‘Kan Konuşmaz’ Şuurlar Konuşur, Prof. Dr. M. Şehmus Güzel

Nâzım Hikmet?in Kan Konuşmaz isimli romanı 1900?lerin hemen başından 1930?ların ortasına kadar, İstanbul?un siyasi, ekonomik ve toplumsal gelişmesinin bir tür haritasıdır. Toplumsal meselede, özellikle dönemin ahlakını sergiliyor.
Kitap aynı zamanda Nuri Usta, Gülizar ile Ömer?in hayat hikayelerinden oluşuyor. Daha ilk sayfalardan itibaren okuyucuya sevimli gelen insanların romanı.
İstanbul esnaf takımının, gelişmeleri izleyen alt-üst oluşlar sonucu, işçileşmesi sürecini de izliyoruz. Hırsız ve vurguncular ise patronlaşıyorlar : Ali Usta gibi. Tornacı ustası Nuri ?en korktuğu şeyle?, işçilikle karşılaşacak ve bunun da altından kalkacaktır : Bilinçli ve örgütlü bir işçi olarak. O dönemin özelliklerinden biri olan ?işçileşmek? olgusu burada olumlu bir sonuça ulaşacaktır.
Romanda dönem bütün yönleriyle aktarılıyor. O yıllara ilişkin ne ararsanız var : Örneğin ?İttihatçılık? anlatılıyor: Esnaftan bu siyasi akıma katılanlar ve neden katıldıkları belirtiliyor. Bakkal Todori?nin dükkanının elinden alınması bu açıdan önem kazanıyor, anlamını buluyor : İttihatçılar çünkü ?millî iktisadı? yaratmak istiyorlar…
?Jan Jak Russo?nun? İtirafat?ı okunuyor.
Adem-i merkeziyetçi Prens Sabahattin?in ?tilmizlerinden Zıpır Tevfik? tanıtılıyor : Fransızca sözcüklerini eveleyip geveleyen bir tip.
Sömürgecilik Haydarpaşa Garı?nda şöyle dillendirilir : ?Alman müstemlekeciliğinin Berlin?le Bağdad?ı İstanbul?da birbirine bağlamak isteyen, mimarisi kepaze garından trene bindiler.?
Sonra ?ilan-ı harb?. Umum-i harb. Teşebbüs-ü şahsi. Ve zenginleşenler.
Savaş başladığında, 1914?te, ?Zaten harbin de en fazla dört ay süreceğini, Almanların Paris?e gireceklerini söylüyorlardı.?
Tersi oldu: Savaş sürdü. Çok sürdü: O zaman ölülere ölüler eklendi. Yaralılar, yaralılar ve yaralılar….Sakat kalanlar.
Çocukların yaşam mücadelesi dramatik boyutlar aldı. İnsanların değişimi de: Kolsuz Ahmet örneğin ?hafiye? olmak zorunda kaldı. Şeyh Apturrahman ?üniformalı tabur imamı?. Gavur Cemal Hoca yuvarlanıp gitti : Rüşvet, çalıp-çırpmalar, yolsuzluklar, kolay yoldan vurgunculuk. Nuri Usta işçileşti. Sait?le yoldaşlaştı. Nuri Usta?yı çünkü ?Kasımpaşa?da tersane fabrikalarına gönderdiler…? Ve Amele Sait O?na ?işçiliğin o kadar kötü bir şey olmadığını? anlattı.
Harb-ı Umumi bitişinde Üsküdar?daki Fabrika?da ?hakkımızı almaya geldik? eylemi (s.155-162) : İşçilerin hangi durumda ve nasıl kendiliğinden eyleme kalkabileceklerinin sergilenmesidir. Birçok toplumsal ders yüklü. Nuri Usta işsiz kalınca, ?işsizin yirmidört saati?nin anlatıldığı sayfalar da.
İstanbul?un işgali ve halkın tepkisi aktarılıyor : ?iki İtalyan bahriyelisini vurmuşlardı(…) yapılan tahkikatta, bahriyelileri öldürenlerin Laz oldukları anlaşılmıştı.? (s.165)
Nazım Hikmet bu : Vurguncu savaş zenginlerinin tutumunu unutur mu? Unutmaz ve Ali Usta, patronlaştıktan ve iyice zenginleştikten sonra bakın daha neler yapıyor: ?Cıgara kâadı işi yapıyorlarmış… Enteresan herifler… Kâatların kapağına bir ay yıldız koymuşlar… Sürüyorlar Anadolu?ya… ?Kuva-yi Milliye? kâadı diye tanıtacaktır: Vatana hizmet/ucuz alıp pahalı satarak/ticaret? türünden birkaç satırla…
Savaş yıllarında ve hemen sonrasında İstanbul?da devrimci/komünist militanların/işçilerin eylemlerinden de söz ediyor Nâzım Hikmet: Stoyan, Nuri Usta, Nuri Amca ve diğerleri. Ve kaçınılmaz olarak ?gölge?ler?, ?siviller?, ?iyi saatte olsunlar?, ?amcalar?, ?aynasızlar?…
Gorki?nin Ana romanının nasıl okunduğunu da izleyebiliyoruz. Nuri Usta ile birlikte, anasının, eşi Gülizar?ın ve oğlu Ömer?in eyleme katılmaları: Hele çok acar Ömer : Sen kalk afişi götür karakolun duvarına as.
?İştirakçı Hilmi?, ?Sosyalist Hilmi?, sosyalist hareketin Hüseyin Hilmi?si Nâzım?dan çok fena not alıyor : ?İşte Hilmi meşhur bir otelde bu çeşit emirler alanlardan biriydi. İngiliz sermayesi hesabına Fransız sermayesini hırpalamak işini uhdesine almıştı. ?Hüseyin Hilmi ve partisi bu dönemde birçok grev örgütledi. (Bu konuda Türkiye?de İşçi hareketi, 1908-1984 başlıklı kitabıma bakılabilir: Kaynak Yayınları, İstanbul, 1996). Nâzım Hikmet birkaç grevden isimlerini vererek söz ediyor.
Marx?ın ismi asla geçmiyor. Bu, romanın tefrika olarak yayınlandığı 1936 yılının siyasi durumuyla ilgi olmalı. Ancak Marx unutulmuyor asla ve ?bizimki? ve ?bizim sakallı? biçiminde anılıyor. Hele Ömer avukatlık bürosunu açtığında üç resim asıyor: ?Üçü de sakallıydılar.? Diye başlayan bölüm mutlaka okunmalı (s.258) : Fotoların duvara dizilmesinde ?silsile-i meratibe riayet olundu? elbette… Marx, Engels ve Lenin birbirinin peşi sıra.
Dönemin gençlerinin, işçi gençlerinin aşkı da var. Bu bölümler daha sonra Nâzım?ın önerisi üzerine şiir yerine öykü ve roman yazmaya başlayan Orhan Kemal?in yapıtlarında bulabileceğimiz sayfaları müjdeliyor bir yerde: Cemile?de, Arkadaş Islıkları?nda…
Nâzım ?solculuğun? diye yazmıyor. ?Solluğun? diyor. Sözcüklerin değişimi ilginç.
Nuri Usta bir yerde anasına, ?Eski günler geçti. Sen yeni günleri düşün… Güzel günler göreceğiz daha…? diyor (s.180).
Romanda dönemin genel ahlak meselesine de değiniliyor: Özellikle başından itibaren Seyfi Bey?i izlemek gerekiyor… ?Galata evlerindeki kadınları? da.
Nâzım Hikmet dönemin sevimsiz tiplerini iğneliyor: Örneğin avukatlık konusunda kadın kahramanlarından Süheyla?ya şunu söyletiyor : ?Avukat olacağınız belli… En mantıksız lafları büyük bir imanla söylüyorsunuz…?
Dönemin gazete ve gazetecilerine bindiriyor (s.268).
Öğretim üyelerine de (s.244).
?Kapıcı belasına? da: Handa, fabrikada, hastanede kapıcıların ne tür aşılmaz surlar olduklarını vurguluyor (s.256,259,262…).
Nâzım Hikmet İNSANİYET/İNSANLIK DERSLERİ veriyor: Teori ve hayat (s.233), ?yerlicilik ve beynelmilelcilik? (s.235), ?hareket ve hata? (s.240) konularında. Ve nihayet avukat olan Ömer?in ilkesini belirtiyor: ?Bütün gayreti, kendi tabiri vechile ?büyük ormanla bağını koparmamakta?.? Ömer?in ?büyük ormanı? İstanbul?un tütün işçileri, partili yoldaşları ve bütün yoksullardır, bütün emekçilerdir. Ve neticenin neticesi olarak şunu vurguluyor Nâzım Hikmet, Ömer?in ağzından:
?(…) beşeri alçaklılar karşısında feryatları kanlar değil, şuurlar koparır…?

Nâzım Hikmet : Kan Konuşmaz, 12. basım, Adam Yayınları, İstanbul, 1999.

M. Şehmus Güzel

Yazarın Yazıları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir