Kuşatma – Helen Dunmore

(*) “1941 yılındaki Sovyet şehri Leningrad’ın kuşatması esnasında yaşanan bir yaşam mücadelesini ve aşk hikâyesini anlatan Kuşatma, savaşın çirkin yüzünün yanında, aşkın insanı nasıl yaşama bağladığını ve güçlendirdiğini gözler önüne seren çarpıcı bir roman. Kuşatma, bize savaşı anlatmaktan çok böylesi karanlık bir ortamda filizlenen büyük bir aşkı ön planda tutuyor.
 Yirmili yaşlarının başlarında bir genç kız olan Anna, depresif ve kara listeye alınmış bir yazar olan babası Mikhail ve annesinin doğururken can verdiği beş yaşındaki kardeşi Kolya’nın sorumluluğunu omuzlarında taşıyor. Yani Anna’nın sanatsal çalışmalarını bir yana bırakıp savaş ortamının o çirkin atmosferinde hayatta kalmak ve kardeşini yaşatmak için çok çalışması gerekiyor. Leningrad Almanlar tarafından kuşatılmış olabilir ama hayat devam ediyor ve Levin ailesi bu zor şartlar altında birbirlerinden destek alarak yaşam mücadelesine devam ederken beklenmedik bir şey oluyor. Levinler’in evine gelen eski bir aktris ve genç bir doktor ailenin hayatına dahil oluyor. İşte bu noktada Anna ve doktor arasında filizlenen aşk, yürekleri burkan bir dramın ortasında insanın içini ısıtan bir çeşit mucize gibi geliyor. Dışarıda devam eden savaşa rağmen aşkın hayatına girişiyle Anna kendini daha güçlü hissediyor ve artık yalnız olmadığını biliyor.
İnsan doğasının belki de en çirkin ve utanç verici yanlarını ortaya seren bir savaş ve yine insanların hayatları boyunca aradığı, en güzel duygulardan biri olan aşkı harmanlayıp aynı çerçevede gözler önüne seren bu romanın İngiliz yazarı Helen Dunmore, Kuşatma ile son derece olumlu eleştiriler almış, aynı zamanda Whitbread Kitap Ödülü’ne aday olurken roman dalında Orange Ödülü’nün sahibi olmuştu. Bol ödüllü yazarın A Spell of Winter adlı kitabıyla da yine Orange Ödülünü, Zennor in Darkness romanıyla ise McKitterick Ödülü’nü kazandığını belirtmekte de fayda var. Etkileyici anlatımı sayesinde, okurken Rusya’nın dondurucu soğuğunu ve savaşın acı gerçeklerini iliklerinize kadar hissetmenizi sağlayan Dunmore belki de bu çarpıcı üslubunu şairliğine borçludur. Yazdığı şiirler de olumlu eleştiriler alan Dunmore, Cardiff Uluslararası Şiir Ödülü’nü kazanmış ve T. S. Eliot Ödülü’ne aday olmuştur. Times ve Observer’a eleştiriler de yazan Helen Dunmore’un şiir kitaplarının yanında yayımlamış olduğu birçok çocuk kitabı da bulunuyor, hatta bu kitapların bir kısmı okul müfredatlarına girmeyi bile başarmış.”
 (*) Seçil Ersek’in 28/03/2008 tarihinde Radikal Gazetesi’nde roman üzerine yazdığı yazı

“Dunmore kendine geniş bir okuyucu kitlesi inşa etti? ama bu kitapla bir o kadarı daha yazara tutulacak.” Publishers Weekly

“Dunmore’un romanı, sıra dışı, insani bir felaketin kaydı adeta? Dokunaklı bir kişisel zafer ve toplumsal bir trajedi öyküsü.” San Fransisco Chronicle?

Bu destansı konu Helen Dunmore?un ellerinde yürek burkan ama daha çok ruhunuzu aydınlatan, lirik bir dürüstlük romanına dönüşüyor. The Washington Post

Dunmore acı, savaş ve temel insani duyguları birleştirip aşkla dokunmuş bir öykü yazıyor? Olağanüstü.” Library Journal

Savaşın vahşetini ev içindeki dehşetle birleştiren bir roman; Tolstoy’un dünyasıyla Virginia Woolf’un dünyasını karıştırıyor. Kuşatma heyecan verici olduğu kadar, önemli de bir sanat eseri. The Independent

“Kesinlikle çok inandırıcı. En berbat koşullarda filizlenen, derin, dokunaklı bir aşk öyküsü, hayatta kalma mücadeleleri son derece basit ve sade gösteriliyor, her edebi eserde olduğu gibi. Uluslararası kalitede bir roman.” The Times

Leningrad, Eylül 1941. Alman tankları şehri sarar ve orada yaşayan insanları esarete mahkum eder. Mahsur kalan şehir sakinleri hücreler, açlık ve Rus soğuğuyla karşı karşıyadır. Levin ailesi de bu şartlar altında hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Ailenin 22 yaşındaki kızları Anna ressam olmayı düşlerken hayat onu bambaşka şeyler yaşamak zorunda bırakır ve beş yaşındaki erkek kardeşiyle adı kara listede olan babasına bakmak ona düşer. Ancak tüm bu zorluklar içinde beklenmedik bir şey olur ve Anna kalbini genç bir doktor olan Andrei’ye kaptırır. Böylece kardeşi Kolya’yı yaşatma mücadelesinde bir destekçisi daha olur Anna’nın. Romanda hem büyük bir aşka hem de savaşın insan hayatı üzerindeki etkisine tanık oluyoruz. Dunmore, korkunç sahneleri bile son derece lirik bir aktarımla anlatıyor. Savaşı aktarırken ise hikâyenin önüne geçmesine izin vermiyor ve arka planda tutuyor. Bu roman Dunmore için aynı zamanda bir ilk çünkü önceki eserleri daha çok psikolojik gerilimlerden oluşuyordu. Romanlarının atmosferik havası göze çarpan yazar ayrıca okuyucunun nabzını çok iyi tutuyor ve okurken devamlı acaba kim hayatta kalacak, kim ölecek merak etmemizi sağlıyor. Kuşatma’da aşk, sanat, ihanet, güzellik ve açlık gibi kavramların yanında bir hayatta kalma savaşı anlatılıyor. Ve hayatta kalma savaşı sadece ölmemek için değil, aynı zamanda her şeye rağmen insan kalabilmenin mücadelesini içeriyor. Mart ayında Artemis Yayınları?ndan çıkan Kuşatma, bir solukta okunacak ve savaşın tüm çirkinliğine rağmen güzel duygular uyandıracak sıcacık bir roman.

Helen Dunmore’in Yaşam Öyküsü
Helen Dunmore, 1952’de Yorkshire’da doğdu ve York Üniversitesi’nden İngiliz Dili uzmanlık derecesi aldı. İlk kitabı yayınlanmadan önce iki yıl boyunca Finlandiya’da eğitmenlik yaptı ve sonrasında da eğitimciliğe devam etti. Times ve Observer’a eleştiriler de yazan Dunmore, T.S. Elliot Ödülü ve Whitbread Ödülü seçici kurullarında yer aldı. 83’ten bu yana
özellikle şair kimliğiyle öne çıktı. Helen Dunmore, Orange Roman Ödülü’nü alan ilk yazardır.

KUŞATMA
Helen Dunmore,
Çeviren: Defne Baycan-Alkım Irkad,
Artemis Yayınları,
2008,
402 sayfa.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir