Karin Tidbeck ile söyleşi “Gerçeklerimiz olması gerektiğinden daha küçüktür.”

karin-tidbeckWorld Fantasy Award 2013’te en iyi koleksiyon dalında adaylığı olup, Jagannath(Zeplin) isimli romanı ülkemizde Türkçeye çevrilen . Gary K. Wolfe bu eeseriyle onu Margo Lanagan ile birlikte en iyi kısa romancılar arasında gösteren ve halen malmö’de yaşayan yazar Karin Tidbeck ile söyleştik.

Büyülü bir ormanda yaşıyorsun; bazen karlar altında, bazende gökyüzünü aşağı indirmiş insanları izliyorsun, elinde kelimeler üfleyince bize uçan…Seni tam da böyle görüyorum Karin. Şimdi o ormanda beni misafir ediyorsun.Bu nasıl oluyor ?
Bu çok harika,teşekkür ederim.Bahsettiğin orman benim çalıştığım yer gibi ağaçların ve çoğunlukla kağıtların olduğu bir yer…

Tuhaf bir hayalgücün olduğu konusunda seni okuyan herkesle hemfikir olduğumu söyleyebilirim. Yazmak – böyle yazmak- nasıl bir pistin var öyle ve nasıl bu kadar güzel dans ediyorsun?
Bu sıklıkla duyduğum bir şey, nasıl oluyor nasıl yapıyorsun gibi… Dürüstçe söylemek gerekirse ben de bilmiyorum. Beynim böyle parlıyor ve başka şekilde yazamıyorum. Zihnim bu doğrultuda işliyor. Zihnimden gelen seslere kulak veriyorum.

Kitaptaki ilk öykün Beatrıce’de Zepline aşık olan biri var. Bana biraz Tim Burton’un “Robot Çocuk”şiirini hatırlatı.Zeplin öyküsü nasıl ortaya çıktı ?
Birgün caddede yürürken bir ses kulağıma fısıldadı : “Doktor Franz Hiller bir zepline âşık oldu.”diye…doktoru ve neden bir zepline aşık olduğu konusunda yazma fikri oluşmaya başladı İçimde Sonra elime kalemi alıp yazmaya başladım.Zeplinin hikayesi böyle başladı.

Bir platformda bazı öykülerini yazarken Türk müzisyenlerden Tarkan ve Yavuz Bingöl’den etkilendiğini dile getirmişssin bunu biraz açabilir miyiz?
Türk müziğini seviyorum, normal de pop müziğinden nefret ederim.Türk popunda yumuşak bir lezzet var.Türkçe şarkılar türkçe dili itibari ile de çok güzel. Ayrıca Türkçe çok güzel bir dil, özellikle de şarkı söylerken. Folk müziğini dinlemeyi çok seviyorum bu sebeple bir kaç yıl önce İstanbul’dayken Yavuz Bingöl’ün bir albümünü aldım.Albümü dinlerken bir şey anlamıyordum, ama müziğin arkasında başka bir şey vardı tarif edemediğim ve beni hikayeler yazamya iten… Daha sonra diğer türk sanatçılar da dinledim, Kardeş Türküler gibi..

Kitaptaki öykülerinden biri Ove Lindström İçin Bazı Mektuplar’da “Dünyada bir delik vardı ve oraya gitmeye dair bir özlem”diye devam eden bir cümlen var.Gerçekten böyle bir kaçış deliği olsa ne için kaçardın ya da ne için kaçmalı insan?

Küçükken, bu gerçekliği hissettim. Şimdi bir yetişkin olarak, ondan kaçmamız gerektiğini düşünmüyorum, ancak baktığımız deliği(pencereyi) genişletirsek karşıdan içeriye neler gelebileceğini görebiliriz. Gerçeklerimiz olması gerektiğinden daha küçüktür.

“Başkalarını inciten insanlar, hayal gücü en yüksek olanlardır.” Senin hayal gücünün incinmek ve incitmekten geldiğini söyleyebilir miyiz?
Aslında değil, bu cümleyi sadece kitaptaki bir karakter için yazmıştım bu benim kişisel görüşüm asla değil. Bu hayalin nerden geldiği konusunda bir fikrim yok ama bildiğim bir şey var ki insanların bir dilek ile rüyalarını gerçek yapacağına kararlıyım.

Benim için en hüzünlü öykün Norveç Böğürtleni Reçeli Bir hayır kurumunun dağıttığı konservede, âdetinin kanıyla çocuk yetiştiren bir kadının çocuğuyla olan ilişkisi. “beni neden yaptın, seni sevibileyim diye” geçen hüzünlü bir diyalog. Elinde bir değnek olsa kadınlar için ne yapardın.Özellikle baskıcı ülkede yaşayan ikinci sınıfa atılmış kadınlar için ?
Benim öyle bir değneğim olsaydı, onunla ataerkiliği ezmek isterdim.Daha sonra sadece kadınlar için değil, erkekler için de çözüm üretecek şeyler yapmak isterdim.

Zamansızlık ve kaos hakkında ne düşünüyorsun ?

Bunu yaşamak için çok farklı bir yol olduğunu -olacağını düşünüyorum özellikle kaotik birisi değilim değişik fikirlerin keşfedilmesi gerektiğini düşünen biriyim.

Henüz Türkçeye çevrilmeyen ikinci kitabın amatka hakkında biraz konuşssak?
Amatka 2012 yılında İsveç’te yayımladığım bir romandır ve yakın zamanda Amerikalı bir yayıncıya(Vintage books) sattım. Kitap, dünyada konuşulan dillerin fiziksel gerçeklik etkileri ve toplumların yaşayabilmesi için ne yapması gerektiği ile ilgili. Aşağı yukarı bir dil bilimsel deneyim. Söylediğin her kelimenin etrafındaki dünyayı nasıl etkilediğini keşfetmek istedim.

Ursula K.Le Gun kitabın hakkında çok güzel şeyler dile getirdi onun hakkında ne söylemek istersin ?

Bu harika bir şey.Ben Ursula’nın kitapları ile büyüdüm ve ondan bir çok şey öğrendim bu sebeple eserimi tavsiye etmesi beni inanılmaz mutlu etti.Onun kitabım hakkında tavsiye vermesi hayal bile edilemeyecek kadar güzeldi, ama oldu ve çok grurluyum.

Son zamanlarda neler yapıyorsun?
Şu sıralar Amatka kitabımı ingilizceye çevirmek ile meşgulüm.Ve ayrıca bu ay bir edebiyat dergisinde yeni öyküm yer alacak.

Onur Köybaşı

Karin Tidbeck Röportajı
Mart 2016
KafasınaGöre Dergi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir