Masal – Mehmet Kaya

“Masal bilgeliktir. Ondan zevk almamanın nedenini, duygularımızın körelmiş olmasında aramalıyız.” Goethe
?Masal, bütünüyle düş (hayal) ürünü olan, genellikle olağanüstü olaylara, zaman zaman da olağanüstü varlıklara (cin, peri, dev, ejderha vb.) yer verilen, ağızdan ağza, kuşaktan kuşağa anlatılarak sürüp giden anlatı türüdür.? (C. Kudret)

Pertev Naili Boratav?a göre ise masal, ?anlattıklarına inandırmak iddiası olmayan kısa anlatı?dır.
?Hayal ürünü sözünü sadece olağanüstü şeyler anlamında almamak gerekir. Masalın olağanüstü çeşidinde de, gerçekçi çeşidinde de anlattığı olayların gerçeğe uyarlık derecesi ne olursa olsun, onların hayal yaratması oldukları izlenimini veren bir anlatı türüdür. Masalı efsaneden, hikâyeden, destandan ayıran niteliklerin başında bu gelir.? (P.N. Boratav)
Sözlü bir edebiyat türü olan masallar, insanlık tarihinin en büyük anlatı biçimini oluştururlar. Kökleri çok eskiye dayanır. ?İçeriğinde dinlerden, mitolojik öykülerden, günlük yaşamdan ve insanların düşlerinden izlerin görüldüğü bir anlatı türü olarak? çok önemli bir kültür taşıyıcısıdırlar. (Dilidüzgün, 2003:96,97)
Masalların Oluşması İnsanların rüyalarında gördükleri olayları, kolektif bir bilinçle kurgulamaları sonucunda masalların oluştuğu iddia edilmektedir. ?S. Freud masalları bastırılmış isteklerin, düş (rüya) biçiminde ortaya çıkması olarak açıklamış,(?) kendisini izleyen Alman halkbilimci Friedrich Von Der Leyen de masallardaki düş öğesini vurgulayan bir kuram geliştirmiştir. Freud?un yanı sıra Carl Jung ve Bruno Bettelheim gibi psikologlar da masallarda işlenen öğeleri, insanın evrensel arzu ve korkularının ifadesi olarak yorumladılar.?
(Yavuz, 1999:16)
?Masalın dünyası imkânsızın gerçekleştiği bir dünya. Bu dünya rüyaların dünyasıdır.
(?) Rüyalar masallardan çok küçük farklılıklarla ayrılırlar. Rüyalarda görünürde bir anlatıcı yoktur. Rüyaların masallardan bir farkı, kontrolün elimizde olmadığı bir dünya olmasıdır. (?)
Rüyalar bireysel masallardır diyebiliriz. Kaynağı farklı olan, kişiden kişiye değişen senaryolardır. Masalların bir sınırı vardır; anlatanın kontrolündedir. Ancak, rüyaların bir sınırı yoktur ve kontrol dışıdır.? (Gezgin, 2007:I5)
Edebiyat, bilinçdışının dışa yansıması olan masalların kaynağını Hindistan?da, öteki disiplinlerse başka yerlerde aramışlardır. Fakat şurası bir gerçek ki masallar, ? çok eski bir geçmişin malıdır. İlk insan topluluklarından doğmuştur. (?) Ağızdan ağza geçerek, topluluğun genişlemesiyle birlikte yayılmış, aileden klana, klandan kabileye, kabileden de daha büyük birliklere ve sonunda uluslar dediğimiz geniş insan topluluklarına geçmiş ve ona mal olmuştur. (?) Kültürün ve uygarlığın gelişmesi sonucundaki temaslarla, savaşlar ve göçlerle masal, hafızasına yerleştiği ulusun özelliklerine bürünmüş, alt yapısını çoğu zaman koruyarak ikinci derecedeki öğelerde değişikliğe uğramıştır.? (Tezel, 1968:448,449)
Masallardaki Olağanüstülük P. N. Boratav masalı, ?olağanüstü ile gerçeği birleştiren sanat? olarak nitelemektedir.
Masalın kurgulanan düşsel dünyasında olaylar, abartılı olarak yansıtılır.
?Masalların büyük çoğunluğu düşsel bir dünyaya aittir. Bazen mantıklı olayların anlatıldığı yerlerde bile asıl belirleyici olan, nesnel olayların yanındaki olağanüstü olaylardır.
Hemen her masalda, bizim gerçek dünyamızda gerçekleşmesi olanaksız şeyler anlatılır.?
(Dilidüzgün, 2003:98)
İnsanın bireysel ve toplumsal bilinçdışının ürettiği gerçeküstülük rüyalardan masallara, mitoslara, oradan da dinin dünyasına geçmiştir. ?Mitoslar dinsel içeriklidir ve çoğunluğu bir yaradılış öyküsü içerir.? (Gezgin, 2007:31) Masallardaki padişah, vezir vb. kahramanların yerini mitoslarda tanrılar, melekler ve öteki dini kahramanlar tutar. İnsan, masallardaki gerçeküstü dünyadan, dinin cennet cehennem dünyasına mitoslarla geçerek ölüme karşı ? özellikle cennet kavramıyla- direnir ve ölüm korkusunu hafifletir.
?Masal demek hayalgücü demektir. Masal ?hayali? hikâyedir. Masal anlatan kişi, doğaüstü kişiler ve olaylarla doldurur masalını.? (?) ?Hayvanlar konuşur, bazıları kılık değiştirip insan oluverir, kimi insanlar hayvan kılığına girerler. Varlıklar ve olaylar alıştığımız ölçülerin dışına çıkabilirler. Aklın alamayacağı kadar büyürler veya küçülürler.? (?) ?Türk masallarının ilk kaygısı, dinleyenleri anlatılanın düşsel ve konvansiyonel ( ) niteliği konusunda uyarmaktır. Bunu tekerlemeye başvurarak gerçekleştirir.(?) Tekerleme, dinleyicileri masalın düşsel ve gerçekdışı dünyasına hazırlar.? (Boratav, 1983:276)
?Bir küpün üzerine binip gözünüzü açıp kapayıncaya kadar bir yıllık bir yolu alabilirsiniz. Yedi kat yerin altında karıncaların padişahıyla buluşur, bir ejderhanın sırtında on iki kat gökyüzüne bir anda yükselerek aslanlar padişahıyla konuşabilirsiniz. En ufak delikten sığan parmak adam, insan gücünün üstünde işler başarmakta zorluk çekmez. (?) Keloğlan, koca bir devi uykusunda öldürebilir. Başına geçirdiği sihirli külahla ya da sırtına giydiği sihirli hırka ile her yere girip çıkabilir. Kendisini hiç kimse görmez. O, her şeyi görür. Bütün sırları bilebilir.? (Tezel, 1968:451)
Masalların düşsel dünyasında insanlar hayvana, hayvanlar insana dönüşebilir. İnsan sözünün tılsımlı gücüyle olaylar gelişebileceği gibi, düşsel yaratıklar da olayları yönlendirebilir.
Düş ürünü uçan bir halı gökyüzünde bir meleğe ya da tanrıyla konuşan bir kahramana dönüşebilir. ?Bu gerçeküstülük kimi zaman da patolojik bir gerçeklik yaratabilir ve yaşamı problemli hale getirebilir.? (Gezgin, 2007:22)
Masalı üreten düş, bir yanıyla da olumlu bir işlev görür. ?Kimi zaman da gerçekleşmeyeceğini bildiğimiz halde hayal kurarız; büyülü dünyanın kahramanlık rolünü kendimize veririz. Bu, aslında uyumadan önce dinlenen masal gibidir. Bizi sakinleştirir; güçlendirir ve dünya gerçekliğine hazırlar.? (Gezgin, 2007:14)

Masallardaki Gerçeklik
Masallar gerçekdışı dünyadan gerçek dünyaya da gönderme yaparlar. İnsanlar, masallardaki en olağanüstü olayları bile gerçekle ilişkilendirirler. Fakat sadece gerçeküstü dünyaya gönderme yapmak, nasıl gerçeklik duygusunu yok ederse, sadece gerçek dünyaya gönderme yapmak da masalı masal olmaktan çıkarır.
?Masalların görevi, gerçeği gerçekdışı perdesi altında göstermektir. (?) Masallar,?bir varmış bir yokmuş?  tekerlemesinin altında ?söyleyeceklerimizin bir kısmı doğru ise, bir kısmı hiç olmamış, olmayacak şeylerdir? (?) gibilerinden bir mana gizlemişlerdir. (?) Masalcı, masalın ortalarında da olağanüstüyü gerçek dünyanın içine  katmak için (?) fantastiği insancıllaştırır. Hayvan masallarının kahramanları ya da Rabelais?in kişileri gibi, devler, canavarlar, cinler, periler, yırtıcılıkları, abartılmış boyları posları, sık sık şekil değiştirme yeteneklerinin dışında, insalcıl bir düzeye indirgenmişlerdir. İnsanlar gibi iki ahlaksal kategori gösterirler: İyi ve kötü.? (Boratav, 1983:276,277, 284)
?Masal gerçeğin başka bir düzlemde anlatımıdır. Hemen her masal, mutluluğa giden yolda iyinin öne çıkarılması, adaletin gerçekleşmesi ve mutluluğun zaferi ile sonlanır. Bu yönü ile masal, gerçeği soyutlayarak bilinçaltında resimleme sanatıdır.? (Şirin, 2007:31)
Masallarda dağlar, taşlar, çiçekler, hayvanlar, cinler, periler insanlar tarafından insan gibi konuşturulur. ?Masalcı, doğaüstü yeteneklere pek fazla önem vermez. Bunlar bir çeşit, olayların akışını sağlamak için kullanılan araçlardır.? (Boratav, 1983:277)
Masallardaki bu kurmaca dünyadan hayatın gerçekliğine gönderme yapılır. İnsanlar, ?en masalımsı, en olağanüstü anlatıları bile gerçeğe yaklaştırma, gerçekle ilişkilendirme eğilimindedirler.? (Yavuz, 2002:18)
Masallarda Evrensellik, Yerellik ve Dil Masallar, bütün toplumlarda benzer özellikler taşırlar. Masalların hangi ülkede oluştuğunu ve anlatıldığını belirlemek çok zordur. Bütün ülkelerde anlatılan masalların evrensel yanı, yerel yanına ağır basar. Bunun nedeni oluşma süreçlerinin ortaklığıdır.
?Masallar ve mitoslar yoluyla toplumların ortak bir sembolik dil oluşturduklarını söyleyebilirim. Aksi takdirde Danimarka?da anlatılan bir masalın Anadolu?da anlatılıyor olması, anlaşılmaz bir durum oluştururdu. (?)Tabii, masalın ve mitlerin tamamen evrensel sembollerden oluştuğunu söylemek de imkânsızdır. Yerel semboller ve özellikler de bunlar arasında yer alır.? (Gezgin, 2007:34)
Farklı toplumlarda ve bölgelerde anlatılsa da masallardaki ana temalar (iyilik, doğruluk, erdem vb.) ortaktır.
Masalların evrensel nitelik taşımasının bir başka nedeni de, bunların ticaret, göç, iletişim, savaş gibi yollarla toplumdan topluma, kültürden kültüre geçmiş olmasıdır. Hangi toplumda anlatılmaya başlanmışsa, o toplumun gelenek, görenek, inanç, ruh hali ve düşünceleri de masalın içine girer.
?Masallar ve ona yakın sözlü gelenek türlerinin eski ticaret, göç ve savaş yolları boyunca yayılışlarını gösteren monografya araştırmaları, hepsinden çok masal türündeki temlerin, motiflerin ve tiplerin çoğunun yerli ve ulusal sayılamayacak denli yayıldıklarını ortaya koymuştur. (?) Sınır boylarında aynı zamanda iki dil kullanan masalcıların üzerinde ilginç araştırmalar yapılmıştır. (?) Masal araştırmacıları, bir masalın tarih boyunca yaptığı yolculuklardaki yürüyüş yollarını artık bulabiliyor, haritalara kaydediyor, geçiş ve yayılış evrimini şemalar halinde gösteriyorlar. (?) Son gelişmeler ışığında temalar, motifler ve tiplerin çok sınırlı ölçüde yerli ve ulusal olabildikleri anlaşılmış, (?) masalların uluslararası geniş bir yayılma durumunda oldukları artık iyice anlaşılmıştır. Bu duruma göre, ?Keloğlan tipi ve Keloğlan masalları yerli ve ulusaldır, bize özgüdür? demekten çok, Keloğlan tipi şu çizgileriyle ve bu nitelikleriyle bize özgüdür. Bu tür masallar başka uluslardan çok, bizde geniş ve özel bir yer almış, sevilmiş ve zengin şekillere bürünmüştür.? diyebileceğiz.?
(Alangu, 1968:459)
1001 Gece Masalları da anlatıldığı toplumların özelliklerini ve değerlerini yansıtır.
?Arka planı Doğu kültürüyle yoğrulmuş, bu bölgedeki toplumların dilleriyle renklenmiş, Doğu insanın kokusu, aşkı ve uyanışı bu masallara sinmiştir.? (Şirin, 2007:16)
?Aisopos, La Fontaine, Perrault, Andersen ve Grim Kardeşler?in masal kahramanları Pança-tantra?nın, Şehrazat?ın kahramanlarına benzemese de, bu masallar, Batı uygarlığının değerler sistemini yansıtan örneklerdir.? (Şirin, 2007:25)
?Grim Masalları?nı okuyup üzerinde düşünürken bu masalların Doğu masallarından farklı olarak, özellikle mistik yanının biraz hafif kaldığını fark etmemek mümkün değil.?
(Yılmaz, 2008)
?Bir Kızılderili çocuğun dinlediği masallarla Anadolu çocuğunun dinlediği masallar içerik olarak aynıdır.? (Gezgin, 2007) Bu masalları birbirinden ayıran temel nitelik ?dil?dir.
Kentleşmenin ve kitle iletişim araçlarının gelişmediği kapitalizm öncesi toplumlarda dil, en güzel biçimiyle kendini masallarda göstermiştir.
?Masal dilimizin zenginliği (?) anlatım ve sözdizimi çeşitliliğinden kaynaklanmaktadır. Masal, anlatıcısının dilinde, şiirle düzyazı arasında, şiire daha çok yaklaşan bir anlatımın kanatlarında uçar. Seciler ( iç uyaklar ), mecazlar, deyimler, uzunlu kısalı tekerlemeler, klişeleşmiş tekrarlar, söz tesellemeleri (tekrarları), ikilemeler, uzunlu kısalı değişik tiplerde cümleler, bu cümleleri sonlayan değişik türde sözcüklerden ve farklı zamanlı eylemlerden oluşan yüklemler?? (Sarıyüce, 2008:53)
?Masallarda dil yalın bir Türkçe?dir. Anlatımda betimlemeler oldukça az yer alır.
Masalın bütününe hareketli bir dil hakimdir. Böyle olunca da betimleme değil eylem ağırlıklıdır. Genellikle sıfatlar az kullanılırken, fiiller çok kullanılır. Bu da hareketliliği sağlayan temel öğedir. (?) Anlatımda hareketliliği ve renkliliği sağlayan bir başka öğe de anlatımın yer yer şiirlerle süslenmesidir.? (Yavuz, 2002:95)
Bir dil, halkın içinde masallar ve öteki edebiyat ürünleriyle yaşayarak ve gelişerek kuşaktan kuşağa aktarılır. Masallar dil aracılığıyla toplumların kültürünü geleceğe taşırlar.
Masal, çocukla yetişkin arasında bir dil birliği sağlamalı. Dil, ustaca kullanılmalı ve çocukta sağlam bir düşünce dünyasının zeminini oluşturmalıdır.

Masallarda Yer ve Zaman
Masallarda yer ve zaman kavramı genel olarak yoktur. Yemen?den, Hindistan?dan söz eden kimi masallarda, ?kısmen de olsa ?yer? kavramına rastlansa? da, buraların belirleyici özellikleri vurgulanmaz. Masalda yer ve zaman belirsizliği masalın başında değişik biçimlerde dillendirilir. Dünyanın bir yerinde, ülkenin birinde, bir memlekette, Kafdağı?nın
ötesinde; zamanın birinde, evvel zaman içinde, zamanlardan bir zamanda gibi?

Masalların Kahramanları
?398 masal tipinin varlığından haberdarız.? (Şirin, 2007:70)
Masal kahramanları genel tiplemelerdir; belirli bir kişiye vurgu yapmaz. ?Bir padişah varmış. Hangi padişah? Ne zaman yaşamış? Bunları bilemeyiz.? (Tezel, 1968:448)
Başlıca masal kahramanları şunlardır: Cin, peri, ejderha, dev, cadı karı, Arap, Keloğlan, padişah, vezir, akıllı küçük oğlan, yoksul kız?
?İlkel kavimlerde masal kahramanları çevre ve yaşayış gereği olarak hayvan biçiminde görünmekte idi. Topluluklar uygarlaştıkça, kahramanlar da insan biçimine dönüştüler.?
(Tezel, 1968:449)
Hem 1001 Gece, hem de Grim Masalları?da sıradan insanlar masal kahramanı olabilirler; fakat hiçbir zaman hükümdar olamazlar; hükümdarın damadı ya da gelini olurlar.
Geleneksel masalların oluştuğu dünya durağan, eşitsizlikçi ve hiyerarşik olduğundan topluma egemen olanların (kral, padişah vb.) yerleri hiç değişmiyordu.
Çağdaş masallarda bu anlayış sürdürülmemelidir.
1001 Gece Masalları?nda ?insandan çok cinlerin, perilerin mücadelesi hakimdir.
(Şirin, 2007:15,16)
Masal kahramanlarının masaldaki ilişkileri insan toplumlarındaki gibidir. İnsan olmayan tipler, iletişimi insan diliyle kurar ve sürdürürler; evlenir, aile hayatı kurarlar. İnsan olmayanlar bile insanlarla evlenebilirler. Çiftçilik, avcılık gibi mesleklerle geçimlerini sağlarlar. Padişah, kral ya da kraliçeler tarafında yönetilirler. Ahlaksal, duygusal ve hukuksal yaşamları aynıdır.
Masal kahramanları yalın bir biçimde iki karşıt grupta toplanır: İyi-kötü, güzel- çirkin, haklı-haksız.
?Geleneksel masalların çoğunda yer alan kişiler tek tip özellik sergilerler. Başta çalışkan, temiz veya güzel olarak tanıtılan bir kişi masalın sonuna kadar bu özelliğini korur.
Olumsuz olarak tanıtılanlar da masalın sonuna kadar kötü özelliklerini değiştirmezler.?
(Dilidüzgün, 2003:98)
?Hemen bütün masallarda meziyetler güzelde, iyide ve güçlüde; kusurlar ise çirkinde, kötüde ve zayıftadır.? (Tezel, 1968:449)
Geleneksel masalların başında olumlu ya da olumsuz olarak tanıtılan kişilerin güzellik, yaş vb. nitelikleri masalın sonuna kadar değişmemekteydi. Günümüzün masallarında kişilerin tek boyutlu olmasında ısrar edilmemelidir.
Devlerin ve cadıların cinsiyeti geleneksel masallarda genellikle kadın olarak belirtilmiştir. Devlerin bir memeleri önde bir memeleri arkalarındadır. En önemli silahları büyü olan cadılar sürekli kötülük yaparlar. Geleneksel kültürde de kadın şeytanla özdeşleştirilmekte ve günümüzde bile her türlü kötülüğü yapabileceği söylemi sürdürülmektedir. Çağdaş masallarda bu tür erkek egemen söylemden uzak durulmalıdır.
Geleneksel masallarda kötü kalplilik ve acımasızlıkla özdeşleştirilen ?üvey anne? tipi ya da halk kültüründe ?potansiyel üvey anne? amca karısı, bu biçimleriyle çağdaş masallarda bulunmamalı. Boşanmaların yoğunlaştığı günümüzde işkence yapan, aç bırakan, babayı kışkırtan üvey anne motifi yerine iyi yürekli, çocukları seven, onları doğru yönlendiren ve eğiten üvey annelere çağdaş masallarda yer verilmelidir.
Geleneksel masallarda kadına ?aldatmaya eğilimli, aldatan? rolü biçilerek onlara güvensizliği aşılayan, cinsellikleri nedeniyle cezalandırılmaları gerektiği yargısında bulunan ya da kadını sadece sadık bir eş, iyi bir anneyle sınırlayan anlayışlar çağdaş masallarda yer almamalıdır.
1001 Gece Masalları, ortaçağ Doğu dünyasına ait pek çok izi barındırır. İnsan bu masalları, akıcı bir dile sahip oldukları için okurken ve dinlerken sıkılma ya da bıkkınlık hissetmez. Masalın ana teması, kadının sadakatsizliği ve ihaneti üzerine kuruludur. Kadın kahraman Şehrazat, bunun aksini kanıtlamak için çaba gösterir. Masallarda kadınlar kimi zaman doğaüstü güçlerden de daha tehlikeli olarak gösterilmektedir.
Çağdaş masallarda erkek egemen toplumun üstünlüğüne vurgu yapan semboller kullanılmamalıdır. Bu masallar kadının sadakatsizliği ya da ihaneti üzerine kurulmamalıdır. Kadın hakları savunulurken 1001 Gece Masalları?nda olduğu gibi ?kadın kurnazlığı? denilen hileli yöntemlere başvurulmamalıdır.
Kimi masallarda olumlu işlevler yüklenen güçlü kadın tipleri de vardır. ?Kadın kişiler masalda, (?) kadın cinsinin haklarına ulaşmak için girişmek zorunda kaldığı savaşı temsil ederler. (?) Tuttuğunu koparan, gözünü budaktan sakınmayan genç kız ve genç kadın tipleri, çok belirgin alarak çizilmiştir. Bunun bir nedeni de masalların anlatılma ve yayılma işinin daha çok kadınlarca benimsenmiş olmasında aramak gerekir.?(Boratav, 1983:26)
?Masal kahramanları, (?) başlarından geçen birçok olay ve serüvenden sonra, masalın sonunda amaçlarına ulaşırlar. Önlerine çıkan engeller, doğaüstü yaratıklar, kötü kişiler ve tabiat afetleriyle çarpışır ve onları aşarlar. Kötüler ve kötülüklerle savaşa giren masal kahramanı iyi yürekli, korkusuz, suçsuz, akıllı, temiz, becerikli sabırlı ve çalışkan bir delikanlıdır. (?) Kahramanın şu temel özelliklerinin Keloğlan masallarında, yapıyı yeni bir kılığa ve büyük değişikliklere uğratarak, baştan aşağı değiştirdiği görülecektir. (?) Keloğlan, sırası gelince kötülük yapmaktan çekinmeyen, katı yürekli, kaba bir tiptir.? (Alangu, 1968:460)
Keloğlan, kimi masallarda dünyanın ve düzenin haksızlıklarına karşı başkaldırırken, ataklık ve becerikliliğin yanı sıra kötülük yapmak, sinsice ve kinle saldırmak, hilekârlık ve kurnazlık yapmak, törelere ve ahlaka uymayan çarelere başvurmak gibi yöntemleri kullanmaktadır. Böylece devleri, padişahları ve kötü kişileri yenmekte, olumsuzlukların üstesinden gelmektedir. Çağdaş masallardaki kahramanlar, sorunların çözümünde kötülerin kullandığı bu tür doğru olmayan yöntemleri kullanmamalıdır.

Masalların İşlevi ve Mesajları
Masallar, ?halk ruhundaki iyilik, haktanırlık ve adalet duygularını daima kendinde saklamıştır. ? (Tezel, 1968:96) Masalların en önemli öğelerinden biri de umuttur. Masallarda en çok verilen, ?İyiler iyilik bulur, kötüler kötülük. Haklı olan bir gün mutlaka hakkını alır.?
mesajı, sıkıntı içindeki insanlara umut aşılar, umutlarının sürekliliğini sağlar; yaşama bakış açısını oluşturur.
?Masallarda umut ve güzellik hep Kafdağı?nın ardındadır. Bu nedenledir ki masal kahramanlarımız ellerinde asa, ayaklarında çarık, yollara düşüp hiç durmadan dağlar aşarlar.
Umudun ve güzelliğin arayıcısı olurlar. Yine bu masallarımızda hiç bitmeyen ?hak, adalet ve demokrasi? özlemi görülür.? (Yavuz, 2002:25)
İnsanoğlu, masalların kendisine aşıladığı umutla sanayi öncesi toplumlarda hayatın zorluklarına karşı direnme gücü bulmuş, kötülerin mutlaka cezalarını bulacağı umudu yaşamını güzelleştirmiştir. İnsan, umut sayesinde korku ve kaygılarla baş etmeyi öğrenmiştir.
Masallar ?kır toplumu?nda ve insanlığın çocukluk çağında bir ihtiyacın ürünü olarak doğmuş işlevsel anlatılardır. ?Okuma yazma oranı düşük, dışa kapalı toplumlarda masallar başlı başına bir halk eğitim aracıdır. (?) Dinleyenler kendi yaşamlarıyla özdeşleştirip; gereken kıssadan hisseyi çıkarırlar ve oradan ayrılırken daha mutlu, dingin ve doygun ayrılırlar.? (Yavuz, 2002:6)
Masal dinleyen, masalda kendisi gibi başka iyi kalpli, acı çekmiş, yoksul insanların olduğunu öğrenir. Bunlar gibi sabırlı, dürüst ve çalışkan olduğunda, mutluluğa ulaşabileceğine olan inancı ve umudu artar. Masaldaki ve hayattaki kötülüklerin örnekleri olan yalan, dedikodu ve kıskançlıktan uzak durmayı öğrenir. ?Masalların başarısı insana ortak çözümler sunmalarından kaynaklanmaktadır.? (Şirin, 2007:34)
?Masallar içerdikleri iletilerle, insanların sorunlarına çözüm üretip, düştükleri açmazlar karşısında onlara güç veriyor, yol gösteriyor ve böylece psikolojik bir denge öğesi oluşturuyorlar. (?) Masallarda olaylar genellikle şöyle gelişiyor:
İftira ? cezalandırma ? umutsuzluk > kurtuluş + ödül + umut.
Görüldüğü gibi sonuç kurtuluş ve yükseliş, yani mutlu son. Masalların bu mutlu sonları acaba gerçek sonlar mı, yoksa toplumsal vicdanı incitmemek için yaratılmış, olması istenilen özlenilen ?masalsı? sonlar mı? Gerçek yaşamdaki amaçlarına ulaşan kötü insanlara, masallar geçit vermiyor. Onları hep başarısız ve yenik kılıyor. Çünkü masallar, bir bakıma toplumların psikoterapi uygulamaları, rahatladıkları, yüceldikleri, mutluluğa ulaşan iyi ve dürüst kahramanlarla özdeşleşip mutlu oldukları ?pembe diziler?i??(Yavuz, 1999)
Geleneksel masallarda, geleneksel bilgi öğretilmekte ve geleneksel davranış kuralları benimsetilmeye çalışılmaktadır. Çocuklar ve gençler, geleneklere ve ahlaki kurallara uyduklarında ödüllendirilmekte, aksi durumlarda ise cezalandırılmaktadır. Gelenekler ve kurumlar sorgulandığında ya da bunlara karşı çıkıldığında ise, her şeyi olduğu gibi kabul etmek gerektiği vurgulanarak günlük hayattan kaçış sağlanmaktadır. Masallar, toplumsal
değerleri kuşaktan kuşağa aktarırken, geleneksel eğitimin buyurgan ve baskıcı anlayışlarını da içlerinde barındırmakta, korkutmayı bir yöntem olarak kullanmaktadırlar. Korkutmaya başvurarak ders verilmekte, itaat sağlanmaktadır.
Çağdaş masallar hayatın gerçeklerini anlatırken, buyurgan bir tavır içinde olmamalı. Eşitlik, özgürlük, barış ve kardeşlik gibi değerler günümüzün masallarında geleneksel yöntemlerle işlenmemelidir.
Geleneksel masallarda en çok işlenen mesaj iyilerin iyilik, kötülerin kötülük bulacağı biçimindedir. İyilerin iyilik bulup mutluluğa ulaşması için insan kendini kanıtlamalı ve bir beceri göstermelidir. Emek harcamanın yüceltilmesi, günümüz masallarında da sürdürülmelidir.
Geleneksel masallarda, insanın değişebileceğine olan inancın önü kesilir, insanın içindeki ?asli iyilik? göz ardı edilir. Bu masalların çok azında, kötülerin bağışlanıp yeniden kazanıldığı vurgulanır. Çağdaş masallar insana bakışta önyargılı olmamalıdır.
Evrensel mesajların yanı sıra ,?Masallarda ait oldukları toplumların gelenek, görenek ve inançlarını (?) endişelerini, korkularını, beklentilerini, umutlarını, olumlu olumsuz değer yargılarını,(?) sosyal, kültürel, ekonomik yapılarını yansıtan pek çok ileti(mesaj) vardır: Gelen Tanrı misafirinin sorgusuz sualsiz konuk edilmesi, ağzı var dili yok kadınların her zaman kabul görmesi, kızların bekâretlerini canları pahasına koruması, kadınların cinsel tacizle karşılaşması ve bu durumdan kurtulmak için büyük uğraşlar vermek zorunda kalmaları, ağabeyi ölen erkek kardeşin yengesiyle evlenip yeğenlerine babalık etmek zorunda kalması, erkeğin çokeşliliğine birinci eşin de rıza göstermesi, kesilen saçların gelişiğüzel ortalığa atılmaması?? (Yavuz, 2002:22,26,61) Bu mesajlara günümüz masallarında yer verilmemelidir.
Ailenin kutsallığı, anne babadan birinin yokluğunun ya da ayrılığının felakete dönüşeceği, kötülük karşısında sabretmenin yüceltilmesi, üvey anne ya da kardeşin çirkin gösterilmesi, güzellerin iyi olacağı, büyük karşısında itaat etmenin zorunluluğu, yöneticilerin sonuna kadar makamlarında kalacağı gibi geleneksel masallarda sık sık işlenen mesajlar çağdaş masallarda yer almamalıdır.
Kimi masallarda verilmek istenen ders açıkça belirtilmemekte, kötünün ne olduğu konusundaki sonuç okuyucuya / dinleyiciye bırakılmaktadır. Okuyucuyu edilgenlikten çıkarıp etkin duruma getiren bu yöntem günümüz masallarında da kullanılmalıdır.
Geleneksel masallarda yaygın olarak işlenen, ?İnsan herkese karşı dikkatli olmalı, en yakınındakine bile güvenmemeli? mesajı, insanlara karşı önyargıların oluşmasına ve insanlar arası iletişimsizliğe yol açacağından, çağdaş masallarda yer almamalıdır.

Masalların Muhalefet İhtiyacını Karşılayamaması
Geleneksel masallar, halkın özlem ve isteklerini dillendirirler. Halk, nasıl yönetilmek istediğini, daha doğrusu iyi yöneticilerin tahta oturmasını masallar aracılığıyla belirtir.
?Padişah kimi masallarda olumlu bir kişi (iyiliksever, cömert, koruyucu), kimi masallardaysa olumsuz bir kişi (açgözlü, istenci zayıf) olarak görülür.? (Nas, 2004:173)
?Ülkeyi adaletsiz ve beceriksiz hükümdarlardan kurtarıp, halktan gelen iyi kişiyi tahta çıkaran halkın kendisi olmaktadır. (?) Masal, kollektif bilinçaltından gelen hak isteme düşünü ortaya koymaktadır.? (Boratav, 1983:277,278)
Geleneksel masallarda otoriteyi ortadan kaldırma ya da hiyerarşik yapıyı yıkma biçiminde bir muhalefet yoktur. İnsanlar, egemen sınıfların herkesçe bilinen ama dillendirilemeyen haksızlıklarına karşı, masalın ?uydurma, olağanüstü? yapısının arkasına sığınarak dolaylı yollardan kendi çözüm önerilerini ve beklentilerini açıklama fırsatı
bulabiliyorlardı. Düşüncelerin açıkça değil de dolaylı yollardan ifade edilmesi, geniş halk kitlelerinin psikolojik rahatlamasını sağlıyordu.
?Keloğlan güçlüklerle, kötülüklerle savaşır; başarılar elde eder, sonunda padişahın kızıyla evlenir. Keloğlan?ın karşı cinsten karşılığı yoksul, akıllı genç kızdır. Bu kız da aklı ve güzelliği sayesinde şehzadeyle ya da bey oğluyla evlenir.? (Nas, 2004:173)
Grim Masalları da, ?İnsanın (?) zengin ve önemli bir kişi olabilme hayalini beslemekten geri durmaz. Hemen her masalda kişi ya kral, kraliçe, prens veya prenses olup sarayda oturmaya başlar ya da kraliyet ailesinden birinin gözüne, gönlüne girerek o ailenin bir üyesi olur.? (Yılmaz, 2008)
Roman türü ise, masaldaki hak arama ve muhalefeti bir üst aşamaya çıkarır.
Ünsal Oskay (1991:27), Frankfurt Okulu temsilcilerinden bir yazarın görüşlerini referans alarak diyor ki: ?Masaldan romana geçiş, (?) toplumsal evrimin belirli bir dönemi yeterince yaşandıktan sonra olabilmektedir. Bunun nedeni ise, insanın kendisine, hayata ve toplumsal ilişkilere bakma / algılama biçiminin masallar döneminde başka, romanın döneminde başka oluşudur.?
Masalın arka planındaki hayat durağan, eşitsizlikçi ve hiyerarşiktir. İnsanlar bu hayata karşı edilgendirler. Onu kavramak ve değiştirmek gerektiğini düşünmekten uzaktırlar. Masal, insanoğlunun hayata doğru dürüst bakamadığı bir dönemin anlatı formudur. Bu dönemde ancak, sultanın gözüne girerek ya da onun kızını alarak kurtulan Keloğlan üretilir. ?Roman ve romancıyı yaratan ise, (?) yüzlerce yıl süren ve daha da süreceğine inanılan paradigmanın karşısında, bunların geçersizleşmeye başladığını anlayabilecek insanların ortaya çıkmasıdır.?
Bundan dolayı roman, ?Kendi kurtuluşu için ?Sultanların? gözüne girmeye çalışan ?Keloğlanların? öyküsünü değil; rahiplerin, kralın adamlarının ona yarattığı sıkıcı ve onursuzlaştırıcı hayatı sürdürmektense, tek başına da olsa, saldırılmaz bilinen ?yeldeğirmenlerine? saldıranların öyküsünü anlatmaya başlamıştır.? (Oskay, 1991:27)
Artık, kolektif bilincin ürünü olan masal, bireysel üretime dayanan ve ayrıntıların sanatı olan roman kadar işlevsel olamamaktadır. Servantes ve öteki romancılar doğayı insanı ve insanın mücadelesini ayrıntılarıyla anlattılar. İnsan zihni roman sanatıyla ?gerçeğe? evrilmeye başladı. Geleneksel masallarda ise, doğa betimlemeleri ve ruhsal çözümlemeler yetersizdir.
?Klasik masallarda yeterince olmayan çevre, Andersen sayesinde masal edebiyatına girmiştir.? (Şirin,2007: 27) Yaklaşık aynı dönemde masalların yazıya aktarılması, onun birinci ?ölüm?ünü gerçekleştirmiştir.
Geleneksel masallarda olayların, eylemlerin, çevrenin ve nesnelerin üzerinde genel olarak durulur, bunlar ayrıntılarıyla anlatılmaz. Günümüz masallarında bu anlayış sürdürülmemelidir.
Padişah, vezir, sultan, şehzade, prenses, tüccar, ağa ya da sıradan insanları konu edinen geleneksel gerçekçi masallarda yoksul insanlara kurtuluş yolu olarak padişahın kızını almak ya da saraya gelin gitmek gösterilmektedir. Bu biçimdeki çözüme çağdaş masallarda yer verilmemelidir.

Masalların Kentleşmeye ve Teknolojiye Yenilmesi
Kentleşmenin yoğunlaşması, görsel ve işitsel teknolojik ürünlerin her geçen gün insan yaşamına daha fazla hükmetmesi, insanın masal dünyasından uzaklaşmasına yol açmıştır.
?Masalın yerini ve masala ayıracağımız zamanı, günümüzde modern bilişim teknolojileri dolduruyor. (?) Hayat okulunun tılsımı modern iletişim sonrası bozuldu. Hayal eden insan, teknoloji çağında gerçekleştiren insana dönüştü. Günümüzde, masaldaki olağanüstü varlıkların yaptığı işi, teknoloji araçları gerçekleştiriyor. Göz açıp kapayıncaya kadar Kafdağı?na ulaşan masal kahramanın yaptığı iş, dijital cihazların düğmesine dokunularak başarılıyor. Yeri dinleyen insanın yerini, telefonla konuşan insan aldı; sihirli aynanın yerini ise televizyon. Yüzyılın başından son çeyreğine kadar masalın tahtını çizgi roman, daha sonra ise sinema, kurgubilim, çizgifilm ve reklamlar aldı. (?) Teknolojinin yaygınlık kazanması, okuryazar oranın yükselmesi, haberleşme araçları, sözlü masal geleneğinin zayıflamasına neden oldu.? (Şirin, 2007:43,111)
1001 Gece Masalları?daki uçan halı hayali, günümüzde uçaklarla gerçekleşmiş, ilginç olmaktan çıkmıştır. ?Cadının süpürgesi bugün bir gerçektir.? (Enginün, Akt. Nas,2004:232)
?Masallarda zaman zaman gözlenen gençlerin ihtiyarlaması, ihtiyarların gençleşmesi (?)
modern tıbbın imkânlarıyla gerçekleşiyor?(Yıldırım, 2005:159) Uzay mekiği cinlerin, perilerin ülkesindeki gizemi hayal etmeyi önlüyor.
Her beş yılda bir, insanlık tarihi boyunca şimdiye kadar üretilen bilgiler ikiye katlanmaktadır. Bilimsel çalışmaların ürünü teknolojik araçlar insanlığı ?çocukluk çağı?ndan çıkarmış, insan zihnini masal düşüncesinden uzaklaştırmıştır.
Sınırlarda, göç ve ticaret yollarında iki dilde masal anlatılan dönem çok gerilerde kaldı. Yaş ayrımı yapmadan anlatılan masal yetişkinlerin hayatından çıktı. Yüz yüze anlatıldığı için etkili olan masalı çocuklara anlatacak ?masal anaları? yok artık.

Masallardan Yararlanma
Dilciler, romancılar, hikâyeciler, oyun yazarları, şairler, senaristler, halk uygarlığının temellerini araştırmak için toplumbilimciler, belge niteliği taşıdığı için tarihçiler masallardan yararlanabilir. Hatta masallar, ?opera, bale gibi çağdaş sanatlar için de zengin bir kaynak oluşturmaktadır.? (Yavuz, 2002:32)
Halkbilim uzmanı Pertev Naili Boratav (1983:420), eşiyle birlikte 3800 metinlik bir masal arşivi oluşturmuştur. Boratav, masalların otantik haliyle kullanılmasından değil, onlardan yararlanılmasından yanadır: ?Masalları yalnız bir hareket noktası olarak alıp, onun geleneklerine ?üslup, dil, konu bağlarına- esir kalmadan, onu taklit etmeden, tam bir özgünlükle ve masalı duyguda da düşüncede de aşarak, çağımıza getirerek yepyeni yapıtlar yaratma yolunu, çağdaş yazarların halk masallarından en olumlu yararlanma yöntemi sayarım.?
Boratav, masallardan yararlanan yazarlara örnek olarak Sabahattin Ali, Necati Cumali, Yakup Kadri, Yaşar Kemal, Kemal Bilbaşar, Reşat Nuri Güntekin ve Aziz Nesin?i gösterir.
Nazım Hikmet de masallardan yararlanan bir başka sanatçıdır. ?Boratav?ın ve öğrencilerinin (?) topladıkları bazı masalları kendime göre işledim. Neden diyeceksiniz? O masalları bugünün bazı sorularına karşılık vermeye yöneltmek için masal tekniğinden faydalanarak, masal tekniğini taklit ederek değil, kendim de bazı denemeler yaptım.? (Ran, 1968:6)
?Ziya Gökalp, (?) Türk halk masalları içinde en eğitici olanları çocuklar için manzum biçime sokmuştur.? (Tezel, 1968:456)
J.R.R. Tolkein?ın yazarlığında masalın önemli bir yeri vardır. ?Kendi yarattığı düşsel dünyada ve masallarında, Grim Masalları?ndan çok etkilenen J.R.R. Tolkein?ın belki de en önemli özelliği, bu masallara ?gerçek? büyüsünü vererek, eksik kalan mistik yanını (?) tamamlaması olabilir. Onun bugün Batı edebiyatının en yaratıcı yazarlarından biri olarak kabul edilme sebeplerinin altında yatanlardan biri de ait olduğu kültürün masallarına yeniden can verebilme gücü olsa gerek.? (Yılmaz, 2005)
x x x
Masallardan yararlanma her zaman olumlu sonuç vermez. Örneğin, sinema ya da çizgi film, masalın düşsel, olağanüstü yanını tam olarak yansıtamaz. Masallarda herkesin ayrı ayrı algıladığı ve yorumladığı dev, ekranda tektipleşir, etkisini kaybeder.
Masallardan edebi anlamda yararlanılmaya, onların yazıya geçirilmesiyle başlanmıştır. ?1698?de Fransa?da Sinderella, Uyuyan Güzel, Kırmızı Başlıklı Kız ilk kez bir kitapta toplanmış ve tarihin ilk basılı masal kitabı olarak kayıtlara geçmiştir. (Sürmeli, 2007:553) Masalların yazıya geçirilmesi, o güne kadarki işlevlerinde önemli bir değişime yol açmıştır. Masallar artık, eski ilerledikleri yoldan ayrılmaya başlamış, 17. yüzyıldan sonra klasik masallar yeniden yazılmıştır. Daha önce, kolektif bir üretimin sonucunda oluşan masallar, bir yazar tarafından kaleme alınmaya başlanmıştır. Okunmak üzere yazılan bu masallar, günümüzde sanat masalı, modern masal ya da çağdaş masal olarak adlandırılmaktadır. ?Bu masallar, masal geleneğinden esinlense de yazarın düş gücüyle yazılır. Yazarın yaratıcılığı, biçemi ağır basar. Masal yerel ağız özellikleri taşımaz. Bunlar yazınsal (edebi) değeri yüksel olan masallardır.? (Nas, 2004:210)
Çağdaş masallar, geleneksel masallara birçok yönden bağlı kalarak ve onların fantastik kurgularını koruyarak üretilen masallardır. Bu masallarda günümüz dünyasına ait konular, olaylar, kişiler, nesneler anlatılmakta ve günümüz çocukları için yazılmaktadır.
Mutlu sonla bitmesi, tiplerinin birbirine benzemesi, geçtiği yerin belli olmaması, insan dışındaki masal kahramanlarının insan gibi konuşması, geleneksel masallarla çağdaş masalların ortak özelliklerindendir.
Çağdaş masalların geleneksel masallardan en önemli farkı, çağdaş masal bir yazarın eseri olduğu için değiştirilme, yenileştirilme özelliğinin olmamasıdır. Zaten yazarın başarısı da, geleneksel masaldan esinlenerek dil ve anlatımda bir özgünlük yaratmasıyla ilgilidir.
Çağdaş masal, geleneksel masalın çekiciliğini ve kalıcılığını sağlayan ?zengin hayal örgüsünü? dikkate almalıdır.
Çağdaş masal, geleneksel masalın ?halk ruhundaki iyilik, hak tanırlık ve adalet duygularını kendinde saklayan? niteliklerini korumalı ve geliştirmelidir.
Geleneksel masallardaki zekice buluşlar, kalbi iyi olanın kazanması gibi özellikler çağdaş masallarda da yer almalıdır.

Masal ve Çocuk
Masal dünyası çocuğun gerçek dünyasıdır.
Alain Masallar başlangıçta çocuklar için üretilmiş anlatılar değildir. Çocuk yaşlı bütün insanlara seslenirler. Çocuklar için üretilmediği halde çocuklar masalları çok sever. Bunun nedeni, masalların insanlığın çocukluk döneminde üretilmiş olmasında ve masalların biçim ve içeriğinin çocuksu olmasından kaynaklanmaktadır. İnsanlığın çocukluk dönemi, insanın doğaya, hayata ve olaylara doğru dürüst bakamadığı, onları yorumlayamadığı bir dönemdir.
?Çocuğun gelişimi, insanlığın gelişiminin bir özetidir. Öyleyse masalın insanlara, insanlığın çocukluk döneminin armağanı olması, çocuğun dünyasıyla örtüşmesi doğaldır.? (Nas, 2004:229)
Masalların çocuksu dünyası, çocuğun gerçekliğidir. Çocuğun gerçekle ilişkisi yetişkinlerinki gibi değildir. Çocuk, her zaman mantıklı ve nesnel olamaz. Onun yaşamında hayal ve gerçek yan yanadır.

Masallardaki Olağanüstülük ve Çocuk
Çocuklar dış dünyayı masal gibi algılamakta ve yorumlamaktadır. ?Çocuklar neden düşsel öyküleri gerçekçi öykülerden daha fazla sever? Bu soru bizi çocuk algılamasının düşsele daha yakın olduğu gerçeğiyle yüzleşmemizi sağlar. (?) Çocuk klasikleri de başarılarını düşselliğe borçludur. Çocuğun kahramanı çocuğun hayalindeki arkadaşı gibidir.
(?) Çocuk büyüme çağında düş kurar. Hayalindeki arkadaşı ile yolculuğa çıkmaya isteklidir.
(?) Andre Bay? a göre akıl dışı başkadır, abes başka. Peri masalları akıl dışıdır ama hayale geniş ufuklar açar ve daima taze kalırlar. (?) Çocuklukta dinlenen peri masalları ile hayaldeki arkadaşın ülkesine yolculuk başlar. Çocuk günlük hayatta görmediği olağanüstü kahramanlarla başlayan serüveninde, farkında olmadan, masala kendini katar. (?) Bu masalları her dinleyişte yeni anlamlar keşfeder çocuk.? (Şirin, 2007:98,99,119)
??Sihir ve büyülü güçler masalların büyük bir bölümünü oluşturur.? diyor Bettelheim.
(?) Masallar sihir ve fantastik öğeleriyle çocuğun hayal gücünün gelişmesine yarar.?(Alpöge, 2008)
?Toirnier, ?Düşsel öyküler, insan belleğinde niçin daha fazla yer eder?? diye sorar.
Niçin mi? Çünkü çocuk, düşle gerçeğin birleştiği yerdedir; düş, çocukluğun büyüme, gelişme ve yükselme merdivenidir.? (Şirin, 2007:119)
Çocuklar, etkilendikleriyle özdeşleşip gerçeklikten uzaklaşabilir ve masalın gerçeküstü dünyasına kayarlar. ?Masalın mantığı ile çocuğun mantığı ortak bir tabanı paylaşır. (?) Masalın gizemli havası, serüven dolu fantastik olaylar içermesi, çoğunlukla iyilerin kazanıp kötülerin yenilgiye uğraması, çocuk için masalları ilginç kılar. (?)Masal, çocuğun dünyasına yakın bir dünya sunar. (?) Çocuğu masala bağlayan asıl öğe, masalda kullanılan düşsel ortamdır. (?) Masallar çocuğun mantığına yakın bir dünya kursalar bile, çocuklar bunların gerçekdışı olduğunu bilir. (?) Charlotte Bühler?e göre masal yaşı olan 4 ile 8 yaşlar arasında çocukların yaşamlarında düş gücü büyük önem taşımaktadır.?(Dilidüzgün, 2003:25,26,102,105)
Çocuğun mantık kurallarına bağlı kalmaksızın düşünce geliştirmesi düş gücüyle gerçekleştirilir. Düşgücü çocuktaki yaratıcılığın temellerini oluşturur; onu yeniliklerin ve yeni denemelerin içine sokar. Einstein?ın dediği gibi, ?Düşgücü bilgiden daha önemlidir; çünkü bilginin sınırları olmasına karşılık, düşgücü tüm dünyayı kucaklar.? Çocuğun düşgücünün gelişmesine, masalların önemli bir bölümünü oluşturan sihirli güçler de katkıda bulunur.
Çocuklar, düşgücüyle masal kahramanlarıyla arkadaşlık kurar, zorlukları aşar ve başarıya ulaşırlar.
Masalların ilgi çekici olabilmesi için düşgücünü harekete geçirmeli, doğa ile doğaüstünün iç içeliği sağlanmalı, canlı ile cansız varlıklar yan yana getirilmelidir.
Masal kurgusu, ?aşırı derecede gerçek dışı dünyaya gönderme yapıp çocukta kurmaca-gerçek ilişkisinin yok olmasına neden olacak türde olmamalıdır.?(Dilidüzgün, 2003:30) Masallar, çocuğu aşırı derecede hayal dünyası içine sokarak gerçek hayatla bağını kesmemelidir.

Masallarda Korku ve Şiddet
Kimi masallarda korku ve şiddet içeren öğeler yer almaktadır. Koca devin canavarın gözlerini oyması, başını parçalaması, kalbini ve ciğerlerini yemesi; yaşlı cadının devin boğazını koparması, bütün vücudunu parça parça etmesi; cadının kazana atılması, kurdun kırmızı şapkalı kızı yemesi gibi?
Masalların korku ve şiddet içermesi, onların çocuğa göre olmaması anlamını taşımaz.
?Masalı korkutucu kılan özellik devler, cadılar, hayaletler, ejderhalar gibi figürler değil, bu figürlerin kullanılış amacı ve sunuluş biçimidir.? (Dilidüzgün, 2003:104) ?Asıl korkutucu öğe, masal kurgusu ve içerdiği iletisidir. O halde, masalın niteliğini içindeki figürler değil, masalın kurgusu, çocukla kurduğu iletişim belirlemektedir. (?) Şiddet ve kötü güçler, her masalda yer alan ana motif olarak belirlenebilir. Çünkü masalı masal yapan bu gibi öğelerdir.
(?) Masal yaşamın basitleştirilmiş bir simülasyonu ( ), bir modeliyse; gerçek yaşamdaki şiddet, kötülük ve korkutucu öğelerin yer alması son derece doğal karşılanmalıdır. (?)
Önemli olan, bu gibi öğelerin ele alınış biçimidir. (?) Çocuk, özdeşleştiği kahramanla birlikte zorlu bir uğraş verir, kötülükle savaşır ya da deyim yerindeyse kötünün hakkından bileğinin gücüyle gelmeyi öğrenir. (?) Kötü güçlerin masallarda çoğunlukla usdışı yaratıklar olarak karşımıza çıkması (?) kötülüğün usdışı, insanlık dışı eylem olduğuna gönderme
yapar. (?) Masalın kötü olanı cezalandıran özelliği, onun ders veren yanını göstermekten çok, kötülüğün işe yaramaz olduğunu vurgulamasıdır.? (Dilidüzsgün, 2003:28,29,30)
Gülçin Alpöge ( 2008) de şiddet konusunu, fantastik kitaplar ile masal bağlamında değerlendirir: ?H. Potter kitaplarında iyi ile kötü arasındaki savaş şiddet içerir. Tıpkı masallarda olduğu gibi. Günümüzde çocuk gerçek hayatta şiddetle karşı karşıyadır. Şiddetle duygusal olarak başa çıkmak zorundadır. Bunu yapabilmesi için de iyi kötü, doğru yanlış ayrımını yapabilmesi gerekir.? (Bakınız: Şiddet Konusu, s. )
Çocuk tarafından grçek olarak algılanabilecek ya da korku etkisi yaratabilecek tipler eğlenceli ya da gülünç özellikleriyle de sunulmalı.
Çocuklarda yalnız kalma, terk edilme gibi masallardan kaynaklanmayan korkular bulunmaktadır. Masallar, böyle korkularla çocukların nasıl baş edeceğini de göstermelidir.
Çocuğa okunacak ya da anlatılacak masallar onun bilinçaltına korkuların yerleşmesine yol açmamalıdır.

Masallarda Karşıtlık
Masallarda iyi – kötü, haklı – haksız, zengin – yoksul, güzel – çirkin, çalışkan – tembel gibi karşıtlıklar, çocuğun düşünce dünyasında değerlendirme ölçütleri olarak bulunmaktadır.
Çocukların masala ilgisinin temelinde bu tek yanlı bakış açısı yer almaktadır. Anlatımın akıcılığı, olayların olağanüstülüğünün yanı sıra, kahramanların iki karşıt tarafta yer alması da masalların çocuklar tarafından sevilmesini sağlar.
Çocuklar doğada, toplumsal hayatta ve insandaki benzer karşıtlıkları en güzel biçimiyle masallarda bulur. Bu karşıtlıkların kimileri değer yargısına dönüşür. Çocuklar, masallar aracılığıyla karşıtlıklardaki doğru ile yanlışı anlama / seçme becerisini kazanırlar.
Masallar yaşamın gerçeklerine gönderme yaparak çocuğa emek, sabır ve zorlu bir uğraş sonucu erdemli olunduğunu hissettirmeli. ?Kötü?ye karşı ?iyi? tarafından yürütülen mücadelede, çocuklara ?iyi?yle özdeşleşip erdemli olmanın hazzını yaşatmalıdır.
Çocuğun iyilerle özdeşim kurabilmesi için, masaldaki iyi ? kötü mücadelesinde iyiler kazanmalı, masal ?mutlu son?la bitmeli ve çocuk doyuma ulaşmalıdır.
x x x
Çocuklar, ?Ben kimim, nereden geldim, ölüm nedir?? gibi felsefenin sorularına benzer sorular sorarak yaşamın anlamını kavramaya çalışırlar. Nitelikli masallar, bu soruların cevaplandırılmasında çocuklara yardımcı olmalı. Ele alınan konular, çocukları iç sorularına göndermeler yaparak onları masalın içine çekmeli ve kendini zorlayan sorunlara öneri getirmelidir.
?Çocukluk, duygularımızla gerçek dünya arasında köprü kurmayı öğrenme zamanıdır. Masallar gerçek değildir. Çocuklar bunu bilir. Ama duygusal alanda çocuğun bilinçaltındakilerin bilince yükselmesine, kısacası çocuğun duygularını anlamasına yardımcı olur. (?) Masallar çocuğun rüyalarla gerçeği ayırt etmesine ve hayatına bir düzen
getirebilmesine ve yön vermesine yardımcı olur.? (Alpöge, 2008)
x x x
Masallarda merak öğesi dengeli kullanılarak metnin sürükleyiciliği sağlanmalı, çocuğu masala yaklaştırmalıdır. Çağdaş masallar çocuğu kuşatan ve onun hoşuna giden anlatımlarla çocuğu düşündürmeyi ve eğitmeyi amaçlamalıdır.
?Edebiyat metinlerine öğreticilik işlevinin yüklenmesini doğru bulmasak da masalı çocuk edebiyatının kaçınılmaz bir türü yapan asıl öğenin, çocuğa dünyanın her yönünü öğretmesi olduğunu biliyoruz. Bunu da olumlu karşılamak durumundayız.? (Dilidüzgün, 2003:102)
Masallarda kuru bir öğreticilikle ders verilmek istenmesi, okuyucunun / dinleyicinin canını sıkar. Masalın güzelliği bu durumu ortadan kaldırmalıdır.
Masallar, toplumu anlamak ve değerlendirmek, yeni kuşakları hayata hazırlamak ve toplumsallaştırmak için, çocuklara empati kurma becerisi kazandırmalıdır.
Masallar, ?Çocukluktan gençliğe ve yetişkinliğe geçiş sürecinde yaşanan başkalarınını ve çevreyi anlama, hak verme, hoşgörü kültürü edinme, paylaşma, iyilik ve kötülüğün ayrımına varma, bencilliğin kötü sonuçları konusunda bilinçlenme vb. konularda yaşanan sorunların aşılmasına yardımcı olur.? (Dilidüzgün, 2003:102)

Masalların Çocuğa Göreliği
Çocuklara en uygun edebiyat türü masallardır; çünkü çocuk algılaması masallardaki düşsele çok yakındır. ?Bugün dünyada en çok okunan kitap türü yine masal kitaplarıdır. (?)
?Masal? kelimesi sıcaklığını, güleç yüzünü çocukla gösterir bize. Bunun için en çocuksu sanat masaldır.(?) İçimizdeki çocuktur bizi masala bağlayan. Masallar her yaştan insan içindir.(?)
Hayaldeki arkadaşlığı masalda bulan çocuk, yeni olana, gelecekte olabileceklere kaptırır kendini. Masalın çocuğu kalbinden yakalayışı işte bu yüzdendir.? (Şirin, 2007:32,33,98)
?Çocuk henüz dünyayı bir bütün alarak kavrayamaz. Masallar dünyanın bütüncül yapıda gösterildiği bir yerdir. (?) Nitelikli olarak değerlendirebileceğimiz birçok masalın çocuğun ruhsal gelişimine, kendini tanımasına ve okuma alışkanlığı edinmesine büyük katkısı vardır. ? (Dilidüzgün, 2003:29)
George Duhamel ve Andre Maurois, ?Çocukların olağanüstü olayları anlatan masallara ihtiyaç duyduklarını, yaşları bakımından küçük çocukların adeta masal çağını yaşadıklarını, masal verilmese bile onların bunu yapacaklarını? söylemişlerdir. A.Murois şöyle demiştir: ?Masal dünyası çocuğun reel dünyasıdır. Sihirbazlar, periler, cadılar, bütün bunlar onun etrafında yaşamaktadır. Anası, bir tek kelimesi ile ona yiyecekler ve oyuncaklar yaptırıveren bir peri değil midir? İstediğimizi kolayca yaptırmak için kullandığımız şu ?Lütfen!? kelimesi, ?Açıl sofram açıl!? formülünden farklı mıdır.? ( )
?Masallardan yarar sağlamak istiyorsak (?) masalları birer birer ortaya döküp içerdikleri şiddet, cinsellik ve çağdışı kavramlar açısından tek tek elden geçirmeli ve yeniden titizlikle değerlendirmeliyiz. (?) Başka konularda gösterdiğimiz duyarlılığı ve eğitsel bakışı, masalda da uygulamalıyız. (?) Pedagojik hatalarla dolu masalları, ?Nasıl olsa klasiktir, sorumluluk bende değil.? Anlayışıyla (?) çocukların önüne baskıcı bir tavırla koymaktan vazgeçmeliyiz.?(A. Akal, Akt. Nas2004:234)
Masallardan çocuklar için yararlanırken onları geleneksel biçimiyle çocukların önüne sürmemeliyiz.
Çocuklara önerilecek masallar, geleneksel masallardan yararlanan ve ?çocuğa görelik? ilkesini göz önünde bulundurarak üretilen çağdaş masallar olmalıdır. ?Çocuğa göre anlatılmış ya da yazılmış masal çocuğun hayal okulu?dur.? (Şirin, 2004:94)
?Masalları yenilerken masalların yapıları, estetik örgülerinin ve nakışlarının zedelenmeden yansıtılmasına özen gösterilmelidir.? (Şirin, 2004:28)
?Özellikle okulöncesi dönemde çocuklara yazgıcı ve korkutucu olmayan masallar, dilimizin anlatım güzelliği yetkince kullanılarak anlatılmalıdır. (?) Çocuğun masaldaki fantastik öğeleri kendince kurgulamasına olanak sağlanmalıdır.? (Konedralı, 2007:547)
Masal çağında (4-8 yaşlar) şiddet, cinsellik ve acımasızlık içeren masallar çocuklara sunulmamalıdır.
Çağdaş masallar çocukları yazılı kültürle tanıştırmalı, anadilin bütün incelikleriyle karşılaştırmalı, dilin müzikalitesini çocuğa hissettirmeli, onların bu metinlerden zevk almasını sağlamalı ve okuma alışkanlığı kazandırmalıdır.
4-5 yaşlarından 8-9 yaşlarına kadar, masallardaki okuma konuları bakımından kızlarla erkekler arasında bir ayrılık yoktur.
Çevresini algılamaya ve olaylarla ilgili neden-sonuç ilişkisi kurmaya başlamasıyla birlikte (4 yaş sonrası) çocuklara masal okunmaya / anlatılmaya başlanılabilir.
Masal yaşının başlangıcında bir çocuk iki binden fazla sözcüğü anlayabilir. Anlama ediminin önemli ayaklarından biri olan dinleme etkinliğinin geliştirilebilmesi için çocukları masalla buluşturmalıyız.

Masal Okumanın / Anlatmanın Ölçütleri
?Çocuklara masal okuyan / anlatan kişinin sunuş ve anlatış biçimi, çocukla iletişim kurma sürecinde en önemli öğedir. Çünkü anlatımı veya okuyuşu iyi olmayan birisi, çocuğun ilgisini çekmeyebilir. O halde masalı sunan kişi bir tiyatro oyuncusu gibi bir tutumla masalı, bu türün havasına uygun olarak sunmak zorundadır. Burada özellikle sunuşu ilgilendiren ses, tonlama, vurgu, akıcı okuma gibi özelliklerin yanı sıra beden dili ve çocuklarla iyi ilişki kurabilme yeteneği de önemlidir.
(?) Masalı anlatan kişi, anlattığı masalı ciddiye almalı, anlatma öncesi ve sunuş aşamaları konusunda hazırlık yapmalıdır. Ayrıca anlatılacak masal konusunda çocuklar hazırlanmalı ve anlatma/ okuma süreci başlamadan önce çocukların güdülenmesi için masal hakkında kısaca konuşulmalıdır. Masallar çocuğun mantığına yakın bir dünya kursalar bile, çocuklar bunların gerçekdışı olduğunu bilir. Buna karşın anlatıcı kişi masalı inanarak ve canlı okumalı ki masal, masalsılık bağlamındaki inandırıcılığını yitirmesin. Anlatıcının, sıkılıyor izlenimi uyandırmaması, masalın gerekli etkiyi bırakması için aceleci olmaması ve okuduğu ya da anlattığı masalı sıradanlaştırmaması önemlidir. Akıcılığın sağlanması için de masalın daha önceden iyi binmesi gerekebilir. Belki de ezberlenmesi gerekebilir. Ancak ezber mekanik okumayı veya anlatmayı getireceğinden olumsuzluklar yaratabilir. Anlatıcı masalın bazı bölümlerini unuttuğunda birden şaşkınlığa kapılmamalıdır. Anlatılan, masalın özüne aykırı düşmedikçe unutulan yerler daha sonra yeri geldikçe eklenebilir. Masallar aynı zamanda eğlendirme işlevine de sahip olduklarından, anlatıcı kişi beden dilini, ses tonunu, vurgu özelliklerini kullanarak anlattığı masalı neşeli ve zevkli bir hale getirebilir. Yapay bir
anlatım kaygısına kapılarak abartılı ve kuşku yaratacak biçimde masal anlatmak, masalın büyüsünü bozduğu gibi dinleyenlerin de sıkılmasına neden olabilir. Bunun yanı sıra anlatım sürecinde anlaşılmayacağı varsayılan olaylar ve öğeler gereksiz biçimde açıklanmaya çalışılmamalıdır. Anlatıcı kişinin el kol hareketleri, mimikleri, beden dili, ses tonu, vurguları masal sunumunun asıl vitrinini oluşturacağından, masal anlatan kişinin bir tiyatrocu titizliğiyle konuya eğilmesi gereklidir.? (Dilidüzgün, 2007:105,106)

K A Y N A K Ç A
Alangu Tahir
Keloğlan Masalları, AFA Yayınları, İstanbul, 1990.
?Keloğlan Masalları?, Türk Dili, Halk Edebiyatı Özel Sayısı, Ankara, 1968.

Alpöge Gülçin
Cumhuriyet Kitap, Sayı:948, İstanbul, 2008.

Boratav Pertev Naili
Az Gittik Uz Gittik, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1969.
Folklor ve Edebiyat 2, Adam Yayınları, İstanbul, 1983.

Civelek Yakup
?Fantastik Edebiyat ve 1001 Gece Masalları?, Folklor ve Edebiyat, Sayı:53, Ankara, 20008.

Dilidüzgün Selahattin
Çağdaş Çocuk Yazını / Yazın Eğitimine Atılan İlk Adım, Morpa Kültür Yayınları, 2003.

Gezgin İsmail
Kırmızı Başlıklı Kız?dan İlk Günaha / Masalların Şifresi, Sel Yayıncılık, İstanbul, 2007.

Görgü Ali Turan
?Masalların Çocuğun Bilişsel ve Duyuşsal Gelişimine Katkısı?, II. Ulusal Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Yayınları, Ankara, 2007.

K. Tarık Dursun
?Soruşturma?, Varlık, Sayı:1001, İstanbul, 1991.

Karakaya Zeki
?Çocuk Felsefesi ve Çocuk Edebiyatı?, Hece, Sayı:104-105, Ankara, 2005.

Konedralı Güner, Güneyli Ahmet, Ummanel Azize ?Kıbrıs Türk Masallarının Eğitsel Özelliklerine Genel Bir Bakış?, II.
Ulusal Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu,(?) Ankara,2007
.
Nas Recep
Örneklerle Çocuk Edebiyatı, Ezgi Kitabevi, Bursa, 2004.

Oğuzkan A. Ferkan
Çocuk Edebiyatı, Anı Yayıncılık, Ankara, 2001.

Oskay Ünsal
?Masal Semantiğinden Romanın Semantiğine Geçiş Sorunu?,Varlık, Sayı:1001, İstanbul, 1991.

Ran Nazım Hikmet
Sevdalı Bulut, Cem Yayınevi, İstanbul, 1968.

Sarıyüce Hasan Latif
?Söyleşi?, Yaba Edebiyat, Sayı:53, İstanbul, 2008.

Sever Sedat,
Dilidüzgün Selahattin,

Neydim Necdet,
Aslan Canan İlköğretimde Çocuk Edebiyatı, TC Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 2007.

Sever Sedat
Çocuk ve Edebiyat, Kök Yayıncılık, Ankara, 2003.

Sezer Sennur
?Çağdaş Edebiyatımızda Masal Öğeleri?, Varlık, Sayı:1001, İstanbul, 1991

Sürmeli Kader
?Masal Kitaplarında Grafik Tasarım Sorunları ve Çözüm Önerileri?, II. Ulusal (?), Ankara, 2007.

Şirin Mustafa Ruhi Masal Atlası, Kök Yayıncılık, Ankara, 2007.

Tezel Naki
?Türk Halk Edebiyatında Masal?, Türk Dili, Halk Edebiyatı Özel Sayısı, Ankara, 1968.

Yavuz Muhsine H.
Masallar ve Eğitimsel İşlevi, TC Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2002.
?Masallarla Psikoterapi? Cumhuriyet Dergi, Sayı:696, İstanbul,1999.

Yıldırım Ercan
?Modern Masallar?, Hece, Sayı:104-105, Ankara,2005.

Yılmaz Oylum
?Bir Varmışız, Bir Yokmuşuz??, Radikal Kitap, İstanbul,2008

*Mehmet Kaya, Eğitim Sen Kitap Komisyonu Üyesi.

Bu makale, EĞİTİM SEN (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası) tarafından hazırlanan İlköğretim Çocuk Edebiyatı konulu 2010 Kitap Kataloğu’ndan alınmıştır.

2 yorum

  1. Teşekkürler ederim sizlere bana ödevimde YARDIMCI olduğunuz için hep buradan bakacağım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir