Nâzım?dan önce Küba?ya dedesi gitti

KÜBA ESKİ ELÇİSİ ABASCAL, HASAN ENVER PAŞA?YI ANLATTI
Eylül ayında Türkçedeki ikinci baskısını yapan, ?Havana?da Türk Tutkusu 1898? romanının yazarı Ernesto Gómez Abascal ile Havana?da görüştük. Abascal, 2005-2009 yılları arasında Küba?nın Türkiye büyükelçisiydi. Gerçek olay ve kişilerden yola çıkarak yazdığı bu roman nedeniyle Abascal, kitabın İspanyolca basımının tanıtımını yapan Cervantes Enstitüsü?ne ?Yahudi düşmanı? diye şikayet edilmiş. İşin ilginç yanı, şikayetlerin Türkiye?den yapılması ve romanın Türkçe basımına değil de, İspanyolca basımına gelmesi… Abascal, Nâzım?ın Küba?ya giden dedesi Hasan Enver Paşa?yı da anlattı.

Sayın Abascal, romanınızı hangi olaydan esinlenerek yazmaya karar verdiniz?

Daha önce de kitap yazdım. Ancak hayalim, bir roman yazmaktı. Bu romanı yazma fikriyse Antalya?da oluştu. Ankara?daki büyükelçiliğim sırasında Antalya?ya, Osmanlı İmparatorluğu ve Latin Amerika arasındaki ilişkiler konulu bir konferansa konuşmacı olarak çağrılmıştım. Ön hazırlığa başladım.
Küba?yla Osmanlı İmparatorluğu arasında geçmişte bir ilişki kurulmuş muydu? Kurulduysa nasıl olmuştu? Bu konuda çok az bilgi vardı. Endişelenmeye başlamıştım. Çünkü konferansa yapacağım sunuş için elimde somut pek bir şey yoktu. Ancak tam da o sıralarda Ankara Üniversitesi?nden dostum Prof. Mehmet Necati Kutlu, Küba?da 19?uncu yüzyıl sonunda sürmekte olan iç savaşla ilgili bazı yazışmalar bulduğunu söyledi. Bunlar Vaşington elçiliğinden İstanbul?a gönderilen bazı mesajlardı. Küba?ya giden bir Osmanlı heyetiyle ilgiliydi. Heyetin başında Hasan Enver Paşa vardı…

NAZIM?IN DEDESİ KÜBA?DA YARALANDI

Hasan Enver Paşa, bu gerçek bir kişi mi?

Evet. Padişahın yaveri… Ama maalesef Küba?da da bununla ilgili hiçbir bilgiye ulaşamadım. Daha sonra Osmanlı arşivinden biraz daha fazla bilgi çıkarmak mümkün oldu. Elçiliğin gönderdiği birkaç mesaja ulaşabildik.
Bunların en ilginci, Hasan Enver Paşa?nın Küba?da yaralandığıyla ilgiliydi. Paşa, Havana?ya değil, Santiago de Cuba?ya gitmişti. Amerikalıların Küba?daki bağımsızlık savaşına müdahalesi sırasında bir Amerikan gemisiyle askeri çıkartmaya katılan Avrupalı gözlemciler heyeti içerisinde yer almaktaymış. Bu olay bağımsızlık savaşının sonlarına doğru oluyor.
Amerikan ordusuyla birlikte gemiyle Santiago?ya geliyor. Üniversiteden elde ettiğim belgeler arasında ABD?nin askeri çıkartmasına gözlemci olarak katılan yabancıların bir listesi vardı. Listede Paşa?nın da adı var. Bu gözlemcilerin çoğu Avrupa?dan katılmışlar.
Bu belgelerle ilgili Prof. Kutlu?yla birlikte hazırladığımız bir yazı, yani gerçek olayların anlatıldığı bir yazı, Havana?da yıllık olarak çıkmaya başlayan, ?Cuadermos Turquinos? dergisinin birinci sayısında, Aralık 2011?de yayımlandı.
Konuyla ilgili yaptığım tüm araştırmaların sonucu bu makalede var.

KÜBA İÇİN 1898 ÇOK ÖNEMLİ

Türkçeye çevrildi mi bu yazı?

Bildiğim kadarıyla henüz çevrilmedi… Böylelikle romanı kafamda tasarlamaya başladım. Çok ilginç detayları olan bir öyküydü bu: Bir Türk istihbarat subayı, üstelik de padişahın, II. Abdülhamit?in yaverlerinden ve tabii sarayın içerisinde nelerin olup bittiğini yakından bilen birisi… Ayrıca İstanbul, çok gizemli bir şehir…
Öte yandan, Küba için 1898 yılı çok önemli bir tarih. Küba bağımsızlık savaşının, İspanyollara karşı savaşın sonu ve Amerikalıların Küba?ya ilk kez müdahale ettikleri yıl. Amerikan askeri çıkartması… Ayrıca bu konu Küba?yla Amerika arasındaki gerginliğin yalnızca sosyalist devrim nedeniyle olmadığının açıklanabilmesi açısından da bir fırsattı.

Bildiğim kadarıyla romanınız ilk önce Türkçe olarak yayımlandı. Cervantes Enstitüsü kitabın basılmasına aracı mı oldu?

Hayır. Cervantes Enstitüsü daha sonraki İspanyolca basımının tanıtımı için bir imza günü düzenlemişti. Şikayetler ondan sonra geldi. Beni ?antisemitist? olmakla suçluyorlardı; yani, güya Yahudi düşmanıymışım… Ama Enstitünün müdürü benim bunlara aldırmamamı söyledi…

KENDİ BURJUVA GEÇMİŞİNİ SİLMİŞTİ

Romanın baş kişisi de bizim için oldukça özel biri; Nâzım Hikmet?in dedesi! Acaba Nâzım Hikmet dedesinin böyle bir görevle Küba?ya gitmiş olduğunu biliyor muydu?
Romandaki Ahmet Paşa?nın, yani gerçekteki Hasan Enver Paşa?nın İslamiyet?e geçen Polonya kökenli bir Osmanlı paşasının oğlu olduğunu biliyoruz. Tabii onu bizim için en çekici kılan özelliği de, Nâzım Hikmet?in dedesi oluşu. Nâzım Hikmet 1961?de Küba?ya gelmişti. Ben, onunla bu Küba ziyareti sırasında görüşmüş olanları bulup konuştum. Acaba onlardan herhangi birine dedesiyle ilgili bir şey sordu mu, diye. Çünkü dedesi buraya geldi ve burada yaralandı. Bu öyle sıradan bir olay değil.

Acaba haberi var mıydı?

İşte en büyük soru bu… Yani bence, dedesinin Küba?ya gelmiş olduğunu, burada yaralanmış olduğunu bilmemesi mümkün değildi. Kaldı ki Celile Hanım haydi haydi biliyor olmalıydı; çünkü babası… Bunu da kendi oğluna mutlaka söylemiş olmalıydı. Dolayısıyla Nâzım Hikmet?in bundan haberi var idiyse buraya geldiğinde mutlaka bununla ilgili araştırma yapmak isteyecekti. Ama burada hiç kimseye bununla ilgili bir şey sormamış. Bununla ilgili epeyce araştırma yaptım fakat somut bir bilgiye ulaşamadım.

Nâzım?ın Küba ziyareti ile ilgili geçen yıllarda bir belgesel yapılmıştı. Bu belgeselde de böyle bir bilgi geçmiyor. Siz belgeseli yapanlarla da görüşmüş müydünüz?

Evet. Kimse bilmiyor. Kendisi de bununla ilgili bir şey yazmamış, söylememiş olduğundan bundan konuyu bilmediği ya da ?unuttuğu? sonucu çıkıyor. Unuttu, çünkü biliyorsunuz Nâzım kendi burjuva geçmişini silmişti…

Söyleşiyi Yapan: Celil DENKTAŞ
(3 Kasım 2012, http://www.evrensel.net)

2 yorum

  1. Büyük Usta Nazım Hikmet Ran; Yaradılışı Gereğince, Toprağa, insana, insana dair bütün güzliklere, sanatının kollarını Açmıştır.. Onunla ilgili en son kültür bakanlığının Çıkarmış olduğu Kitabı okuyunca, bilmediklerim, bildiklerimden daha çok.. Kaynak gibi Bir insan, şair, yazar, sanatın Bütün kesimlerinde sesini, kalemini, sözünü, duygularını Coşturduğu bir gerçek..
    Beni Asıl etkileyen, Mimamrlıkla İlgili Bilgileri..
    O,Evlerin, bahçelerin, Başka mimarlara ait bir çok eserin, o mimarlrdan daha bilgili, daha hassasiyetle tartışmış..
    Mozaiği Bir İnsanın sanatsa ki bu nazım hikmet gibi dünya şairi biriyse; onun dilinden dinlemek, gözünden görmek gibiydi..
    Kaldıramayacağı Taşın altına sokmak gibi elini,Ki buu Nazım usta en iyi şekilde ve herşeyin
    en ince ayrıntısını ustalıkla dile gtirmiş ama mimaridieki düşünceleri gerçekten bilinmeye değer..
    Ustaya Rahmet, saygı ve şükranla..

  2. Sayın Ernesto Gomez Abascal’ a yaptığı araştırma için ve Küba halkına her dönemde dostluğunu Türk halkından esirgemediği için sonsuz teşekkürler…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir