Leonce ile Lena – Georg Büchner

19. yüzyıl başlarında yaşamış, çok genç, 24 yaşında ölmüş olan Georg Büchner, dünya tiyatro tarihinde önemli yer tutan üç oyunu ile (Diğer ikisi: Danton’un Ölümü ve Woyzeck) 20. yüzyılı belirleyen birçok düşünce ve tiyatro akımına öncülük etmiş, çağdaş tiyatronun gelişmesinde derinden etkili olmuş bir yazardır.
Alman romantizminin önemli isimlerinden olan Georg Büchner’in oyunu Leonce İle Lena, Ortaçağ döneminin bilinmezlikle şekillenen masalsı dünyasından izler taşıyan anlatımıyla, bir yandan iki genç insanın birbirine âşık oluşunu ele alırken; diğer yandan da soylu sınıfların zorba ve buyurgan tavırlarının eleştirisini yapıyor.

( * ) “Monarşinin insanlara karşı takındığı dayatmacı ve baskıcı tavrı gülünçlük boyutunda ele alan oyun, eleştiri gücünü, `sistemin tembelliğe olan düşkünlüğü`nden alıyor. Krallar mübalağalı bir şekilde ahmak, prensler çalışmanın düşmanı olacak kadar erdemsiz, hayat yaşanılmaya değmeyecek kadar basit algılanıyor. Büchner, yaşadığı çağda özgürlüğün hiçe sayılmasına olan isyanıyla, monarşiyi yanlışlığıyla yansıtmakla yetinmiyor, gülünçlüğüne ikna etmeye çalışıyor insanı. İnsanlığın asgari şartı olan özgürlüğü hak görmeyen bir sistemin ve bu sistemin fertlerinin başka herhangi bir erdeme sahip olamayacağı gibi bir çıkarım elde eden yazar, var gücüyle alay ediyor. Fransız Devrimi ve Aydınlanma hareketinin etkilerinin görüldüğü yazarda, insanların sevgi, hayranlık, aşk gibi duygularına bile yön vermeye çalışan monarşinin insanlığa ya da duygusallığa ne kadar uzak olduğunu anlatma çabası var. Monarşinin eleştirisi elbette artık eskimiş bir konu ve ufak tefek farklarla tüm insanlık bu konuda benzer şeyleri düşünüyor. (…) Hiçbir şey yapmayan, yapmadıklarıyla övünen ve kimsenin de hiçbir şey yapmamasını savunan insanların akıl almaz kendini beğenmişliğine sık sık iğne batırıyor oyun. Babası bir topluluk önünde konuşmaktan bile aciz olan Kral, kukla misali meclis üyelerine kararlarını dayatırken, Leonce, tüm ömrü boyunca günlerini oturarak ve çoğunlukla yatarak, `kul`larına emirler yağdırarak geçiriyor. Her şeyden sıkılıyor, sıkıntısını anlatmaktan dahi üşeniyor. Tembelin erdemlerini savunduğu tiradı: `Ne istiyorsunuz benden? Bir iş yüklemek mi? İşim başımdan aşmış, şaşırmışım ne yapacağımı! Bakın önce şu taşın üstüne hiç durmadan 365 kez tükürmem gerekiyor. Denediniz mi hiç? Deneyin. Sonra şu avucumdaki kumu görüyor musunuz? Havaya atıyorum, gelin yarışalım. Başka, örneğin tepemi görmek isterim. Daha kimse görememiştir. Tembel denir mi bana?..`Meyve veren ağaç yerine meyvesiz ağacın dikilmesi gibi, Leonce`un ara ara kendisi için `halk`ına emrivakiyle tezahürat yaptırması ve kendinde lüzumsuz gördüklerinin ölümüne karar verebilme hakkı görmesi tüm yanlışları erdem bilen zihniyete tokat gibi. ”
( * ) Emre Miyasoğlu

Kitabın Künyesi
Leonce ile Lena
Georg Büchner
Çevirmen : Ayşe Selen
Mitos Boyut Yayınları / Tiyatro Oyun Dizisi
Basım Tarihi : 12 – 2009
Sayfa Sayısı : 80

Karl Georg Büchner ‘in Hayatı
( d.17 Ekim 1813 – ö.19 Şubat 1837) Alman oyun yazarıdır. 20. yüzyıl Alman tiyatrosunun temellerini atmıştır. Alman romantizminin aksine yapıtlarında, insanları toplumsal, tarihsel ve psikolojik boyutları ile ele aldı. 1835’de yazdığı, ilk oyunu olan Danton’un Ölümü, Fransız Devrimi’ni konu alıyordu. 1836’da yazmaya başladığı fakat yarıda kalan oyunu Woyzeck sonradan Alban Berg tarafından opera olarak bestelendi. Lenz adında bir uzun Öykü yazmıştır.
Darmstadt yakınlarındaki Goddelau’da dünyaya geldi.1831’de Strasbourg’da tıp okumaya başladı.1833’de Giesen Üniversitesi’ne geçti;felsefe,tarih dersleri aldı.1834’te “Hessenli Köy Habercisi” adlı bir bildiri dağıtarak, köylülere kendi haklarını elde etmeleri ile ilgili bir çağrıda bulundu.Ancak bizzat köylüler tarafından ihbar edilip, kaçmak zorunda kaldı.1835’te Zürich Üniversitesi’nde doğa bilimleri doktorası yaptı.Victor Hugo’dan oyunlar çevirdi.1836 yılında Zürich Üniversitesi’nde Karşılaştırmalı Anatomi kürsüsünde hoca oldu.
Çağdaş tiyatronun gelişmesinde derin bir etkisi olan Büchner,bir oyun yazarının tarihle ilgilenmesi gerektiğini savunmuş ve bireyin adaletsiz toplumsal yaşam düzeni içinde yalnızlığını ve iletişimsizliğini, toplumsal ve tarihsel koşulların elvermezliğini ortaya koymaya çalışmıştır.Fransız Devrimi ve Aydınlanma hareketinin etkilerini taşıyan yapıtlarında, tarihte halkın konumu, sıradan insanların yazgı sorunlarını (Danton’un Ölümü), monarşinin gülünçlüğü (Leonce ve Lena), insan kişiliğini ezen toplumsal baskıyı ve bu baskıya karşı bilincin uyanışını (Woyzeck) işleyen Büchner, son yıllarında içinde yaşadığı Alman romantik akımını aşmış, yeni bir gerçekçilik anlayışıyla kesin kurallara bağlı dramatik tiyatro anlayışının dışına çıkmıştır.

Bazı Oyunları
* Danton’un Ölümü
* Lenz
* Woyzeck
* Leonce İle Lena

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir