Kendimce / Aforizmalar 9 – Nejdet Evren

aforizmalar1. Silmek, ne kadar basit bir edim. Oysa, hiç de öyle değil…Dünyalı bir pedegog şunu öneriyor; ” tüm silgileri yok edilim” …haklı…silmek, bir açıdan yok saymaktır; süre- giden yanlışı hem de…hiç bir şey silinemez…silinmemeli ve yanlış teslim edilmeli…”tüm silgileri yok edelim”

2. Yalnızca anlaşılmak isteyenin bir ötekine gereksinimi olmasaydı, bu isteği hiç bir zaman dile gelmez/açığa çıkmazdı. Anlaşılamadığı konusunda ısrar eden, asla anlaşılamazdır…bu, anlaşılır bir edimdir ve fakat anlamak için gösterilen çaba ise hiç anlaşılır değildir.

3. Bir olgunun gerçekte yok olması ile yok sayılması bir-aynı şey değildir; bir gerçeği/olguyu yok sayan yok saydığını varmış gibi davrandıkça kendini yok saymış olur…ve hiç bir gerçeklik/olgu yok sayılmakla yok olmaz…

4. İnanan inandığı iradeye saygı duyandır; inandığı iradeye saygı duymayanın inancı sahtedir; sahte olanın ne inancı ne de iradesinden söz edilemez..

5. Gerçekle yüzleşmek bir irade ve bir cesaret işidir; bu irade ve yüzleşmeyi gerçekleştiremeyen gerçeğin ne olduğunu bilemez; olsa olsa ezberci öğretinin tekrarcısı olur ve bu onun sefaletidir.

6. Sefillik bir çaresizliktir; aynı zamanda birikimsizliktir; ancak, çözümsüz değildir…

7. Çözmek, insanın kendini gerçekleştirmesi ise çözümsüzlük insanın kendini yok etmesinden başka ne olabilir ki?

8. Yokluk üzerinden kendini var etmenin olanağı yoktur; varlık üzerinden yok etmek ise her zaman mümkün olandır; olanaksız olana karşı mümkün ve olanaklı olanı tercih etmemek ise paradoks olarak direnmektir; varlık üzerinden yok olmamak adına…

9. İnsan doğasında tembel değilken ‘artık-ürün’ sayesinde hem tembelleşmiş hem de edilgen hale gelmiştir; onun yapıcılığı, yaratıcılığı ve üretimi tüketici,yıkıcı ve yok edici yanından baskın olacak iken bu tembelliği sonucunda kendi gerçeğinden/pratiğinden uzaklaşmış, adeta kendine yabancılaşmıştır; tüm çarpıtılmalar kendi üzerine kapandığında o, farklı bir çıkış bularak kendine dönecek ve o zaman üreten/paylaşan/insan olacaktır.

10. Aydın, içinden çıktığı ve eklemlendiği sınıfın çelişkilerini yaşayan ve bu nedenle de emekçi sınıfların yanında yer bulamayan yalnız insandır; bunu aşmak için kendi çelişkisi üzerine yürümeli ve daha önemlisi emekçinin yabancılaşmasını yüzüne vurmalıdır…

11. İnsan sığ/basit düşüncelere kapılıp bunların gerçek olduğunu sanabilir; sorguladıkça basit düşüncelerin tutarsızlıklarını fark eder; ancak bu onun sığ olan düşüncelerinden arınmasını tek başına sağlayan bir edim değildir; basit düşüncelerden/bir yönüyle sıradan yalanlardan kurtulmak için sorgulama ediminden sonra araştırma yapması, karşılaştırması, çokça düşüncelerden yararlanması ve tüm bunlardan sonra varacağı sonuçları pratikle karşılaştırması gerekir. Basit düşünceler emek harcanmadan elde edildikleri ve genellikle çoğunluğun benimsediği bir düşünce tarzı olduğu için kolayca mal-edinilirler ve fakat bu onun/basit düşüncenin gerçek olduğuna kanıt oluşturmaz. Emek ekseni üzerinden tarihsel olarak biriken bilgiyi yok sayarak teori üretmeye kalkışmak, olsa olsa şarlatanlık olur…

12. Söz ve eylem birliği/örtüşmesi bilgiye dayalı ise sarsılmaz bir kararlılığa dönüşür, bilgiye dayanmıyorsa inanç biçimine bürünür; son durumda da bir kararlılık ortaya çıkabilir ancak bu kararlılık ilkine göre sarsılmaz değildir.

13. Zincir, en zayıf halkasından kopar; umut, zincirin en zayıf halkasını tutabilmektir.

14. Her tercih kendini bağlar; tercih kendince alınmış olsun ya da olmasın; ancak, tek bir tercihin değeri olabilir, o da, kendince alınan tercihtir. İnsanı diğer canlı türlerinden ayıran en belirgin yanı, onun, bilinçli tercih yapabiliyor olması ile yakından ilgilidir.
Bilinçsiz de olsa tüm tercihlerin sonuçları tercih yapanları da mutlaka etkileyecek/ilgilendirecektir, ve fakat, bilinçli tercih yapanın karşılaştığı sonuç hiç bir zaman sürpriz olmayacaktır. Başkasının doğrusu ile yanılmaktan kişiyi kendi yanılgısı kurtarabilir; bu ise bilinçli tercih yapmasının gerekliliği ve zorunluluğu ile dorudan ilintilidir.

15. Neolitik insan kayalara doğurganlık/bereket için resim yapardı; günümüzde insan onu tablo olarak duvarına asmayı tercih emektedir; ilki yaratırken ikincisi dondurmakta/yok etmektedir; insanın gerilemesi çoğalmasıyla ters orantılı mıdır ki?

16. Rüzgarın dilini çözemeyen fırtınanın koynunda uyuyamaz.

Nejdet Evren
Akarca,
Tüm-zamanlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir