Modern Epik / Goethe’den Garcia Marquez’e Dünya Sistemi – Franco Moretti

( * ) Franco Moretti edebiyat üzerine ilginç teorileri ve modelleriyle tanınan Marksist bir edebiyat eleştirmeni. Moretti sadece tekil edebiyat metinleriyle uğraşmıyor; farklı metinlere, aynı tarihsel dönemde yazılmasalar bile, sürekli göndermeler yaparak, aralarındaki bağları, süreklilik ve süreksizlikleri de serimlemeye çalışarak teoriler üretmeye çalışıyor. Modern Epik adlı kitabında da gösterdiği üzere edebi geleneklerin izini sürüyor, bir başka deyişle. Burada da edebiyatın kendine özgü teorilerine yaslandığı kadar, müzikteki ya da sosyal bilimlerdeki farklı kategorileri de kullanmaya çalışıyor. Tevekkeli değil, tam da bu yüzden kitabının adı Goethe?den Garcia Marquez?e Dünya Sistemi.

Modern Epik adlı kitabında Moretti, döneminin ?kutsal? veya ?kült? denilebilecek metinlerini inceliyor, aralarındaki bağlantıları göstermeye çalışıyor. Ona göre, bu kusurlu ve hatta yarı başarısız kitapların içinde klasik anlamından farklı bir epik tarz mevcut. Yani, aslında modern hayatla, modern devlet ile beraber ortadan kalkması beklenen epik tarz, farklı formlarda da olsa kendine yeni mecralar açıyor. Burada insanın aklına Bakhtin?in hiçbir edebi türün (genre) tam anlamıyla ortadan kalkmadığı, farklı tarihsel dönemlerde, değişip dönüşerek kendine farklı formlar bulduğu iddiası geliyor. Bu anlamda Moretti?nin yaptığı bir bakıma epik formun modern dünyada bulduğu yankının, aldığı şekillerin izini sürmek olarak okunabilir.

Moretti?nin ilk olarak ele aldığı kitap Faust. Bu kitapta kahramanın edimselliğine dayanan epik anlayış, kendini bir edilgenlik içinde buluyor. Bu ilk başta aşılması zor bir ironik durum gibi görünebilir, lakin Moretti?ye göre epik tarz burada büyük dönüştürücü eylemde değil ama tahayyül, sihir ve düşte şekillenir (s. 17). Burada anahtar karakter ise yaratıcısı tarafından başlangıçta hiç de bu amaç için yaratılmamış olan Mefistoles?tir; kısacası epik bir mühendislikten ziyade, tesadüf eseri epiğe doğru yönlenen bir edebi form bulur Moretti, Goethe?nin Faust adlı eserinde. Zira, der Moretti, eğer modern edebiyat epik formdan tamamen vazgeçseydi kendi astlığını bu devasa tarz karşısında kabul etmiş olurdu. Bu anlamda epik formu eski şekliyle değil, ama içine ironi katarak kabullenmek zorunda kaldı, geçmişin epik trajedisinin yükünü, ironi ile beraber hafifletti (ss. 39-44).

Senkronik ve homojen olmayan ?bu dünya metinlerinin?, tek bir coğrafyaya ait olmaktan ziyade, farklı coğrafyalar arasında gidip gelen eserler olduğunu savunan Moretti, bu yeni epik forma yaslanan eserlerin, aynı zamanda, tam anlamıyla kendi içine kapanan, anlamı ve kendini tüketen eserler değil, ihtimallere, yeni olanaklara da yer açan, farklı seslere izin veren eserler olduğunu da söyler. Kısacası, Ona göre, 18. yüzyıla kadar anlamın sabitlenmesini ve merkezcilliği dayatan epik tarz bu tarihten sonra geçirdiği dönüşümle beraber Bakhtinci bir ?kakafoni olarak çoksesliliğe? doğru evrildi. Zira, bu eserler tamamlanmamış, ontolojik olarak eksik bir dünyayı temsil etmenin anahtarlarını aramaktadırlar (ss. 65-67). Moretti?ye göre, Faust aynı zamanda alegoriye de dayanır, ancak bu da epik gibi anlamı teke indirgeyen, ölü bir metni bize dayatan, klasik alegori anlayışının oldukça dışındadır. Bunun tam tersine Faust, Moretti?nin sözleriyle: ?Önümüze açık bir karanlık-aydınlık alternatifi koymak yerine, bu şiir, figüratif anlamların kontrolsüzce birbiri üstüne yığıldığı, bir tür hiç-kimsenin toprağında konumlar kendini? (ss. 92-93). Tam da bu figüratif anlamların izini sürer Moretti Faust?ta ve tam da bu yüzden Faust?u bir yanlış anlamalar tarihi olarak okur (s. 98). Anlattıklarını daha iyi sunabilmek için, Moretti Faust?tan sonra bir Geçiş bölümü olarak Wagner?in “Nibelungların Yüzüğü” adlı eserine değinir. Çözülmemiş, tamamlanmamış ve karmaşık bir sanat eseri olarak bu opera üzerinde durur. Tıpkı, Faust?a yaptığı gibi bu eserin de tarihselliğini ve sosyolojisini çözümlemeye çalışır, coğrafi geçişliliğine vurgu yapar, onu bir dünya metni olarak inceler.

Kitabın ikinci bölümünün başlığı “Ulysses ve Yirminci Yüzyıl”dır. Bu bölümde Moretti modern hayatın hızlılığının, akışının bireyde yarattığı yarılmaların, şok etkisinin ve bölünmüş Ego?ların yeni bir teknik olarak bilinç akışı ile anlatılması üzerinde durur. Modern bireyin metalar dünyası ile kurduğu ilişkiyi Simmel?in, Benjamin?in tezlerine dayanarak açıklamaya çalışır. Bu hayatın geleneğin büyüsünü bozarken, bizi metaların sonsuz uyarıcıları aracılığıyla nasıl da yeniden büyülediğini anlatır. Ona göre, bu hikayede Joyce?ın üslubu, bilinç akışı, bu üslupta öznenin geri çekildiği, şeylerin akışına olanca imkan veren parçalı cümleler ve anlatım tarzı tam da bu sürekli ve devasa akıştaki o anı yakalamaya çalışır. Moretti?nin sözleriyle: ?Bloom her şeyi fark eder, ancak hiçbir şeye yoğunlaşamaz: bir bakış ve sonra, tekrar yoluna devam eder? (s. 158). Bu anlamda da, tıpkı Faust?un kahramanı gibi, Ulysses?in kahramanı da edilgen bir kahramandır. Bir başka benzerliği ise ihtimalin ideolojisinin romanda kendini var etmesinde bulur Moretti; bir başka deyişle, insanların çoğul, belirsiz dünyasının bu romana yansımasına, anlamların ontolojik kapanamazlığına ve bu anlamda çoksesliliğin romanda varolmasına dikkat çeker. Dahası, Ulysses?deki zaman algısı da sabitlenemez bir zamana yöneliktir, bu anlamda Joyce?in Ulysses?ini Proust?un destansı “Kayıp Zamanın Peşinde”sinin karşısına yerleştirir Moretti, zira ikinci roman hep geçmişin o anının, ve bu anın simgelerinin, sembollerinin bizim üzerimizdeki etkisinin peşindedir. Ulysses?in Faust ile bir başka benzerliğini ise çoksesliliğinde bulur Moretti; heterojen bir dünyayı kabullenmesinde ve bu dünyanın seslerine kendi içinde yer verebilmesinde.

Bu bölümden sonra ise, tekrar bir ara bölüm açar Moretti ve bilinç akışı tekniğinin dönemin diğer eserlerindeki kullanış tarzına bakar. Ona göre, diğerlerinden farklı olarak bilinç akışı tekniği Joyce?un eserinde bir yardımcı eleman değildir; bilinç akışı bize sıradanlığı, metropolün gündelik hayatını şiirselleştirmez, tam tersine anlamsızlığı ve sıradanlığı kabullenir. Bu anlamda da, bilinç akışı Joyce?un eseriyle birlikte kanonik olabilmiştir.

Moretti, kitabın son bölümünde ise Marquez?in “Yüzyıllık Yalnızlık” adlı eseri üzerinde kalem oynatır. İlk önce bu kitabın ait olduğu büyülü gerçekçilik geleneğinin Joyce?un yıkmaya çalıştığı tüm insan algısını tekrar hayata geçirmeye çalıştığını savunur. Bu anlamda, Yüzyıllık Yalnızlık farklı bir edebi evrimin ürünüdür ve hikayeyi, anlatıyı tekrar yazının merkezine sokmaya çalışır. Peki, o zaman Faust ya da Ulysses ile bağlantıyı nasıl kurar Moretti? Moretti bu bağlantıyı tam da Yüzyıllık Yalnızlık?taki mekansal algının genişliği ve bu geniş algıdaki farklı seslerin bir aradalığı üzerinden kurar. Ona göre, hikâyenin geçtiği Macondo dünyaya kendini kapatmayan, çingenelerin, yabancıların, fahişelerin sesinin hep bir arada olduğu coğrafi bir mekandır (s. 275). Dahası, böylesi bir coğrafi mekanda da anlatım Faust ve Ulysses?de olduğu gibi bir eşzamansızlığa dayanır, farklı hikayeler birbiri üstüne biner. Ve tıpkı diğer eserlerde olduğu gibi edilgen kahramanlara dayanır. Ancak, Ulysses?ten farklı olarak anlatıcı bize bütün bu sesleri sunar, dolayısıyla tekseslilik hakimdir bu kitaba.

Okunması bazen sosyal bilimlerin ve edebiyat teorilerinin farklı metinlerine, hâkim olmayı değil ama en azından aşina olmayı gerektirse de, Franco Moretti?nin Modern Epik adlı eseri hepimizin merak ettiği, okuduğu ya da okumaya çalıştığı (benim için Ulysses tam da böyle bir çalışma) eserlere dair zihin açıcı bir yol haritası sunuyor diye düşünüyorum. Dahası, edebi eserleri tek tek çalışmak kadar, farklı metinler arasında yapılacak okumaların ve bunları belirli tarihsel ve somut modellere oturtma çabasının da anlamlı olduğunu gösteriyor. Meraklısına iyi okumalar?
( * ) Kaynak: Özgür Balkılıç ‘ın 17 Eylül 2008 Tarihinde Kitaba Dair www.tankitabevi.com ‘da Yayınlanan Yazısı
(http://www.tankitabevi.com/kritik-kitaplar/edebiyat/31-modern-epik-goethe-den-garcia-marquez-e-dunya-sistemijpg.html)

Tanıtım Yazısı
Faust nedir? Goethe’nin kendisinin söylediği gibi, bir ‘trajedi’ mi? Büyük bir felsefi hikâye mi? Bir lirik içgörüler derlemesi mi? Hangisi olduğunu kim söyleyebilir? Peki, ya Moby Dick? Bir ansiklopedi mi, roman mı, yoksa romans mı? T.S. Eliot, Ulysses için, ‘O artık bir roman değil,’ diyordu. Ama bunlar roman da değilse, ne o zaman?”
Bu estetik başyapıtların nasıl sınıflandırarak ele alınacağı uzun süreden beri kafa karıştıran bir mesele olmuştur. Franco Moretti, Faust, Moby Dick, Nibelungların Yüzüğü, Ulysses, Kantolar, Çorak Ülke, Niteliksiz Adam ve Yüzyıllık Yalnızlık gibi çığır açan eserleri irdeleyerek ortaya koyduğu bu son derece özgün ve disiplinler arası çalışmasında, bir modern epik kurar; onun yaptığı, Batı edebi kültürünün ‘kutsal metinler’i üzerinden kurulmuş bir nevi üst-türdür.
Moretti’ye göre, ‘modern epik’in anlamı, estetik alanın bir hayli ötesine uzanır; gezegene Avrupa’nın egemen olduğu dönemi temsil eden ve bu eserler çevresinde sağlam bir iskelet kuran bir formdur, modern epik. Dünya sistemini temsil eden örneklerde, çokseslilik, hayal ve leitmotifin; yine, bilinç akışı, kolaj ve karmaşıklığın teknik başarıları uyarıcı bir işlev görürken, siyasal ihtiraslar ve formel yaratıcılıklar da bu eksende sürekli iç içe geçmektedir.
Analizine Goethe’nin Faust’uyla, ‘epik’in ve romanın farklı tarihsel rolleriyle başlayan Moretti, tartışmasını Wagner’in Nibelungların Yüzüğü’ne yoğunlaştırarak modernist tekniğin sosyolojisini çıkarır; daha sonra da, bilhassa Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlık’ı çerçevesinde, çeşitli modernist yöntemler ile ‘anlatı’nın geri dönüşü arasında bir uzlaşma yolu olarak, ‘büyülü gerçekçilik’e dair etkileyici bir yorum sergiler.

Kitabın Künyesi
Modern Epik / Goethe’den Garcia Marquez’e Dünya Sistemi
Franco Moretti
Agora Kitaplığı / Edebiyat Kuramı Dizisi
Çeviren: Nurçin İleri – Mehmet Murat Şahin
Baskı Tarihi: Ağustos 2005
293 sayfa

Previous Story

Çerkes Ethem “Apoletsiz General” – Turgut Türksoy

Next Story

Bilim ve Gelecek Dergisi’nin 76.Sayısı, “Avrupa Uygarlık ile Nasıl Tanıştı? ENDÜLÜS” kapağıyla bayilerde…

Latest from Edebiyat Haberleri

Van Gogh’un kitap tutkusu

Geçtiğimiz haftalarda Paris’in izlenimci koleksiyonuyla ünlü Musée d’Orsay, Antonin Artaud’un Van Gogh: Toplumun İntihar Ettirdiği kitabından yola çıkarak yazar ile ressamı, Artaud ile Van
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ