Kendi kararlarımı aldım hep hayatta,
yanlışlarım olmadı mı ?
Çook..
Ama yanlışlar da benimdi,
sevdim yanlışlarımı da…
Kendi kitaplarımı taşıdım sırtımda,
başkalarının kitaplarını okumak,
başkalarının yaşanmışlarını çalmak gibi geldi..
Anılarla çevrilen sayfaların nemi,
ürpertti hep içimi..
Yapraklarını da kıvırmadım hiç kitaplarımın,
saygıyla, okuyup,
saygıyla kapattım,
notlarımı aldığım defterlerimi ise hoyratça kullandım..
Vurdum, duvardan duvara,
surattan surata..
Asıldığım ipin ucunda sallanırken,
el sallayan tüm duvarlar geçti, gözümün önünden,
önünde kurşuna dizildiğim..
Kendi şarkılarımı söyledim hep,
bilmesem de hiçbir şarkıyı,
uydurduğum sözler döküldü dudaklarımdan,
o kadar kötüydü ki sesim,
kırlangıçlar attı kendini sulara..
Islık çalarak geçtim hayatlarından,
bir takım insanların..
Ellerim cebimdeyken inmedim merdivenlerden,
ama çıkmadım da,
bu yüzden, pantolonlarımın cepleri olmadı hiç,
olanlar da genelde delikti…
Geceleri mezarlıklardan geçtim,
zerre korkum olmadan,
faşist bir gururla,
sessizce nutuklar atıp,
yumruklar kaldırdım havaya,
tek gören olmadı,
dilsiz ölülerden başka..
Vapurlara bindim,
her yazar gibi,
sevdalanayım dedim martılara,
ekmek attım,
doyurmak için kendimi,
sevmek üzereydim de üstelik bu işi,
omzumu nişanlayıp sıçtıklarında,
en büyük ekmeği atacaktım kendime tam,
kavrulsun dedim hepsi, vapur bacasında..
Ben de inanmadım, onlar da..
Sevdalar yaşadım hep,
şair adam sevdasız olmaz,

tam kesecekken kulağımı kökünden,
hiç de resim yapamadığım geldi aklıma,
utandım, ezildim, elimde kör bıçağım,
fırlatıp attım,
ipte sallanırken,
gözümün önünden geçen duvarlara..
Kürek çektim çocukken çok,
boğazın akıntılı sularında,
bu yüzden ki, her işimde,
inatla saldırdım dalgalara,
dalgalar umursar mı bilinmez,
ben kaldım hep soluk soluğa..
İşte böyle yuvarlanıp gidişim,
bir fıçının içinde,
Diyojen’in yanından geçerken,
bu yüzden ona göz kırpışım,
sen neden duruyorsun hala burada?
İşte bu yüzden böyle saçma yazılar yazışım,
işte bu yüzden olta fırlatmayışım,
pencereden bakan balığa,
ve işte bu yüzden,
“benim en iyi tavam olur” deyip,
kaçışım kalabalığa..
Oyun bittiğinde,
sahnede,
ayakta,
tüm izleyicileri tek tek selamlama isteğim de
işte tam olarak bu yüzden..
Görmek için yüzlerini her birinin,
ve söylemek için,
kendi kararlarını almaları gerektiğini hayatta…

Alkan Darcan
8 Şubat 2009

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Previous Story

Adil Okay İle Söyleşi – Eylül Kültür Edebiyat Dergisi

Next Story

”İki Dil Bir Bavul”la Çıkılamayan Yolculuklar – Hevi Gür

Latest from Şiire Dair

Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ