Bir roman okudum. Kuyumcu inceliğiyle işlenmiş bir roman. İncelikli, derin ve insanı alıp ta gerilere götüren. Ağlatan. Aşık ettiren bir roman. Sayfalar ilerledikçe bir insanın her zaman nasıl kendi doğal çevresini aradığını ve doğal çevresinin içinde nasıl rahat ettiklerini görüyoruz.

Ermeni Katliamı?ndan sonra yaşanan trajedeleri okudukça roman sizi alıp götürüyor. Romanın yarattığı atmosferin içinde yaşadıklarınız da aklımıza geliyor. Başkası olmanın acısını yaşayanlar olarak, onların duygularıyla bütünleşiyorsunuz. Büyük ihtimalle baba ve dedelerinizin anlattığı vahşetler gözlerinizin önünde beliriyor ve lanetli geçmişe, tekrardan lanetler okuyorsunuz.

Romanın temasının hepsini anlatsam, kitabin büyüsü bozulur diye düşünüyorum. Onun için size sadece ipuçları vereceğim. Bu konuda beni affedin…

Müslüman komşularının merhametine sevinen bir Ermeni ailesinin hikayesidir anlatılan. Diyarbakır?dan savrulup İstanbul?a gelen fakir bir ailenin trajedisini okudukça birçok yerde gözyaşları birikiyor gözlerinizde. Bırakırsanız kendinizi hüngür hüngür ağlayabilirsiniz.
Işık Okçu?nun Ava Yayınları?ndan çıkan ??Kış Denizleri?? adlı romanın temel izleği kimlik arayışı üzerine kurgulanmış. Aidetlik duygusu hakim romanda. Bir insanın kendisini tanıması ve köklerini bilmesinin elzem olduğunu bir kez daha hatırlatıyor bize Işık Okçu. Daha önceki romanında da aynı arayış vardı. O zaman farklı bir isimle yazmıştı romanını. Belirgin kahramanlarında hep bir kimlik arayışı vardı. Bu romanı da öyle.

İstanbul?da yaşayan Ermeni ailesinin iki kızı vardır. Babaları Anton hastadır. Anton ile Arin?in ortak aşkları Diyarbakır’dır. Anneleri ise ölmüştür. Küçük kızları Arin bir Müslüman Türk çocuğu olan Mehmet?e aşık olmuştur. İmkansız bir aşktır. Mehmet, babasına anlattığında babası deliye döner. Arin ile Mehmet ise deli gibi birbirlerine aşıktırlar. Babası memleketine yollamak ister oğlunu. Memleketine gitmeden önce, cinsel ilişkiye girerler. Ve çekip gider Mehmet. Arin umutludur döneceğine dair. İşte trajedi bundan sonra başlar.

Arin?in karnı yavaş yavaş büyümeye başlar. Ablası Zabel farkına vardığında, adeta bir zebani kesilir. Olmadık eziyetler eder Arin?e. Ölüm yatağında olan babası, gücünü toplayarak müdahale eder. Çok zaman geçmeden ölür.

Zabel haksız mıdır peki? Haksızdır şüphesiz. Ama anlıyorum da. Çünkü geçmişi uzun bir hüzündür. Mizacında kötülük var, doğru. Lakin onu daha da katılaştıran koşullar olmuştur.

Arin çocuğunu doğurur. Mehmet ise memleketinde evlendikten sonra, askere gitmiştir. Dünyası yıkılmıştır Arin?in. Arin?den habersiz, Zabel götürür bebeği cami önüne bırakır. Çünkü babasının bir müslüman olması kabullenebileceği bir durum değildir. Bebeğin kundağına ise sadece Arin?in Diyarbakır?da çektirdiği fotoğrafını koyar. Yıllar sonra bebek, o fotoğrafla kimliğine ulaşır.

Kimsesizler yurdunda büyür. Sevgisiz ve aşağılanarak. Müthiş zekidir. Diyarbakır?a gider üniversiteyi okumak için. Okur ve çok yüksek bir mevkiye ulaşır. Psikiyatrdır. Kariyeri parmak ısırtmaktadır. Kimlikte adı Kader olarak yazılmıştır. Diyarbakır?da çalışırken, kendisi gibi yetim olan Hüseyin?le duygusal bir ilişki yaşar. Hüseyin, itilmiş ve aşağılanmış biri olarak Kürtleri anlar ve mücadeleye katılır. Nusaybin?de de şehit düşer. Arin ise sağ yakalanır. Bir süre hapis yattıktan sonra çıkar.

Mesleğine başlar. Zaten birçok hissi ölmüştür. Kürtlerin mücadelesinde de kendisini uzak tutmuştur. Sadece duygusal ilişkisinden dolayı böylesi şeyleri yaşamak zorunda kalmıştır. Kendisinden nefret ediyordur. Sevilmeye değer birisi olarak kendisini görmemiştir hiçbir zaman.

İsmini değiştirip Direnç yapar. İstanbul?da yurttaki dindar bir öğretmeni kendisini çağırır. Ve fotoğraftan söz eder. Fotoğrafı bulur ve tekrardan Diyarbakır?a döner. Robin?le tanışır. Bir Kürt aristogratının kızıyla evli olan doktor Robin. Robin de bir kimlik arayışıdadır. Farklı bir dünyanın içine sürüklenmiştir. Zorlu bir kurdan sonra birbirlerine aşık olurlar. Arin hikayesini anlatır Robin?e. Robin kimliğinin izini sürer. Arin, dedesinin komşusu ve en iyi arkadaşı olan Kürt Hayri beye ulaşır.

Hayri beyin anlatımlarını okurken gözlerime yaş doldu. Torununu bulmuş kadar sevinir Hayri bey. Annesinin serüvenini öğrendiğin de çılgına döner. Çünkü evladının acısına dayanamayan anne, yaşamına son vermiştir.

Işık Okçu?nun romanını değişik duygular yaşayarak okudum. Ve romanında birçok olaya ışık tutuyor.

Mehmet Söğüt

Previous Story

Türk Dil Kurumu “darbe” tanımını değiştirdi. PEN Türkiye, istifaya çağırdı

Next Story

Kuzin Bette – Honore de Balzac (Honoré de Balzac)

Latest from Makaleler

Van Gogh’un kitap tutkusu

Geçtiğimiz haftalarda Paris’in izlenimci koleksiyonuyla ünlü Musée d’Orsay, Antonin Artaud’un Van Gogh: Toplumun İntihar Ettirdiği kitabından yola çıkarak yazar ile ressamı, Artaud ile Van

George Orwell’a ilham veren kitap: Biz

George Orwell‘ın 1984’ünü neden sevdiyseniz, Yevgeni Zamyatin‘in Biz‘ini sevmeniz için en az 1984 kadar nedeniniz var. Üstelik Biz, 1984’ten çok daha önce, 1920 yılında
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ