Lenin ve Çernişevski – Nadejda Konstantinovna Krupskaya

Yoldaşlar, Çernişevski’nin Vladimir İliç üzerindeki etkisine dair birkaç söz söylemek istiyorum. Vladimir İliç makalelerinde veya kitaplarında bu etkiyi hiçbir zaman konu etmedi ama Çernişevski’den her bahsettiğinde sesinde bir heyecan belirtisi olurdu. Çalışmalarını inceleyen biri, Çernişevski’den bahsettiği bölümlerin ayrı bir tutkuyla yazıldığını fark edecektir. Lenin’in “Ne yapmalı?” [1] adlı broşürü Çernişevski’nin etkisinin dolaylı bir işaretidir. Partinin kurulmasından önceki dönemden bahsedersek -ki bu 1894 ve 1898 yılları arasındaki işçi hareketinin hızlıca gelişmeye başladığı ve kitlesel bir karakter aldığı dönemdir- Lenin, bu harekete katılan genç insanların ve fikirlerinin önceki devrimcilerin eylemlerinin etkisi altında geliştiğini ve bunun onlara kendilerini bu etkiden kurtarma ve farklı bir yol, Marksizm yolunu benimsemek uğruna verdikleri büyük bir iç savaşa mal olduğunu söyler. Bu ifadenin otobiyografik bir temeli vardır.

Çernişevski, bir şahıs olarak, Vladimir İliç’i bağdaşmazlığı, güvenilirliği, onuru ve kaderde onun payına düşmüş olan inanılmaz zorluklar boyunca muhafaza ettiği gururuyla etkilemiştir. Vladimir İliç’in Çernişevski hakkında söyledikleri onun anısına gösterdiği derin saygıyla bezenmiştir. Zor zamanlarda ve Parti çalışmasında karşılaşılan zorluklar bertaraf edilmek zorunda olduğunda Vladimir İliç sıklıkla Çernişevski’nin şu sözlerini kullanırdı: “Devrimci mücadele, Nevsky Bulvarı’nın kaldırımı değildir.?. Vladimir İliç bu konuyla ilgili 1907’te, özellikle baskıcı tepkilerin olduğu bir dönemde, Parti geri çekilmeye mecbur bırakıldığında yazmıştı. Yine, 1918’de Sovyet güçlerinin karşılaştığı zorluklar benzersiz ölçülere ulaştığında, Brest-Litovsk anlaşmasını sonlandırmak ve İç Savaş’ta savaşmak zorunda kaldığımızda, Çernişevski’nin sözünü tekrar hatırladı. Çernişevski örneğinden güç aldı ve devrimci bir Marksistin beklenmedik durumlara her zaman hazır olması gerektiğini tekrarladı.

Yine de Çernişevski?nin Vladimir İliç üzerindeki etkisi sadece onun karakteriyle sınırlı değildir. Vladimir İliç’in ilk yasadışı çalışması olan Halkın Dostları Kimlerdir? çalışmasına baktığımızda, Çernişevski’nin etkisini bariz bir açıklıkla görebiliriz. Vladimir İliç’in bahsettiği nesil, yani 1894’te devrimci sosyal demokratlara katılan gençlik, -edebiyatta ve her yerde- köylü reformunun her açıdan övüldüğü bir atmosferde büyüdü. Ama, Çernişevski bunu doğru bir biçimde değerlendirdi. Hatta Vladimir İliç, bir insanın köylü reformlarının doruğunda olduğu bir zamanda, liberalizme dair böyle bir değerlendirme yapması ve bu liberalizmin aldatıcı rolünü ve sınıfsal özünü ifşa etmesi için gerçek anlamda bir dahi olması gerektiğine işaret etti.

Vladimir Lenin

Lenin’in akabindeki eylemlerine baktığımızda, Çernişevski’nin onu liberalizme karşı takındığı uzlaşmacı olmayan tavrı ile etkilediğini görebiliriz. Liberal söylemlere ve genelde takınılan liberal tutumlara karşı duyulan bariz güvensizlik Lenin’in tüm çalışmalarında mevcuttur. Sibirya sürgününü, “Credo” protestosunu, Struve ile ayrılığını ve Kadetler ve onlarla anlaşma yapmaya hazır olan Menşevik hainlere karşı benimsemiş olduğu uzlaşmasız tutumu incelersek, Vladimir Iliç’in Çernişevski’nin 1861 reformunda köylülere ihanet eden liberallere karşı takındığı tutumuna benzer bir tutum takındığını görürüz. Bu dönemde Lenin?in eylemlerinden ve uzlaşmacı olmayan duruşundan, işe yarar bir sonuç çıkarmaya çalışırsak, bu uzlaşmayan duruşun parti tarafından benimsenmesi sayesinde politik mücadelenin kazanıldığını görürüz. Liberal burjuvaziye karşı takınılan tutum ayrılmaz bir biçimde demokrasi sorunu ile ilişkili bir sorundur. Halkın Dostları Kimlerdir? eserinde Lenin şöyle yazar: “Çernişevski’nin döneminde demokrasi mücadelesi ve sosyalizm mücadelesi ayrılamaz bir bütünde birleşmiştir.” Lenin bunlara dair değerlendirmesinde, liberal burjuva demokrasisi ve burjuva tarafından etkilenen ve daha sonra kendilerini çarlık ile bağdaştıran 80?lerin Narodniklerin demokrasisine alternatif olarak, devrimci marksizmin demokrasisini sundu. Çernişevski de, mevcut sisteme karşı verilen tavizsiz mücadelenin, demokrasinin ayrışmaz bir biçimde sosyalizm mücadelesiyle bağlantılı olduğunun tutarlı bir örneğini oluşturuyordu.

Lenin; Çernişevski’nin eylemlerini ve takındığı Marksist tutumla tutarlı olan özgün demokrasisini çok önemsiyordu. Marksist öğreti, sadece işçi sınıfı ve kapitalistler arasındaki ekonomik zeminde verilecek olan bir mücadeleyi aydınlatmadı, mücadeleyi tüm tezahürüyle birlikte bir bütün olarak gördü; kapitalist sistemin tümünü izah etti, analiz etti ve aynı zamanda demokrasi mücadelesinin sosyalizm mücadelesiyle nasıl ilişkilendirileceğini gösterdi. Marx’ın Lassalle ile nasıl kavga ettiğini, bu mücadelenin ne hakkında olduğunu ve Marks’ın Lassalle’nin halkın bağımsız devrimci mücadelesini takdir etmeyi reddettiğinde nasıl çileden çıktığını hatırlayalım ve devrimci Marksizm?in sosyalist özünü anlayalım. Örneğin, sözde “legal marksistler”, Marks’ın her zaman tüm dikkatini işçi sınıfına ve kitlelere odakladığını unutarak, onu anlamakta düpedüz başarısız oldular. Marksizmde demokrasi ve sosyalizm mücadelesi ayrılmaz bir biçimde birbiriyle ilişkilidir. Vladimir İliç’in, demokrasinin problemlerini her andığında, demokrasi mücadelesinin sosyalizm mücadelesiyle birleştirilmesi gerektiğini öğrendiği Çernişevski’yi anımsaması rastlantısal değildir. Çernişevski’nin Sovyetler ve Sovyet iktidarına dair öğretisini incelersek, demokrasi mücadelesinin sosyalizm mücadelesi ile kaynaşmasının, bu bağlamda, en iyi şekilde gerçekleştiğini ve en yoğun yansımasına ulaştığını görürüz: “1918’de, Sovyetler ve Sovyet iktidarına ilişkin halka hitap eden bir kitapçık yazmaya hazırlandığım sırada, Vladimir İliç bana Fransız gazete l’Humanite’den bir gazete küpürü getirdi. Makaleyi yazan Fransız yoldaşın adını unuttum; ancak makalede Sovyet iktidarının en derinlikli ve tutarlı demokratik güç olduğu yazıyordu. Vladimir İliç, bana bu makaleyi verirken, bu gerçeği özellikle vurgulamamı ve proletaryanın daha yeni ve kapsamlı bir demokrasi için çalıştığı Sovyet iktidarının temel yapısında gömülü olan bu özgün demokrasinin doğasını detaylı bir biçimde açığa çıkarmamı söyledi.”

 

Marks?ın yazıları Rusça?ya 1860?larda çevrilmişti ama yine de bunların Rus gerçeklerinin diline tercüme edilmeleri gerekiyordu. Lenin, Rusya?da Kapitalizmin Gelişimi adlı eserinde bunu yaptı ve birçok kere Çernişevski?nin Rus gerçekliğini ne kadar yakından tanıdığını ve serflerin kurtuluşu vb. ile ilişkili gerçekleri ne kadar iyi bildiğini belirtti.

Devrimci kariyerinin erken dönemlerinde, Vladimir İliç; Plekhanov?un, Çernişevski Hakkında isimli yazılarının felsefi yönüne özellikle dikkat çekildiği kitabı okumuş olmasına rağmen, Çernişevski?nin felsefi fikirlerine fazla dikkat etmedi, çünkü o zamanlar bu soruyla fazla ilgilenmiyordu. 1908?de, felsefe cephesinde geniş çaplı bir tartışma başladığında, Çernişevski?yi yeniden okudu ve onu büyük bir Rus Hegelcisi ve büyük bir Rus materyalisti olarak adlandırdı. Daha sonra 1914?te, savaşın kalıcılığı ve ulus sorunu önemli hale gelince, Vladimir İliç, ?Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı? adlı makalesinde Marks gibi, Çernişevski?nin de Polonya ayaklanmasının önemini tamamen kavramış olduğunun altını çizdi.

Sibirya?da Vladimir İliç, onun üzerinde özellikle etkili olan yazarların fotoğrafları olan bir albüm saklıyordu. Bu albüm Marks, Engels, Herzen, Pisarev?in birer ve Çernişevski?nin iki resminden oluşuyordu. Aynı zamanda Çernişevski?yi kaçırmaya çalışan Myshkin?in de fotoğrafı vardı. Daha sonra, Kremlin?de, Çernişevski?nin tüm eserlerini, çalışmalarında her zaman elinin altında bulunan yazarların eserlerinin yanında -Marks, Engels ve Plekhanov?un eserlerinin bulunduğu rafın üzerinde- bulundurdu. Boş zamanlarında Çernişevski?yi tekrar tekrar okurdu.
Belirtilmek istediğim bir başka detay daha var: ?Halkın Dostları Kimlerdir?? kitabında Vladimir İliç, Kautsky?nin Çernişevski?nin her sosyalistin bir şair, her şairin de bir sosyalist olduğu bir dönemde yaşadığı şeklindeki ifadesinin ne kadar doğru olduğuna işaret eder. Vladimir İliç, roman ve hikaye okurdu. Bu konuda çalışmalar yapardı ve bu onun hoşuna giderdi. Ama onun okumalarıyla ilgili önemli bir şey vardı: Ona göre bir yazarın toplumsal tutumu ve gerçeğin sanatsal temsili bir bütündü. Bir şekilde ikisini birbirinden ayırmıyordu ve Çernişevski?nin romanlarında fikirlerini detaylı olarak ifade etmekten hoşlanması gibi, Vladimir İliç de toplumsal fikirleri canlı bir biçimde yansıtan kitapları severdi; hikaye ve romanları da buna göre seçerdi.

Bu konuda söylemek istediklerim bu kadar. Söylediklerim kişisel anıları içermiyor. Konuyla ilgili herhangi bir konuşma hatırlamıyorum. İnsan yıllar geçtikçe pek çok şeyi unutuyor. Zaten her gün yeni bir şey oluyor ve kişi sadece konuşma parçalarını, yalıtılmış anları hatırlıyor. Bunları bile genellikle gerçek kelimeleriyle değil? Yine de, Vladimir İliç?in çalışmaları, makaleleri ve bildirilerinde Çernişevski?nin onun üzerindeki muazzam etkisinin hepimizin takdir edeceği kadar açık olduğunu düşünüyorum.

NADEJDA KONSTANTİNOVNA KRUPSKAYA
Çeviren: Güneş Kayacı

[1] Lenin söz konusu broşürüne Çernişevski’nin ünlü romanının adı olan ve Ne Yapmalı? anlamına gelen Şto Dyelat? adını vermiştir. Çernişevski’nin bu romanı Türkçeye Nasıl Yapmalı? adıyla çevrilmiştir. (Ç.N.)

Kaynak: Gündoğusu Sanat ve Düşün Dergisi, Sayı 6, Şubat-Mart 2013
http://www.gundogusu.net/

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir