Nâzım Hikmet, şiiri sessizce babasının masasına bırakır. Anadolu’daki “millî mücadele”ye katılmak amacıyla evden çıkar.

Arkadaşı Vâlâ Nurettin ile Yusuf Ziya ve Faruk Nafiz’le buluşur. 1 Ocak 1921 günü Sirkeci’den kalkan köhne ve küçük Yeni Dünya vapuruna binerler. Pamuk balyalarının arasına gizlenirler. Zonguldak’ta iyi karşılanırlar. İnebolu’ya varınca inerler. Nâzım Hikmet burada Anadolu halkının, özellikle köylünün çileli yaşayışını yakından görür. Adamakıllı sarsılır. Bu arada Spartakislerden Sadık Ahi (Mehmet Eti) adlı bir sosyalistle tanışır. Ondan yeni şeyler öğrenir. Sekiz on gün sonra Ankara’dan “harcırah ve müsaade” gelir. Faruk Nafiz ile Yusuf Ziya –Anadolu’ya geçişlerine izin verilmediği için– İstanbul’a geri dönerler. Nâzım Hikmet’le Vâlâ Nurettin yola dizilirler. Eşyalarını bir merkebe yüklerler. Yanlarında bir de kılavuzları vardır. Mevsim kıştır, ortalık karla kaplıdır. Kastamonu’da bir süre konaklarlar. Yayan yedi günde Ankara’ya ulaşırlar.

İki arkadaş tuttuk dağlara giden yolu.
Öyle yükselmişiz ki sahilde İnebolu
İnce sokaklarıyla ufaldıkça ufaldı.
Minareler bir çizgi, camiler nokta kaldı.
(…)
(İnebolu)

İki arkadaş Ulus’ta Taşhan’ın odasına yerleşirler. Matbuat Müdürlüğü’ne başvurulur. Muhittin (Birgen) Bey onları iyi karşılar. Bir süre evinde konuk eder. Amaçlarını sorar. Maarifte çalışmalarını salık verir. Önce razı olmazlar. Fakat cepheye gitme işi suya düşünce kabul ederler. Tedrisat-ı Taliye Müdürü Kâzım Nâmi’nin (Duru) yardımıyla 14 Haziran 1921’de Bolu Sultanisi “kısm-ı iptidai muallimliği”ne atanırlar.

Yine yayan yola dizilirler. Yanlarına bir de katırcı alırlar. Kızılcahamam-Gerede yoluyla dört günde Bolu’ya varırlar. Bir hana inerler. Sonra üç odalı bir eve taşınırlar. Evleri okula yakındır. Fakat çevre tutucudur. Bu yüzden iki arkadaş oldukça sıkıntı çekerler. Kendilerini şiir denemelerine verirler. Gittikleri Beyler Kahvesi’nde Ziya Hilmi adında genç bir yargıçla tanışırlar. Bu; kültürlü, namuslu, sosyalist bir kişidir. Köyde ortaklaşa bir ev tutarlar, birlikte otururlar. Nâzım Hikmet bir yandan Baudelaire ile Fransız İhtilâli’ni okurken, bir yandan da dinci yobazları, gericileri, çıkarcıları yeren “Kara Kuvvet” gibi şiirler yazar. Türk Ocağı’nın açılış gününde “Kırk Haramilerin Esiri” şiirini okur. Kuvâyi Milliye’cilere karşı padişahları tutan Bolu eşrafından bir kesimin düşmanlığını kazanır. Vâlâ Nurettin’le bunlardan birini, bir ağayı yeren Taş Yürek oyununu kaleme alırlar.

Asım Bezirci

Nâzım Hikmet
–yaşamı, şairliği, eserleri, sanatı–
Evrensel Basım Yayın

Previous Story

Bir Düş – Franz Kafka

Next Story

Tarih neden önemlidir?

Latest from Biyografiler

Van Gogh’un kitap tutkusu

Geçtiğimiz haftalarda Paris’in izlenimci koleksiyonuyla ünlü Musée d’Orsay, Antonin Artaud’un Van Gogh: Toplumun İntihar Ettirdiği kitabından yola çıkarak yazar ile ressamı, Artaud ile Van
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ