Naziler İktidarı Nasıl Ele Geçirdi? William Sheridan Allen

Naziler İktidarı Nasıl Ele GeçirdiKitlesel olarak aşırılığa eğilim gösterme, hoşgörüsüzlük ve radikal bir değişime duyulan umutsuz arzu; istikrarlı bir demokrasiyi imkânsız kılan bütün bu faktörleri yaratmak oldukça zor bir iştir. Halk kendini güvende hissediyorsa politik açıdan tahrik yaratmak isteyenler kendilerini boş meydanlarda atıp tutarken bulurlar. Gerçekleşen senaryoysa şudur: İnsanlar birden bir korkuya kapılır, başka türlü şüphe etmeyecekleri tehlikelerin farkına varırlar ve ortalıkta konuşan tahrikçiler de buna tercüman olurlar.

Ortalama bir Northeimlı kendini Spiessbürger olarak görürdü; yani huzurlu, büyük sorunlardan uzak, hayatından memnun, karnı güzelce doymuş, makul umutları ve basit düzen anlayışı olan bir vatandaş. Pazar öğle sonları şehrin üst tarafında uzanan düzenli ve tarihi ormanlarda aile yürüyüşlerine çıkarlar, bakımlı patikalardan, Leine Vadisinin üzerindeki puslu batı tepelerinin seyredilebileceği noktalara yürürlerdi. Pazar akşamı yemeklerini hazmettikten sonra, ortaçağdan kalma evlerinin bulunduğu sıcak ve huzurlu şehre geri dönerlerdi. Bu düzen insanlara hayatın bir sürekliliği olduğu, eskiden kalma yaşam biçimlerinin hem ne kadar güvenilir olduğu hem de bunları miras almakla ne kadar iyi ettikleri hissini verirdi.

Fakat 1930 yılında şehirde yeni bir korku baş gösterdi. Bunalım tüm dünyayı sarmıştı ve New York Menkul Kıymetler Borsasındaki hızla düşen cari fiyatlar Almanya’nın ortasındaki bu uzak vadiyi bile etkilemişti. Northeim halkının radikalleşmesinin en büyük nedeni bu bunalım, daha doğrusu bunalımın etkilerinin sürebileceğinden duyulan korkuydu. Bunun nedeni şehrin bunalım nedeniyle büyük sıkıntılar yaşamış olması değildi. Doğrudan etkilenen tek grup işçilerdi; işlerini kaybedenler, elleri boş köşelerine sinmiş olanlar ve işsizlik parasıyla geçinmek durumunda kalmış olanlar onlardı. Fakat ne çelişkidir ki, işçiler statükonun korunması için direnirken, ekonomik kısıtlamalardan çok az etkilenmiş olan orta sınıf devrime katılmıştır”

BİRİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ
Bu hikâye Weimar Cumhuriyetinin son yıllarıyla, Üçüncü Reich’ın ilk yıllarında küçük bir Alman şehrinde olup bitenleri anlatmaktadır. Yirminci yüzyılın en önemli politik ve ahlaki sorunlarından birini ve medeni bir demokrasinin nasıl olup da nihilist bir diktatörlüğe dönüştüğünü anlama çabasının bir ürünüdür. Bu sorunu ele alırken tek bir şehrin araştırılması yöntemini seçtim çünkü Nazi devriminin yerel etkileri üzerine, olaya yakın mercekten bakan hiçbir araştırma yoktu. Brunswick Eyaletindeki Nazi-Muhalefet koalisyonu hakkında bir kitap yazılmıştı. Schleiswig-Holstein bölgelerinin Nazileşmesini konu alan başka bir kitap daha mevcuttu (her iki kitap da iktidarın fiilen ele geçirilmesinden önceki dönemi konu alıyordu).1 Fakat ben bu araştırmayı yapmadan önce, tüm Nazi Devrimi sürecini kapsayan veya belirli bir bölge üzerine odaklanan yayımlanmış herhangi bir çalışma yoktu.

Halbuki Nazilerin yerel düzeydeki etkinlikleri, Almanya’da Üçüncü Reich’ın inşasının kilit noktasıydı. Hitler iktidara gelmeden önce, yerel parti örgütlenmelerinin düzgün ve uyumlu çalışmaları sayesinde büyük destek kazanmıştı. 1933 yılının ilkbaharında iktidarın fiili olarak ele geçirilmesi tabandan gelen destek sayesinde gerçekleşmiş olsa da, Hitler’in Almanya’nın Şansölyesi konumuna gelmesi bunu kolaylaştıran ve mümkün kılan bir etkendir. Führer gücün zirvesine tırmanabildi, çünkü yandaşları aşağı seviyede, tabanda başarılıydılar.

Tek bir parça hiçbir zaman bütünü tümüyle yansıtamaz. Bu kitabın konu edindiği şehir pek çok açıdan ortalama bir Alman şehrini temsil etmez. Sakinlerini ağırlıklı olarak orta sınıfın oluşturduğu bu şehir, diğer Alman şehirlerine oranla, endüstri bölgelerinden çok taşrayla iç içeydi; Luthercilik hâkimdi; Nazizmi Almanya’nın geri kalanına nazaran çok daha erken ve güçlü bir şekilde benimsemişti. Ancak bu şehir pek çok yönden, temsili bazı özellikleri de yansıtmaktadır: Nazi Partisinin aktivizminde, Sosyal Demokratların sosyolojik açıdan güçlü ve zayıf oldukları noktalarda, milliyetçi orta sınıfın tavırlarında, oy verme eğilimlerinde, politik etkinliklerin ve partizanlık şiddetinin artışında ve -diğer şehirler benzer ayrıntılar açısından incelendiğinde muhtemelen ortaya çıkacak- başka birçok alanda temsili nitelikler taşımaktadır. Bu anlamda, tüm nitelikleri taşıyan mikro ölçekte tipik bir örnek olmasa da genel eğilimleri anlamak açısından öğretici olabilir. Bu çalışmayı, en azından, sınırlı bir bölgede Nazi Devriminin ne anlama gelebileceğini tüm yönleriyle yansıtan somut bir örnek olarak sunuyorum. Mikro ölçekteki bir örneğin dezavantajı temsili olmamasıysa, avantajı da yakından ve detaylı bir araştırmaya müsait olmasıdır. Aktörlerin sayısının az oluşu, tarihçinin tanımak için hepsini yakından inceleyebilmesine imkân verir. Değişkenler sınırlıdır ve olayların arka planı hem kavranabilir hem de görece değişmez bir nitelik taşır. İve-diyet ve gerçeklik boyutu artar. Eylemleri günlük yaşamın akışı içinde algılamak mümkündür ve böylece bireylerin neyi neden yaptıkları, Almanların neden Hitler’i iktidara taşıyacak seçimlerde bulundukları saptanabilir. İşte bu imkân beni, Nazizmin yükselişinde belki de bir dipnotluk bile yer tutmayacak bir şehrin kaderini araştırmaya sevk etti.

Devrimin, terörün, savaşın ve istilanın vahşeti bu araştırma için kullanılabilecek mevcut materyalin sayısını ve çeşidini sınırlandırmıştır. Fakat şehir halkının yardımları sayesinde var olan resmi ve kişisel dokümanların çoğuna ulaşabildim. Kasaba halkından çok sayıda insan görüşme talebimi kabul etti; böylece lider konumundaki önemli figürlere dair kafamı meşgul eden bazı soruların yanıtlarım bulabildim ve kabul edilebilir genel bir kesit elde ettim. Daha sonra onların anıları ve izlenimleri güncel dokümanlar ve gazete haberleriyle karşılaştırıldı. Sonuçta ortaya dikkate değer detaylı bir derleme çıktı; çoğu şeyi bu kitaba dahil edemediysek de doktora tezimden onlara ulaşmanız mümkün.2

Bu araştırma fikri ilk aklıma geldiğinde Connecticut Üniversitesinden Dr. Harry Marks’tan çok teşvik gördüm; kendisine bu desteği için minnettarım. Araştırma Federal Almanya Cumhuriyetinin sağladığı bir fon sayesinde gerçekleşebildi. Dr. Heinrich Eggeling bana değerli önerilerini ve pratik konularda yardımını sunarken, Dr. Karl Roskamp Alman vergi istatistikleri labirentinde yolumu bulabilmem için tecrübesiyle destek oldu. Yeniden gözden geçirilmesi gereken noktalara dair bana çeşitli önerilerde bulunan Minnesota Üniversitesindeki değerli iki hocam, Prof. Harold Deutsch ve Prof. William Wright’ın, Missouri Üniversitesinden yardımsever iki meslektaşım Prof. David Pinkney ve Prof. Roderick McGrew’in, ayrıca Prof. Gerhard L. Weinberg ve Prof. Raul Hilberg’in katkılarıysa saymakla bitmez. Eşim Lu-ella S. Allen hem eleştirel bakışıyla hem de manevi desteğiyle yanımdaydı. Her birine yaptıkları iyilikler için minnettarım ve çalışmamda onların katkılarının kolektif bir halde görülebileceği muhakkak. Öte yandan, anlatım biçimlerine ve bundan kaynaklanabilecek tüm kusurlara dair sorumluluk sadece bana aittir.

Dünyadaki tüm küçük şehirlerin iki kusuru vardır kısıtlı özel hayat ve aşırı dedikodu. Daha araştırmama başlamadan önce, yalnızca bilgi veren kişilerin ve sözü geçen tüm önemli karakterlerin değil aynı zamanda şehrin adının da gizli tutulmasına karar vermiştim. Bu sebeple ansiklopediyi veya haritayı açıp da “Thalburg” şehrini arayanlar böyle bir yer bulamayacaklar.

Bu önlem, şehrin önde gelenlerine ve görüşme yapılan herkese verdiğim sözün bir parçasıydı. Konuyla akademik anlamda ilgilenenler şehrin ve kişilerin isimlerinin yanı sıra, kullanılan kaynakların listesine Minnesota Üniversitesi Tarih Bölümündeki ilgili dosyadan ulaşabilirler.

Referans olarak görüşülen kişilere dair bilgi veren bir liste ektedir. Ayrıca görüşme yapılan herkes kitapta adının ilk geçtiği sayfadaki bir dipnotta kısaca tanıtılmıştır. Thalburgu olup da konuyla ilgili görüşülen hiçbir kimsenin gerçek ismi kullanılmamıştır. Bu kadar çok ismi uydurmak zor olduğundan, okuyucular kendi isimleriyle karşılaşırlarsa, bunun bir tesadüften ibaret olduğunu sanırım anlayacaklardır.

W.S.A.

Columbia, Missouri 1965

GÖZDEN GEÇİRİLMİŞ YENİ BASKIYA ÖNSÖZ
Yayıncım benden Hitler’in Almanya’da iktidarı ele geçirmesinin ellinci yıl dönemi vesilesiyle kitabı gözden geçirmemi istediğinde bazı kaygılarım vardı. Kitabın iyi karşılandığını düşünüyordum; eleştirmenlerin yorumları olumluydu, çalışmanın öne sürdüğü temel yorumların hiçbiri ciddi olarak sorgulanmadı, metodoloji de geçerli kabul edildi ve sonrasında pek çok akademisyen bu metodolojiye öykündü. Bir eğitmen olarak beni en çok tatmin edense kitabın lisans programlarına faydalı bulunmasıydı. Hatta kitabın, son on yedi yıl içerisinde Amerika’da Alman Tarihi derslerinde en çok okutulan kitaplardan biri olduğunu söyleyebilirim. Bence bunun nedeni tek bir şehri anlama çabasının öğrencilerin gözünü korkutmamasıydı, oysa aynı şeyi tüm bir ulusu anlama çabası için söyleyemeyiz. Altmış milyon insanı kapsadığı için son derece karmaşık görünen bir sorun, daha ufak bir topluluk içinde -aynı karmaşıklık o topluluk içerisinde de mevcut olsa bile- daha anlaşılabilir görünüyordu; en azından birçok Amerikalı öğrenci böyle hissetmişti. Kısacası eski bir sözün bilgeliğine sığındım: Kırılmadıysa yapıştırma.

Ayrıca kitabın gözden geçirilmesini anlamlı kılacak kadar yeni bilgi bulacağımdan şüpheliydim. Bunun sebebi Nazizmin yükselişiyle ilgili yeni şeyler öğrenilmemiş olması değildi ama mikro ölçekteki bir araştırmanın manası, onu belirli bir bölgeyle sınırlandırmaktır. Başka araştırmalarda geliştirilen anlayışları kullanmak geçerli bir yöntem olsa da, onların bilgilerini alıp kullanmak amaca uygun düşmeyecekti. 1965’ten bu yana, başka yerel araştırmalardan pek çok karşılaştırılabilir veri edinilmişti, bu nedenle diğer Alman şehirleriyle ilgili verileri tartışmak öğretici olabilirdi. Ama hepimiz aynı temel sonuçlara varmış gibiydik. Nazizm üzerine mikro ölçekteki araştırmalardan çıkabilecek ince ayrıntıların kapsamlı bir analiziyse, akademik dergiler için iyi bir makale olsa da muhtemelen genel okuyucu açısından çok da ilgi çekici olmayacaktı.

1971 yılında, benim analiz ettiğim bölgenin hemen üstünde yer alan bir bölgenin Nazi organizasyonu hakkında son derece öğretici bir bölgesel araştırma yayımlandı.3 Bu araştırma bende, bulgularını benim araştırmamın bulgularıyla harmanlama isteği yarattı, fakat bunu uygun bir şekilde yapabilmek için o araştırmanın verilerine uygun, kendi düzeyimde yeni bilgilere ihtiyacım vardı. Araştırmam süresince, var olan tüm doküman-ter kayıtları taradığıma emin olduğumdan ve o zamandan beri yeni bulgularla ilgili bir duyum almadığımdan, yeni bir materyal bulamayacağıma emindim. (Sonrasında gelişen olaylar, tarihsel araştırma yapanlara ders olabilecek bir hikâyedir.)

Yine de 1979 yılında Almanya’ya düzenlenen bir araştırma gezisini, Northeim’da (araştırmamın konusu olan şehir) Nazizmin yükselişiyle ilgili yeni veri bulunup bulunmadığını incelemek için bir fırsat bildim. Koblenz’in Federal Arşivlerindeki, Berlin-Danhem’in Prusya Halka Açık Devlet Arşivindeki ve Berlin Dokümantasyon Merkezindeki hükümet ve parti kayıtlarını inceledim. Her birinden az ama ilginç bilgiler edindim. Asıl ihtiyacım olan Northeim’daki Nazi Partisinin dosyalarıydı ama çok zaman önce onların Üçüncü Reich’ın yıkılışı sırasında yakıldığını söylemişlerdi.

Fakat daha önce konuyu araştıran başka akademisyenlerin keşfettiği üzere Northeim şehrinin bulunduğu Nazi bölgesinin, yani Güney Hanover-Brunswick Gau’sunun kayıtlarının çoğu hâlâ sağlamdı. Nazi Partisinin organizasyonel yapısında Almanya, her birine Gau demlen otuz beş bölgeye ayrılmıştı. Her Gauleiter -ya da başka bir deyişle Nazi bölge lideri- bölgesindeki Yerel Birimlerden sorumluydu. Ben de bu vesileyle Northeim Yerel Birimiyle Güney Hanover-Brunswick Gauleitung arasındaki yazışmalara ulaşmayı umuyordum. Eğer ortada böyle mektuplar varsa Hanover’de, Aşağı Saksonya Hükümet Arşivleri’nde olmalıydı.

Hanover’daki arşivci hemen, Northeim’la bağlı bulunduğu Gauleitung arasındaki yazışmaları bulabileceğim dosyaların listesini çıkardı ve ayrıca Northeim’a ait ilgimi çekebilecek başka dokümanların da bulunduğunu bildirdi. Bu belgeler kataloglanmamış, arşiv numaraları verilmemişti. Bu dokümanları henüz hiçbir araştırmacı görmemişti ve neredeyse altı çamaşır sepetini dolduracak kadar çok belge vardı. Bu yeni materyalin, Nazi Partisi Northeim Yerel Biriminin 1929-1938 yılları arasında yaptığı yazışmaların kopyaları olduğu meydana çıktı! Ayrıca 1940’ların başlarından kalma, kapağına arşivcinin “çok önemli değil” diye not düştüğü belgeler arasından, Northeimlılarla yapılmış, “Bireylerin Politik Güvenilirliğinin Değerlendirilmesi” konulu bin adet anket çıktı. Tüm bu belgeler II. Dünya Savaşı sırasında Gau arşivlerine taşınmış, önemsiz görüldükleri için burada unutulmuş ve böylelikle de Northeim’in Nazi kayıtlarının orijinallerinin savaş sonunda uğradığı akıbetten kurtulabilmişti. Keşfettiğim materyal, kitabımın ilk baskısını gözden geçirmemi haklı göstermekten öte gerekli kılacak nitelikteydi.

Bu dokümanların analizinden çıkan sonuçlar ilk baskıdaki çıkarımlarımla çelişmedi, tam tersine onları doğruladı. Ama bu sonuçlar bilhassa şu konularda önemli ek bilgiler de sağladı: Şehirdeki Nazi Partisinin iç işleyişi, finansman ve propaganda teknikleri, Üçüncü Reich zamanında şehir halkının üzerinde iktidar kurmak için kullanılan kontrol yöntemleri, ulusal ve bölgesel parti dairelerinin bölgelerdeki Nazileri ne ölçüde yönlendirip, ne ölçüde desteklediği. Northeim’da Nazizmin ortaya çıkış sürecine (1922-1929) ve 1935-1945 yılları arasındaki gelişimine dair yeterli miktarda materyal mevcuttu, böylelikle kitaba birkaç yeni bölüm ekleyebilecek ve parametreleri, şehrin Nazizmle ilgili geçirdiği tüm tecrübeleri başından sonuna dek kapsayacak şekilde genişletebilecektim.

Bu malzemenin bir kısmı Hitler rejiminin yapısına dair öne sürülen teorilerle ilgili tartışmaya katkıda bulunmamı mümkün kıldı.4 Diğer veriler ise, özellikle, Nazilerin günü gününe neler yaptıklarını detaylı bir şekilde öğrenebilmek açısından değerliydi. Bu, öğrencilerin şunu anlamasına yardımcı olacaktı: Nazilerin iktidara tırmanışı -dolaylı olarak belirttiği ve yol açtığı her şeyle birlikte- pek bir belirti vermeden aniden ortaya çıkabilecek gizemli bir salgın değildi. Detaylı olarak analiz edildiğinde (aynı zamanda engellenmesi de mümkün olan) Nazilerin zaferinin, kazandıkları başarıya vesile olan koşullarda uyguladıkları akıllıca (fakat anlaşılabilir) tekniklerin bir sonucu olduğu görülür. Eğer nasıl gerçekleştiğini bilirsek, benzer şeylerin tekrar yaşanmasının önüne geçebiliriz; beni bu kitabı yazmaya iten neden her şeyden önce budur.

İlk baskıyı bilen okurlar, kitabın gözden geçirilmiş bu baskısında karşıma çıkan başka bir güçlüğü daha fark edecekler. İlk baskıda şehir halkının özel hayatını korumak amacıyla “Thalburg” diye hayal ürünü bir isim kullanmıştım. Amerika ve İngiltere’deki eleştirmenler bu çabama saygı göstermişlerdi (ki Alman tarihi konusunda uzman olan birçok kişi gibi onlar aslında hangi şehirden bahsedildiğini anlamışlardı). Ama Batı Alman dergisi Der Spiegel kitabın Almanca çevirisi5 basılır basılmaz “sırrı ifşa etti” ve kitapta adı geçen kimseleri de büyük oranda tespit etti. Bu nedenle artık Northeim’ın adını kullanmamanın pek bir anlamı kalmadı. Kitapta adı geçen pek çok şahıs ilk baskıdan sonra vefat ettiği için onların de gerçek isimlerini kullandım. İsimlerini ifşa etmeme sözü verdiğim ve Der Spiegel’in listesinde yer almayan kişilerse takma adlarla yer almaya devam edecekler (bkz. Ek A). Ayrıca gelecekteki diğer araştırmacıların faydalanabilmesi için orijinal kaynaklarımın tam kimliklerini dipnotlara ekledim.

Yeni baskı için gereken araştırma finansmanını National Endowment for the Humanities kurumu sağladı. Bana ilk baskıyı hazırlarken eleştirel önerileriyle yardımcı olan herkese tekrar teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca ilk baskıdan beri geçen zaman içerisinde fikirleriyle ben teşvik eden iki akademisyene de teşekkürlerimi bildirmek istiyorum: Yale’den Prof. Henry Ashby Turner ve Oxford’dan Dr. Timothy W. Mason. Zaman zaman karmakarışık bir hal alan üslubumu daha anlaşılabilir hale getirdiği için Karen’e ve sabrı için de Will Davidson’a çok teşekkür ediyorum.

W.S.A

Buffalo, New York 1983

KİTABIN KÜNYESİ
Naziler İktidarı Nasıl Ele Geçirdi?
William Sheridan Allen
Alfa Yayıncılık / Tarih Dizisi
Türkçe
465 s. — 2. Hamur– Ciltsiz — 13 x 21 cm
İstanbul, 2016
ISBN : 9786051712567
Yayın Yönetmeni : Mustafa Küpüşoğlu
Kapak Tasarımı : Füsun Turcan Elmasoğlu
Çeviri : Zarife Biliz

İÇİNDEKİLER
Birinci Baskıya Önsöz, 11
Gözden Geçirilmiş Yeni Baskıya Önsöz, 15

DEMOKRASİNİN ÖLÜMÜ, 21

Olayın Geçtiği Yer Şehrin Anatomisi

Nazilerin Sahneye Çıkışı – Bahar-Yaz 1930
İstismar Edilen Zafer – Sonbahar-Kış 1930-1931
Otorite Yanlıları Birleşiyor – İlkbahar-Yaz 1931
Bunalımın Derinliklerinde – Sonbahar-Kış 1931-1932
Politik Kreşendo – 1932 İlkbaharı
Her Şey Dağılıyor – 1932 Yazı
Son Kış – Sonbahar-Kış 1932-1933

DİKTATÖRLÜĞÜN GELİŞİ, 229

Son Seçimler – Şubat-Mart 1933
Seçim Başarılarının Kullanımı – İlkbahar-Yaz 1933
Terör Sistemi – İlkbahar-Yaz 1933
Coşkuyu Kamçılamak – İlkbahar-Yaz 1933
Toplumun Atomize Edilmesi – İlkbahar-Yaz 1933
Olumlu Yön – İlkbahar-Yaz 1933
Tepki ve Direniş – İlkbahar-Yaz 1933
Coşkudan Ritüele – 1933 Yazı-1935 Kışı
Mühim Gerekçe – 1933 Yazı-1935 Kışı
Üçüncü Reich’ta Hayat – 1935-1945 Sonuçlar

Ekler, 437 Notlar, 460 Dizin, 461

NAZİLERİN SAHNEYE ÇIKIŞI BAHAR-YAZ 1930

Korktuğun kötülük, senin edimlerinle kesin bir gerçek halini alır. Goethe, Egmont

Kitlesel olarak aşırılığa eğilim gösterme, hoşgörüsüzlük ve radikal bir değişime duyulan umutsuz arzu; istikrarlı bir demokrasiyi imkânsız kılan bütün bu faktörleri yaratmak oldukça zor bir iştir. Halk kendini güvende hissediyorsa politik açıdan tahrik yaratmak isteyenler kendilerini boş meydanlarda atıp tutarken bulurlar. Gerçekleşen senaryoysa şudur: İnsanlar birden bir korkuya kapılır, başka türlü şüphe etmeyecekleri tehlikelerin farkına varırlar ve ortalıkta konuşan tahrikçiler de buna tercüman olurlar.

Ortalama bir Northeimlı kendini Spiessbürger olarak görürdü; yani huzurlu, büyük sorunlardan uzak, hayatından memnun, karnı güzelce doymuş, makul umutları ve basit düzen anlayışı olan bir vatandaş. Pazar öğle sonları şehrin üst tarafında uzanan düzenli ve tarihi ormanlarda aile yürüyüşlerine çıkarlar, bakımlı patikalardan, Leine Vadisinin üzerindeki puslu batı tepelerinin seyredilebileceği noktalara yürürlerdi. Pazar akşamı yemeklerini hazmettikten sonra, ortaçağdan kalma evlerinin bulunduğu sıcak ve huzurlu şehre geri dönerlerdi. Bu düzen insanlara hayatın bir sürekliliği olduğu, eskiden kalma yaşam biçimlerinin hem ne kadar güvenilir olduğu hem de bunları miras almakla ne kadar iyi ettikleri hissini verirdi.

Fakat 1930 yılında şehirde yeni bir korku baş gösterdi. Bunalım tüm dünyayı sarmıştı ve New York Menkul Kıymetler Borsasındaki hızla düşen cari fiyatlar Almanya’nın ortasındaki bu uzak vadiyi bile etkilemişti. Northeim halkının radikalleşmesinin en büyük nedeni bu bunalım, daha doğrusu bunalımın etkilerinin sürebileceğinden duyulan korkuydu. Bunun nedeni şehrin bunalım nedeniyle büyük sıkıntılar yaşamış olması değildi. Doğrudan etkilenen tek grup işçilerdi; işlerini kaybedenler, elleri boş köşelerine sinmiş olanlar ve işsizlik parasıyla geçinmek durumunda kalmış olanlar onlardı. Fakat ne çelişkidir ki, işçiler statükonun korunması için direnirken, ekonomik kısıtlamalardan çok az etkilenmiş olan orta sınıf devrime katılmıştır.1

Northeim’ın ekonomik yapısı orta sınıfı baskı altında kalmaktan korumuştu. Tüccarlar az bir iş kaybına uğramışlardı. İnşaat sektörü dışındaki zanaatkârlar yapacak pek çok iş bulabilmişti. Memurların maaşları düşürülmüş ama hiçbiri işini kaybetmemişti ve ücretleri düşse bile piyasadaki fiyatlar da aynı oranda düştüğünden durumlarında pek bir değişiklik olmamıştı. Bunalım yılları sırasında toplam birikimler az da olsa artmış ve mevduat hesaplarının sayısı da çoğalmıştı. 1933’te Northeim’ın yetişkin nüfusunun yarısından fazlasının mevduat hesabı vardı ve bunların yaklaşık yarısının hesaplarında 100 ila 500 mark arası kayda değer bir meblağ vardı.2

Fakat bunalım korkuya yol açmıştı. Kendi işleri yolunda giden işadamları Almanya’nın genel durumundan endişe ediyorlardı. Borçları toplamakta zorlanmayan bankalar kredi hisselerini azaltmaya başlamışlardı.3 Doğrudan zarar gören tek kesim işçilerdi, fakat işsizlerin gergin yüzleri şehir halkında korku yaratıyordu; kendilerine “bir sonraki ben miyim?”, “bu ne zaman sona erecek?” diye sormaya başlamışlardı. Ortada kesin cevaplar olmadığından çaresizlik giderek büyüyordu.

Bu durumda, Nazilerin sesi duyulmaya başladı. Northeim daha önceleri NSDAP’ı* umursamazdı (tıpkı, daha çok yabancıların işi olan Jung deutsche Orden çatışması sonrasında diğer tüm aşırı grupları umursamadığı gibi); 1928’de Nazi Partisi Northeim’da 123 oy almıştı -yani toplam oyun % 2 1/3’ünü 1929’daki yerel seçimlerde 5133 oyun 213’ünü alabilmişlerdi.4 Bunalımdan önce Northeim’da önemsiz bir kesimdiler.

Gerçekten de 1929’un başında Northeim’daki Nazi Partisinin sadece beş üyesi vardı; bu sayı, NSDAP’ın en küçük birimi olan “Yerel Birim”i oluşturmak için bile çok azdı.5 I. Dünya Savaşını takip eden fırtınalı olayların izleri olmasaydı bu sayıya bile ulaşacakları şüpheliydi.

Weimar Cumhuriyetinin ilk yıllarında Almanya’nın her yerinde olduğu gibi Northeim’da da Almanya’nın yenilmesini, devrimi ve sonucunda oluşan demokrasiyi kabullenemeyenler vardı. Genelde moderniteye -yani liberalizme, kozmopolit kültüre, açık bir topluma, endüstrileşmiş rekabet ekonomisine ve güçlü işçi hareketine- bütünüyle karşıydılar. Bu tip kişiler toplu olarak radikal bir sağ kanat oluşturuyorlardı, fakat daha tam ifadesini bulmamış hatta çelişkili hoşnutsuzluklarını dile getirmek için etkin bir organizasyona sahip değillerdi. Daha net bir şekilde ortaya koymak gerekirse, ülkenin her tarafında radikal sağcı gruplar pıtrak gibi ortaya çıktığından çok fazla organizasyon mevcuttu ama bunların hiçbiri etkin değildi.6 Bu gruplar arasında yeni doğmuş Nazi Partisi de bulunuyordu ve bu parti Almanya’nın güneyinde hızla büyümesine rağmen, Northeim’ın da içinde bulunduğu kuzey bölgelerinde pek varlığı hissedilmiyordu.

Şehrin kuzeyindeki endüstri şehri Hanover’de yaşayan ve I. Dünya Savaşı sırasında Polonya’da görev yaparken Yahudi düşmanlığı paranoyasına kapılmış olan eski bir polis memuru, Hitler’in Yahudiler hakkındaki düşüncelerinin kendininkilerle örtüştüğünü fark edince NSDAP’a katıldı. I. Dünya Savaşı sırasında tarafsız kalan İspanya’da bulunan ve bu durumu Ha-nover’e döndükten sonra aşırı milliyetçi olarak telafi etmeye çalışan işsiz bir girişimci de bu eski polis memuruna katılınca, 1921’in yazında Nazi Yerel Grubu kurulmuş oldu.7 Northeim’ın güneyinde bir üniversite şehri olan Göttingen’deki bir grup öğrenci -bu gruba liderlik eden kişi daha sonra sahte bir doktor olarak boy gösterecekti- Şubat 1922’de partinin bir başka kolunu oluşturdu.8 Göttingen’deki yeni üyeleri Nazizmin bir başka yönü cezbediyordu: Almanya’daki katı sınıf ayrımının yerine görünce endişelenmeye başladılar. Hanover’deki ilk Nazilerin çoğu işçilerin düşmanlığından yılmış, diğerleriyse giderek daha da fanatikleşmişlerdi.10

1922 Haziranında Cumhuriyetin Dışişleri Bakanı Walter Rathenau’nun Freikorps tetikçileri tarafından suikasta uğramasıyla bu çelişki doruğa ulaştı. Northeim’ın etrafını saran bölgedeki işçiler büyük bir kızgınlıkla patladılar. Onlar Alman sağının çeşitli biçimler alabilen katmanları arasındaki hassas ideolojik ayrımlarla ilgilenmiyorlardı; tüm sağ kanat suikastçıların tarafında gözüküyordu. Rathenau’nun katlinden hemen sonra Leine Vadisinde anti sağa bir linç atmosferi hâkim oldu. Nort-heim’a komşu şehirlerde muhafazakâr liderler dövülüp, ölümle tehdit ediliyor veya güvenlikleri için karakollara sığınmak zorunda kalıyorlardı. Northeim’daysa, birinci bölümde de bahsedildiği üzere, Einbeckli işçilerle Göttingenli öğrenciler arasında yoğun sokak çatışmaları yaşandı.11 Bu çatışmadan sonra Nazi-lerden bazıları silah taşımaya başladı.12 Bir kısım Northeimlı için en uç seçeneğe başvurma zamanı gelmişti ve şehirde Nazi Partisinin -1922 Sonbaharında kayıtlara geçen- ilk “Yerel Bi-rim”i böylece kurulmuş oldu.

Kurucular orta sınıfa mensup genç erkeklerden oluşan küçük bir gruptu. Northeim’da öne çıkan lider Ernst Girmann, bu ilk Nazilerin tipik bir örneğiydi. Babası (bir hırdavat dükkânı sahibiydi) Helmstedt doğumlu olduğundan, şehir halkına göre bir “yabancı”ydı. Girmann 1896’da Northeim’da doğmuş, Gymnasi-um’un üst sınıflarına dek eğitim görmüş ama üniversiteye gitmek yerine mesleki eğitim almıştı. Asıl eğitimiyse savaştı. On sekiz yaşından yirmi iki yaşına kadar (1915-1918) Almanya ordusu için Fransa’da, Galiçya’da ve Rusya’da hizmet vermiş, göğsünden yaralanıp ikinci sınıf Demir Haç nişanı kazanmış ve savaşı üsteğmen olarak tamamlamıştı. 1919’da Jung deutsche Orden’a ve Nasyonalist Partiye katılmıştı. Bir Lutherci olarak vaftiz edilmiş ama daha sonra kendini “Gottgläubig” (bir tanrının varlığına inanan) olarak tanımlamıştı. O zamanlar çekilmiş resimlerinden birine yarık çenesi, ince dudakları, sert bakan gri gözleriyle, oldukça genç ama ıstırap dolu bir yüz yansımıştır (Nazi Partisine katılıp da Northeim’da lider konumuna geldiğinde yirmi altı yaşındaydı). Koyu sarı saçları tam ortadan ikiye ayrılmış ve düzgün bir şekilde briyantinlenmişti. Üye numarası 4294’tü.13

Ernst Girmann ile beraber, üç yaş büyük ağabeyi Karl, kita-bevi sahibi Wilhelm Spannaus (yaş otuz beş), muhasebeci Heinrich Böhme (yaş on dokuz) ve ufak bir işletmenin sahibi olan Rudolf Ernst (yaş otuz üç) de partiye katılmıştı. Başka birkaç kişiyi daha kaydettilerse de bu üyelerin kaydı bulunamadı.14

Northeim’daki bu ilk Nazi organizasyonunun kurulmasından hemen sonra 17 Kasım 1922’de parti Prusya’da bütünüyle yasaklandı. Tabii ki Naziler gizlice buluşmaya devam ettiler, fakat üye aidatı toplayamadıkları ve aleni bir şekilde ajitasyon yapamadıkları için parti düşüşe geçti. Hitler’in Kasım 1923’teki “Birahane Darbesi”nden sonra ise Nazi Partisi Almanya’nın tamamında yasadışı ilan edildi. Hitler hapse atıldı ve parti hiziplere ayrıldı; bunun üzerine üye kazanmaktan çok kasvetli doktrinel tartışmalara vakit harcamaya başladılar, hepsinden beteri ise Almanya’nın çok katmanlı krizden çıkması oldu. Enflasyon durdu, politik istikrar geri geldi ve Weimar Cumhuriyetinin istikrarlı dönemi (1924-1929) başladı. Haziran 1924’te Hanover’deki Nazi lideri Northeim’da, ilki “Nazi Programının Temeli olarak Görev”, ikincisi ise “Uzmanların Kanıtlarıyla Takas edilen Almanya” konulu iki konuşma yaptı, fakat fazla ilgi toplayamadık15 1924 yılında hizip liderlerinden biri (Nasyonal Sosyalist Kurtuluş Partisinden) Northeim’ı ziyaret etti ve Nazi-lerin Ernst Girmann’ın sıkı kontrolü altında olduğunu bildirdi.16

Hitler hapisten çıktı ve Şubat 1925’te partiyi tekrar kurdu. Hemen ardından Northeim Yerel Birimi 12 üyeyle yeniden kuruldu.17 Fakat ilk heyecanı yaratan atmosfer o anda mevcut değildi ve parti yerinde saymaya devam etti; sadece Northeim’da değil tüm bölgede durum böyleydi. 1 Ocak 1926’da Gau Hanover 1860 üyeye sahipti; bir sene sonra bu sayı 2441 oldu. 1927 ve 1928 yılları boyunca bu Gau’nun üye sayısı artış göstermeyerek 2500 kişi civarında kaldı. Ayda ortalama 100 kişi katılıyor ama katılanın yarısı kadar da ayrılan oluyordu; Kasım 1927’de 34 kişi katılmış, 65 kişiyse ayrılmıştı. Nihayetinde büyüme durmuştu veya en azından Nazizmin beslediği zafer umutlarını karşılayacak hiçbir şey yoktu.18

Northeim’da da aynı hikâye söz konusuydu. Yıllar geçtikçe üye sayısı azalmaktaydı. Girmann artık Yerel Birimin lideri değildi, yerini bir başka küçük girişimci olan Rudolf Ernst almıştı. Ernst depresyonun ve iflasın eşiğindeydi ve Northeim’dan uzaklaştırılarak Berlin’e gönderildi (1930’da). O zamanlar çekilmiş bir resminde şişman, kalın enseli, kel ve yuvarlak kafalı, Hitler bıyıklı biri olarak görünmektedir.19 Enerjik değildi. Pek çok Northeimlıya göre Nazi Partisi neredeyse yok olmuştu. Bir Northeimlının tabiriyle ortaya çıkmaları fırtınalı geçmişin bir kalıntısıydı; bu ifade NSDAP’ın, Weimar Cumhuriyetinin sakin geçen orta dönemlerindeki gerçek konumunu ifade etmekteydi.

Fakat bu huzurlu görüntünün ardında bölgede Nazizmin yeniden doğuşunu besleyecek koşullar da gelişmekteydi. Bunalım öncesinde bile orta sınıflar, özellikle küçük çiftlik sahipleri durumlarını sorunsuz görmüyorlardı; bu hissi oluşturansa yükselen vergiler, kısıtlı krediler, modern ekonominin rekabeti ve hükümetin solcuların elinde olmasıydı.20 Ayrıca geleneksel orta sınıf siyasi partileri kargaşa içindeydi.21 Northeim’ın çevresindeki bölgede, geleneksel partilerinden kopup başıboş kalan en büyük muhafazakâr oy grubu “Guelph’lere” – Deutsch-Hannoversche Partei- ait olandı. Bu, on dokuzuncu yüzyılda kurulmuş, devletin sağ kanadını temsil eden ve tahminen bölücü bir hareketti. Destekçileri genelde “bilhassa en eski Guelph topraklarında yaşayan (Northeim çevresini de kapsayan bir alan) taşra orta sınıfıydı; köylüler, dükkân sahipleri ve zanaatkâr-lar.”22 Şaşırtıcı bir şekilde kayda değer bir desteğe sahiptiler: 1924’te, eski Hanover Krallığını Prusya’dan ayırmak amacıyla Guelphler’in desteğiyle yapılan bir referandumda, Hanover Bölgesindeki oy sahiplerinin tamamının yaklaşık dörtte biri oy kullanmıştı ve 1928’deki Reichstag [Parlamento] seçimlerindeyse Guelph’ler Northeim İlçe Bölgesindeki oyların yüzde 20,4’ünü almışlardı (1930’da yüzde 5,3’ünü; 1932’de ise 0,5’ini alacaklardı).23 “Guelph” Partisi gittikçe önemini yitirse de takipçilerinin kırgınlığı sürdü. Oyları çöpe gitmişti. Fakat 1929 yılında, en azından Northeim civarındaki köylerde potansiyel bir Nazi seçim bölgesi oluşmaya başlamıştı.

Ayrıca, Naziler hareketsiz geçirdikleri bu yılları propaganda mekanizmalarını geliştirmek için kullanmışlardı ve bu mekanizmaları, artık radikal bir harekete hazır hale gelmiş olan orta sınıfa yönelttiler.24 1925-1928 arasındaki dönemde Nazi propagandası genel olarak işçi sınıfını hedeflemekte ve baskın bir Yahudi düşmanlığı içermekteydi. Bu yolla geniş bir bağnaz grubunu toparlamayı başardılar fakat üye sayılarından da anlaşıldığı üzere kitlesel bir hareket için yeterli sayıya ulaşamadılar. 1928’teki ulusal seçimler, 1924’ten beri uygulanan taktiklerin ilk gerçek sınanmasıydı. NSDAP Aşağı Saksonya’da oyların yüzde 4,4’ini aldı. Northeim İlçesindeki oyların yüzde 4,2’si, Northeim’daysa yüzde 2,3’ü onlara gitti.25

Üye sayıları ve oy sonuçları çeşitli faktörleri yansıtmakla beraber, toplantılara katılım ve konuşmalara verilen tepkiler, toplantı konularının ve konuşmacıların seçtiği temaların ne kadar etkili olduğunu kesin bir şekilde test etmekteydi. Toplantılara ancak biletle katılınabildiğinden, Naziler katılım kayıtlarını eksiksiz olarak tutabiliyorlardı. Her konuşmacının yarattığı heyecan bir sonraki toplantıyı takip eden gruptan anlaşılıyordu. 1928 seçim kampanyasından sonra Gau Güney Hanover Brunswick, toplantılardan elde edilen kârın yetersiz olduğuna karar verdi. Bir yerel lider kendi şehrinde yapılmış beş konuşma hakkında rapor vermişti; bunlardan dördü zarardayken, biri sadece iki mark üç feniklik bir kazanç sağlamıştı (reklam, salon kirası ve konuşmacıya ödenenden sonra elde kalan meblağ). Raporu veren kişi 113.22 RM’lik ödenek istediğinde Gau buna büyük tepki gösterdi. Gau’nun hedefi Yerel Birimlere para harcamak değil onların etkinliklerinden kazanç sağlamaktı.26

Böylelikle 1928 yılının sonlarında Nazilerin propagandalarının hedef ve içeriğini değiştirmeleri için güçlü sebepler oluşmuştu ve Hitler’in emriyle bu değişiklik gerçekleştirildi. Yine de işçileri kazanmak için süreğen çaba gösteriyorlardı ve Yahudi düşmanlığından vazgeçmemekle birlikte, artık ilgilerini Nazizme yanıt veren gruplar ve sonuç getiren propaganda temaları üzerinde yoğunlaştırıyorlardı. Yani öncelikli olarak, Weimar Cumhuriyetinin ekonomi politikalarına saldıran, anti-Marksist içerikli bir söylemle küçük işletme sahiplerine, dükkân sahiplerine ve taşra nüfusa hitap ediyorlardı.27

Kullanılan metotlara gelince, temel tekniklerde olmasa da vurguda bir değişim vardı. Toplantılarda yapılan konuşmalar hâlâ propagandanın temel aracı olmayı sürdürüyordu; konuşmacılar dinleyicilerin önünde 1925’ten beri geliştirilen yöntemleri kullanmaya devam ediyorlardı. Gau elinde, her biri farklı konularda uzman sabit bir potansiyel hatip listesi bulunduruyor ve liderlerin talep ettiği tarihte bu hatiplerin konuşma yapılacak yere ulaşmasını sağlıyordu. Yerel liderler olumlu tepki alacaklarını bekledikleri bir konuşmacıyı ve konuyu seçerlerdi. Yerel liderler konuşmacının yol, konaklama ve yemek masraflarını, ayrıca konuşma başına yaklaşık 10-20 RM olan ücretini karşılamak durumunda olduklarından, gerçekten başarılı olacaklarına inandıkları konuşmalarla ilgilenirlerdi. Toplantının sonundaki kâr veya zarar başarıyı belirlerdi.

Bu sistem yerel düzeyde esneklik ve sabit bir veri akışını sağlıyordu, böylece Nazizm gibi kuramsal bir hareket bile koşullara uymaya oldukça açık bir hal aldı. Hemen her şey enerjik ve becerikli yerel liderlere bağlıydı. Gauleitung “hatip bürosu”-nu elinde tutar ama sadece liderlere yönelik ara sıra düzenlenen özel konferanslar dışında yerel organizasyonlara doğrudan destek vermezdi. Gaunun esas olarak yaptığı, Yerel Birimlerde ve bölgelerde iç organizasyonu düzenlemek ve onlardan para toplamaktı.28 Fakat toplantılardaki konuşmalarla yürütülen bütün bu propaganda sistemi neyin işe yaradığı, neyinse yaramadığına dair oldukça duyarlı bir yapıdaydı; artık sistem kendi kendini düzeltiyordu.

Böylece 1929’un başında, Gau Güney Hanover-Brunswick’te Nazi Partisi, alımlayıcı hale geçmiş bir seçmen kitlesi, doğrudan onlara yönelik bir propaganda ve mevcut sıkıntılara incelikle ayarlanmış propagandif bir konuşma sistemi sayesinde büyümeye başladı. 1929’un ilk altı ayında Gau 1166 yeni üye kaydederken ayrılan üye sayısı sadece 184’tü; böylece net olarak 982 kişi kazanılmış oluyordu ki bu rakam toplam üye sayısında (2268’den 3250’ye) büyük bir artış demekti.29

Northeim’da Nazilerin tekrar dirilişi 1929 yazında başladı. 22 Mayısta dört üye, uyuşuk Rudolf Ernst’in bir şeyler becermesini beklemektense inisiyatifi ellerine almaya karar verdiler. Her pazartesi yarı özel toplantılarda konuşma yapması için Göttingen’den bir Nazi getiriyorlardı. Bu toplantılar Northeim Sığır Mezat Binasında yapılıyordu. Nazi sempatizanı olan bina sahibi onlara karşılıksız bir oda tahsis etmişti. Ernst’in liderliği sürecekti ama artık işler ortak çabayla yürüyecekti. 27 Mayıs-29 Temmuz tarihleri arasında sekiz “tartışma gecesi” düzenlendi. Başta sadece on beş kişilik bir katılım varken, sonraları bu sayı ortalama kırka çıktı; bunların on beşi parti üyeliğine baş vururken daha fazlası Gau gazetesine abone oldu. Toplantılar temel Nazi ideolojisi üzerineydi:

27 Mayıs Neden Kendimize Nasyonal Sosyalist AlMan İşçi Partisi Diyoruz?
3 Haziran Nazi Partisinin Programı, I. Bölüm.
10 Haziran Nazi Partisinin Programı, II. Bölüm.
17 Haziran Faiz Köleliğini Ortadan Kaldırmak
1 Temmuz Uluslarüstü Güçler.
8 Temmuz Sion Bilgeleri Protokolü.
22 Temmuz Nazizm, Liberalizm ve Marksizm.
29 Temmuz Young Plan.

Son toplantıdan sonraki gün Rudolf Ernst Gauleiter’e sevinç dolu bir rapor yolladı ve propaganda broşürleriyle, başvuru formlarının yanı sıra (artık Yerel Birim olmak için gereken asgari rakamın yani on beş üyenin üzerine çıktıklarından) Nort-heim’a tekrar Yerel Birim statüsü verilmesini istedi.30 Wall Stre-et’teki borsa faciasından üç ay önce Nazizm Northeim’da kendi üyelerinin inisiyatifiyle hayata dönmüştü.

İki istisna dışında (bir makinist ve bir şoför) yeni üyelerin tamamını küçük işyeri sahipleri ve zanaatkârlar oluşturuyordu ve çoğu yirmili yaşlardaydı.31 Partiye, mensup oldukları orta sınıfın yeteneklerini ve gençlik dolu enerjilerini taşımışlardı. Gauleitungdan sürekli olarak konuşmacı talep ediyor ve Nazi Partisinin bir Yerel Birimi olarak nasıl faaliyet göstereceklerine dair bilgi istiyorlardı. Gauleitung artan talep nedeniyle programlarının çok sıkışık olduğunu belirtmekle birlikte konuşmacı talebine elindeki mevcut konuşmacılarla yanıt vermiş ve bir Yerel Birim için gereken formları ve talimatları içeren bir dosya göndereceğine söz vermişti. Konuşmacılar gelmiş fakat dosya sonbaharın sonlarına dek gönderilmemişti ve o zamana dek Yerel Birim kendi başının çaresine bakmıştı.32 Ekim ayına dek Northeim Yerel Birimi yirmi dört yeni üye kaydetmiş, buna karşılık, taşındığı veya üye aidatlarını ödemediği için birkaç üyesini kaybetmişti.33 Kasımda on altı yeni başvuru daha aldıklarında Yerel Birim panik içinde propaganda afişleri istemekteydi (Gau elinde afiş olmadığını ve kendi başının çaresine bakmalarını söylemişti).34 Birimin 11 Kasımda düzenlediği halka açık bir toplantıya (Alman İşçilerinin Marksist İhaneti), 22.90 RM ödeyerek, 120 kişi katıldı. Toplantıya katılanların altısı Nazi Partisine üye olmaya karar vermişti.35 Fakat bu zamana dek Yerel Birimin dosyaları hâlâ bir düzene girmemişti ve üyeler Gauleitung’dan yana yakıla, konuşmacı ve organizatör olarak hizmet verecek kalıcı bir eleman istiyorlardı.36 Rudolf Ernst’in işi başından aşkındı ve diğer hepsinin de bütün gün çalıştıkları işleri vardı.

Böylece 1929’un sonlarına doğru, sadece beş üyenin olduğu ve hiçbir toplantının yapılmadığı geçen aralık ayından bu yana işler hayli değişmişti. Bu haliyle bile Northeim’daki Nazi hareketi kitlesel bir hareket olmaktan uzaktı. Bir toplantıya 120 kişi toplamak büyük bir başarı olmakla beraber Hitler’in fikirlerini, ekseriyetle Nazileri hâlâ önemsemeyen Northeimlıların geri kalanına ulaştıracak bir başarı değildi.

Nazilerin çabaları ise tam aksini hedefliyordu bu yüzden yeni Yerel Birim Nazi fikirlerim dur durak bilmeden halkın önüne sürmekteydi. 1930’un ilk aylarında NSDAP yaklaşık her iki haftada bir, “Büyük Uluslararası Kapitalistlerin Faiz-Kölesi Alman İşçileri” veya “Nasyonal Sosyalist Devlet İçinde Orta Sınıf Nasıl Korunur?” gibi konu başlıklarıyla tanıtılan toplantılar yapıyordu. Nazi toplantılarının çoğunda olduğu gibi bu toplantılara da dışarıdan bir konuşmacı katılıyor, konuşmanın sonunda bir tartışma oluyor ve toplantıya katılanlardan 30 fenik (iki ekmek parası) giriş parası almıyordu. Toplantılar, Sosyalistlere göre Nazilerin “herkesin elindeki kendine” sloganına örnek oluşturarak, Northeim Sığır Mezat Binasında düzenleniyordu. Bunun yanı sıra salon Nazilerin ihtiyaçlarını tamı tamına karşılamaktaydı. Kirası ucuzdu, Nazilerin taşra halkıyla bağlantılarını vurguluyordu ve katılım az olduğunda bunun göze çarpmasına el vermeyecek ölçüde küçüktü. Bu önemli bir özellikti çünkü 1930’un ilk aylarında toplantılara katılım nispeten düşük olmaya devam ediyordu.37

Fakat toplantıların hiçbir etkisinin olmadığı da iddia edilemezdi çünkü Naziler için bir imaj yaratılmasına katkıda bulunuyordu. Ortalama bir Northeimlının bakış açısına göre Naziler güçlü, gayretkeş, kendini adamış ve genç insanlardan oluşuyordu. Bir ev hanımı bunu net bir şekilde şöyle ifade etmiştir:

NSDAP’ın mevkileri genç insanlarla doluydu. Tüm bu ciddi insanlar partiye sosyal adalet yanlısı ve işsizlik karşıtı oldukları için katılmışlardı. Naziler etraflarına bitmez tükenmez bir enerji yayıyorlardı. Ortalıkta hep bir gamalı haç görebilirdiniz, ya Nazilerin dağıttıkları broşürlerin üzerinde ya da boyayla çizilmiş olarak kaldıranlarda. Her ne kadar partinin bünyesinde çokça sorguladığım şeyler olsa da yaydıkları güç duygusuna kapılmıştım.38

Yani süreğen Nazi faaliyetlerinin bir işlevi de, Northeimlı-lara, Nazilerin savundukları fikirlere gerçekten inandıklarını göstermekti. Fakat kimdi bu Naziler? 1930’da Northeimlıların çoğu bu soruya cevap vermekte zorlanırdı zira Naziler kişi olarak halkın gözü önünde değillerdi. Yine de Northeimlıların çoğunun Hitler’in partisine üye olduklarını bildiren birer kimliği vardı; Broad Caddedeki bir kitabevinin sahibi olan Wilhelm Spannaus. Wilhelm Spannaus Northeim’ın köklü ailelerinden birine mensuptu; şehirdeki ilk kitabevini açan babasıydı. Ağabeylerinden biri I. Dünya Savaşına katılmış ve hayatını yitirmişti; bir diğer ağabeyi ise üniversitede hocaydı. Wilhelm 19121921 yılları arası Güney Amerika’da yaşamış, bu süre içinde oradaki bir Alman lisesinde öğretmenlik yapmış ve sonra da geri dönüp kitabevini devralmıştı:

Renanya eyaletindeki Spartakistler ayaklanmasının hemen sonrasında Almanya’ya döndüm; geldiğim trenin neredeyse tüm pencereleri kırıktı ve enflasyon inanılmaz oranda yükselmişti.

Almanya’dan gücünün zirvesindeyken ve Wilhelm Reich’ı-nın şanı içerisindeyken ayrılmıştım. Ve geri döndüğümde anavatanımı Sosyalist bir cumhuriyetin harabesi halinde buldum.39

Yurtdışında geçirdiği yıllarda Spannaus, Houston Stewart Chamberlain’in yazılarına hayranlık duymaya başlamıştı. Münih Putsch’undanhemen önce, bir edebiyat söyleşisinde Chamberlain’in Hitler için “gözlerim kapalı takip edeceğim adam” dediğini işitmiş ve nihayetinde Northeim’da NSDAP’ın ilk üyesi olmuştu.

Wilhelm Spannaus Northeim’da çok sevilirdi. İnce yapılı, canlı biriydi; kibar, sevecen ve arkadaş canlısı olmakla beraber insanların saygısını kazanacak kadar düşünceli ve mesafeliydi. Şehir halkının hayran olduğu pek çok yazar ve şairle tanıştığından ve Northeim Konferans Cemiyetinin başkanı olduğundan kitabevi şehrin entelektüel merkeziydi. Ayrıca Lutherci kilisenin seçkin bir üyesiydi. “Wilhelm Spannaus sırtında ağır bir sorumluluk taşıyor, çünkü NSDAP’a katılan pek çok insanın örnek aldığı kişi oydu” diye belirtmiştir bir Northeimlı. “İnsanlar ‘eğer o içindeyse, orası doğru yer olmalıdır’ diyorlardı.”40

O zamanlar Northeimlılar bölgelerindeki Nazilerin kimler olduklarını bilmiyorlardı. 1930 Ocağında Yerel Birimin 58 üyesi vardı fakat bunların çoğu Northeim civarındaki köylerde yaşıyordu.41 Bu aylarda Nazilerin esas olarak çoğaldığı yer taşraydı. Ocak 1930’da Northeim Bölgesinde Nazilerin 230’dan fazla üyesi vardı, bunların çoğu Yerel Birime dahil değillerdi ama konuşmacı isteyip duruyorlardı.42 Yerel Birimin üye sayısı da sabit değildi. Her ay bir dolu üye katılır ama katılanların yarısı kadarı da ya üyelik aidatlarını ödemediklerinden ya da başka yere taşındıklarından ayrılırdı.43 Bunları takip etmek Yerel Birim lideri Rudolf Ernst’in ve gönüllü çalışan yardımcılarının kapasitesini aşıyordu. Israrcı isteklere dayanamayan Gau sonunda, Şubat 1930’da, Northeim İlçesine yönetici müdür sıfatıyla bir Nazi atadı (müdürün aylık 100 RM olan maaşını Northeim Nazileri ödeyeceklerdi) fakat atanan müdür beceriksiz çıktı ve Nisan ayında işten çıkarıldı.44 Sonunda Northeim-lılar kendi içlerinden birini, Gauleiter’in mayısta “İlçe Lideri ve Yerel Birim Lider Vekili” atadığı Walter Steineck’ı bu göreve getirdiler. Ernst Girmann, Steineck’in Northeim’daki yardımcısı konumuna getirildi; Steineck daha kazançlı olan ilçeye odaklanırken, Girmann da şehrin organizasyonunu etkin bir şekilde yönetti.45

Walter Steineck da bir başka “yabancı”ydı (1889’da Dort-mund’ta doğmuştu). Haziran 1929’da Northeim Yerel Biriminin yeniden kuruluşu sırasında Nazilere katılmıştı. Tarım araçları satıyor ve satış yapmak için düzenlediği geziler vesilesiyle taşra hinterlandını iyi tanıyordu. Bu yüzden ilçe lideri olmaya uygun biriydi; iş tecrübesi sayesinde toplantıların organizasyonunda, Nazi propaganda materyallerinin dağıtımında, üye kayıtlarının ve görev çizelgelerinin takibinde etkin olabiliyordu. Hem Gau hem de Yerel Birim çalışmasından memnundu, ayrıca kendi işinden yeterince kazandığından NSDAP’tan ayrıca maaş almıyordu.46 Öte yandan Northeimlılar Steineck’i pek tanımıyorlardı. Girmann’ı babasının hırdavat dükkânından ve 1930’da partiye katılmış olan Hermann Denzler’i de şehirde esnaflık yaptığından dolayı tanıyorlardı. Otuz yaşındaki Denzler, Broad Caddesindeki ufak bir manifatura dükkânının sahibiydi. I. Dünya Savaşının son yılında prestij sahibi Koruma Alayında görev almıştı ve Nazi olduktan kısa bir süre sonra Fırtına Birliğine katılıp onların Northeim lideri olmuştu. Daha sonra SS lideri olup nihayetinde de Gestapo’ya katılacaktı.47 Hem görünüşü hem davranışları bir kabadayı gibiydi; şehir halkı onu, saldırgan tavırlarından rahatsız oldukları Ernst Girmann ile bir tutardı. Northeimlılara göre bu tiplemeler Nazi hareketinin uç kanadıydılar. Fakat Nazizm Northeim’da ani bir gelişim gösterdiğinden, başlangıçta halkın çoğunluğu gerçek Nazilerin kimler olduğunu ayırt etmekte güçlük çekiyordu. En kolayı, hareketi Wilhelm Spannaus gibi ciddi bir isimle özdeşleştirmekti; onu herkes tanırdı.

Peki Wilhelm Spannaus gibi adamları Nazi hareketinin içine hangi fikirler çekmişti? Northeimlılar için NSDAP öncelikle anti-Marksist bir partiydi.48 Marksizm denince bir Northeimlı-nın aklına gelen şey olasılıkla, şehirdeki son seçimlerde 5372 oydan sadece 28’ini alan komünistler olamazdı. Northeim’daki “Marksist” parti, Sosyal Demokrat Parti -SPD- yani Sosyalistlerdi. Sosyalistler Northeim’daki hâkim siyasi güçtü. 1928 seçimlerinde toplam oyun yaklaşık yüzde 45’ini, yani diğer üç büyük partinin toplam oyundan fazlasını almışlardı.

SPD’nin devrimci bir parti olmaması (tersine statükoyu koruma yanlısıydı) ve “Marksist”liğinin sadece lafta kalması şehir halkının pek umurunda değildi. Sosyalistler kızıl bayrak taşır, Enternasyonal’i söylerlerdi. Almanya’nın parlak dönemlerinde onlara karşı kanunlar çıkarılmıştı. 1918’de yaşanan yıkımla öz-deşleştirilmişlerdi. Proletaryayı, pis pis kokan işçileri ve sakin durmaktan hoşlanmayan işsizleri temsil ederlerdi. Marksiz-mi ve sınıf mücadelesini savunurlardı. Belediye Meclisindeki liderlerinin olmadık işleri vardı; “yağcı,” “sendika sekreteri” “takipçi” gibi. Onlarla gündelik hayatta karşılaşmazdınız ama yine de alıngan, saldırgan ve talepkâr halleriyle Belediye Bina-sındaydılar. Bu radikal eşitlik havarilerine muhalefet yapmak bunalım döneminde en önemli meselelerdendi.

Tüm bunlar, Nazilerin gayet net bir şekilde anladığı orta sınıf düşünme tarzının unsurlarıydı. Sosyalistler kendi adlarına Nazizm tehdidini oldukça erken fark ettiler. Sosyalistlerin milis örgütlenmesi Reichsbanner, 1930 Martındaki Northeim İlçe konferansında “NSDAP’ın haydutça tavırlarına… karşı enerjik dire-niş”e çağıran, eyleme geçmeyi talep eden, “aksi halde yoldaşların bu işi kendi bildikleri yolla halledeceğini” açıklayan bir bildiri sundu.49 Bundan bir ay sonra Reischsbanner, sendikalar, SPD ve ufacık Demokrat Parti bir araya gelerek, Nazilere karşı muazzam bir gösteri organize etti. Gösteri kapsamında bir dizi yürüyüş, Market Meydanında bir miting ve dev atış salonu 1910’er Zelt de “Diktatörlük mü, Demokrasi mi?” başlıklı bir konuşma vardı. Gösterinin 27 Nisan Pazar günü yapılması kararlaştırıldı. Bu tam da Nazilerin beklediği şeydi. Sosyalistlerin gösterinin duyurusunu yapmalarından üç gün sonra, NSDAP’ın Northeim Yerel Birimi, Sosyalistlerin gösterileriyle aynı günde yapılacak bir dizi etkinliğin duyurusunu yapmaya başladı: Bando eşliğinde bir yürüyüş, ardından Market Meydanında bir miting ve bir Nazi milletvekilinin de katılacağı “Sığır Mezat Halinde Dev Bir Toplantı.” Üstüne üstlük Nazilerin programı SPD’nin programıyla bire bir çakışıyordu; her iki yürüyüş de öğleden sonra birde, Market Meydanındaki konuşmalar da ikide başlayacaktı.50

Böylesi bir karmaşayla polisin baş edebilmesine imkân yoktu. Daha önceki şiddet olayları nedeniyle Prusya Hükümeti her türlü açık hava toplantısını ve siyasi nitelik taşıyan yürüyüşleri üç ay boyunca yasaklamış ve bu yasak tam 30 Mart 1930’a dek sürmüştü.51 İki duyurunun da yapıldığı hafta iki çatışma patlak verdi. Market Meydanınındaki bir meyhanenin önünde çıkan ilk olayda on tane Naziyle Sosyalistlerin kısa süren bir kavgaya tutuşması sonucu bir kişi ambulansla hastaneye kaldırıldı. Şehrin üst kısmındaki ormanda çıkan diğer kavgaya on bir kişi karışmış ve birinin burnu kırılmıştı52 Bu gergin durum nedeniyle polis 27 Nisanda yapılması planlanan iki mitingi de yasakladı.

Bu durum Nazilere yeni bir açılım sağladı. Üzerine “Trotz Verbot-Nicht Tat!” (Yasağa Rağmen Ölmedik) yazılı bir pankartla, mitingin planlandığı gibi gerçekleşeceği ama Northeim’dan iki mil ötede bir köyde yapılacağını duyurdular. Naziler bu toplantıyı tüm bölgeden topladıkları iki binden fazla kişiyle yaptılar. Fırtına Birliği, GGZ’nin “Nazi fikirlerinin etkileyici bir şekilde kabul edilmesi” olarak tanımladığı sekiz yüz kişilik bir yürüyüş yaptı. Etkinlikten sonra Fırtına Birliğinin üç kamyon dolusu neferi Northeim’ı bir baştan bir başa dolaşıp broşür dağıttı.53 Bu kadar hızlı bir organizasyon yeteneği sergileyerek Naziler sırf Sosyalistlerin toplantısını engellemekle kalmadılar, bunun yanı sıra medyada öne çıktılar ve hem sayıları hem de kararlılıklarıyla Northeimlıları “güçlü bir şekilde etkilediler.” Naziler öyle bir havaya girmişlerdi ki keyiften kavga çıkarmak istiyorlardı; ertesi günkü İlçe Meclisi toplantısında Sosyalist konuşmacının sözünü, neredeyse yumruk yumruğa kavga çıkmasına neden olacak kadar çok kez alaycı tavırlarla kestiler. Nazi imajı kendini Northeim’a yansıtmaktaydı. Belki de bu nedenle 1930 1 Mayısı Northeim’da hararetle kutlandı. Bütün sektörlerden katılan işçiler, özellikle demiryolu işçileri, saflar halinde, şehri boydan boya kateden yürüyüşe katıldılar. İçtiler, konuşmalar yaptılar ve tabii büyük bir duygusallıkla Enternasyonali söylediler.54

Nazizmin öne sürdüğü ve Northeimlıların o günlerde iyice anladığı ikinci fikirse, Nazizmin ateşli bir vatanseverlik ve doymak bilmez bir militarizm talep ettiğiydi. Şehirdeki milliyetçi sosyal organizasyonların sayısının ve doğasının da gösterdiği üzere bu fikir saygınlık kazanmanın ilk adımıydı. Northeim-lıların bu değerleri ne derece benimsediğinin ispatı Mareşal von Mackensen’in Mayıs 1930’daki ziyareti nedeniyle yapılan görkemli etkinliklerdir. Bu ziyaretin sebebi Northeim’ın “Milis Kuvvetleri ve İhtiyat Erleri Derneği”nin on dördüncü yıl kutlamalarıydı.

17 Mayıs sabahı özel bir trenle gelen Mareşal, Northeim istasyonunda yaklaşık bin kişi tarafından karşılandı. Northeim şehir bandosu etkileyici bir marş çalarken küçük bir kız çocuğu Mareşale çiçek verdi. Üniformaları içinde platforma dizilmiş olan emekli subay ve gazi cemiyetleri mensuplarını selamladıktan sonra Mareşal beyaz bir ata bindi ve peşindeki bandonun ve komşu şehirlerden temsilci gruplarının da katıldığı cemiyetlerin eşliğinde Market Meydanına yürüdü. Geçeceği yolun iki tarafına kalabalık insan grupları dizilmişti. Evler eski imparatorluğa ait renklerle süslenmiş ve Market Meydanına giden yola güller dökülmüştü. Güçlü bir ordunun gerekliliğine dair yaptığı sert konuşmanın ardından herkes Deutschland über Alles’i söylemeye başladı. Etkinlik üç gün boyunca süren yürüyüş ve festivallerle devam etti.55

Hâlâ 27 Nisanda Sosyalistlere karşı kazandıkları galibiyetin etkisinde olan Nazilerin gösterileri bile bu gösterinin ihtişamıyla boy ölçüşemezdi. Mareşalin gelişinden bir gün önce Naziler, Sığır Mezat Halinde olağan küçük toplantılardan birini daha yapmışlardı. Bu sefer konu, “Northeim’da Neler Oluyor? Kafa Karıştıran Gazete Haberleri, Kasıtlı Hatalar ve 27 Nisan Mitinginin Yasaklanması” idi.56 Mayıs ve haziranın takip eden haftalarında Naziler işsizlik, “Sion Bilgeleri Protokolü” ve Almanya’da gençlik konulu toplantılarına devam ettiler.57 Fakat bu tip toplantılar halkı etkilemek için gereken tartışma ve ihtişam kıvılcımından yoksundu.

1930’da Prusya İçişleri Bakanlığı Alman hayatını kemiren şiddeti kontrol altına alabilmek için çeşitli önlemler almaya çalışıyordu. Sokak kavgalarının esas kışkırtıcıları Hitler’in Kahverengi Gömleklileri, yani SA’lardı.“5 Gömlekleri önem taşıyordu çünkü giyeni imliyor ve dolayısıyla dışarıya karşı bir provokasyon unsuru oluşturuyordu. Bu nedenle 1930’da Prusya’da siyasi grupların üniforma giymesi yasaklandı. Bu durum Nazilere yeni bir propaganda silahı sağladı. Haziranın son haftası Northeim NSDAP’ı Prusya’daki üniforma yasağını protesto etmek için komşu şehirlere bir yürüyüş düzenledi. Yaklaşık dört yüz SA’lı (hepsi de kahverengi yerine beyaz gömlekler giymişti), Northeim’ın on mil uzağındaki daha büyük bir kasabadan gelen özel bando birliği eşliğinde yürüyüşe geçti. Market Meydanında Hamburg’tan getirilen bir Nazi hatip “Kelleler Yerlere Yuvarlanacak” sloganı etrafında iğneleyici bir konuşma yaptı. Öğle sonrasının geri kalanı Sığır Mezat Salonundaki konuşmalara ayrıldı58

Bu etkinlikler sosyalistleri harekete geçirdi. SPD, 1910er Zelt salonunda, 26 Haziranda yapılacak “Nasyonal Sosyalistlerin Suçları” konulu bir toplantıyı finanse etti. Binden fazla insan NNN’nin Nazilerin “objektif ve sakin” analizi diye adlandırdığı konuşmayı dinledi. Bazı atışmalar olmakla beraber şiddet olayı yaşanmadı ve bir Nazi ortalığı karıştırmaya çalıştığında, NNN’nin ifadesine göre, “geçmişi referans gösterilince kolaylıkla saf dışı bırakıldı.” Bu olay Nazilere dokunmuş olacak ki hemen ertesi gün SPD’nin konuşmacısına saldıran bir sayfalık bir bildiri dağıttılar.59

Nazilerin üniforma yasağına karşı yaptıkları gösterinin sonucunda ortaya çıkan ikinci bir olay, Sosyalistlerin Nazi tehdidini ne kadar ciddiye aldıklarını gösterdi. Northeim’ın Emniyet Müdürü Vekili, Şehir Meclisinin Sağ kanat lideri olan Senatör Wilhelm Mahner’di. Nazi konuşmacının “kellelerin yerlerde yuvarlanacağı” sözünü verdiği Market Meydanındaki toplantıda o da vardı. Northeimlı Sosyalistler, Mahner’in konuşmacıyı, insanları şiddete kışkırttığı için tutuklatması gerektiğini düşünüyorlardı. Mahner’in bunu yapmaması Nazizmi kısmen de olsa desteklediğinin göstergesi olarak kabul edildi. Bunu takiben Reischsbanner sırf bu olay için halka açık bir toplantı düzenleyip, Prusya İçişleri Bakanına ve eyalet başkanına (şansa her ikisi de sosyalistti) bir şikâyet yollamayı kararlaştırdı. Böylece bölge otoriteleri Mahner’in polislik yetkilerini elinden aldılar ve onun yerine Şehir Meclisindeki SPD kanadı lideri Senatör Carl Querfurt atandı.60

Hemen hemen aynı zamanlarda Volksblatt, Nazilerin saldırgan ve acımasız davrandığını gösteren olayları haber yapmaya başlamıştı. Örneğin Northeim’daki yürüyüşte kortejde yürüyen bazı SA milislerine “koyun sürüsü gibi” göründüklerini söyleyen bir Nazi liderine gülen izleyiciler tehdit edilmişti. Daha sonra, şehre doğru otostop çeken Northeimlı bir Nazinin şoföre silah çektiği, havaya iki el ateş ettiği ve şoför polis çağıramadan kaçtığı haberini verdiler.61 Yani 1930 Reichstag seçim kampanyasından önce bile Northeim’daki siyasi hava hayli gergindi ve Nazilerle Sosyal Demokratlar arasındaki sınırlar net bir şekilde çizilmişti.

Sosyalistler uzun zamanlar içinde bir seçim yöntemi oluşturmuşlardı; 1870’lerden beri Northeim’da seçim kampanyalarında mücadele etmekteydiler. Yöntem, etkileyici mitingler ve toplantılarla işçilerden sağlam bir cephe oluşturmak ve çevredeki seçmen gruplarına da SPD’nin sağlam, etkin ve sorumluluk sahibi bir parti olduğunu ispat etmekti. 1930 Ağustosunda Eylül Reichstag seçimi kampanyaları başladığında, SPD kampanyanın başlangıç tarihinin 8 Ağustos Anayasa Günü tatiliyle çakışması avantajından faydalandı. Bu Weimar Cumhuriyetinin en önemli festivaliydi ve Sosyal Demokratlarla özdeşleşti-rilmişti.

Reischsbanner, 1930 yılının daha Haziran ayında, bu günü kutlamak için meşalelerle bir yürüyüş ve 1910’er Zelt salonunda bir dans düzenleyeceğini duyurmuştu. Ayrıca diğer organizasyonlara Anayasa Gününü desteklemeleri için bir tür baskı uyguladılar; katılmayı reddeden gruplar halk önünde kınanacak, katılanlara “onur belgesi” verilecekti. Geniş katılımı garantilemek için öğretmenlerin ve öğrencilerin katılımı zorunlu kılındı. Meşalelerle yapılacak yürüyüşte sekiz yüzden fazla meşale vardı, ayrıca Askerler Derneğiyle Deniz Kuvvetleri Cemiyeti de dahil olmak üzere yirmi bir cemiyet yürüyüşe katılmıştı. NNN’in kelimeleriyle “Northeim’da kutlanan gerçekten başarılı ilk Anayasa Günüydü.”62

SPD yasama cephesinde de aktifti. Haziran 1930’da Northeim’da 272 kayıtlı işsiz vardı ve bu durum açıktan Sosyalistlerin ilgi alanına girmekteydi. Bu yüzden Sosyalistler Şehir Meclisine sınırlı kamu işleri projesi için somut öneriler ve dilekçeler sundular. Ağustosta tüm bu çabalar meyvesini verdi. Meclis SPD’nin programım onayladı ve bazı caddelerin uzatılması, bir oyun parkı yapılması ve “evsizler” için acil durumlarda kullanılmak üzere iki sıra daha baraka inşa edilmesi için fon ayırdı.63 Artık SPD seçim kampanyasına girebilir ve Nazi demagojisini kendi yapıcı eylemleriyle dengeleyebilirdi.

1 “Erhardt Knorpel”, “Hans Abbenrode” ve “Heinrich Lamme” ile röportaj. SPD ve statüko hakkında Dördüncü Bölüme bkz.

2 “Erhardt Knorpel”, Hermann Denzler, “Hans Abbenrode” ve “Heinrich Lamme” ile röportaj; Rechnungsabschlüsse der Stadtsparkasse Northeim (31. XII. 30, 31, 32: Northeim Kreissparkasse arşivlerindeki el yazmaları). Ayrıca Hueg, “Northeim 1933-1936…,” Tablolar “Sparkasse 1 und 2” s. 89’da başlıksız tablo. Karşılaştırmalı ulusal rakamlar, içinde Richard F. Hamilton, Who Voted for Hitler? (Princeton, 1982), s. 605, dipnot 45; bu kaynak tüm Almanya’da aynı modelin geçerli olduğunu gösterir.

3 “Hugo Spiessmann” ve “Heinrich Lamme” ile röportaj.

* Nationalsozialistische deutsche Arbeitpartei (Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi).

4 NNN: 17.XI.29; 15.IX.30. Fakat 1929 yerel seçimlerinde Northeim Nazi örgütlenmesi, yandaşlarını belediye seçimlerinde oy kullanmamaya teşvik etti, böylece asıl hedef olarak İlçe ve İl Meclislerini gösteriyordu. Buralarda aldıkları oylar, belediye seçimlerinde aldıklarından çok daha iyi değildi: 320 Nazi ilçe oylamasına katılırken, 327’si il seçimlerinde oy verdi. Ama Northeim İlçesinde Nazi adaylara gözle görülür bir destek vardı: 1601 ila 1787 arasında oy almışlardı. Bkz. NSAH Hann. 310 I/ A-291, No 90: OGN’den GSHB’ye, 18.XI.29.

5 NSAH Hann. 310 I/A-23, No 3: GSHB’den Pg. Ernst’e, 27.XI.28 ve yanıt, 10.XII.28. Bu kişiler Rudolf Ernst, Ernst ve Karl Girmann, Wilhelm Span-naus ve Heinz Weise’ydi. Altıncı bir kişi daha vardı ama taşınmıştı. 1929 yılında bir “Yerel Birim” için gereken asgari üye sayısı on beşti

6 Jeremy Noakes, The Nazi Party in Lower Saxony: 1921-1933 (Londra, Oxford Univeristy Press, 1971), s.9.
7 A.g.e, s.14. Emekli polis Gustav Seifert idi. İflas etmiş işadamı Bruno Wenzel idi. Her ikisi de el yazması otobiyografilerini bırakmışlardır. Bkz. BAK, NS26/141: Bruno Wenzel, “Zur Frühgeschichte der NSDAP in Niedersachsen” (Bremen, 1934) ve Gustav Steifert, “Die Treue ist die Mark der Ehre” (n.p., 1934.) Ayrıca a.g.e. 16 IV.21 ve 2.VII.21 no’lu yazışmalar.
8 Noakes, s. 19-23. Öğrenic Ludolf Haase’dir ve Haase, 1925’te hastalığı nedeniyle istifa edene kadar Gau Göttingen’in Gauleitefi olmuştur. Bir Nazi hatibi olarak ufak bir rol da oynamıştır. Hitler’in iktidara gelişinin ardından “Röhm Darbesi” olayına karıştığı şüphesiyle Gestapo tarafından tutuklandı. Gestapo’nun sorguları sağlığını bozdu ve Üçüncü Reich’ta başka bir rol oynamadı. Bkz. BAK, NS 26/1228: Gestapo Berlin an Ludolf Haase, 4.I.35 ve Ludolf Haase an Parteiarchiv, II.I.35.

10 BAK, NS 26/141, Seifert’in el yazması. O ve Wenzel, yıldırma ortamı nedeniyle, Erzburger suikastinin (Ağustos 1921) ardından kendi üyelerini yeniden kabul etmek zorunda kaldılar.
11 NSAH, Hann 122a/XI, No 76, No 74: Städtische Polizeiverwaltung Einbeck, 29. VI.22; ve No 162:10.VII.22; ayrıca No 335: Landrat Uslar’dan Oberpräsident Hannover’e, 3. VII.22. Polis, Jung deutsche Orden’i kargaşa ve ayaklanmalardan sorumlu tutarak, Northeim yakınlarındaki birçok kasabada faaliyetini yasaklamıştır.
12 BAK, NS 26/141, Seifert el yazması.

13 BDC, Atken Ernst Girmann, geb. I. VII.96.
14 Noakes, s. 23; BDC, Akten Karl Girmann, Heinrich Böhme, Rudolf Ernst,Wilhelm Spannaus.

15 Noakes, s. 28-55, özellikle s. 28,35; BDC, Akten Heinrich Böhme; BAK NS 26/141, Wenzel ve Seifert el yazmaları, ayrıca bkz. “Vorträge des Pg. Bruno Wenzel, Hannover, içinde den Jahren 1921-24” a.g.e.
16 NSAH, Hann 310 I/A-2, No 172: “NS Freiheitspartei, Landesverband Hannover-Süd, 25. VI. 24.”
17 BDC, Akten Ernst Girmann ve Heinrich Böhne; PK, OGN N-10: Grosskundgebungen in Northeim, 1935: OGN an den Northeimer Beobachter, 1935. Ayrıca: NSAH Hann 310 I/G-5a ve /A-411; /A-83 II, No.181: OGN an Gau Archiv, 25.V.37.
18 Noakes, s. 104-05; BAK, “Slg Schumacher” No 202-I: Geschäftsführer NSDAP an Gauleitung Göttingen, 7.I.26; an Gauleitung Hannover-Süd, 29.I.26; Geschäftsführer Gau Göttingen an die Organisationsabteilung der NSDAP, Münih, II.VIII.26; NSAH, Hann 310 I/A-8 I, No 3-35 ve / A-91, No 1-66: “Mitgliederbestand, Gau Hannover.”
19 BDC, Akten Rudolf Ernst, geb. 8.V.89; NSAH, Hann 310 I/A-83 II, No 181: OGN an Gau Archiv, 25.V.37.

20 Noakes, s. 108 vdğ., “Aşağı Saksonya’da Mittelstand krizi, 1928-30” hakkında detaylı bir analiz verir. Sayfa 118 ve devamında da, 1928’e kadar taşra orta sınıfının siyasi sistemden nasıl uzaklaştığı anlatılmaktadır. O yılın Reichstag seçimlerinde DNVP, DHP ve DVP’ye Aşağı Saksonya’dan gelen oylar yüzde 48,4’ten yüzde 31,2’ye düşmüştür, ama yüzde 4,5’Iik bir oy oranına sahip NSDAP bu oyları toplayan parti değildir henüz.
21 A.g.e.; ayrıca Larry Eugene Jones, “‘The Dying Middle’: Weimar Germany and the Fragmentation of Bourgeois Politics” Central European History, Cilt 5, Sayı 1 (Mart 1972), s. 23-54.
22 Noakes, s. 5,112-23,118,149-50.
23 Günther Franz, Die politischen Wahlen in Niedersachsen, 1867-1949, 2. Auflage (Bremen, 1953, s. 164. Ayrıca Noakes, s. 118.

24 Noakes, s. 105.
25 A.g.e., s. 121; Franz, s. 164.
26 NSAH, Hann 310 I/A-22 I, No 36: Felix Kopprasch an GSHB, 28.X.28.
27 Noakes, s. 105.
28 NSAH, Hann 310 I/A-22 I.
29. A.g.e., / A-24: Mitgliederbestand. Bu arada Gau sınırları değiştiğinden rakamlar, yukarıdaki rakamlarla aynı değildir.
30 A.g.e., /A-29 I, No. 123: Versammlungsberichte OGN, 30.VII.29, No: 124-25: OGN an GSHB, 25. VH.29.
31 A.g.e., / A-27 II, No 276: Ortsgruppe Göttingen an Gauleitung Hannover, 19.VI.29 ve No. 279: ditto 6.VII.29.
32 A.g.e., /A-29 I, No 101-122: yazışmalar, OGN ve GSHB, 14.VII.29 – 26.X.29.
33 A.g.e., No 95-114: yazışmalar, OGN ve GSHB, 24.IX.29 ve 2.XI.29.
34 A.g.e., No 91-93: yazışmalar, OGN ve GSHB, 12-25.XI.29.
35 A.g.e., / A-27 II, No 214; Monatsbericht, OGN.
36 A.g.e., / A-29 I, No 81-86: yazışmalar, OGN ve GSHB, 21.XI.29-18.XII.29;/A-27 II, No 147: GSHB an Bezirk Göttingen, 14.XII.29.
37 “Erhardt Knorper”, “Heinrich Lamme”, Carl Querfurt ve Wilhelm Spannaus ile röportajlar; Ayrıca NNN: 16.I.30, 15.II.30, 26.II.30, II.III.30; GGZ:17.I.30, 16 & 27.II.30; 2 & 15.III.30.

38 Maria Habenichts ile röportaj.

39 Wilhelm Spannaus ile röportaj.

^ Putsch: Münih Darbesi, Birahane Darbesi -çn.
40 Thomas Galland ile röportaj; ayrıca BDC, Akten Wilhelm Spannaus, geb. 29.XII.87. Parteistat. 1939 yılının Erhebung’u parti numarasını 4274 olarak bildiriyor.
41 NSAH, Hann 310 I/A-58 I, No 83: OGN an GSHB, 18.I.30.
42 A.g.e., /a-28 I, No 79: OGN an GSHB, 18.XII.29. Son derece iyi bir istihbaratı olan polis teşkilatı, 2 Ocak 1930’da Northeim Yerel Birimi üye sayısını 5055, ilçenin tümündeki üye sayısınıysa 232 olarak bildirmiştir: a.g.e., 122a/ XI/79, No 87: “Nachweisung der Ortsgruppen der NSDAP im LKP-Bezirk Hannover.” Ayrıca bkz. a.g.e., 310 I/A-58 II, No 58-59: yazışmalar, OGN&-GSHB, 4-6.III.30.

3 A.g.e., / A-58 II, No 50: GSBH an OGN, 29.III.30 ve /A-83 II, No 222; OGN (ayrılan üyelerin listesi), Ağustos 1930.
44 A.g.e., / A-58 II, No 74 GSBH an OGN, 12.II.30 ve no 40: OGN an GSHB, 16.IV.30.
45 A.g.e., No 32: GSHB an OGN, 24.V30; / A-83 II, No 181; OGN an Gau Archiv, 25.V37. Ernst resmen kovulmuş ve Steineck’in ataması 1 Temmuz 1930’da kalıcı hale getirilmiştir. Yaşadığı buhranın ardından toparlanan Ernst, 1931 yılında Northeim’a geri dönmüş ve ilçe lideri olma çabasına girmesine yol açacak şekilde boş yere heyecanlandırılmıştı. Ama ilçe liderliği yerine “hücre lideri” gibi daha önemsiz bir pozisyona getirilmiş ve olaylarda daha önemli rol oynayamamıştı. Bkz. a.g.e., / A-47, No 125-126: Steineck-Maul yazışmaları, I.XII.31.

46 BDC, Akten Walter Steineck, geb. 14.VIII.89.
47 A.g.e., Akten Hermann Denzler, geb. 31.III.00.
48 Maria Habenichts ile röportaj.
49 VB: 26.III.30 (Reischsbanner’ın Northeim İlçe Konferansı Bildirgesi).
50 NNN: 16 & 19.VI.30.

51 NNN: 20.III.30.
52 NNN: 22.IV.30.
53 GGZ: 26 & 29.IV.30; NNN: 28.IV30.
54 NNN: 29.IV.30; VB: I. V 30.
55 NNN:17 & 19.V.30; GGZ:18.V30.
56 GGZ: 16.V30.
57 GGZ: 25.V.30; 1&14.VI.30.

Sturmabteilung, “Fırtına Birliği” anlamına gelmekle beraber yaygın olarak Fırtına Birlikçileri olarak bilinirler.
58 GGZ: 22.VI.30; 1 & 2.VII.30; NNN: 30.VI.30.
59 NNN: 23, 25 & 27.VI.30; VB: 27 & 28.VI.30.
60 VB: 6 & 19.VII.30; NNN: 5.VII.30; 29.VIII.30.
61 VB: 9 & 24.VII.30.
62 VB: 7.VII.30; 25 & 26.I.31; NNN: 26.VI.30; 5,9, & 12.VIII.30.
63 NNN: 15 & 20.VIII.30; 26.IX.30.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir