Karanlığa Mektuplar / Seraphita, Bir Ömürlük Kitap! – Dağhan Dönmez

“Belki de ölüler, çözülecek bir sır kalmadığı için suskundurlar.” Kumral

??Bu eser neden bilhassa sizin gibi, yalnızlık sayesinde dünyanın bayağılıklarından korunmuş şu soylu ruhlara ait olmasın?? İthaf yazısında böyle der Balzac, Madam Eveline de Honska?ya. Tıpkı Nıetzsche?nin Zerdüşt?ü gibi ruhun tekamülü için tenha bir coğrafyayı mesken tutmuş; adeta mitolojik, münzevi bir karakteri anlatır. Romanın, Norveç?in o büyülü doğasında geçmesi bundandır. Balzac?ın, İsveçli bilim adamı, filozof Emanuel Swedenborg?un tezleri ve Ortodoks inancındaki melek algısı çerçevesinde yarattığı Seraphita karakteri, genç adam Wilfrid?in gözünde güzeller güzeli bir kadına; Minna?nın gözünde ise yakışıklı bir erkeğe dönüşür. Descartes?in insanın, ruh ve düşünce olmak üzere iki ayrı özden meydana geldiği savının aksine, Seraphita büsbütün ruh olma yoluna düşmüştür.

? İnsanın ya üst ya da alt dünyalarda yaşadığını matematiksel olarak tespit ettikten sonra , Sivedenborg, bu dünyada, melek olmak için semavi aleme çıkmak üzere hazırlanan varlıklara meleksi ruhlar adını veriyor. Ona göre, tanrı melekleri özel olarak yaratmamıştır; daha önce dünyada insan olarak yaşamamış melek yoktur. Böylece, dünya göğün melek fideliği oluyor. Demek ki melekler kendiliklerinden melek değiller, Tanrı?yla , Tanrı?nın asla kaçınmadığı, samimi bir birleşimle meleğe dönüşüyorlar, çünkü Tanrı?nın özü asla negatif olmayıp sürekli olarak aktiftir.? (sayfa:79)

Seraphita 1834 yılında yazıldığında, Pozitivist düşünür Ernest Renan henüz 12 yaşındadır; gelgelim Pozitivist düşünce, kendini iyiden iyiye hissettirmeye başlamıştır. Fransız İhtilali?nin öncesine dayanan kilise ve bilim temsilcileri arasındaki ayrım, zamanla derinleşecek ve aynı Renan; ?İnsanlık gün gelecek inanmayacak, bilecek? diyecektir. Seraphita, Kara Avrupasının bu geçiş döneminin tam ortasına tekabül eder.

Realist romanın kurucularından sayılan Balzac, Seraphita?sında metafiziğin sınırlarını zorlar. Romanı için şunları söyleyecektir: ?Seraphita benim ustalık eserim olacaktır. Bir Goriot Baba her gün yazılabilir ama Seraphita gibi bir yapıt bir ömürde ancak bir kez ortaya çıkar.? Yazarın kendine özgü bol tasvirli, ağdalı dili, zaman zaman okumayı zorlaştırıyor olsa da; aynı zamanda lirik bir sahne dekoru da yaratır. Bu dekor, hiç şüphesiz ki kitabın muhtevası ile örtüşmektedir.

Anadolu Nakşibendileri mana ve ilimi iki başlık altında tasnif ederler. Bunlar, Batıni ve zahiridir. Batıni bir başka deyişle görünmeyen ilim, maneviyatı karşılar ki; spiritüel bilgiye dayanır. Zahiri ilim ise, dünya hayatına dair; herkesçe ulaşılabilecek bilgiden teşekkül eder. Bana bunları anımsatan yine Seraphita?dan şu satırlar oldu: Teşbihte hata olmaz!

?İki tür algı vardır: Biri deruni, diğeri harici. İnsan tamamen harici, meleksi ruh tamamen derunidir. Ruh, sayıların dibine nüfuz eder, onların tümüne sahiptir, anlamlılıklarını bilir. Hareket yetisi vardır ve ubiquite (Çevirmen bu kelime için, aynı anda birçok yerde bulunabilme durumu diyerek not düşüyor. Sanırım bunun da nakşi kültüründeki karşılığı ?rabıta? olacaktır.) sayesinde her şeyle ortaklık kurar: Bir melek, İsveçli peygambere göre, istediği zaman bir başka meleğe arz-ı mevcudiyet eder. Zira bedeninden ayrılma yetisi vardır.? (sayfa:85)

Romanın en tartışmaya açık bölümü ise, zannımca 117.sayfa ile başlayan ve Rahip Becker, Wilfrid ve Minna?nın Seraphita/Searphitus adlı bu cinsiyeti belirsiz varlığı sorgulamaya gittikleri son bölümdür. Tabir yerindeyse, buradan itibaren okur; kendini felsefi ve teolojik bir tartışmanın ortasında bulur. Öyle ki, sorulan sorular ve diyaloglar, hazırlıksız okuru dağıtacak cinstendir. Bir nevi, kainatın düzeni ve Tanrı?nın varlığıdır tartışılan. ?Serafin havalanmak üzere kanatlarını katladı ve artık onlara doğru dönmedi. Artık dünyayla hiçbir bağlantısı kalmamıştı. Birden havalandı, ışıltılar saçan geniş tüylü kanatları iki görücüyü rahatlatıcı bir gölge gibi örttü.? (sayfa:189)

Saygıdeğer okur, ister İslam kültürü olsun, ister Hristiyan; ruhun tekamülünü ve Tanrı?nın buyruğunu önceleyen tüm doktrinler, sükuneti, ahlakı ve bir başkasını anlamayı taltif ediyor. Oysa dindarlaştığı öne sürülen coğrafyamızın ufku kesif bir buluttan görünmüyor; riyadan, kavgadan ve biber gazından! İşte benim kitaptan çıkardığım ders. İyi teneffüsler!

Çünkü kitap karanlığa gönderilmiş mektuptur!

Dağhan Dönmez

Kitabın Künyesi
Seraphita
Honore de Balzac (Honoré de Balzac)
Jaguar Kitap / Roman Dizisi,
Çeviren: İsmet Birkan,
Jaguar Yayınları,
2013
sayfa:195

Previous Story

Esir Şehrin İnsanları – Kemal Tahir. “Teslim olmak başka şey, esir düşmek başka; Seni sevmek başka şey özgürlük, uğrunda dövüşmek başka!”

Next Story

CHE – Arif Damar

Latest from Romanlar

Sarsılmak – Zafer Köse

Sarsılmak, derin ve katmanlı bir roman. Gündelik dilin nüanslarını yansıtan akıcı bir dille yazılmış olması da önemli.Zafer Köse sadece bir depremi değil, toplumsal ve
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ