Timsahlarla aynı ırmakta yüzmezsiniz, vahşi bir ormana silahsız dalmazsınız, bir aslan karşı dağdan bile kükrese kaçarsınız. Ama yemyeşil bir kırda uzanıp göğe bakarken rahat; çimlerden yavaş yavaş zerkedilen bir zehir varsa, savunmasızsınız. Belki de masallarla mışıl mışıl uykuya dalarsınız. Derken günü gelir sorarsınız:

Bir ölü olan Pamuk Prenses?in öpülmesi neden bizi dehşete düşürmez? Yalnızca basit bir öpücük boğazındaki elmayı nasıl çıkarır? Yoksa ima edilen bir sarsılma mıdır?
Hansel ve Gretel?in aileleri tarafından fakirliğe çare olarak ormana atılmaları ve haneye tecavüz, yamyamlık, cinayet, hırsızlıkla devam eden maceralarının anlamı nedir?
Cam tabut, camdan pabuçlar ve peri kızlarının kuğu kanatları çalınınca evlenmeye mecbur olması ne anlama gelir?
Elmanın yalnızca kırmızı tarafının zehirlemesi, kırmızı pabuçları sevdiği için ayakları
kesilen Karin, Kırmızı Başlıklı Kız? Kırmızı neyin simgesidir?
Masallarda işlenen kodlar, yetişkin yaşamımızda bizi nasıl etkiler?
Tanıtım Yazısı

?Düşsün üç kırmızı elma? – Çağdaş Günerbüyük
(22/04/2011 tarihli Radikal Kitap)
Kazancakis demiş ki; ?Gerçekten daha gerçek olan bir şey var mıdır? Evet vardır: Masal!? Çocuklara anlattığımız masalları ?Masaldır? diye küçümseyenleri, hoş ve boş birer hayal sayanları, bir de yetişkinlerde bıraktığı arızalara, masal değilmiş gibi yapan anlatıların yerleştiği bilinçaltlarına göz atmaya davet edelim. ?Masallar ve Toplumsal Cinsiyet? öyle yapıyor… Kitabın yazarı , şiirleriyle tanınan, Melek Özlem Sezer masalları, onları tartışıp eleştirecek kadar çok seviyor belli ki. Kadın çalışmaları bölümündeki yüksek lisans tezinin kitap olarak yayımlanan bu hali, Oğuz Tansel Halkbilimi ödülünün de sahibi olmuş.
Melek Özlem Sezer?e ilk alkış, Masal Bir Hayal Disiplini başlıklı önsözde akademik çalışmaların birçoğunun itildiği sığlığa isyan etmesine gelsin. ?O soğuk ve tepeden bakan dilleri? eleştirmesinden de anlaşılacağı gibi, adının çağrışımları belki o derece değildir ama hiç o kadar asık suratlı ya da okuması güç bir kitap değil elimizdeki. Çalışmaların temel meselesi, elbette masallardaki kadınlar. Kadının eve bağımlılığının yüceltilmesi ve geleneksel kadın erkek rollerinin masallar da pekiştirilmesi, başlıca eleştiri noktaları. Kitapta onlarca örneği hatırlatılan masallarda ?Genç kız kurtuluşunu, sabrı, ahlakı, itaatkârlığı, çalışkanlığı ve güzelliği sayesinde edinir.? Çünkü özetle, ?verili kültür kadını bağımlı kılmak üzere işler ve masalı da bu amaçla kullanır ya da bu amaca hizmet eden masallara yaşama şansı tanır.? Sezer çalışmasında bu işleyişi Simone de Beauvoir gibi literatürün öncüleri kadar güncel referanslarla da pekiştirmeye çalışmış. Barbie dergisinin küçücük çocuklara kadın rolü aşılayan yayınlarından alıntılar ya da tarihten ve sinemadan hatırlatmalar çok sık okurun karşısına çıkıyor.
Sinemaysa, belki masalların en çok yaşadığı alan olarak yazarın ilgi odağında. Malum, aynı, ortak özellikleriyle kitapta işlenen masallardaki gibi, evliliğin kutsanması, bütün sorunları halletmesi, ilk kocaya dönüş mecburiyeti, izleyicinin karşısına filmlerde sürekli çıkan temalar. Prenses Diana?nın hayatı gibi medya hadiseleri ya da Özel Bir Kadın gibi filmler, masallarla aynı hayalleri ve muhafazakarlığı besliyor. Bu öyle bir muhafazakarlık ki, bildiğimiz, yıllardır dinleyip anlattığımız masallar da sansür bile yapıyor. Kırmızı Başlıklı Kız?ın ilk versiyonunda tecavüzün olduğunu yazıyor örneğin Sezer. Masalcı Sezer bir yandan da anlattığı masalların dikkate değer yanlarını öne çıkarıp kısa değerlendirmelerle süslüyor.

Kitaba Dair
?Masallar ve Toplumsal Cinsiyet? kitabının yazarı Melek Özlem Sezer, masalın, özgürlüğüne düşkün, isyankar bir çocuk olduğunu belirterek, ?Devrimci yenilikçi masalın edebi hazlarının yanı sıra kendi türüne özel, isyan, politik tavır ve özellikle öteki olma arzusu bazında ruhsal ihtiyaçların, sosyal handikapların anlatımında ayrıcalıklı olanakları vardır? dedi.
Toplumsal cinsiyet konusu ile ilgili tanımlamaları yaparken çocukluktan itibaren konuşulan masallara başvurduğunu ifade eden Melek Özlem Sezer, Masallar ve Toplumsal Cinsiyet adlı kitabında masallara nereden bakılırsa bakılın dişil bir konu olduğunu, doğurganlığının sınır tanımadığını belirtiyor. Yazar, kitapta, masalların en sevdiği edebi tür olduğunu ve masalın özgürlüğüne düşkün, isyankar bir çocuk olduğunu belirterek, bu nedenle çalışmasını melez bir tür olarak nitelendiriyor. Bir masal analizi olan kitap bildiğimizi sandığımız ama farklı kodlar içeren yönleriyle şaşırtıyor.

Masallar iktidara hizmet ediyor
Her şeyden önce bir edebi tür olduğu atlanarak klasik masalların içerdiği şiddete ve pornografik simgelerin çokluğuna rağmen tatlı bir boş kanma anı bir çeşit zihinsel rehavet olarak masalların görüldüğünü belirten Sezer, ?Devrimci yenilikçi masalın edebi hazlarının yanı sıra kendi türüne özel, isyan, politik tavır ve özellikle öteki olma arzusu bazında ruhsal ihtiyaçların, sosyal handikapların anlatımında ayrıcalıklı olanakları vardır? diyor. Klasik masalda bilinçaltı simgelerini ve genetik hafızayı kullanarak görünür hikayenin altına bambaşka bir hikaye, iktidara hizmet eden ideolojik bir ileti düzeni kurduğunu belirten Sezer, iktidara ihtiyacı sorgulayan masallar yerine, yayılması teşvik edilenlerin bu tür masallar olduğunu belirtiyor.

Masal küçük görülen bir tür
Masalın güçlü etkisi bilinmesine rağmen küçük görüldüğünü ifade eden Sezer, ?Ne bir ölü olan Pamuk Prensesin iradesi dışında öpülmesi irkilmeyle karşılanır, ne de Hansel ve Gretel gibi çocuğu ölümcül koşullara terk etme, yamyamlık, hırsızlık, cinayetle ilerleyen bir masal romantizm maskesinden kurtulur? diyor. Biçimlendirdiği kimliklerin geleneksel olanın talep ettiği kalıplar olduğuna dikkat çeken Sezer, bunların birbiriyle aynı zamanda uyumlu olduğunu belirtiyor. Masal öğretisini bilinçaltında fark edilmeyen, bu nedenle de uğraşılmayan bir mekanizmayla işlettiğinin altını çizen Sezer, asıl tehlikenin bu görünmezlikte yattığını belirtiyor. Bu şekilde modern kadın tahayyülünün gerçekte görünmez parçasıyla çatışarak sanıldığından daha keskin ikili bir yaşam sürdüğüne dikkat çeken Sezer, ?Masal savları güzelliğin iyi baht getirmesinde olduğu gibi geçerliliğini yitirmiş bu bahtın bedelleri ise çok daha karmaşık hale gelmiştir. Kaldı ki masal ödüllerini ancak bağımlı kadın tiplerine sunar. Bağımsız kadın tiplerine ise olağandışının sınırlarına çekerek yer verir: Büyücüler, dev anaları, ecinniler, peri kızları gibi? Temel özellikleri doğaya hükmetmeleri yan cinsellikle ilgilenmemeleri yada cinselliklerini erkeği mahvedecek bir strateji olarak kullanmalarıdır? diyor.
(www.yeniozgurpolitika.org, 23 Aralik 2010)

***
Evrensel Basım Yayın tarafından düzenlenen ?Masallar ve Toplumsal Cinsiyet? isimli panelde Konuşan Melek Özlem Sezer, masalların göründüğü kadar masum olmadığını belirtti. Sevil Aracı?nın yönettiği panele yoğun ilgi gösterildi. Masallar ve Toplumsal Cinsiyet kitabının yazarı Melek Özlem Sezer, yıllardır anlatılan klasik masalların içinde korku, şiddet öğelerinin olduğunu belirtti. Çocuklara anlatılacak masalların öncelikle ebeveynler tarafından okunması gerektiğini dile getiren Sezer, masalların insan hayatında önemli bir yere sahip olduğunu belirtti. İnsanın içindeki her şeyi masal ile aktarabileceğini söyleyen Sezer, masalların krallar, padişahlar, siyasi iktidarlar tarafından dahi kullanıldığını ifade etti. Pamuk Prenses masalındaki prensesin yaşadıklarını kabul eden itaatkâr biri olduğunu dile getiren Sezer, böyle insan tiplerinin siyasi iktidarlarında işine geliyor. Özgürlüğü ve isyanı anlatan masalların masal yazarlarının ise yasaklanıyor. Samed Behrengi bu tür yasaklamalara maruz kalan yazarlardan. Behrengi?nin bir dönem Türkiye?de de yasaklandı? dedi. Klasik masalların çocuklar düşünülerek yazılmadığını vurgulayan Sezer, özellikle klasik masalların göründüğü kadar masum olmadığını ifade etti. Masallarda kadınların ise genellikle hissettiklerini söylemeye çekinen ya da dolaylı yönden söyleyen şeklinde verildiğini aktaran Sezer, kadının masallarda da dışlandığını ifade etti.
(www.evrensel.net, 17/01/2011 )

Kitabın Künyesi
Masallar ve Toplumsal Cinsiyet
Yazar: Melek Özlem Sezer
Yayınevi: Evrensel Basım Yayın
Basım Tarihi : 2010-11
Sayfa Sayısı: 192

Previous Story

Taylan Coşkun’un Mektubu – M. Şehmus Güzel

Next Story

Bitmeyen Yolculuk / Oğuzhan Müftüoğlu Kitabı – Adnan Bostancıoğlu

Latest from İnceleme

Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ