Ne Var Ne Yok? / Beş Film Ayrıntısında Bir Günün Öyküsü – Vladimir Mayakovski

“Sizin için sinema bir gösteri, benim içinse, neredeyse, dünyayı bir kavrama biçimi. Sinema, devinimin taşıtıdır. Sinema, yazının yenilikçisidir. Sinema, estetiğin yıkıcısıdır. Sinema, yürekliliktir. Sinema, sporculuktur. Sinema, bir düşünce dağıtımcısıdır.
Ama bugün sinema hastalıktır. Kapitalizm gözlerini altınla boyadı. Kurnaz girişimciler elinden tutup istedikleri yöne sürüklüyorlar onu. Gözü yaşlı küçücük konularla yürekleri titretip ceplerini dolduruyorlar. Bu sona ermeli artık.”
Şiirleriyle tanıdığımız Mayakovski, yıllarca sinema emekçiliği de yapmış, birçok senaryoya imza atmış bir isim. Şairin, filme çekilmemiş ‘Ne Var Ne Yok?’ adlı senaryosu Samih Rıfat çevirisiyle ilk kez Türkçeye çevrilmiştir.
Birçok senaryoya imzasını atan Mayakovski, ‘Ne Var Ne Yok?’ta bir şairin bir gün içinde yaşadıklarını anlatıyor. Üstelik o şair kendisinden başkası değil.
Mayakovski’nin, deyim yerindeyse üstüne titrediği bir senaryodur ‘Ne Var Ne Yok?’. Onun için ‘bir ilke yapıtı’dır. Çünkü dönemin dünya sinemasında yeni anlatım teknikleri denenmekte ve Sovyet sineması bu yeniliklerin uzağında durmaktadır. Bu uzaklığı, defalarca elden geçirdiği senaryosuyla aşmak ister Mayakovski.  ‘Altına Hücum’da Chaplin’in tavuğa dönüşmesi, ‘Parisli Kız’da geçen trenin gölgesi onda büyük bir hayranlık uyandırır.
‘Yabancı sinemanın başarılı örnekleri’ olarak kabul ettiği bu filmlerin etkisiyle ‘Ne Var Ne Yok?’u yazar Mayakovski. Ama yazdığı gibi de kalır. Sovyet film yapım ve işletimini yürüten bir kurum olan Sovkino, senaryonun çekimine onay vermez. Tıpkı senaryoda şairin karşılaştığı engellerden biri gibi. Doğrusu rastlantı da sayılabilecek bir şeydir. Mayakovski’nin yaşadığı; senaryoda şairin başına gelenler adeta tekrarlanır. Mayakovski, yaşadığı bu deneyimin ardından, Sovyet sinemasının içine girdiği olumsuzlukları eleştiren bir metin kaleme alır; ‘Yetişin’.

Kitapta da yer alan metin, hem Mayakovski’nin neden bu senaryoyu yazdığını, hem de nasıl bir haksızlığa uğradığını anlatır. Sorular sorar, yanıtlar verir. İşte, yanıtını içinde taşıyan bir soru: “Neden sanat ve kültür işlerinin kararlarında muhasebecinin oy hakkı vardır da sanat ve kültür emekçilerine, kendi hesap işlerinde danışılmaz bile?”
Ne var ne yok, ya da nasıl yaşıyorsunuz, hayatla aranız nasıl?.. Mayakovski, son derece basit görünen bu soruların yanıtını vermeye çalışır senaryosunda. Ve sinema emekçileri için söyledikleri hep hafızalarda kalır: “Yönetim kurulları geçip gider, sanat kalır. ”
Erdal Doğan, Radikal Gazetesi, 25.09.2000

Mayakovski kitabın ön sözünde sinemaya bakışını şöyle anlatmaktadır:
Sizin için sinema bir gösteri,
Benim içinse, neredeyse, dünyayı bir kavrama biçimi
Sinema, devinimin taşıtıdır.
Sinema, yazının yenilikçisidir.
Sinema, estetiğin yıkıcısıdır.
Sinema, yürekliliktir.
Sinema, sporculuktur.
Sinema, bir düşünce dağıtımcısıdır.
Ama bugün sinema hastalıktır. Kapitalizm gözlerini altınla boyadı. Kurnaz girişimciler elinden tutup istedikleri yöne sürüklüyorlar onu. Gözü yaşlı küçücük konularla yürekleri titretip ceplerini dolduruyorlar.
Bu sona ermeli artık.
Kimimize saçma gelecek bu kitabı okurken, gözümüzün önünden geçen film şeridinde gerçek dışı kalabilecek fanatizmin etkisi beynimizi kurcalayarak, bizi akıl odalarımızda farklı bir yolculuğa çıkarabilir ve uyanıp baktığımızda aslında bütün hayatların aynı olduğunu sadece düşünce ve yorumlarımızın biraz farklı olduğunu görebiliriz.

Kitabın Künyesi
Ne Var Ne Yok?
Beş Film Ayrıntısında Bir Günün Öyküsü
Vladimir Mayakovski
Çev. Samih Rifat
Sel Yayıncılık,
1.Baskı Yılı: 2000
67 sayfa

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir