Kitab-ı Cihannüma – Katip Çelebi / İbrahim Müteferrika

“Cihânnümâ”yı ilk yazan ve çoğalttıran Katip Çelebi oldu. Ondan uzun yıllar sonra “Cihânnümâ” matbaayı bu topraklara getiren İbrahim Müteferrika tarafından kapsamlı eklentilerle basıldı. Bülent Özükan bir müzayedede bulduğu orijinal baskıyı alıp, üzerinde beş yıl çalıştı. İşin içine ekibini de katarak herkesin anlayabileceği bir şekle getirdi. Ve yepyeni bir “Cihânnümâ” yarattı…

Bilirsiniz başarılı işadamları ya da patronlar diyelim, zaman zaman “Ben buralara nasıl geldim, benim gibi olmanın yüz yolu, deneyimlerim ve ben” gibi hayli egosantrik kitaplar, albümler yayımlarlar (çoğunu da birileri yazar.) Bunların çoğu eşe dosta hediye, kendi kütüphanelerine de süs olarak renk katar. Yine bir patronun elinden çıkan Cihânnümâ isimli kitap ise bu kişisel kaygılardan çok uzakta ve çok enteresan bir eser. Çok eğlenceli, çok masalsı… Bu kitap, sanki bir arayışın öyküsünü anlatıyor. Paul Auster romanlarındaki gibi görünen gerçekliği değil, daha da ötesini -ya da gerisini. Yirmi üç yıldır kitap, dergi, ansiklopedi üreten Boyut Yayınları’nın sahibi Bülent Özükan bilim adamı dostları ve ekibiyle birlikte eski zamanın genel kültür ansiklopedisi sayılan Cihânnümâ isimli tarihi kitabı tekrar tekrar elden geçirerek, sayısız denemeler sonucunda yeniden yayımladı. Kitapta, Özükan’ın hayattaki başarıları anlatılmıyor elbette… İlki ordu katibi Katip Çelebi’nin notlarından 360 yıl önce doğan Cihânnümâ, 78 yıl sonra İbrahim Mütefferika’nın eline geçmiş, içeriği bir kat artarak bu ilk matbaacımız tarafından bazı zenginlere ve elbette Saray?a sunulmuştu. Bülent Özükan yıllar sonra Cihânnümâ’yı orijinalini koruyarak değişik bir “boyut”ta hazırlayıp, örneğine ancak müzelerde rastlanabilecek bir esere imza attı. Tabii ki beş yıl boyunca ona yardımcı olan özverili ekibiyle (Murat Öneş, Orhan Koloğlu, Mustafa Kaçar, Füsun Savcı, İbrahim Yılgaz…)

Yöneticiler hep kendi hayatlarını anlatan “özel” kitaplar yayımlar. Sizse bambaşka bir çalışma yapmışsınız. Neden böyle zorlu bir işe giriştiniz?
Ben masanın öbür tarafında, çalışan kısımda daha çok oldum. Burada arkadaşlarımla birlikte yirmi üç yıl önce Boyut’u kurdum. Uzun süreler İletişim Yayınları’nda ve diğer gazetelerde çalıştım. Dolayısıyla kendimi şanslı hissediyorum ve o yüzden de insanın zevk aldığı şeylerden, kendinden bahsetmesi çok hoş olmaz diye düşünüyorum. Ondan sadece insanın kendisi hoşlanır. Halbuki zevk, paylaşılan bir şeyse, başkaları da bundan zevk alıyorsa çok değerli ve doğal olanı odur.

Nereden aklınıza geldi Cihananüma?
Az çok araştırmalarım ve tarihe merakım nedeniyle bildiğim bir şeydi ama ilk defa bir müzayede katalogunda görmüştüm. Konuyla ilgilendim ve bir şekilde onu satın aldık ve uzun bir süre arşivimizde bir kitap olarak kaldı. Elinizde böyle güzel bir kitap var. Adı biliniyor ama içinde ne yazdığını kimse bilmiyor. Çünkü internet bilgileri ve ansiklopedi bilgilerinde karşınıza çıkan şeyle kitabın bir alakası da yok.

Nedir bu kitabın öyküsü, biraz anlatır mısınız?
Cihânnümâ’yı 1648 yılında dünyanın hızla değiştiği bir dönemde Katip Çelebi yazmış. Osmanlı’nın bilgilerin havada uçuştuğu bir döneminden notlar… “Gökyüzünde bir yıldız daha buldum, meğer gezegen sayısı beş değil altıymış gibi, altı da değilmiş yediymiş” denilen yıllar… Bunun üzerine 1654’te bunu yeniden yazma gereği duyuyor.

Bu arada Katip Çelebi’yi de araştırdınız mı?
Katip Çelebi’nin “Katip” olma nedeni, ordu sefere çıkarken katip olarak orduyla gitmesinden geliyor. Dönüşte ordu ganimetleri toplarken, o da kitapları alıp geliyormuş, öğrendiğim kadarıyla. Kendini öylesine zenginleştiren, aslında entelektüel bir insan… Yirmiden fazla kitabı var. Yazdığı her şeyi Saray’a teslim ediyor ve karşılığında bahşiş gibi bir şey alıyor. Eserin ilkyazım öyküsü böyle bir şey. O dönemde sadece Osmanlı’da değil bütün dünyadaki kitaplar bir yüce makama hoş vakit geçirtmek için yazılan şeyler. Din dışı kitapların amacı böyle bir şey, ucundan bilgilensin, eğlensin diye yazılan şeyler… Bu yüzden bazı yerlerde takıldık, bilgi eksikliği çektik. Anlatılan çok küçük bir ülke ama çok uzun bilgiler veriyor. Ülke çok büyük ama bilgi az bu kez. Biz çok daha efektif ve açıklayıcı bir özet yaptık. Ülke bilgileri ve astronomik bilgiler veriyor daha ziyade.

Sonra Müteferrika devreye giriyor herhalde…
Bunun üzerinden yıllar geçiyor ve sonra bu İbrahim Müteferrika’nın eline geçiyor. Saray’a gidip “Ben, matbaa diye bir şey var onu kuracağım” diyor. Saray’dan yardım alarak bir matbaa kuruyor. O sırada Şeyhülislam “Elime geçen bir kitap var, onu bas” diyor… Bu arada Katip Çelebi ölmüş, aradan 76 yıl geçmiş. Müteferrika, Şeyhülsilam’ın verdiği kitaba bakıyor ve çok beğeniyor ama yazımından sonraki gelişmeleri de kitaba eklemek istiyor. Yeni bilgileri kitaba eklemeye başlıyor. Sonuçta Katip Çelebi’nin kitabına 325 sayfa daha ekliyor. Kitabı güncelliyor yani. Sonuçta 698 sayfalık bir Cihânnümâ basılıyor. Bu arada da saraydan kendisine verilen el yazması kopya da kayboluyor. Orijinal yok. Kitab-ı Cihânnümâ’nın içinde onu en değerli kılan 52 sayfa tutarında 40 levha tabir edilen, teker teker dünyayı anlatan haritalardır. Astronomi, uzayı anlatmaya çalışan şekiller, bunların hazırlanması öyle zor ki. Hattatlar, kitap kopyacıları, çeşitli sanatçılar devreye giriyor ve yapımı beş yıl süren bu eseri İbrahim Müteferrika basıyor. Baskı adedi 500.

Siz ne kadar uğraştınız peki bu kitapla? Muhtemel en az Müteferrika kadar uğraşmışsınızdır…
Bizde de beş yıl sürdü. Bizimkisi keyiften biraz… Oradaki serüvende, kitabı basıyor ama sokakta okuma yazma bilen yok, yine tek okur Saray. Kitab-ı Cihânnümâ 500 basılıyor ve Müteferrika öldüğünde en değerli hazinesi kitapları oluyor. Cihânnümâ?nın 250 tanesi sonra depoda bulunuyor. Biz de yayıncıyız. İşimiz tek olanı çok hale getirmek. İyi bir kitabı da herkesle paylaşmak çok güzel bir şey. Bilginin paylaşılması, paylaşmak ama anlaşılır olması çok önemli.

Neler eklediniz bu kitaba, çağdaş bir Mütteferika olarak?
Kitabı Türkçeye çevirmezseniz, Osmanlıca olmasının ötesinde, yazıya da fotoğrafa bakar gibi bakıyorsunuz, fotoğrafa bakınca anlamak mümkün ama yazıda bu mümkün değil. Ben bunu paylaşacağım ama bunun ne olduğunu önce benim öğrenmem lazım demeli. Öğrendiğimi de okuyucuyla paylaşmam lazım. Herkese göre farklı. Çünkü kimine göre bu Osmanlı?da ilk coğrafya kitabı, kimine göre atlas, bazı tarihçilere göre bir ansiklopedi. Biraz doğru ama hepsi külliyen yanlış. Biz öncelikle kitabı Türkçeye çevirdik. Pek kolay olmadı bu. Türk Dil Kurumu’nun bir çevirisi var ama ondan da bir şey anlaşılmıyordu. Orhan Koloğlu, bugünün okuyucusuna heyecan verecek şekilde mealen ve bugünün bilgisine gönderme yaparak bir çeviri yaptı. Zaten Kitab-ı Cihânnümâ’yı aynen basmadık, kitabın önsözünde de belirttiğimiz gibi postmodern bir “Cihânnümâ” kitabı yaptık. Aslında Kitab-ı Cihânnümâ üzerine bir kitap yaptık. Fakat kitabın içerisinde Cihânnümâ kitabının tıpkıbasımı da var. Bunun bir de Topkapı Sarayı?na kayıtlı kopyası var. 698 sayfa, 40 levha, 56 sayfadan oluşan koleksiyonun aslı var. Biz o kopyanın aslının tamamının tıpkıbasımını koyduk. Burada bir tarih araştırmacısının bunun tamamını okuyabileceği şekilde. Bunu internete de koyuyoruz. Artı kitapta tıpkıbasımdaki her üç sayfa için, mealen bir özet bir tercümesi ve İngilizcesi var. Yabancılar da anlasın diye.

Yabancılar ilgi gösteriyor mu Cihânnümâ’ya?
Biliyorlar. Fakat önce kendimiz için yaptık bu kitabı. Astrolojik şekilde ne anlatıyordu, üstündeki bilgileri açıklayamazsanız bir şey anlaşılmıyor. Beyaz geceler yaşayan ülkeleri yarı gündüz diye niteleyen bir kitap. Biz bunları işte haritalardaki burçları, yıldız geçişlerini, okuyana da, bakana, da bu açıklamalarla keyif veren bir şeye dönüşüyoruz. Sonuçta 300 yıl sonra İbrahim Mütferrika?lık yapıp mevcudiyetteki metne yeniden bir şeyler ekledik. Postmodern dediğimiz bu kitabın yeniden yaratılmasıdır. Biz, o günün modern olan bir kitabını yeniden modernleştirip postmodern bir Cihânnümâ yaptık.

Yazının Yazarı: HIZIR TÜZEL

TARİHİN DERİNLİKLERİNDE BİLİMLERARASI MUHTEŞEM BİR YOLCULUK
360 YILLIK BİR ÖYKÜ

Osmanlı döneminde ‘Tarih, Coğrafya, Astronomi,Din ve Dil’e bakış…
1648 yılında Katip Çelebi tarafından yazılmaya başlanan, 1654 yılında Çelebi’nin eklemeler yaparak yeniden yazdığı ve 1732 yılında İbrahim Müteferrika’nın da eklemeleri ile Matbaa-ı Amire’de bastığı Kitab-ı Cihannüma 2008 yorumu ve biçimi ile Boyut Yayıncılık tarafından yeniden hayata geçirildi.
Astronomi ve Coğrafya bilgilerinin yanısıra sosyal bilimlere de geniş yer ayrılan Cihannnüma’da kentlerin enlem ve boylamları, birbirlerine uzaklıkları, bölgelerde gerçekleştirilen üretim türleri, dönemin sanayi, halkların din ve dilleri hatta nüfusları erkek, kadın ve çocuk sayıları saptanmış olarak aktarılıyor.
Katip Çelebi’nin iki, İbrahim Müteferrika’nın bir defa ele aldığı, Kitab-ı Cihannüma, Boyut’un yenilikçi anlayışı ve özgün tasarımı ile aslından uzaklaşmaksızın ve fakat tarihi bilgileri anlaşılır kılarak, günümüz Türkçesi ve baskı teknolojisi kullanılarak yeniden yaratıldı.
Sınırlı sayıda üretilen Kitab-ı Cihannüma, kişiye özel, her biri numaralandırılmış sertifikası ile birlikte sunuluyor.
Tanıtım Yazısı

CİHÂNNÜMÂ, Çeviren: Füsun Savcı, Boyut Yayın Grubu, 2008, 208 sayfa

1 Comment

  1. ben bu kitabı okumak istiyoorum ufff tek güvendiğim site buydu bana kitabı açın okumak istiyorum yaa

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Previous Story

Oğuz Atay: Bir Arayışın Peşinde (Bir Aydının Göçleri Üzerine), Erinç Büyükaşık

Next Story

Yaratıcı İnsan, Henri Laborit. İnsanın temel niteliği düşgücüdür.

Latest from Seyahat

İstanbul ve Değişim, Mehmet Tanju Akerman

Mehmet Tanju Akerman, “İstanbul ve Değişim” kitabında, söze trafikle başlayıp cumbalar arası yapılan flörtün günümüz flörtüne ulaşan sürecinden söz ediyor; İstanbul?un mahalle ya da
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ