Kadın Öykülerinde Doğu – Hazırlayan: Hande Öğüt

Kadın öykülerinde… Dizimizin altıncı kitabı olan Kadın Öykülerinde Doğu, kendisine bu coğrafyayı mekan seçen, kahramanlarının gözlerden uzak yaşamlarını katan ve değişik dünyalara uzanan 30 yazarımızın öykülerinden oluşuyor.

Kadın öykülerinde İstanbul, Ankara, İzmir, Karadeniz ve Avrupa’dan sonra bölgenin renklerini yansıtan, yaşamlardan ayrıntılar barındıran, farklı duyarlılıkların yansımalarıyla zenginleşmiş kadın yazarlarımızın öyküleri merakla okunacak bir birikimi de getiriyor.

Kitap aynı zamanda bölgemizin edebiyatımıza etkilerini, onun son yıllarına tanıklıkları ve aynı günlerde kaleme alınan öyküler aracılığıyla öykücülüğümüzdeki çeşitliliği de sergiliyor.
Seçkiye katılan kadın yazarlarımızdan bazıları: Zeynep Avcı, Oya Baydar, Erendiz Atasü, İnci Aral, Ayşe Düzkan, Müge İplikçi, Sema Kaygusuz, Nezihe Meriç, Sibel K. Türker, Cihan Aktaş, Karin Karakaşlı…
(Tanıtım Bülteninden)

‘Kadın, kırılmış bir ağaç dalıdır…’ – Sennur Sezer
(24/06/2011 tarihli Radikal Kitap Eki)
Sel Yayıncılık?ın Kadın Öykülerinde paranteziyle sunduğu öykü seçkileri Hande Öğüt?ün hazırladığı ?Kadın Öykülerinde Doğu?yla noktalandı. Seçkide otuz dört kadın yazarın öyküsü yer alıyor. Bu dizinin ilk seçkisini de Şubat 2008?de Hande Öğüt hazırlamıştı ?Kadın Öykülerinde İstanbul?. ?Kadın Öykülerinde Ankara?yla ?Kadın Öykülerinde Karadeniz?i Efnan Dervişoğlu, ?Kadın Öykülerinde İzmir?i Yasemin Yazıcı , Kadın Öykülerinde Avrupa?yı Gültekin Emre hazırlamıştı. Böylece ?Kadın Öykülerinde? dizisi Türkiye coğrafyası mozaiğinden bölge öykülerini edebiyata (kadın gözüyle ya da ?öteki?lerinin öyküleriyle) kattı.
Doğu da ?öteki? kavramının en önemli öğesi olmuştur. Benim bu tanımıma Hande Öğüt de katılıyor: ?Bir yanıyla mistik, masalsı, egzotik ve gizemli, bir yanıyla ürkü­tücü, ilkel, geri kalmış, tehlikeli. Sınırları sürekli olarak yeniden çi­zilen, gidilen, gezilen, görülen, alımlanan, adlandırılan. Hayranlık duyulsa da aşağılanan, hor görülen, despotizmi, zulmü, ihtişamı, duygusallığı, erotizmi, ehlileştirilmiş felsefesi ve mistisizmi ile yeni­den kurulan, ?öteki? nin en derin ve ısrarlı simgesidir Doğu.? Kadın ve doğunun simgeledikleri de paraleldir.
Burada sözü edilen ?doğu? ve ?kadın? kavramlarının bir masalsılığın kurgusu olduğu unutulmamalı. Her iki kavram da hem gizemli ve anlaşılması zor özellikler taşıdığına inanılır. Hande Öğüt hazırladığı seçkide bu ayrıntıyı hiç unutmamış, ?erkek yazarlarda dile getirilen farklılık retoriğine? karşı olduğu kadar ?ben­zerlik retoriğini kullanan kimi kadın yazarlar?ın, ?kendilerini Doğulu kadınlarla samimiyetsiz bir karşılaştırma üzerinden özdeşleştirmiş? oluşlarına da karşı olmuş. Zor bir yöntem de olsa ?öteki? içinden kendimize bakmanın ve ?ben?in tekil dünyasını kıracak olan ?öteki?nin, aynı tuzağın içinde yaşamaya çalışan diğer kadın olduğunu göstermenin? olanaklarını aramış. Böylece düşsel kadınların değil gerçek kadınların anlatıldığı metinleri derlemiş: ?Kadın Öykülerinde Doğu?yu oluşturan hikâyelerin kadınları ise gerçek kadınlar… Modern-gelenek tartışmasının üzerinde uzlaşılan ?nesnesi? konumuna sokulmamış, sembolik bir simgeye indirgen­memiş, tarihin bir yerine sabitlenmemiş, tekil ve yekpare bir kadınlık durumu içine hapsedilmemiş kadınlar… Aya, Şehrivan, Gulîzer, Lorîn, Mavi, Xezal, Hüsna, Ahu, Baveşin, Fatma, Sediye Eze, Seher, Ayşa, Müzeyyen; Süryani, Türk, Kürt, Hintli? Diyarbakır?da, Mar­din?de, Erzurum?da, mezrada, köyde, dağda, ikinci kez ötekileştirildiği büyük şehirde, İstanbul?da, varoşta, yollarda, gurbette, sürgün­de kadınlar. Hayatlarını, varlıklarını iç savaş, köy boşaltmalar, ma­yınlı tarlalar, kopan bacaklar, söndürülen ocaklar, gerilla, itirafçı, ko­rucu, göçler, cezaevleri, geçit vermez dağlar, patriyarkal şiddet, dondurucu soğuklar, milliyetçilik, töre, ensest, yoksulluk, yoksun­luk, suskunluk, dışlanmışlık, Kürt sorunu, namus cinayetleri üzerin­den hatırlayan, yaşayan kadınlar. Okula gönderilmeyen, başlık parasına satılan, çocuk yaşta anne olan, intihara zorlanan, öldürülen, resmi dil ve kimlik politikalarından kaynaklanan mağduriyetlerin yanı sıra cinsiyete dayalı iktidar ilişkileri altında kendi dilinden, duy­gusundan, bedeninden sürülen kadınlar…
Doğu büyük şehirlere yayılıyor. İstanbul?un arka sokaklarına girdiğimizde bir anda karşılaştığımız göç çocukları. Ana dilini kullandığında alay edilen kızlar. Çocuk yaşta evlendirilen, çocuk yaşta eve ekmek götürmek zorunda olanlar. Yürüyüşlere katıldığı için gözaltına alınmış kızlar, erkekler. Ve dengbejlerin gecelerce anlattıklarından çağdaş öykülere sıçramış ayrıntılar. Baltayla yontulan takma ayaklar. Sevdiğinin ayağı yoksa kendisinin de ayağından cayabilme. Bir sevda destanı.
Belki bu kitap için kadınların anlattığı destanlar demek gerekir. Böbürlenmeden anlatılan yaşamak destanları. ?Kadın kırılmış bir ağaç dalıdır burada. Böyledir??
Bir dost kapısı gibi kapattım kitabı. Yeniden açacağımı bilmenin güveniyle.

Kitabın Künyesi
Kadın Öykülerinde Doğu
Hazırlayan: Hande Öğüt
Sel Yayıncılık
Mayıs 2011,
276 sayfa

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir