidarlarla değil, bizzat çalışma arkadaşlarıyla, meslektaşlarıyla da karşı karşıya getirmiştir.
Beşikçi, Kürt değildir. Meseleye ilgisinin altında etnik bir hassasiyet yatmaz. Onun şüpheleri, bir Türk olarak, üstelik konforlu sayılabilecek bir akademik yaşantının içindeyken belirmiştir. Görünen o ki, Beşikçi giderek radikal bir konum benimseyeceği meselenin peşine mağduriyetini değil, muktedirliğini sorgulayarak düşmüştür. Belki bu yüzden, Türkleri de Kürtleri de tedirgin bir şaşkınlığa düşürmüştür.

Türkiye?nin düşünsel iklimi
Onun 60?lardan itibaren Kemalist ideoloji ve Kürt sorunu üzerine sormaya başladığı soruların yakıcılığı, hem kişisel yaşantısına hem de Türkiye?nin düşünsel iklimine irili ufaklı kıvılcımlar düşürmüştür. O dönemde adı henüz Doğu Sorunu olan Kürt meselesinin çözümüne ilişkin yanıtları modernleşmeci-kalkınmacı perspektiften kendi kaderini tayine doğru evrilen bir seyir izlemiştir. Seyir içinde de hayatı soruşturmalar, cezalar, işkenceler, yasaklarla örülmüş, fikirleri akademik camiadan tecrit edilmiştir. Kemalist ideologlar ve sol aydınlarla ilişkileri gerilimli bir hatta oturmuştur. Öte yandan fikirlerini kucaklayan pek çok insan için Beşikçi saygın bir hoca olmanın ötesinde bir fenomen halini almıştır. Türkiye?nin düşünce dünyasına onunla düşen kıvılcımlar da aynı biçimde çeşitli olmuştur: Resmi ideolojinin apaçık gerçekleriyle kurulan anlatılar kendilerini bir kuşkunun kucağında bulmuş, akademi ?çizmeyi aşan? fikirlere karşı tavrını belirlemede önemli bir deneyim yaşamıştır. Üniversitede özgür ve özgün düşünce üretimi, mevcut iktidarlarla ilişki, aydın kimliği gibi kritik noktalar tartışılması gereken sorunlar olarak belirmiştir. Dolayısıyla, ?Beşikçi vakası?, sayılan hususlarda zihin açıcı bir veri sağlamıştır. Beşikçi, 60?lardan itibaren Türkiye?nin siyasal-toplumsal dinamiklerinin analizine ihtiyaç duyanların; gerek kendisini bir hareketin en önemli referanslarından biri olarak okuyanların, gerek fikirlerini tehlikeli bulanların, gerekse yazdıklarını suskunlukla karşılayanların, uğramadan geçemeyecekleri bir durak olmuştur.

Mülkiye?nin Sarı Hoca?sı için bir kitap
Düşünceler farklı tutamaçlardan kavranarak farklı okumalara tâbi tutulabilir. Düşünce dünyasını çatallaştırıp zenginleştiren, yeni sorular, çözümler ve pratikler üreten de bu etkinliklerdir. Ne var ki özellikle hâkim söylemde gedikler açan, yasak alanlara çekinmeden giren ve zihinlerin alışık olduğu kodları bozan düşünceler, çoğunlukla karşı ya da taraf olmak refleksiyle kabalaştırılmak ihtimalini çokça taşır. Bir düşünce karşısındaki konumlanışı böylesi kaba bir kutupluluktan kurtaransa onu iniş çıkışlarıyla, kıvrımlarıyla, incelikleriyle ve şekillendiği bağlamla birlikte anlamak çabasıdır. Beşikçi?ye ilişkin bu türden bir merakı büyük oranda doyuracak bir kitap geçtiğimiz günlerde çıktı. ?İsmail Beşikçi? adıyla yayımlanan kitap, onun hem fikirleri hem de söz söylediği alanlar konusunda etraflı bir okumanın kapılarını araladı. Kitap, Beşikçi?nin bir zamanlar hem öğrencilik hem hocalık yaptığı Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi?nden Ozan Değer ve Barış Ünlü?nün derlediği yazılardan oluşuyor. Derleme, başlığında ?armağan? denmese de bir armağan kitap yaklaşımıyla hazırlanmış. Kitabın salt bir İsmail Beşikçi güzellemesi olmasını amaçlamadıklarını belirten derleyenler, kitaba katkı sağlayan yazarlardan Beşikçi?yi belli bir tema, belli bir dönem, belli bir kurum, belli bir mekân bağlamında değerlendirmesini istediklerinin altını çiziyorlar. Bu niyet başarılı olduğu için de, kitap yavan bir biyografi olmanın çok ötesine geçiyor, Türkiye?nin 60?lardan 80?lere uzanan bir döneminin toplumsal-siyasal panoramasını yansıtıyor. Kitap boyunca, ailesi, okul hayatı, akademisyenlik günleri, entelektüel ve siyasi pratikleri içinde İsmail Beşikçi portresi belirirken üniversitelerin, sosyal bilimlerin, siyasetin, aydınların, yargının, solun da hali pür melali canlı bir biçimde okunuyor. Bugün Türkiye?de siyasetin, toplumun ve akademinin gündeminde yoğunlukla yer alan konuların seyri çıkıyor ortaya.

Beşikçi hakkında her şey
Kitap dört bölüm. İlk üç bölüm doğrudan Beşikçi üzerine. Birinci Bölüm, Beşikçi?nin entelektüel ve bilim adamı kimliğini anlatan, İkinci Bölüm Beşikçi üzerine düşüncelere odaklanan, Üçüncü Bölüm, Beşikçi?yi farklı dönem ve mekânlarda ele alan yazılardan oluşuyor. Üç bölümü, demokrasi, insan hakları, Kürt sorunu ekseninde üretilen makaleler ve Beşikçi bibliyografyası tamamlıyor.
?Bir Entelektüel ve Bir Bilim Adamı Olarak İsmail Beşikçi? başlıklı ilk bölüm, önde gelen Kürdologlardan olan ve kendisi üzerinde Beşikçi?nin önemli bir etkisi bulunduğunu söyleyen Martin Van Bruinessen?in O?nun etrafında akademik özgürlük ve ifade özgürlüğünü tartıştığı yazısıyla açılıyor. Bölümün diğer yazarları Hamit Bozarslan, M. Malmîsanij, Sibel Özbudun, Yücel Demirer, Levent Kanat ve Esra Sarıoğlu. ?İsmail Beşikçi Üzerine Düşünceler? bölümünün yazarlarından Murat Belge, Beşikçi?nin Kürt meselesiyle kurduğu ilişkinin temelinde gerçeklikle ?bir bilim adamı olarak? kurduğu ilişkinin yattığına dikkat çekerken, Şeyhmus Diken Beşikçi ile karşılaştırarak Kürtlerin Kürt meselesine yaklaşımlarına bir özeleştiri getiriyor. Talat İnanç kitaba Kürtçe-Türkçe yazdığı ?Smaîlê Dergûşvan-İsmail Beşikçi? şiiriyle katılmış. ?Farklı Dönemler, Farklı Mekânlar? bölümünde Beşikçi?yle toplantılarda, derslerde, davalarda bir araya gelen yazarların kaleminden tanışmalar, yol ayrımları, anılar anlatılıyor. Bölüm, Baskın Oran?ın Beşikçi ile bir söyleşisini içeriyor. ?Demokrasi, İnsan Hakları, Üniversite, Kürt Sorunu? başlıklı dördüncü bölümde yerel demokrasi, otonomi, bilim, akademi, azınlık hakları, emperyalizm ve kapitalizm başlıklarına yoğunlaşan makaleler yer alıyor. Ancak birkaçına değinebildiğimiz yazıların yanı sıra kitaba eklenen fotoğraf albümü de 1940?lardan 2000?lerin sonlarına Beşikçi?yi önlüğüyle ilkokulda, Cezayir Bağımsızlık Savaşı?na destek yürüyüşünde, cezaevlerinde, mahkeme salonlarında, evinde, resmediyor. İsmail Beşikçi kitabı, derleyenlerinin yapmak istediği gibi, onun hakkındaki sessizliği pek çok sesle dağıtıyor ve güçlü bir yankı bulacağa benziyor.

Birimize Bakan Hepimizi Görür – Sırrı Süreyya Önder
(20/02/2011 tarihli Radikal Gazetesi)
?İsmail Beşikçi, Türkiye?nin ve dünyanın 20. yüzyılda yetiştirdiği en önemli entelektüellerden biri. Buradaki entelektüel kavramı bilgi üreten ve yayan insandan ziyade, kendi devletine ve egemenlere karşı hakikati söyleyen, tabuları yıkan, yasak konulara değinen, yalanları deşifre eden, horlanan ve dışlananların yanında, onların sesi olan, gösterdiği bu cesaret ve ahlak nedeniyle de çeşitli bedelleri ödemeyi göze alan kişiyi anlatıyor.?
Her cümlesine gönülden katıldığım yukarıdaki değerlendirme, İletişim Yayınları?ndan bu günlerde çıkacak olan İsmail Beşikçi kitabının ilk cümleleri.
Tanıl Bora?nın editörlüğünde, Barış Ünlü ve Ozan Değer?in derlemele-riyle oluşturulan kitapta, birçok bilim ve fikir insanının ?Hoca?ya dair değerlendirmeleri yer almakta.
?Vefasızlık? ve ?yok sayma? bahsinde bir hayli yüzsüz ve arsız olan bu topraklarda, İletişim?in bu çalışması, diğer çalışmaları gibi, koca bir teşekkür ve minnet duygusunu hak ediyor.
Emek veren herkesi, bu minnet duygusuyla şimdiden kutluyorum.

Allah?ın Çorumlusu!
7 Ocak 1939?da Çorum İskilip?te Türk bir ailenin çocuğu olarak evreni bereketlendiren Beşikçi, Kürt?ün ve Kürtçenin varolduğunu ve sadece varoldukları için zulüm gördüklerini 1960?larda söyledi. Türk resmi ideolojisinin yalanlarını ve bundan daha vahim olan suskunluklarını dile getirdiği yıllar 70?li yıllardı.
Kürt hareketinin, Kürt halkını dönüştürdüğünü ve kişilikli bir halk haline getirdiğini söylediği 80?li yıllarda, aydın ya da bilim insanı olduğunu vehmedenlerin birçoğu devletin inkârcı yaklaşımlarını parlatmak için ellerinde toz bezleri, esas duruşta bekliyorlardı.
Devlet de boş durmamış, bütün bunların karşılığında, bedel olarak Beşikçi?yi üniversiteden tasfiye etmiş, 17 yıldan fazla cezaevlerinde tutmuş, kitaplarının tamamını yasaklamıştır. Bu kitaba emek verenlerin tümü, telif haklarını, İsmail Beşikçi adına kurulan vakfa bağışlayarak ?Hoca?nın muazzam arşivini ihya etmek anlamında önemli bir katkı sunmuşlar.

Kitabın Künyesi
İsmail Beşikçi
Barış Ünlü – Ozan Değer
İletişim Yayınları
Basım Tarihi : 02 – 2011
Sayfa Sayısı : 616

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir