New York Güzel Ama Kâtipleri Pek Yaman! – Hikmet Temel Akarsu

Sinemacılarımız yerli tekerlemelerden film adı imal ederler de biz edebiyatçılar durur muyuz? New York?ta Beş Minare olur da; bunun edebiyat versiyonu olmaz mı?! Halep oradaysa arşın da burada: biz de yazılarımıza bu minval üzre başlık atarız: New York güzel ama kâtipleri pek yaman!

Kimmiş bu kâtipler? Bu sefer Bret Easton Ellis, Paul Auster ya da Chuck Palahniuk değil; George Blecher nam-zat bir şahsiyet? Sözün özü Varlık?tan çıkan George Blecher?e ait öykü kitabı ile, Amerika?nın orijinal yaşam alanlarına; münhasıran da New York ve Manhattan?a derinlikli bir ziyaret yapıyoruz.

Yazımızın girişinde yer alan tekerlemede sözü edilen kâtiplerden kastımız; hemen tahmin edebileceğiniz gibi edebiyatçılar? George Blecher de bu ?kâtiplerden?(!) biri? Hikâye eyleyenlerinden? Dilimize Sıla Okur tarafından çevrilmiş ?Başkaları da Var? adlı kitabı ile özgün bir edebiyat serüvenine davet ediyor bizi.

Nasıl mı? Açalım?

Doğrusu işin içine kimi katarsanız katın Türk öyküsünün üstüne gül koklamam. Sabahattin Ali, Ömer Seyfettin, Sait Faik, Demir Özlü, Orhan Kemal, Kemal Bilbaşar, Halikarnas Balıkçısı, Necati Cumalı, Nezihe Meriç, Fakir Baykurt, Haldun Taner, Osman Şahin, Ferit Edgü, Leyla Erbil, Vecdi Çıracıoğlu, Aslı Erdoğan ve daha burada saymaya yerimin yetmeyeceği pek çok öykücüsüyle Türk edebiyatı öykü alanında gerçek bir alkışı hak eder. Ama bizim öykümüzde hep bir ultra-sosyallik, hep bir misyon şahsiyeti olma hali, hep hüzünlü bir naiflik ve de hep bir ağırbaşlılık; kısacası kendindelik vardır. Bu bana çok iyi gelir ve bu tarzı okumaya bayılırım? Ama edebiyat tastamam bunlardan ibaret olduğunda da epeyce bir şeyin eksik kalacağını bilirim. İşte Amerikan öyküsünde; bizdeki bu eksik yanları buluyor ve kimi zaman o havai edebiyatı okumaktan cidden hoşnut oluyorum. Havasından mıdır suyundan mıdır nedir bilinmez; kendine özgü dirimselliği her türlü yazınsal yaratısına öylesine sinmiştir ki Amerikan edebiyatının; bir New Yorker olan Erje Ayden adlı Türk öykücüsünün kitaplarında bile o savruk lezzeti almış; okuduklarımı beğenmişimdir.

Diyeceğim şu ki; ?Başkaları da Var? adlı öykü kitabı aracılığıyla tanıştığım George Blecher Amerikan öyküsüne ait bu tür alışkın olmadığımız tatları başarıyla yansıtan bir yazar. Kimi zaman havai, kim zaman hercai, her zaman coşkulu ve cıvıl cıvıl ve esprili, küstah, tutkulu, heyecanlı, muhteris, egoist ve aldırmaz? Patavatsız, yer yer umursamaz; okur karşısında soyunmaktan imtina etmeyen; kalbini sonuna kadar açan ve duygularını dile getirirken iskonto yapmayan bir tarz. O yüzden Türk öyküsünün kontrollü naifliği ve idealist kalitesinin ardından bu tür savruk ve coşkulu ve sıra dışı, kimi zaman marjinal ama umumiyetle ilginç öyküleri okumak hoş olabiliyor. Kanaatimce George Blecher teknik olarak onlar kadar yetkin olmasa da John Fante, Paul Auster, Kurt Vonnegut, Charles Bukowski, Chuk Palahniuk, Bret Easton Ellis, Joyce Carol Oates, Annie Proulx gibi Amerikan yazarlarla aynı yazınsal aileden geliyor. O nedenle anlatısı ilgiye değer.

George Blecher, edebiyat ve yaratıcı yazarlık dersleri vermiş, oyunculuk ve deneme yazarlığı yapmış New York?lu bir yazar. Yayınevinin arka kapak yazısında da belirttiği gibi sadece New York kenti ve Manhattan?dan değil; bütün postmodern insanlık durumlarından çarpıcı anlatılar sunuyor. Kimi zaman standart aile içindeki ebeveyn-evlat çatışmaları, kimi zaman egzotik ülkelere yapılacak seyahatlerin planlanması, kimi zaman işgalci bir güç olarak Amerikanın kendi kendine bakışı, kimi zaman muhtelif türden şehirli haytalıklar öykülerinin konusu olabiliyor. Fakat yazar her seferinde Amerikan ruhuna dair o özgün espriyi, o soğuk şakaları, o iğneleyici konuşmaları ve çıkıntılıkları oylum oylum yapıtına nakşediyor. Dahası; ?vizörünü?(!) yerleştirdiği tarihsel dönemlerde yaşananlar; diyelim ki 1975-2005 yılları arası; bizim yaşam alanlarımızda; örneğin İstanbul?da olan bitenlere pek benziyor. Zaten birçok kişi New York cangılı ile İstanbul cangılını birbirine benzetir. Bu kitaptaki öyküleri okuduğunuzda İstanbulumuz insanının giderek daha çok New Yorklular?a benzemeye başladığını göreceksiniz. Yaşadığımız toplumsal yarılmaların bizi gelişkin metropollerdeki problematiklere daha yakın kıldığını fark edeceksiniz.

Kısacası; kendinizi çok da yabancı bir yazınsal platoda hissetmeyeceksiniz.

Avrupalılar, Amerikalılar, Kanadalılar ve başka uzak batılılar? Hepsi de ülkemize turist olarak geldiklerinde ne de özenilesi bir yaşam tarzını yansıtırlar. Sanki hepsi hayatlarındaki tüm problemleri çözmüş, geriye kalan vakitlerini zevk-u sefaya ayırmış, homojen bir şekilde tamamı mutlu-mesut insanlardır. Kuşkusuz gerçek böyle değildir. Turistik görünümler her zaman aldatıcıdır. Gerçekte onların da hayatları bizimkiler gibi binbir özlem, badire, didişme ve yoksunlukla yoğrulup geçmektedir. İşte Blecher gibi ayrıntıcı yazarlar, batının en gelişkin, en komplike metropollerinde sürüp giden yaşam alanlarına vizörlerini doğrulttuklarında bunları daha iyi görüyoruz. O toplumların kimyası hakkında daha betimleyici ve anlamlı bilgilere sahip oluyoruz. O noktada görüyoruz ki post-modern metropollerde dertler hep aynı. Kitaptaki öykülerden birinde trajikomik bir şekilde yaşanan, bir oyuncu seçmesi sırasındaki deprem olayı bile bizim yaşamlarımızı anımsatan bir anekdot gibi adeta.

Ama tüm bunları üslupçu yazarlardan okumak yok mu?

İşte o, bambaşka?

Bu Tarz Edebiyatı Sevenlere Önerilir:

Bret Easton Ellis ? Amerikan Sapığı (Om)
Chuck Palahniuk ? Dövüş Kulübü (Ayrıntı)
Annie Proulx ? Brockbeck Mountain (Everest)
Kurt Vonnegut ? Şampiyonların Kahvaltısı (Dost)
Joyce Carol Oates ? Dövmeli Kız (Can)
John Fante ? Toza Sor (Parantez)
Erje Ayden ? Sweetmilk Üçlemesi (Sel)
Charles Bukowski ? Ekmek Arası (Metis)
Paul Auster ? New York Üçlemesi(Metis)
Don Delillo ? Beyaz Gürültü (Dost)
Philip Roth ? Ölen Hayvan (Ayrıntı)
(Bu yazı Birgün Kitap?ın 27 Kasım tarihli nüshasında yayınlandı.)

Yazan: Hikmet Temel Akarsu
İst; 17 Kasım 2010
htakarsu@gmail.com ? www.myspace.com/hikmettemelakarsu

Kitabın Künyesi
Başkaları Da Var,
George Blecher,
Çeviri : Sıla Okur
Varlık Yayınları / Anlatı Dizisi
İstanbul, 2010, 1. Basım
176 sayfa

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir