Sosyal medyada bugünlerde Abdullatif Kılıç tarafından yayınlanan, Şair Necip Fazıl Kısakürek?in eski başbakanlardan Adnan Menderes ?e 10.000 lira karşılığında kalemini hizmetine sunacağını taahhüt ettiğine dair yazdığı iddia edilen bir mektup ortalığı ayağa kaldırmış durumda. Tartışmalar ideoloji ve özel hayatın gizliliği ekseninde gidip geliyor. Mektubu yalanlayanlar bir tarafta, doğrulayanlar öbür tarafta. Benim anlamadığım Murat Bardakçı hangi tarafta?
Murat Bardakçı, para, kumar ve başbakana mektup tartışmalarının çok sertleştiğini düşünerek şairin bekarken meçhul bir bayana yazdığı iki aşk mektubunu yayımlayarak kendince olayı yumuşatmak istediğini yazıyor. Murat Bardakçı ? nın köşesinde kaleme aldıklarını okuyunca insan dumura uğruyor.

Öncelikle öyle bir mektup varsa, gündemi saptırmak bizim bilemediğimiz bir gazetecilik dehalığı mıdır? Böylesine bir manevra kendisini şairin mahcup avukatı konumuna düşürüyor. Savunması dilin bütün kıvraklığını bilen Necip Fazıl için fazla düzyazı kalıyor! Konu hakkında yorum yapanlara Twitterden üstlerine vazife olmadığı halde ??ben de varım?? diye yırtınıyorlar dedikten sonra, kendine vazife edinip yorum yapma hakkının sadece kendisi ve kendisi gibi olanlara bahşedildiğini belirtircesine yorumlar yapıyor. İnsanların siyasi olarak kamplaştığı doğrudur. Bu kamplaşma akla kara olmamakla birlikte, Murat Bardakçı? nın şaire saldırıyorlar diye insanların ideolojisini belirtmeden kınaması belden aşağı vurmaktır.
İdeolojik olarak Necip Fazıl?ı milliyetçi duygularla, Nazım Hikmet?i de sol duygularla hayata bakanların sahiplendiği aşikardır. Bu milliyetçi birinin, Nazım?ın şiirlerini okurken haz duymayacağı ya da solcu birinin Necip?in şiirlerini okurken haz duymayacağı anlamına gelmez. İpin ucu burada kaçıyor; birincisi Murat Bardakçı yazısında sanat yaşamı ayrıdır, özel yaşam ayrıdır diye bir tespitte bulunuyor. Bir kere bu psikanalitik edebiyat eleştirisini tamamen inkar anlamına gelir. Kaldı ki, Necip Fazıl?ın gizli aşkının şaire?? Çile?? şiirini yazdırdığını kendisi söylüyor. Psikanalitik eleştiriyi tabi ki de sadece aşk ilişkisi olarak görecek değiliz. Şairin, bilinçaltından tutun da travmaları, yaşadığı olaylar, hayata bakış açısının bütünü, sanatını belirleyecektir. Şiirlerin bel kemiği bilinçaltının izdüşümleridir. Bilinç ise yaşadıklarıyla şiiri yoğurur. İkincisi, Murat Bardakçı Haluk Oral??ın titiz çalışması ??Şiir Hikâyeleri?? kitabını muhtemelen okuduğunu varsayarak, Şair Necip Fazıl?ın anlatıldığı bölümde para ve kumar meselesine bir de, esrar meselesini de eklemesi gerektiğini biliyordur. Şairin ünlü?? Kaldırımlar?? şiirinin ilk dizesini aktarması yeterli olacaktır.
Necip Fazıl ile Nazım Hikmet?in atışmalarını bilmeyen yoktur. Buradan yola çıkarak Necip Fazıl?a saldırmak sola bir şey kazandırmayacağı gibi, Nazım Hikmet?e saldırmak da sağa bir şey kazandırmaz. İdeolojik olarak ve yaşam tarzlarından dolayı birbiriyle atışan bu iki şairin birbirlerinin şairliklerinin hakkını verdiği hep gözden kaçıyor. İnsanların olayları hep istedikleri yönde yontukları doğrudur. Bir şairi ne kadar çekiştirirseniz çekiştirin, dizelerindeki estetik size gereken cevabı verecektir. Zaten bir şairin ideolojisini Şair ve şiir eleştirmeni Veysel Çolak?ın tespitiyle, şiirinde kullandığı kelimeler dizininden anlayabilirsiniz. Bu savın doğruluğunu, Necip Fazıl ve Nazım Hikmet?in şiirlerinde kullandıkları kelimeleri yan yana dizerek anlayabilirsiniz.

Murat Bardakçı? nın kendisinin belirttiği üzere sert tartışmayı biraz yumuşatmak için, şairin aşk mektuplarını yayımlamasına hiç gerek yoktu. Tabi ki, yayımlayabilir ama onun gibi ahkam kesip, onun mantalitesiyle, sen hiç hayatında şiir yazdın mı ya da poetika üzerine araştırma yaptın mı diyecek değiliz. Gündem değiştirip tartışmaların akışını değiştirme gibi bir derdinin de olmaması gerekirdi. Bu öncelikle gizlice savunmasını yapmaya kalktığı şair Necip Fazıl?ın kendisine hakarettir. Şairin dilinin kıvraklığına, zekasına ve en önemlisi şair iç güdüsüyle tercih ettiği yaşam tarzına hakarettir. Bir şairin ideolojisini, erkle olan ilişkisini eleştirebilirsiniz ama yaşam tarzını eleştiremezsiniz. Şu bir gerçek ki,eğer bir cevher varsa hiçbir şey şairaneliğe gölge düşüremez.Necip Fazıl?ın da yaşadıkları, şairaneliğine gölge düşürmez.Nazım Hikmet de Necip Fazıl da büyük şairlerdir.İkisini de ideolojik olarak eleştirebilir ya da onaylayabilirsiniz,ama ikisinin de başkaları tarafından savunulmalarına ihtiyaçları yoktur.Hele hele gündem saptırarak er meydanından kaçırırcasına!

Murat Bardakçı ?? hadiseleri bilenler sükûta bürünmüş vaziyette?? derken şair tarafından başbakan Adnan Menderes?e yazıldığı iddia edilen mektupların varlığını bir anlamda teyit etmiştir. Yazısı boyunca katıldığım tek nokta insanların küfürlerine tahammülsüz oluşu. Bunu ben de onaylamıyorum ama bu eleştirilemez anlamına gelmez. Ardından büyük puntolarla ??SANKİ VAZİFEYMİŞ GİBİ??bir ara başlık atıp hakaretler yağdırması doğrusu çok şaşırtıcı. Siz kimsiniz türünden bir tavır. Fildişi kulesinden atılan nutuklar! İster psikanalitik edebiyat eleştirisi, ister şiir poetikası, isterse de ilkeli ve objektif habercilik açısından değerlendirilsin üstünde çok durulması gereken bir yazı. Bazen yazılanların ötesinde alt metin daha belirleyicidir.
Ferhat Zidani

Previous Story

Yel ve Gül (Kendi Seçtiği Şiirler) – Metin Altıok

Next Story

Sansür ve yasaklama John Steinbeck, Yunus Emre ile sınırlı değil. Daha neler neler…

Latest from Makaleler

Van Gogh’un kitap tutkusu

Geçtiğimiz haftalarda Paris’in izlenimci koleksiyonuyla ünlü Musée d’Orsay, Antonin Artaud’un Van Gogh: Toplumun İntihar Ettirdiği kitabından yola çıkarak yazar ile ressamı, Artaud ile Van

George Orwell’a ilham veren kitap: Biz

George Orwell‘ın 1984’ünü neden sevdiyseniz, Yevgeni Zamyatin‘in Biz‘ini sevmeniz için en az 1984 kadar nedeniniz var. Üstelik Biz, 1984’ten çok daha önce, 1920 yılında
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ