Marangozluktan kundura tamirciliğine, telefon memurluğundan dedektifliğe, oyunculuktan kâtipliğe, binbir çeşit uğraşla uğraştığından, hayatı çok iyi tanıyan bir insan olan Mihail Mihailoviç Zoşçenko, mizah öyküleriyle XX.yüzyıl Sovyet-Rus edebiyatının önde gelen temsilcilerinden biri olarak dünya edebiyatında ölümsüz bir yer edinmiştir.
 Mihail Zoşçenko, ülkesinde olduğu kadar, dünyada da çok sevilmiş bir yazar olarak Rusya’nın Aziz Nesin’i diyebilirsiniz. O, yazdıklarıyla okuyanları hem güldürür hem deonların yüreğinde ince bir hüzün bırakır. Bu, ancak usta edebiyatçıların yapabileceği bir şeydir.
Ataol Behramoğlu’nun Rusça aslından Türkçeleştirdiği, Yıldız Ergüder’in resimlediği Lastik Pabuçlar’da yeralan öyküler, biri erkek, biri kız, iki kardeşin başından geçiyor. Minka, küçük bir erkek çocuktur, Lilya da ondan iki yaş büyük ablasıdır. İkisi de oldukça haşarı, kendi özgür dünyalarındatatlı tatlı yaramazlıklar yapan iki sevimli çocuktur. Zoşçenko, bu öyküleri çocukluğunda yaşadığı küçük olaylardan, yani anılarından yola çıkarak yazmış. Öyleyse Minka, yazarın kendisi olmalı; Lilya da elbette ablası. Birbirinden güzel sekiz öykü var bu kitapta. Hem güldüren hem eğlendiren hem duygulandıran hem de hiç belli etmeden eğiten, öğreten öyküler. Güzelliklerle dolu öyküler.

Gorki mektuplarından birisinde Mihail Zoşçenko’ya şöyle yazmaktadır: ?Mükemmel bir dil oluşturdunuz Mihail Mihailoviç ve bu dile olağanüstü hakimsiniz. Ayrıca ?sizin? mizahınız da oldukça özgün? hicivleriniz ortada, ironi oldukça keskin ve lirizm bu ironiye oldukça özgün bir şekilde eşlik ediyor. İroni ve lirizmin böyle bir bileşkesini, edebiyatta başka birisinde görmedim??.

Kitabın Künyesi
Lastik Pabuçlar Mihail Zoşçenko
Çeviren: Ataol Behramoğlu
Resimleyen: Yıldız Ergüder
Can Yayınları,
Basım Tarihi: Aralık 2001
Sayfa sayısı: 100

Mihail Mihayloviç Zoşçenko ‘nun Hayatı
( St. Petersburg, 10 Ağustos 1895 – 22 Temmuz 1958) 29 Temmuz 1894 yılında Sankt-Peterburg?da sanatçı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Mihail Mihailoviç Zoşçenko, XX.yüzyıl Sovyet-Rus edebiyatının en önemli hiciv ve mizah yazarlarından biridir.
Babası İmparatorluk Sanat Akademisi Mozaik Bölümü sanatçısı Mihail İvanoviç Zoşçenko (1857-1907), annesi Yelena Osipovna Zoşçenko?dur (1875-1920). 1902 yılında küçük bir çocukken ilk edebi çalışmalarına şiir yazarak başlar, ama bu denemelerinden günümüze ulaşan bir örnek yoktur. 1903 yılında Peterburg?da eğitimine başlar. 27 Aralık 1907 tarihinde babasını kaybeder. 1907-1910 yılları arasında ilk öykülerini yazar, ancak bu döneme ait çalışmaları da korunamamış ve günümüze ulaşmamıştır. 1913 yılında Sankt-Peterburg Üniversitesi Hukuk Fakültesine girer. Nisan 1914?te okul ödemesini yapamadığı için üniversiteden çıkarılır. Mayıs 1914?de günümüze ulaşan ilk öyküsü Yirmi Kapik?i (Dvugrivennıy) yazar. Okul sonrasında çeşitli işlerde çalışmaya başlayan yazar aynı yıl üniversiteye geri döner. I. Dünya Savaşının çıkmasıyla eğitimine devam edemez ve 1915 yılında gönüllü olarak cepheye gider. Cephedeyken bir gaz saldırısı sonucunda zehirlenir, bu zehirlenmenin ardından ortaya çıkan kalp rahatsızlığı tüm hayatını etkileyecektir. 1917 yılında sağlık sorunları nedeniyle askerden terhis edilir. Savaşta gösterdiği başarılardan dolayı, çeşitli madalyalar kazanır.1

Savaş sonrasında edebiyat denemelerine devam eder. Bu tarihten itibaren yazı yazmak ve edebiyat, hayatının en önemli uğraşlarından biri, hatta başlıcası olmuştur denilebilir. Yazarın bazı notlar tuttuğunu, bu notlarda yazdıklarından bir arayış içinde olduğunu ve hayatın anlamını, amacını sorguladığını eşi Vera Zoşçenko?nun hatıralarında görüyoruz. Vera Zoşçenko hatıralarında bu notlara yer vermiş ve yazara ait şu ifadeyi alıntılamıştır: ?Hayatta bir amaç bulmak lazım. Bir düşünce bulmak veya ruhunda buna sahip olmak lazım?. İlerleyen satırlarda, Zoşçenko?nun hayatın amacına dair bir çıkış noktası bulduğunu ve günlüğüne işlediğini de görebiliyoruz: ?Hayatın amacı: bir eğilim, bir uğraş bulmaktır?.2 Yine aynı yazıda yazarın çocukluk ve okul dönemiyle ilgili ilginç ayrıntılara da rastlıyoruz. Örneğin sekizinci sınıf öğrencisiyken yapılan edebiyat sınavında Turgenyev?in Soylu Yuvası adlı eseri üzerine yazması gereken kompozisyondan başarısız bulunması ve sadece iki alabilmesi, ileride ünlü bir yazar olacak birisi için ilgi çekicidir. Eşi bu durumu, Mihail Zoşçenko?nun basmakalıp yazmadığını, her zaman yeni, özgün ve tekrar edilemez yollar aradığını belirterek açıklar.3

Yazarın psikolojisi, yazın hayatıyla ve ürettiği eserlerle sıkı sıkıya bağlıdır. Yazarın günlük hayatında oldukça melankolik ve sıkıntılı birisi olduğunu ve bunun gerekçesini, yine eşinin anılarından öğreniyoruz: ?Ona neden bu kadar hüzünlü ve mahzun olduğunu sordum? Sadece iyi bir şeyler yazabildiği zamanlarda neşeli olduğunu, şimdi ise nedense elinde bir yığın konu bulunmasına rağmen bir şey yazamadığını ve yazmak istemediğini söyledi. (?) O tam olarak kendi hayatını, alışılmış, sıradan bir hayatı yaşamadı, kendisini çalışmalarına biraz fazla kaptırdı ve bu yüzden renkli insan hayatını tamamen unuttu?.4
Zoşçenko savaş sonrası dönemde çeşitli işlerde çalışır. Sağlık sorunları olmasına rağmen 1919 yılında Kızıl Orduya katılır ve yine savaş cephelerinde yer alır. 1919 yılının Nisan ortalarında kalp rahatsızlığı nedeniyle ordudan ayrılır. 1914-1921 yılları arasında geçen iki savaş dönemi Zoşçenko?nun manevi ve edebi-estetik görüşlerinin oluşma, gelişme dönemi olarak adlandırılır.5 Kızıl Ordudan terhis edildikten sonra, hayatını kazanmak için, savaş öncesi dönemdeki gibi birçok farklı işte çalışır. Yazarın farklı alanlarda işlerde çalışması, edebiyat yaşamı ve eserleri için gözlem yapma, malzeme toplama imkanını sunmuştur. Örneğin iç savaş sonrası Rusya genelinde yapılan nüfus sayımında görev almıştır. Bu işi seçmesinin gerekçesini şöyle açıklar:

?Bu işi, insanların nasıl yaşadığını görmek için almıştım. Sadece kendi gözlerime inanırım. Aynı Harun el Raşid gibi yabancı evleri dolaşıyorum. Koridorlara, odalardaki mutfaklara uğruyorum. Puslu lambalar, yırtılmış duvar kağıtları, iplerde serili çamaşırlar, korkunç bir sıkışıklık, çöpler görüyorum. Elbette, çok kısa bir süre önce ağır dönemler, açlık, yıkım atlattık??.6

1919 yılında yöneticiliğini K.İ.Çukovskiy?nin yaptığı ve Vsemirnaya Literatura yayınevinin bünyesinde kurulan bir edebiyat stüdyosuna katılır. Burada eleştiri bölümünde yer alır. Bu stüdyoda Ye.Zamyatin, V.Şklovski, A.Blok, S.Yesenin gibi dönemin ünlü edebiyatçılarıyla ve başka genç yazarlarla tanışır.

1919 yılının Temmuz ayında Vladimir Mayakovski Hakkında (O Vladimire Mayakovskom) başlıklı makalesini yazar. Yazarın Mayakovski?ye duyduğu büyük hayranlıkta, eskiyi reddediyor olması ve militan görüşleri etkili olmuştur. Mayakovski?yi ?kaosun ve yıkıcılığın dahi şairi, on üçüncü havari? şeklinde adlandırır ve ?o kendi büyük gücüyle, yıkıcılık iradesiyle ve fiziksel güç kavramıyla beni etkiledi? diyerek şaire verdiği önemi ortaya koyar.7 Mayakovski gibi, Aleksandr Blok da Zoşçenko?nun değer verdiği edebiyatçılardan birisidir. Bu beğenisi 1918 yılında eşine yazdığı mektupta şöyle yansımıştır: ?? sana en sevdiğim iki kitabı gönderiyorum; Tabii ki Blok ve tabii ki Nietzsche?.8

1 Şubat 1921 yılında, edebiyat stüdyosuna devam eden bazı genç yazarlar, Serapion Kardeşler9 grubunu kurarlar. Grubun kuruluş aşamasından dağılmasına kadar geçen dönemin tamamında Zoşçenko sürekli varlık göstermiştir. Daha önce de belirtildiği gibi, başlangıçta sadece bir edebiyat stüdyosu olarak bir yayınevi bünyesinde kurulan bu grup, dönemin önde gelen edebiyat topluluklarından birisi olmuştur. Aslında bu stüdyo, edebi alanda çevirmen yetiştirmek için kurulmuştur. Fakat bir süre sonra yapılan çalışmalar sonucunda, bu stüdyoya devam eden kişilerin çevirmen olmaktan çok, kendi çalışmalarını ortaya koymak ve edebi yeteneklerini geliştirmek için geldiği görülmüştür.
Maksim Gorki?nin de destek verdiği bu edebiyat stüdyosunda katılımcılara edebiyat alanında dersler ve seminerler veriliyordu. Programda verilen ders ve seminerlere göz attığımızda dönemin en önemli edebiyatçılarının öğretmenlik yaptığını görürüz. N.S.Gumilyov Dramaturji, Andrey Belıy Ritm, A.Z.Şteynbeyk Estetik, V.M.Jirmunskiy Şiir Teorisi, V.B.Şklovski Konu Teorisi, K.İ.Çukovskiy Çağdaş İngiliz Edebiyatı Tarihi, A.F.Amfiteatrov İtalyan Edebiyat Tarihi, B.M.Eyhenbaum Tolstoy derslerini verirken, seminerlerde de Ye.Zamyatin Edebi Nesir Tekniği, N.S.Gumilyov Pratik Poetika Çalışmaları, M.L.Lozinskiy Şiir Çevirisi, A.Ya.Levenson Nesir Çevirisi konularıyla program içinde yer almışlardır.10 Daha sonraları katılımcıların kendi eserlerini ortaya koyma isteği, kurs programına yeni derslerin eklenmesi gereğini ortaya çıkarmıştır.
Zaman içinde programa devam eden kursiyerlerden bir kısmı, çeşitli dönemlerde bir araya gelerek kendi eserlerini birbirlerine okumaya ve kendi aralarında değerlendirmeye başlarlar. İşte böyle toplantılarla Serapion Kardeşler grubu doğmuştur. Serapion Kardeşler?i oluşturan yazarlar şunlardır: Lev Lunts (1901-1924), Mihail Mihailoviç Zoşçenko (1894-1958), İlya Gruzdev (1892-1960), Nikolay Nikitin (1895-1963), Vsevolod İvanov (1895-1963), Yelizaveta Polonskaya (1890-1969), Mihail Slonimskiy (1897-1972), Konstantin Fedin (1892-1977), Nikolay Tihonov (1896-1979), Beniamin Zilber (1902-1989). Topluluğun asıl üyelerinin yanı sıra Viktor Şklovski (1893-1984) ve Nikolay Radişev Çukovskiy (1904-1965) de sürekli olarak bu grupla birlikte anılmış ve kurucuları arasında sayılmışlardır.

Serapion Kardeşler, adını ünlü Alman yazar E.T.A.Hoffmann?ın (1776-1822) aynı adlı (Serapionsbrüder, 1819-1821) eserinden almıştır. Bu adın seçilmesinin önemli bir anlamı vardır. Serapion Kardeşler, Hoffmann?ın kahramanları gibi, birlikte olmalarına rağmen, aslında hepsi kendi yollarını çizmekte ve kendilerine özgü özelliklerini korumaktadır. Topluluğun manifestosunu kaleme alan Lev Lunts 1922 yılında yayımlanan makalesinde bu isimle ilgili olarak şöyle yazmaktadır: ?Serapion Kardeşler Hoffmann?ın romanıdır. Yani biz Hoffmann?ın etkisi altında yazıyoruz, yani biz Hoffmann okuluyuz?.11 Bu sözlerle grubun adının nereden geldiğini açıkladıktan sonra, kendileri ve Hoffmann?ın eseri arasındaki bağlantıyı da belirtmiştir:

?İçimizden her birinin kendi kişiliği ve edebi beğenisi var. Her birimizde farklı edebiyat etkilerinin izlerini bulmak mümkündür. İlk toplantımızda Nikitin şöyle demiştir: ?Herkesin kendi davulu var?. Zaten Hoffmann?ın altı kardeşi de ikiz veya boy sırasına geçmiş askeri sıra değildir. (?) Tartışmalar ise çok fazladır. Altı Serapion Kardeşler de bir okul veya akım değildir. Birbirlerine saldırıyorlar, daimi olarak birbirleriyle anlaşmazlık halindeler ve bu nedenle biz Serapion Kardeşler diye adlandırılıyoruz?. 12
Grubun kendilerine Hoffmann?ın bir eserini seçmiş olmalarının bir nedeni de araştırmacı Dmitri Moldavskiy?e göre, Hoffmann?ın da ikiyüzlülük, aptallık ve dünyanın burjuvazi görünümüne karşı tavır almasıdır.13

Grup üyeleri arasındaki belirtilmeye çalışılan farklılıklar her alanda kendini göstermekte ve birçok kaynakçada belirtilmektedir. Örneğin İ.A.Vasilyev?in çalışmasında belirtilen farklılıkların ilki, topluluk üyelerinin yaşları ve hayat tecrübeleri ile ilgilidir. K.Fedin 29 yaşında üyelerin en büyüğü durumundayken, L.Lunts 19 yaşında en genç üyedir. Vs.İvanov, K.Fedin, M.Zoşçenko ve N.Tihonov?un hayat tecrübelerine dikkat çekilirken; V.Kaverin, L.Lunts, N.Nikitin, Ye.Polonskaya?nın üniversite eğitimleri vurgulanmaktadır. İ.A.Vasilyev, bu durumun önemine dikkat çekmek için grup üyelerinden Vs.İvanov?un şu sözüne gönderme yapmıştır: ?Arkadaşlarım, benim öğretmenlerim de olmuşlardı. ?Serapion Kardeşler?: bizler birbirimizin hem öğretmeni hem de öğrencileriydik?.14 1922 tarihli manifestolarında belirttikleri gibi, hepsinin farklı edebi beğenileri ve eğilimleri vardı. Topluluğun tanıtımı için hazırlanan bir makalede yer verilen bilgiler, yine İ.A.Vasilyev?in çalışmasında yer almıştır:

?? Topluluğa, görünüşe göre bir yandan, kökleri bizi Turgenev, Tolstoy, kısmen Çehov ve Gorki?ye götürecek (Konstantin Fedin, Mihail Slonimskiy, Vsevolod İvanov), diğer yandan Remizov ve Zamyatin?le bağları olduğunu açıkça dile getiren eserlerin yazarları (Nikolay Nikitin, Lev Lunts, Mihail Zoşçenko; sonuncusu Leskov?a bazı yakınlıklarıyla ayrılır), üçüncü ve son olarak Batı romantizminin takipçisi (Beniamin Zilber) yazarlar girmişlerdir?.15
Serapion Kardeşler topluluğu edebiyata bakış açılarına göre de batıcılar ve doğucular olarak iki ayrı grup altında toplanmışlardır. Bu kutuplaşmayı ve Zoşçenko?nun yerini topluluk üyelerinden Lunts şöyle ortaya koyar: ?Edebi olarak biz üç fraksiyona bölünmüştük. ?Batıcılar? (Kaverin ve ben) çağdaş Rus edebiyatını rahat okunamayan, sıkıcı bir edebiyat sayıyorlar? Batıcılar batıya bakıyorlar. Batıda öğrenim görüyorlar. ?Doğucular? için (İvanov, Nikitin, Fedin) her şey yolunda. Herkes nasıl yazıyorsa öyle yazmalı görüşündeler. Kimseden bir şey öğrenmeye gerek yok, her şeyi biz kendimiz öğrenelim, ve nihayet ?merkezciler? (Slonimskiy, Zoşçenko) bugünkü nesir işe yaramaz, ancak unutulmuş eski Rus geleneğini okumak gerekir (Puşkin,Gogol, Lermontov) düşüncesindeler (?)?.16

Topluluk üyeleri kendilerini devrim kuşağı olarak görmüşlerdir. Serapion Kardeşler üzerine araştırma yapan Boris Frezenskiy devrimin, topluluk üyeleri için bir avantaj sağladığı görüşündedir. Konuyla ilgili olarak eski kahramanların devrimle birlikte ortadan kalkmasıyla, grup üyelerinin önünde edebi bir genişlik açıldığını söylemektedir.18 Bu görüş, Zoşçenko için tam olarak geçerlidir. Devrim sonrasında yazmaya başlayan Zoşçenko, eserlerinde devrim sonrası dönemi, eski alışkanlıkların bu yeni döneme yansımalarını konu edinmiştir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, yazarın devrimle birlikte yeni kahramanlar yarattığı ve sözü edilen bu yeni edebi genişlikten faydalandığı görülmektedir.
Formalistlerin grup üzerindeki etkisi oldukça fazladır. Daha önceden edebiyat stüdyosunda ders veren edebiyatçıların üzerinde durulmuştu. Bu isimlere tekrar göz atıldığında formalizmin en önemli temsilcilerinden B.M.Eyhenbaum ve Viktor Şklovski dikkat çekicidir. Bunlarla birlikte Formalizm?in başka bir kuramcısı Yu.N.Tınyanov da topluluğa büyük destek vermiştir. Topluluk üyelerinden bazıları, üniversitede bu edebiyatçıların öğrencileri olmuşlardır. Üniversitenin yanı sıra stüdyoda verilen ders ve seminerler de formalistlerin ve Serapion Kardeşlerin yakınlaşmasını sağlamıştır. Ye.Zamyatin de, grubu destekleyen ve onlara ders veren edebiyatçılardan bir diğeridir.
Zoşçenko, daha stüdyoda kursiyerken yaptığı çalışmalarla dikkatleri üzerine çekmiş, özellikle de kaleme aldığı denemelerde mizah yönüyle herkesi şaşkınlığa uğratmıştır. Korney Çukovskiy bir ders için, Zoşçenko ve Yelena Polonskaya?dan, Aleksendr Blok hakkında ortak bir yazı istediğinde ilk farklılığını burada ortaya koyar ve ortak çalışmayı reddederek, kendisinin ayrı yazacağını söyler. Daha sonra ders esnasında ödevlerin okunma zamanı geldiğinde, Zoşçenko ödevinin ?başka bir stilde? olduğunu söyledikten sonra okumaya başlar. Okuma sonunda Çukovskiy gülmekten gözünden akan yaşları silerek ?Bu mümkün değil! Okuyucularınızı gülmekten öldüreceksiniz. Mizahi eserler yazın? tavsiyesinde bulunur.20

Bu dönemde Aşk (Lyubov), Savaş (Voyna), Yaşlı Kadın Vrangel (Staruha Vrangel) gibi öykülerini yazar. Özellikle son öyküsü için Maksim Gorki?den büyük iltifatlar alır. 1920?li yıllarda, Gorki bir çok edebiyatçı için oldukça önemli bir kişidir. Onun desteğini almak ve onun tarafından beğeniliyor olmak genç yazarlara cesaret vermektedir.
Zoşçenko 12 Ocak 1920 tarihinde annesini kaybeder. 1921 yılının yaz ve sonbahar döneminde Bay Nazar İlyiç Sinebryuhov?un Öyküleri (Rasskazı Nazara İlyiça Gospodina Sinebryuhova) başlıklı seri öykülerini yazar. Yazmış olduğu öykülerini çeşitli toplantılarda yakın çevresine okur. 1921 yılının Aralık ayında bu seri öyküleri kitap halinde yayımlanır, bu yazarın ilk kitabıdır. Erato yayınevinden çıkan ilk kitabının iki bin baskısı yapılmıştır. ?Bu ilk kitabının basılmasıyla birlikte artık profesyonel yazar oldu ve kendini tamamen edebiyata adadı. Çocukluğundan beri hayal ettiği amacına ulaştı?21 ifadeleri, ilk kitabın önemini ve yazarın hayatındaki yerini açıklamaktadır. Bu döneme kadar yazmış olduğu ilk öyküleri, 1922 yılında çeşitli dergilerde yayımlanır. Nisan 1922?de Serapion Kardeşler grubunun almanağı yayımlanır, bu almanak içinde Zoşçenko?nun da bir eseri vardır.
1 Ağustos 1922?de bir dergide ilk otobiyografisini yayımlar, bu çalışması daha çok mizahi bir nitelik taşır.

Çeşitli gazete ve dergilerde öyküleri çıkmaya devam eder. 1923 yılının Şubat sonlarına doğru, ileride Duygusal Öyküler (Sentimentalnıye povesti) adı altında toplanacak olan uzun öykülerinin ilki olan Keçi (Koza) yayımlanır. 1923 yılının Haziran ayında Belçika?da bir dergide öykü çevirisi yayımlanır, bu aynı zamanda Sovyet nesrinden Avrupa?da yapılan ilk çeviri olması bakımından da önem taşır. Temmuz ayında Mizah Öyküleri (Yumoristiçeskiye rasskazı) isimli öykü derlemeleri yayımlanır, ilk aşamada beş bin baskı yapılmıştır. Kasım ayında ise yazarın en başarılı ve adından en çok söz edilen öyküsü olan Aristokrat Kadın (Aristokratka), Krasnıy voron adlı derginin 42. sayısında basılır. Farklı mizah ve hiciv dergilerinde Gavrilıç, Mihail Mihalıç, S.Kuroçkin, Mih. Kudreykin ve M.M.Prişemihin gibi değişik mahlaslar kullanarak birçok öyküsünü yayımlamaya devam eder. 1924 yılında bu döneme kadar yazmış olduğu ve çeşitli dergilerde farklı zamanlarda yayımlanan öykülerinin oluşturduğu derleme kitapları çıkar. Aynı yılın ağustos ayı başlarında Duygusal Öyküler derlemesinde çıkacak olan diğer bir uzun öykü Bilgelik (Mudrost), ekim ayında ise Neşeli Yaşam (Vesyolaya jizn) yayımlanır.

1925 yılında Duygusal Öyküler seçkisini oluşturan uzun öykülerden Korkunç Gece (Straşnaya noç), Bülbül Ne Söylüyordu (O çyom pel solovey) ve bu eserlerin yanı sıra yazarın ünlü öykülerinden Banyo (Banya) yayımlanır. Aynı yıl içerisinde Şklovskiy ile birlikte başladığı sinema senaryosu yazmaya başlar. Yine düzenli olarak dönemin ünlü dergilerinde öykü yayımlamayı sürdürür. 1926 yılında sağlık sorunları daha da artınca uzun bir süre tedavisiyle uğraşmak zorunda kalır, bu nedenle çeşitli sağlık merkezlerinde bulunur. 1927 yılında farklı uzun öykülerden oluşan Duygusal Öyküler on bin baskı ile çıkar. Aynı yılın aralık ayında yedi bin baskı ile ikinci baskısı yapılır.
Yazmış olduğu eski öyküler farklı isimlerde seçki halinde yayımlanırken, bir yandan da yeni kaleme almış olduğu öyküleri dönemin çeşitli dergilerinde basılmaya devam eder. Artık oldukça ünlü ve halkın en sevdiği yazarların başında gelmektedir. Korney Çukovskiy anılarında (sözü edilen anılar 60?lı yılların ilk yarısında kaleme alınmıştır), Zoşçenko?nun ününü ve toplumun yazara karşı tutumunu farklı bir biçimde değerlendirmektedir. Yazarın ilk dönemlerde toplum tarafından aslında tam olarak anlaşılamadığını, sadece küçük ve basit konularda oldukça komik öyküler yazan birisi olarak algılandığını belirten Çukovskiy, onun gerçek değerinin ancak 1930?ların başına doğru anlaşıldığını, edebi öneminin Aleksey Tolstoy, Yuri Olyoşa, Yuri Tınyanov ve bazı akademisyenler tarafından kavrandığını belirtmektedir.22
Bu tespitinin ardından da Zoşçenko?nun değerini ve yeteneğini en fazla öven ve ona en çok değer veren kişinin Maksim Gorki olduğunu da aynı yazısında açıklar.

Çukovskiy, Gorki?nin her değerlendirmesinde övgü ve sevginin yer aldığını söyleyerek, mektuplarından örnekler verir. Bu mektuplardan birisinde Gorki şöyle yazmaktadır: ?Mükemmel bir dil oluşturdunuz Mihail Mihailoviç ve bu dile olağanüstü hakimsiniz. Ayrıca ?sizin? mizahınız da oldukça özgün? hicivleriniz ortada, ironi oldukça keskin ve lirizm bu ironiye oldukça özgün bir şekilde eşlik ediyor. İroni ve lirizmin böyle bir bileşkesini, edebiyatta başka birisinde görmedim??.23

Zoşçenko tüm hayatı boyunca burjuvaziyi ve yeni düzeni anlamayan, zamanın gerisinde kalan, elinden bir şey gelmeyen insanları eleştirmiştir ve konu edilen bu insanlar, devrim sonrasında da varlıklarını devam ettirmişlerdir. Yazar, aslında çağını anlayan insanlara önem vermiştir, onun için değerli olan kesim, kalkınma ve ilerleme taraftarı insanlardır. Belirli bir grubun haksız eleştirilerine rağmen, çoğu edebiyatçı ve halk onu gerçekten anlamıştır. Mihail Slonimskiy, Zoşçenko için insanların önemini şöyle ifade eder: ?Zoşçenko edebi çalışmalarında, asıl önemli olanın insanlar olduğunu ve her şeyin çalışan, inşa eden, sevgi ve saygıyı hak eden, elinden her şey gelen insanlar için olduğunu bir an unutmamıştır ve okuyucuları da bunu fazlasıyla hissetmişlerdir?.27

1929 yılında Zoşçenko?nun eserleri arasında önemli bir yeri olan Yazara Mektuplar (Pisma k pisatelyu) yayımlanır. Bu eserin en önemli özelliği, o döneme kadar kendisine okuyucuları tarafından gönderilen, olumlu olumsuz farklı eleştirileri içeren mektuplardan derlenmiş olmasıdır. 1930 yılının Aralık ayında, daha sonra ?Duygusal Öyküler? isimli kitabının içeriğine dahil edilecek olan önemli uzun öykülerinden Mişel Sinyagin (Mişel Sinyagin) basılır. Bu arada eserleri toplu olarak yayımlanmaya başlanır. Farklı dönemlerde tiyatro türünde eserler de yazmaktadır. 1932 yılında daha sonraları oldukça büyük bir tartışma ortamının doğmasına yol açacak olan Geri Dönen Gençlik (Vozvraşçennaya molodost) adlı uzun öyküsünün hazırlıklarına başlar. Bu eserini yazabilmek için tıp alanında, psiko-analiz, fizyoloji gibi dersler alır, ünlü bilim adamlarıyla görüşmeler yapar.

Geri Dönen Gençlik eserini 1933 yılının Haziran ayında bir dergide yayımlanmaya başlar. Aynı yılın aralık ayında ise ayrı bir kitap olarak basılır. Kitabın yayımlanmasının ardından, birçok bilim adamı ve bilim merkezi eserin konusu üzerinde tartışırlar. 1934 yılının Mart, Nisan, Mayıs aylarında kitabın konusu üzerine birçok seminer ve bilimsel toplantı düzenlenir. Aynı yıl bir dergide diğer bir önemli eseri olan Mavi Kitap (Golubaya kniga) yayımlanır. Bu yılın temmuz ayında daha önceden gerçekleştirmiş olduğu bir gezi sonucunda edindiği izlenimlere dayanarak yazmış olduğu Bir Yaşam Öyküsü (İstoriya odnoy jizni) kitap halinde basılır.

1936 yılında daha önce dergide bölümler halinde yayımlanan Mavi Kitap bir bütün şeklinde kitaplaşır. Yirmi beş bin baskı ile yayımlanan bu eseri de büyük başarı kazanır. 1939 yılında ise Lenin Hakkında Öyküler (Rasskazı o Lenine) çıkar. Edebi çalışmalarından dolayı bu yıl içinde Emekçi Kızıl Bayrak Madalyası?nı alır. 1942 yılında Güneş Doğmadan Önce (Pered voshodom solntsa) isimli uzun öyküsü üzerinde çalışmaya başlar. Savaş döneminde hazırlıklarını yürüttüğü bu eseri, 1943 yılında bölümler halinde yayımlanır. 1946 yılının Temmuz ayı sonlarında Bir Maymunun Serüvenleri (Priklyuçeniya obezyana) isimli öyküsü çıkar.

Mihail Zoşçenko yaşamı boyunca Sovyet insanının en sevdiği yazarlar arasında ilk sıralarda almıştır. Yazarın popülaritesi oldukça yüksek seviyelere ulaşmıştır.
Yazarın ünü ve halk tarafından ne kadar çok sevildiğine dair bilgileri, yakın dostlarının bir çoğu anılarında yazmışlardır. Bunlardan bir diğeri de yine yazarın halk tarafından ne kadar çok benimsendiği ve okunduğunu göstermesi bakımından ilginçtir. Yazarın tek ciltte toplanan seçme eserlerini almak için halk kentin en büyük kitapçısının önünde birçok caddeyi kapatan, oldukça uzun kuyruklar oluşturur.

Ayrıca bu kuyruk oluştuğunda yağmurlu bir hava da vardır. Bu sırada daha yeni dışarı çıkan ve kendisini ziyarete gelen arkadaşlarıyla karşılaşan yazar, tüm bu insanların ne beklediğini sorar. Kendisine tek ciltlik tüm eserleri için beklediklerini söylediklerinde ?Akıllarını kaybetmişler! Sağanak yağmur var, iliklerine kadar ıslanacaklar? cevabını verir.33
Sağlık sorunları iyice artan Mihail Mihailoviç Zoşçenko 22 Temmuz 1958 yılında kalp yetmezliğinden ölür.

1/Yazarın hayatı için bkz. 1.Mihail Zoşçenko v vospominaniyah sovremennnikov (Sostaviteli: A. Smolyan, N. Yurgeneva), İzd. Sovetskiy Pisatel, Moskva 1981, 2. Mihail Zoşçenko ? Materialı k tvorçeskoy biografii, Kniga 1 (Redaktor N.A.Groznova), İzd. Nauka, Sankt-Peterburg 1997, 3. Litso i Maska Mihaila Zoşçenko (Yu.V.Tomaşevskiy ? Sostavitel), Olimp.PPP, Moskva 1994, 4. L.F.Yerşov, İz istorii sovetskoy satirı ? M.Zoşçenko i satiristiçeskaya proza 20-40 godov, İzd.Nauka, Leningradskoye Otdeleniye, 1973.
2/Vera Zoşçenko ?Tak naçinal M. Zoşçenko?, Mihail Zoşçenko v vospominaniyah sovremennnikov, s.67.
3/a.g.e., s.68.
4/Mihail Zoşçenko ? Materialı k tvorçeskoy biografii, Kniga 1, s.68.
5/L.F.Yerşov, İz istorii sovetskoy satirı ? M.Zoşçenko i satiristiçeskaya proza 20-40 godov, s.6.
6/a.g.e., s.6.
7/Litso i Maska Mihaila Zoşçenko (Yu.V.Tomaşevskiy ? Sostavitel), s.92.
8/a.g.e., s.31.
9/ Grubun adı, Rusça?da Serapionovı bratya veya Serapionı bratya şeklindedir. Türkçe?ye Serapion Kardeşler olarak geçmiştir. Bkz. 1.Ataol Behramoğlu, ?Yazın Akımları Açısından Rus Yazınına Genel Bir Bakış?, Türk Dili Yazın Akımları Özel Sayısı, Yıl 30, Cilt XLII, Sayı 349, Ocak 1981 2.M.Özlem Parer, Rus Biçimciliği, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2004, s.200,223 3.Gennadiy N. Pospelov, Edebiyat Bilimi (Çev.Yılmaz Onay), Evrensel Kültür Kitaplığı, Kasım 1995, s.477. 4.Ana Britannica Genel Kültür Ansiklopedisi, Cilt 19, Ana Yayıncılık 1990. 5.Axis 2000 Ansiklopedik Sözlük, Cilt 5, Milliyet HACHETTE, Doğan Kitap 2000, s.2966., İngilizce The Serapion Brothers şeklindedir. Bkz.Helen Muchnic, Russian Writers Notes and Essays, Random House Pub. Newyork 1971.
10/bkz.Boris Frezenskiy, Sudbı serapionov, İzd.Akademiçeski Proyekt,Sankt-Peterburg, 2003, s.9.
11/Lev Lunts ?Poçemu mı serapionovı bratya?, Literaturnıye manifestı, Ot simvolizma do oktyabrya (Sostaviteli: N.L.Brodski i N.P.Sidorov), İzd.Agraf, Moskva 2001, s.310.
12/a.g.e., s.311.
13/bkz. Dmitri Moldavskiy, Mihail Zoşçenko ? Oçerk tvorçestva, Sovetskiy pisatel, Leningradskoye otdeleniye, Leningrad 1977, s.27.
14/bkz. İ.A.Vasilyev ?Gruppa serapionovı bratya?, Ruskaya literatura XX veka ? Şkolı, napravleniya, metodı tvorçeskoy rabotı (Redaktor:A.M.Berezina), İzd. Logos i İzd.Vısşaya Şkola, Moskva 2002, s.157-158.
15/a.g.e., s.157-158.
16/Boris Frezenskiy,Sudbı serapionov, s.20.
18/bkz.Boris Frezenskiy,Sudbı serapionov, s.22.
20/Yelizaveta Polonskaya, ?Moyo znakomstvo s Mihailom Zoşçenko?, Mihail Zoşçenko v vospominaniyah sovremennnikov, s.132.
21Vera Zoşçenko ?Tak naçinal M. Zoşçenko?, s.90.
22bkz. Korney Çukovskiy ?İz vospominaniy?, Mihail Zoşçenko v vospominaniyah sovremennnikov, s.30.
23a.g.e., s.31.
27/Mihail Slonimskiy, ?Mihail Zoşçenko?, Mihail Zoşçenko v vospominaniyah sovremennnikov, s.126.
33/Gennadiy Gor ?Na kanale Griboyedova, 9?, Mihail Zoşçenko v vospominaniyah sovremennnikov, s.168.

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BATI DİLLERİ VE EDEBİYATLARI (RUS DİLİ VE EDEBİYATI) ANABİLİM DALI
MİHAİL ZOŞÇENKO?NUN ÖYKÜLERİNDE HİCİV Doktora Tezi
Hüseyin Kandemir Ankara-2005

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Previous Story

İktidar Mahkumları – Arkadi Ştrugatski, Boris Ştrugatski

Next Story

Freud?la hayali bir söyleşi – Ceren Şekerciler

Latest from Mizah

Go toTop