Kafka, «sinemayı sevmiyor musunuz?» (söyleşi)

Ne zaman sinemaya gittiğimi söylesem, Kafka’nın yüzünde pek şaşırmış bir ifadenin belirdiğini görüyordum. Yine aynı durumla karşılaştığım bir defasında kendisine sordum: «Siz sinemayı sevmiyor musunuz?» Kafka, kısaca düşündükten sonra şöyle dedi:
«Doğrusu hiç düşünmedim bunu. Orası öyle, harikulade bir oyuncaktır sinema, ama ben katlanamıyorum. Belki fazlasıyla optik yaradılışta biriyim de ondan. Bir göz insanıyım ben. Sinema ise görme eylemini aksatıyor. Devinimlerdeki çabukluk ve görüntülerin hızla değişmesi, insanı gördüklerini yarı buçuk görmek zorunda bırakıyor. Bakışlarımız görüntülere değil,görüntüler bakışlarımıza sahip çıkıyor. Bir taşkın gibi bilincimizin örtüyor üzerini. Sinema şimdiye kadar çıplak olan gözümüze giydirilmiş bir üniformadır.»

«Ama bu korkunç bir sav», dedim ben. «Pek çok atasözünde göz için ruhun aynasıdır denir.»

Kafka beni onaylar gibi başını salladı.
«Filmler ise demir kepenkler gibidir.»
Aradan birkaç gün geçmişti ki, yine aynı konuya değinmek istedim:
«Sinema yaman bir güç. Basından çok daha güçlü. Tezgâhtar kızların, şapkacı ve terzi hanımların yüzlerine bakın, hepsi de Barbara La Marr, Mary Pickford ve Pearl White gibi makyaj yapmaya özeniyor.»

«Doğal bir şey. İçlerindeki güzellik özlemi, kadınları film oyuncusu yapıp çıkıyor. Gerçek yaşam, ozanların düşlerinin bir yansısıdır yalnızca. Çağdaş ozanların ellerindeki lir’in telleri, uçsuz bucaksız selüloit bantlarından oluşuyor.»

Gustav Janouch
Kafka ile Söyleşiler, Cem Yayınevi, Türkçesi: Kamuran Şipal, 2.basım, Haziran 2000, sayfa 104, 105

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir