Kırk yılın ardından – Burcu Aktaş

Roman anlayışı, yapıtlarında dile getirdiği düşünceler çok tartışıldı. Kitaplarıyla Anadolu’ya uygun ?yerli? bir sol düşünce oluşturmaya çalıştı. Kemal Tahir tam kırk yıl önce bugün aramızdan ayrıldı.
II.Abdülhamit?in hünkar yaverlerinden Tahir beyin oğlu olarak İstanbul?da doğdu Kemal Tahir. Sadece Türk edebiyatına değil siyasetine ve sosyolojisine de ilham veren yazar, Türk tarihi üzerine yaptığı araştırmalardan çıkardığı sonuçları romanlarıyla duyurmayı seçmiş, bir edebiyatçı ve entelektüeldi. Köydeki yaşama biçimini, toplum yapısını, köylünün dünyasını işlediği romanlarında kullandığı dille dikkat çeken Kemal Tahir, Ahmet Hamdi Tanpınar tarafından ?dil makinesi? olarak nitelendirilmişti.

Kemal Tahir 1973 yılında geçirdiği kalp krizi sonucu hayata veda edene kadar yazmış, yazarken de malzemesini titizlikle kendi yaratmış yazarlardan biri olarak iz bırakmıştı. Galatasaray Lisesi?nin onuncu sınıfından ayrılarak Zonguldak Maden İşletmeleri?nde ambar memurluğu, İstanbul?da avukat kâtipliği yaptıktan sonra yolunu ?yazının? yakına düşürdü. Tahir, 1931 yılında şiirlerinin yayımlandığı İçtihat dergisiyle edebiyata ilk adımını attı. İlk başta hece ölçüsü ile yazan Tahir?in şiirleri Nâzım Hikmet?le tanıştıktan sonra evrildi. Yazar, toplumsal konulu serbest şiirler üretmeye başladı. Yaşamını kalemiyle kazanmak zorunda olan yazarlardan olması sebebiyle bu yıllarda mizah öyküleri, serüven romanları da yazdı.

Nâzım?la birlikte yargılandı
Çeşitli gazete ve dergilerde düzeltmen, röportaj yazarı, çevirmen, sekreter olarak çalıştı. Nâzım Hikmet?in yargılandığı ?Bahriye Davası?nda suçlu bulunarak on beş yıla hüküm giydi. Hapiste geçirdiği sürenin Kemal Tahir?in yazın hayatında belirleyici olduğu söylenebilir. Edebiyat dünyasında beğeni toplayan pek çok romanını cezaevindeyken yazdı. 1950 Affı?yla hapisten çıktıktan sonra takma adlarla macera ve aşk romanları çevirdi, senaryolar yazdı. Kemal Tahir deyince akıllara gelen ilk şeylerden biri de yazarın çeşitli mahlaslarla yazdığı kitapların çokluğu. Bu tür çalışmaları arasında en ünlüsü ise kuşkusuz Mayk Hammer dizisi. Bedri Eser, Samim Aşkın, Ali Gıcırlı, F.M. İkinci yazarın kullandığı takma adlar arasındaydı.

1955 yılında yazarın nihayet kendi adıyla yayımlanan ilk romanı Sağırdere basıldı. Onu Körduman izledi. Kemal Tahir, Çankırı-Kastamonu, Çorum çevresinde geçen romanlarında köydeki yaşama biçimini, toplum yapısını, köylünün dünyasını işledi. Tüm bunları konu alırken onun için vazgeçilmez olan, Tanzimat?tan bu yana değişen mülkiyet ilişkilerini, eşkıyalık hareketlerinin gerçek yüzünü anlatmaktı.

Tarih romanları tartışıldı
Kemal Tahir?in en bilinen, hem yayımlandığı yıllarda hem daha sonra en çok tartışılan romanları, tarihi konuları ele aldığı kitaplar oldu. Yapıtları kimilerince övülen kimilerince çok yerilmiş bir romancı olarak edebiyat tarihine geçti. Bu tartışmaların ana ekseni tabii ki yazarken takındığı ideolojik tavırdı.

Mütareke ve Cumhuriyet dönemlerini konu aldığı romanları oldu. Bu romanlarda Batılılaşma hareketini, yeni Türk devletinin oluşumunu eleştirdi. Esir Şehrin İnsanları ve Esir Şehrin Mahpusu?nda İşgal altındaki İstanbul?u, Kurtuluş Savaşı?nın bir Osmanlı paşazadesi üzerindeki etkisini; Yorgun Savaşçı?da İttihatçılarla milli mücadele yanlısı güçler arasındaki çatışmayı; Kurt Kanunu?nda İzmir Suikastı?nı; Yol Ayrımı?nda Serbest Fırka olayını anlattı.

Kemal Tahir?in belki de en çok tartışılan romanı Devlet Ana oldu. Yazar, bu romanında Osmanlı geleneğinden kopuşun yanlışlığını vurguluyordu. Selahattin Hilav romanı şöyle değerlendirmişti: ?Devlet Ana, Kemal Tahir?in hem felsefi düşüncesi, hem de sanatı bakımından, manevi dünyasını teşkil eden unsurları en kesin ve özlü bir şekilde dile getirmesi dolayısıyla, bir kavşak noktası teşkil etmektedir. Yazar, bu romanında, dünya görüşünün ve sanatının belkemiğini teşkil eden konuya doğrudan doğruya girmiştir.?

Osmanlı toplum yapısının Batı toplumlarından farklı olduğunu, üretim biçiminin ve üretim ilişkilerinin gelişiminin kendine özgülüğünü savunan tarih tezi, Kemal Tahir romanlarının anahtarını oluşturdu ve yazar yazdığı sürece romanları üzerinden bu tezi tartıştı.

Yaşamının son yılları çoğu daha önce tasarlanmış romanlarını yazmak, yayımlamakla geçirdi. Hatta, bazı ünlü romanları ölümünden sonra yayımlandı.

Burcu Aktaş
(http://kitap.radikal.com.tr/,21.04.2013 )

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir