Joseph K.: Suçlanıyorum ama suçum ne bilmiyorum. Beni neyle itham ediyorlar?

DavaFranz Kafka’nın en önemli eserlerinden Dava (Der Prozess), “Korku Çağı” diye adlandırılan 20. yüzyılda insanoğlunun artık neredeyse kurtulunması olanaksız bir yazgıya dönüşmüş olan kuşatmalı yaşamının hikâyesini anlatır. Bu çağa korku egemendir, çünkü insan, hemcinsleriyle insanca bir dil aracılığıyla iletişim kurabilme, böyle bir dille insanca tepkiler uyandırabilme olanağından yoksun kalmıştır.

Dava; tamamlanmamış bölümleriyle birlikte yazarın ölümünden iki yıl sonra, yakın arkadaşı Max Brod’un katkılarıyla, 1925’de yayımlanmıştır. Roman 1962’de Orson Welles tarafından filme uyarlanmıştır.

Suç belli değil
Romandan bazı bölümler:
– Joseph K. soruyor: Benden ne istiyorsunuz? /Tutuklusunuz / Neden ? /Nedenini söylemek bize düşmez. Soruşturma başladı. Vakti gelince her şeyi öğreneceksiniz.
– Joseph K. bir hukuk devletinde yaşıyordu. /Kimlerdi sabah sabah evine baskın yapanlar?/ Tüm bunlar belki arkadaşlarının yaptığı bir şakadan ibaretti. Ama şaka değildi. Gerçekti.
– Joseph K.’nın kafası karışıyor: Suçlanıyorum ama suçum ne bilmiyorum. Beni neyle itham ediyorlar?
– Sonra durumu fark etmeye başlıyor: Şimdi anlıyorum ki? Benim tutuklanmamın ve bu soruşturmanın arkasında? koca bir teşkilat var. Masum insanları tutuklayarak onlara karşı soruşturma başlatıyorlar.
– Savcı soruyor: Badanacı mısınız?/ Hayır ben bankacıyım. Badanacı mısınız diye sorulması bu soruşturmanın nasıl bir soruşturma olduğunu gösteriyor.
– Salondaki bir başka tutuklu uyarıyor: Bundan bir süre önce beni de badanacı diye tutukladılar. Aslında bir badanacıyı tutuklamak istiyorlarmış. Ama beni tutukladılar.
– Ne tür bir dava bu? / Normal bir mahkeme önünde görülen bir dava değil bu.
– Dayısı Joseph K.’nın moralini bozuyor: Dava aleyhine sonuçlanırsa ne olur, biliyor musun? Mahvolursun, bitersin.? diyor

Korku dağları bekliyor
– Joseph K. her an davasını düşünüyor. Acaba kendi savunmasını kendi yazarak mahkemeye verse daha mı iyi olur? Kendi savunmasını yazsa, savunmada hayatının kısa bir özetine de yer verir.
– Mahkemeye sunulacak ilk dilekçe neredeyse hazır. Fakat bunların mahkemece bazen hiç okunmadığı söyleniyor. Mahkeme kayıtları sanığa ya da onu savunanlara açık değildi ki.
– Anlaşıldı. Tek çare şartları kabullenmek. Her şeyden önce de dikkati çekmemek “Sana ne kadar ters gelirse gelsin ağzını kapalı tut. Bu koca hukuk sisteminin hassas bir denge halinde olduğunu anla!”
Bunları Franz Kafka’nın 1914 yılında yazdığı ‘Dava’ romanından aktardım. Kafka’nın yazdıklarına herhangi bir ekleme yapmadım. Sakın ola ki bu yazıyı 2011?de Türkiye?de yapılan tutuklamalar, soruşturmalar ve süre giden ‘Dava’lar ile ilgilendirmeye kalkmayınız.
Sonra unutmayınız ki Franz Kafka’nın ‘Dava’da anlattıkları da gerçek değil! Kurgudan ibaret. Gerçek hayatta böyle şeyler olabilir mi ki?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir