Nazım Hikmet’ten savaş karşıtı bir çizgi film: “Hanene Huzur Dolsun” izle

hanene_huzur_dolsunSoyuzmultfilm (Sovyet Animasyon Stüdyosu), Dünya Barış örgütü’nün etkin bir üyesi olan Nâzım Hikmet’ten savaş karşıtı bir çizgi film senaryosu yazmasını ister. Türkçeye Hanene Huzur Dolsun olarak çevrilen çizgi film 1962 yılında yapılmıştır.

[youtube]https://www.youtube.com/watch?v=JTDAq_nVV7g[/youtube]

Hanene Huzur Dolsun
Çizgi film, Soyuzmultfilm yapım, 1962
Senaryo: Nâzım Hikmet
Yönetmenler: Igor Nikolayev, Viktor Nikitin
Ressam-Sahneye Koyan: ıgor Nikolayev, Viktor Nikitin
Ressam: îrina SvetUtsa
Animasyonlar: Viktor Arsentiyev, Viktor Şevikov, Vladimir Popov, Valerttin Karavayev, Vadim Dolgih, Vladimir Pekar, Vladimir Krumin, Vladimir Karp
Operatör: Mihail Druyan
Müzik: Aleksey Nikolayev
Ses Yönetmeni: Georgiy Marttnyuk
Sanat Yönetmeni: Sergey Yutkeviç
Redaktör: Arkadiy Snesarev

Filmin Anlatımı

Filmde üç savaş dönemi anlatılmaktadır. İlk savaş dönem görüntüleri Ortaçağ’ı ve Haçlı Savaşları’nı anımsatmaktadır. Ölümü simgeleyen Komutan’ın başlığından dolayı Napoleon’un çağrıştırıldığı ikinci savaş dönemi 1812 yılındaki Rusya-Fransa Savaşı olsa gerek. Son savaş dönemi ise, filmin gerçekleştirildiği yıllara hiç de uzak olmayan 11. Dünya Savaşı’m çağrıştırmaktadır. 27 Temmuz 1959 tarihli toplantıda bu simgesel şapkalar da konuşulur, ölümün kimine göre Hitler, bir Cezayirli’ye göre de Gaulle, bir Rus için de Napoleon olabileceği üzerinde durularak siyahlar içindeki ölümü simgeleyen komutanların kimliğinin belirtilmesinin pek doğru olmayacağı söylenir. Mevcut senaryoda bulunan Kuş ve Davulcu simgeleri filmde tamamen kaldırılmıştır. Belli ki Boris A. Voronov’un toplantıdaki önerisi dikkate alınmış ve davulun yalnızca sesi duyulmaktadır. Filmde hiç bir silah gücü olmaksızın, insanın kendisinin, birlik içinde savaşı engelleyebileceği de anlatılmaktadır. Mevcut son tarihli belgelerden Rusya Edebiyat ve Sanat Devlet Arşivi’ndeki Nâzım Hikmet Fonu’nda korunan, yönetmen olarak İvan Aksençuk adının belirtildiği yönetmen senaryosuyla da film oldukça farklılık taşımaktadır. Filmdeki jenerikte yönetmen olarak Aksençuk’un adı değil, İgor Nikolayev ve Viktor Nikitin’in adları geçmektedir. Yeni yönetmenlerle yeni bir yönetmen senaryosu yapılmış ve film de buna göre sonuçlandırılmış olmalıdır.

Film, siyah-beyaz görüntülü eski bir kum saatinin çevrilmesiyle başlar. Kum saatindeki kumlarla birlikte zaman da akmaktadır. Gökyüzünü simgeleyen mavi bir fon üzerinde ve güçlüce vuran davulların sesiyle filmin adı belirir: HANENE HUZUR DOLSUN

Senaryo yazan Nâzım Hikmet’in adından başlayarak siyah fon üzerine fırça darbesiyle vurulmuş izlenimi veren gök mavisi renkteki bantlara yazılmış beyaz harflerle jenerik, adeta savaşın gelişini duyuran davul sesleri eşliğinde akar. Nâzım Hikmet’in adından hemen sonra tamdık bir ad daha belirir. 1934 tarihli Türkiye’nin Kalbi Ankara filminden bildiğimiz, Abidin Dino’nun sinema eğitimi için Leningrad’da birlikte çalıştığı yönetmen Sergey Yutkeviç.39

Jenerik biter. Kum saatindeki kumlar boşalmıştır ve tekrar döndürülür, zaman akmaktadır yine.

Gökyüzü havanın sıcaklığını vurgularcasına turuncudur. Güneşi ve ayı görürüz. Güneşin ilk ışınları altında huzur içinde bir çiftçi uzun boynuzlu, güçlü öküzüne kuşadığı sabanla kan ter içinde tarlasını sürmektedir. Tarla yeryüzü yuvarlağını simgelercesine yuvarlaktır.

Toprak tamamen sürülmüş, ekilmeye hazırdır. Halkı simgeleyen Çiftçi boynuna astığı bir kasnaktaki tohumlarını eliyle toprağa savurarak ekmektedir. Dingin ve huzurludur.

Ekinler boy verir, rüzgârda salınırlar.

Çiftçi bir ağaç fidanı diker. Fidamn büyüyüp yeşerdiğini görürüz. Bu bir elma ağacıdır. Ekinler de artık biçilmeye hazırdır. Çiftçi elinde orak, güneşin altında ekinini biçmektedir.

Elma ağacı iyice büyümüş, meyvelenmiş, çiftçi de altında gölgede dinlenmektedir. Ağacın diğer yanında da öküzü gölgelenmektedir.

Birden uzaktan gürültülü bir ses gelir. Sanki bir fırtına esmektedir. Karanlık çöker, iç karartıcı bir şekilde peyzaj değişir: Bir şato önünde siyah bir ata binmiş, başında boynuzlu miğferi, kapkara peleriniyle bir Şövalye belirir. Atıyla birlikte baştan ayağa pusatlanıp zırhlanmış Şövalye, miğferindeki işaretle bir Haçlı savaşçısını çağrıştırmaktadır. Çiftçi ise ağacın dibinde huzur içinde elmasını yemektedir. Birden

Şövalye’nin siyah flaması kollar halinde uzanıp çiftçiyi kavradığı gibi alır, Şövalye’nin ayaklarının dibine getirir.

Şövalye dönmesini belirtircesine buyurgan bir tavırla Çiftçi’ye kılıcını sallar, Çiftçi başı eğik döner. Yerde bir balta belirir.45 Siyah flamalar yine dalgalanarak Çiftçi’nin elini kolunu bağlar ve Çiftçi yerde beliren baltayı gönülsüzce alır, yavaşça, isteksizce kaldırır. Ekranda okları ve kılıçlarıyla karşılıklı savaşçılar belirir. Onlar da Çiftçi’yle aynı ritimle kaldırırlar silahlarını. Şövalye de kılıcını aynı ritimle kaldırır, kılıç güneşin önünden geçer, güneşin ışınlan kararır, elma ağacı kararır, yaprakları dökülür, meyveleri düşer, çıplaklaşır.

Karşılıklı akın başlar, oklar atılır. însanlar ölür. Şövalye46 kılıcını indirir, her yer ölü askerlerle doludur.47 Çiftçi yeşil bir fonda, elleri bağlı çaresiz, umutsuz durmaktadır. Sonrasında yere çökmüş, başını avuçlarına dayamıştır.

Ekranda aynı kum saati tekrar belirir. Döner, kumları akar, zaman akar… Kum saatinin formu ve bulunduğu fon değişir. Kum saati Barok dönemi anımsatan, kanatlı çocuk melekli, vazolu, kordon-lu, fiyonklu bir çerçeve içindedir. Kum akar, zaman akar… İkinci döneme geçilmiştir.

Üst kısmında flama çizili eski zaman gravürlerini andıran bir görüntü belirir ekranda. Dünya yuvarlağı üzerinde bir çiftçi tarlasını ekmektedir. Elma ağacı capcanlı, güneşin ışınları sıcacıktır. Dereler akmakta, yaptığı işten huzur duyan Çiftçi orağını düzeltmektedir. Mutlulukla başını çevirir ve Genç Kız’ı görür. Mavi gökyüzüyle güneş arkada fon oluşturmuş, yumuşak esen yel, kızın elbisesini hafifçe dalgalandırmaktadır. Delikanlı’nın ve Genç Kız’ın arkalarında ayrı ayrı güneş belirir. Delikanlı sevgilisi Genç Kız’a pembe bir çiçek uzatır, güneşleri birleşip tek güneş olur ve her ikisi birlikte güneşin içine dalarlar.

Uçsuz bucaksız, yıldızlı bir gökyüzü belirir. Delikanlı’nın elinde yıldızlar vardır. Genç Kız’ın elinde çiçek, birlikte gökyüzünde uçarcasına dans etmektedirler.

Sonsuzlukta beliren beyaz bir yelkenliye binerler. Kuşlar uçmakta, denizin suları yıldızlara ulaşmaktadır. Mutluluk, aşk, coşku, sevinç hissedilmektedir.

Ekranda Kız’ın ve Delikanlı’nın yüzü görülür, aralarında ise pembe çiçek…

Birden davul sesleri duyulur, karanlık çöker.

Barok stili bir binanın önünde siyah bir atın üstünde, siyah peleriniyle ve Napoleon’un şapkasını andıran bir şapkayla omuzları püsküllü bir üniforma içinde atlı bir kumandan belirir. Flaması siyah, atı ve elindeki kılıcı siyahtır. Kılıcını Delikanlı’ya uzatır ve şeritler haline dönüşen bayrak Delikanlı’yı kıskıvrak yakalayıp Kumandan’ın önüne getirir. Eli kolu bağlanmış delikanlının elinde süngülü bir tüfek vardır, ölümü simgeleyen Kumandan ve Delikanlı aynı ritimle silahlarını kaldırırlar. Savaş başlar. Ateşli silahların olduğu, toplarm patladığı bir savaştır bu.

Genç Kız karanlıklar içinde, çiçeği ise henüz elinde ve canlıdır. Savaş sürer, çiçek Kız’ın elinden düşer. Komutan kılıcım kaldırır. Göğüs göğüse yakm savaş başlar ve herkes ölür. Delikanlı başı önde eğik, tüfeği önünde, sapı kırılmış çiçek ise yerdedir. Tüfek yok olur.

Klasik formdaki aynı kum saati tekrar döner ve formu yine değişir. Bu kez kübik formdadır, fonda alevler vardır. Kumları akar, zaman akar… Üçüncü döneme, içinde yaşanılan yüzyıla geçilmiştir.

Dünya haritası görülür ekranda. Dünya artık endüstrileşmiş, fabrika bacaları tütmekte, tek pervaneli uçaklar, zeplinler uçmaktadır. Birden haritanın üzerini dikenli siyah teller kaplar. Haritanın rengi grileşir, kararır.

Dünyayı alevler sarmıştır, hemen her bölgede savaşlar çıkmış, bütün dünya yanmaktadır.

Kamera alevlerin arasından haritada Sovyeder Birliği’ne yaklaşır. Kamera daha da yakınlaşır. Gökyüzü masmavi, bulutludur. Dünyanın yuvarlaklığını vurgularcasına kavisli formda bir arazide gelişkin bir elma ağacının gövdesini kireçleyen birini görürüz uzaktan. Kamera ağaca ve huzurla çalışan Delikanlı’ya yaklaşır. Arka fon değişir, kule vinçler görülür. Delikanlı bir tuğla balyasını vincin kancasına takıp döner ve vincin kumanda kısmında oturan bir operatör olur. Kalkar, iskele üzerinde bir pencere doğraması takar. Bir çizim planşı üzerinde proje çizen teknik eleman, tezgâhında rende yapan bir marangozdur sırasıyla. Traktörünü süren bir çiftçiye dönüşür, oğlu elinde bir kitapla yoldan coşkulu bir çocuk ritmiyle koşturarak ona yaklaşmaktadır. Babasının omzuna oturur. îkisi de gülümsemektedir. Çocuk kitabını açar. Elindeki bir alfabedir. Babasına “A” harfini gösterir ve “A” der. Babası hayır anlamında başını sallar ve onun yalnızca bir A olmadığını, bacası tüten bir eve benzediğini anlatır. Çocuk şaşırır, ikisi de gülümserler. Çocuk “O” harfini gösterir ve seslendirir. Babası yine hayır anlamında başını sallar ve gülen bir çocuk başı olduğunu söyler.

Çocuk çok sevinir. M harfini açar, babası iki çatılı bir evcik olduğunu söyler. Bu sefer çocuk “hayır” der, bir karıncaya benzetir. İkisi de mutludur.40 Sonra gökyüzüne bakarlar, bulutları bir şeylere benzetmeye çalışırlar. Bulut bir fil olur. Çocuk ekinlerin üzerinde hayallerine dalar, bulutlar birer at olmuştur ve o da ata binmiş, uçmaktadır. Bulut bir kayık olur ve masmavi bir denizdedir. Elma ağacına ulaşır, elmaların hepsi renkli birer top olup havaya yayılır.

Birden müzik değişir, sertleşir. Ekinlerin üzerinde kara çizmeli ayaklar belirir. Çoğalırlar ve ekran tamamen siyaha dönüşür. Her birinin içinde savaş uçağı figürleri olan gamalı haçlar görürüz. Bombalar atılmaktadır. Neler olduğunu anlamaya çalışan baba, kamyonundan kızgınlıkla iner. Çocuk elinde alfabesiyle karanlık içinde kalmıştır. Uçaklardan yapılan yaylım ateşleri alfabenin yapraklarını delik deşik etmiştir. Karalar içinde, elinde kılıcı olan şapkasıyla Hitler’i çağrıştıran bir komutan belirir. II. Dünya Savaşı başlamıştır. Elma ağacı çıplaklaşır. Tanklar ilerler. Savaş, üzerinden geçtiği her şeyi, binaları, heykelleri yıkar. Ekranda tekrar bir gamalı haç belirir. Baba yerden kızıl bir kılıç alır, kararlı bir tavırla kaldırır. Kızıl yıldızlı tanklar ve ordu belirir. Karşılıklı ateş başlar. Her yeri kızıl yıldızlar kaplar. Baba kılıcını zafere kaldırmaktadır sanki. Komutanla karşı karşıya gelirler, kılıçlarını karşılıklı indirirler. Gamalı haç parçalanır, kızıl kılıç ise sapasağlamdır. Ancak her şey yıkılmış, karanlıklar içindedir. İnsan kapkara yer yuvarlığının üzerinde önceki savaşta olduğu gibi yine omuzları düşmüş, bir başınadır; kurşunlardan delik deşik olmuş yerdeki alfabe yaprağıyla birlikte…

Ekran kararır.

Jeneriği anımsatan, siyah fon içindeki yumuşak mavi hatlar belirir. Kamera maviliklere yakınlaşır ve masmavi bir gökyüzü olur. Simsiyah yer yuvarlağının üzerinde, Delikanlı’nın gövdesini kireçlediği görkemli elma ağacı yanmış, simsiyah olmuştur. Delikanlı yeri eşeler, ağacın külleri elinde kalır. Kızgındır. Düşünür. Birden küllerin arasında minicik bir fidan görür. Huzur duyar, sevinir. Fidan büyür, ağaç olur. Yanık elma ağacının yanında, ekinlerin arasında boy atar, meyvelenip bir elma ağacı olur.

Teknoloji ilerlemiştir. Delikanlı iskelenin üzerinde devasa bir heykel yontmaktadır. Sağ elinde güneşi taşıyan bir erkek heykelidir bu.49 Elma ağacı daha da büyür. Güneş ışınlarını cömertçe sunmaktadır.

Ucu bucağı olmayan gökyüzünün sonsuzluğunda güneş yerinde durmakta, yıldızlar adeta yüzmekte, gezegenler ışıldamaktadır. Erkek asma köprüyü iki eliyle gökyüzüne kaldırır ve tekrar yeryuvarlağmın üzerinde bir elma ağacı önünde görünür. Işınlar yükselmekte, bilinçli bir şekilde sanki bir orkestrayı yönetmektedir. Elma ağacı daha da büyür. Birden bir gürültü duyar ve başım döndürür.

Bomba sesleri gelmektedir. Füzelerin, roketatarların önünde elinde kılıcıyla siyahlar içinde bir komutan durmaktadır. Komutan’m önünde, kırmızı bir kumanda düğmesine yakın duran turuncu renkte bir robot vardır. Sessizlik hâkimdir. Füzeleri yakın plan görürüz. Erkek kızgın ve dikkatlidir. Komutan kılıcını yavaşça kaldırır, Robot da kolunu aynı ritimle kırmızı kumanda düğmesine doğru kaldırmaya başlar. Düğmeye yaklaşmıştır. Ancak Erkek de çoğalmaya başlar, kalabalıklaşır. Elini “dur” anlamında Robot’a doğru tutar.

Ardından da halkın elleri de birlik içinde aynı şekilde uzanır. Robot kolunu çekmek zorunda kalır. Kolunu indirir, Komutan da kılıcını indirir. Erkek’in kararlı bakışlarıyla sahne kararır… İnsan sayesinde süregiden savaşlar yine İnsan sayesinde başlamadan durabilmektedir.

İşlenmiş topraklar üzerinde elma ağacı sakin rüzgârla salınmaktadır. Çiftçi boynundaki kasnaktan aldığı tohumları sürülmüş toprağa serpmektedir. San saçlı, güzel bir genç kız yüzü belirir. Erkek elindeki pembe çiçeği Kız’a uzatır. Çocuk ekinlerin üzerinde ders çalışmakta, kitabının sayfaları esen yel ile kendiliğinden çevrilmektedir. Elma ağacı serpilip büyümüştür. Erkek, bir elinde alfabe tutan çocuğunu diğer elinden tutmuş, karısı hemen ardında tüm aile dimdik hepsi elma ağacının önündedir.

Kamera yeryuvarlağının da görüleceği şekilde biraz uzaklaşır ve film biter.

M. MELİH GÜNEŞ
Hanene Huzur Dolsun Sevdalı Bulut
Nâzım Hikmet’ten Çizgi Filmler
Yapı Kredi Yayınları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir