Osmanlı Melekleri (Futbol Tarihimizin Kadim Devreleri Türkiye Futbol Tarihi – Birinci Cilt) – Mehmet Yüce

“İzmir ve İstanbul arasındaki futbol maçıyla gayrete gelen Reşad Bey isimli bir Türk genci, kendi arkadaşlarının yanı sıra bazı Rum ve Ermenilerin de katılmasıyla bir kulüp kurmuş ve idmanlara başlamıştı. Birkaç gün önce, gece yarısı evine gelen polis onu Üsküdar’a götürüp kulüp ve futbol oyunu hakkında uzun bir süre sorguya çekti. Türkçe’de top kelimesi aynı zamanda bir silah anlamına geldiğinden işler büsbütün karıştı. Yetkililer büyük bir komployla karşı karşıya bulunduklarına ve kulübün aslında gizli bir örgüt olduğuna inanmıştı.

Topun gerektiği gibi incelenmesi için gönderilen özel memur, bunun bir şeytan icadı olduğuna karar verdi?” 1902’de İskoçya’da yayımlanan bir gazetenin haberi bu. Mehmet Yüce, dönemin Osmanlı ve Avrupa basınını tarayarak, 1875’teki başlangıcından 1923’e kadar, Türkiye’de futbolun kadim zamanlarını bir masal heyecanı ve güzelliğiyle anlatıyor. Maçların “Alâaddin Bey bir burun vuruşuyla bir sayı yaptı”, “Galatasaraylılar rüzgârın aleyhlerine olmasına karşın fedakârane çalıştılarsa da Nihad Bey’in yaptığı şiddetli hareketleri hakem cezâ vuruşu ile tevkif etti” gibi cümlelerle hikâye edildiği, şampiyon takıma mükâfat olarak “vazo” verildiği zamanlar? Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ama onların yanı sıra daha önce kurulan Ermeni, Rum, Yahudi, Levanten, İngiliz, Türk ve “karışık” kulüpleri? İzmir’in futboldaki öncülüğü? Sadece iki şehir de değil: Ankara, Trabzon, Zonguldak, Eskişehir, Bursa, Diyarbakır? Sadece futbol da değil: Kriket, tenis ve ragbi? Osmanlı Melekleri, futbolun ve sporun doğuşu etrafında, geç Osmanlı dönemi toplumsal hayatından sahneler gösteriyor bize.
(Tanıtım Bülteninden)

İmparatorluk günlerinde futbol – BURAK KURU
(29.08.2014 http://kitap.radikal.com.tr/)
Mehmet Yüce?nin çocukluğundan bir anıyla başlayalım önce. İstanbul?a ilk kez gelmişler, şehrin büyüklüğü, kalabalıklığı onu büyülerken, sonrasında gerçekleşen sürprizle beraber bir maça gidiyorlar. Devamı şu: ?Durmaksızın bir bağırış çağırış, su satıcıları, lahmacun kokuları arasında ilk gol geldi. Babam yanağıma bir öpücük kondurdu derhal. Sevinmişti. Sonra iki gol daha oldu. Toplam üç defa öpüldüğümü hatırlıyorum.

Maçtan çıktık. Sonrası da tamamen kopuk diyebilirim. Babam o maçtan yaklaşık bir yıl sonra kentimizde geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitirdi. Şimdi ben onun beni maça götürdüğü yaştayım. Geçenlerde Beşiktaş ile Fenerbahçe?nin oynadığı maçlar ile ilgili bir istatistik geçti elime. 26 Ağustos 1973 tarihinde Fenerbahçe?nin Beşiktaş?ı 3-0 yendiği yazıyordu. Cumhuriyet?in 50. yılı nedeniyle düzenlenmiş özel bir turnuva maçıymış meğer gittiğimiz. O satırı okurken, İstanbul?un o anki sıcak havasını, maçta içtiğim ayranı, siyah beyaz atkılı bir adamın sarı lacivertli bayraklı arkadaşıyla yan yana stadyumdan çıkışları aklıma geldi. O küçücük satırda yaklaşık kırk bin kişinin stadyumun içinde bağırışları, hakemin çaldığı ve çalmadığı düdükler, yırtık pantolonlu simitçinin yanımıza gelişi, karaborsadan alınan iki bilet vardı. Bütün bunların hepsi küçücük bir satırın içinden gülümsüyorlardı bana. Dudağımı satırın 3-0 yazan kısmına yaklaştırıp bir öpücük kondurdum usulca. Bir ağustos sıcağı doldu yüreğime??

Türkiye?de 1880?lerde spor bugünkünü aratmayacak kadar çeşitliydi. Union Club sahası, Moda Kriket Kulübü?nün toplu hatırası. Yıl 1896(altta).

Mehmet Yüce, aslında bu işlere girmeye pek niyetli değilmiş, fakat anlattığına göre hakem arkadaşından kendisine hediye olarak gelen dört ciltlik futbol tarihine bakarken araştırmalarına hareket kazandırması gerektiğini düşünmüş. Zaten mühendis olmasının da etkisiyle titiz bir çalışmaya soyunmuş ve en az kendisi kadar titiz olan Tanıl Bora?nın editörlüğünde Osmanlı Melekleri, Futbol Tarihimizin Kadim Devreleri?ne imza atmış. Kitap, Türkiye Futbol Tarihi niyetiyle yola çıkıyor fakat içerisinde fazlası var. Ayrıca bu ilk cildi. Yazar kısa sürede ikinci cildi de hazırlama niyetinde.

İçerikteki fazlası, ayaktopuyla birlikte Türkiye?deki ragbi, tenis ve kriket sporunun geçmişine de uzanması. Kulüplerin tarihçeleri, sporcu portreleri, müsabaka kritikleri, maç sonuçları? Bu sporların bu kadar yaygın olarak ülke sathında yapılıyor oluşunun ana nedeni tabii bu topraklarda yaşayan ?Gayrı Türkler?. İngilizlerin etkisi o kadar fazla ki ister istemez, ?Bu etki bugüne kadar sürse İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları?na (Commonwealth Games) gitmemiz mümkünmüş? diye düşünüyor insan.

Sporumuzun ve futbolumuzun 1880-1923 arasındaki dönemini kapsayan bu çalışmayı bir referans kitap olarak görme ve hazırda bulundurmak gerektiğini hem yazar söylüyor hem de çalışmasında bunu anlıyoruz. 1880 yılından bir makalenin ardından gelen haber mesela bize bildiklerimizin aslında öyle olmadığını anlatıyor. Uzun yıllardır Türkiye?ye futbolun İzmir?den giriş yaptığını biliyoruz fakat durum farklıymış. ?Anlaşılan 1880?lerin İstanbul?u spor açısından oldukça renkli? Başta kriket ve ragbi olmak üzere çim tenisi de oynanıyor. Ya futbol, o oynanmıyor mu? Sorumun yanıtını almakta gecikmiyorum. Aynı gazetenin (The Constantinople Messenger) 1 Aralık 1880 Çarşamba nüshasında okuduğum haber daha önce bütün bildiklerimi altüst ediyor. Özetleyecek olursak; 1880 senesi, 27 Kasım Cumartesi, öğleden sonra İstanbul Kadıköy?de İngiliz Futbol Federasyonu kuralları ile (bu bizim bildiğimiz futboldur) yarım saat de olsa bir futbol maçı yapılmıştır. Yani futbol daha önce ezberletildiği gibi 1890?lı yılların ortalarında değil, çok önce İstanbul?da oynanmıştır. Bunun ilk futbol maçı olmadığı da açık. Gazete ?birlik kuralları? derken bunu herkesin bildiği ve daha önce de oynandığı havasında yazıyor. Tıpkı ragbi gibi futbol da 1880?lerden önce İstanbul?da İngilizler tarafından oynanıyor??

Dönemin gazeteleri, haberleri irdelenerek, kendi bildiklerini de sorgulayan yazarın alıntıladığım haberi haberi ne kadar titiz olduğunu gösteriyordur herhalde. Yine de İzmirliler enseyi karartmamalı, belki de İzmir?de o dönem futbola ?soccer? (Futbolun, Amerikancası?) diyorlardır. Yazarın gözünden kaçmıştır!..

Kitap boyunca, haberlerle birlikte önemli istatistikî bilgiler ve organizasyon günlükleri de var. O dönem Türkiye?de nerede ne spor organizasyonu gerçekleştirilmiş hepsi not düşülmüş. Ve çeşitlilik gerçekten göz kamaştırıcı. 1898 yılında tarihe not düşülen iki turnuvaya bakar mısınız? İstanbul Kriket Ligi, Osmanlı İmparatorluğu Çim Tenisi Şampiyonası? Türkiye?de toplumsal hayatın on yıllar içerisinde nereden nereye geldiğini, yaşadığı değişimin boyutunu okumak da mümkün.

1902 yılında İskoçya?da yayımlanan bir gazetenin eğlenceli haberiyle noktalayayım. Bu kitabı sindirmek ve başucu eseri olarak kitaplığımızda bulundurmak bizim görevimiz, ikinci cildi biran önce hazırlayıp bize sunmak ise eser sahibi Mehmet Yüce?nin görevi olsun: ?İzmir ve İstanbul arasındaki futbol maçıyla gayrete gelen Reşad Bey isimli bir Türk genci, kendi arkadaşlarının yanı sıra bazı Rum ve Ermenilerin de katılmasıyla bir kulüp kurmuş ve idmanlara başlamıştı. Birkaç gün önce, gece yarısı evine gelen polis onu Üsküdar?a götürüp kulüp ve futbol oyunu hakkında uzun bir süre sorguya çekti. Türkçe?de top kelimesi aynı zamanda bir silah anlamına geldiğinden işler büsbütün karıştı. Yetkililer büyük bir komployla karşı karşıya bulunduklarına ve kulübün aslında gizli bir örgüt olduğuna inanmıştı. Topun gerektiği gibi incelenmesi için gönderilen özel memur, bunun bir şeytan icadı olduğuna karar verdi??

Kitabın Künyesi
Osmanlı Melekleri
(Futbol Tarihimizin Kadim Devreleri Türkiye Futbol Tarihi – Birinci Cilt)
Mehmet Yüce
İletişim Yayıncılık / Yayınevi Genel Dizisi
İstanbul, 2014
397 s.

Previous Story

Meyhanelerin yok edilmesine direnen kitap: “Türkiye Meyhaneler Rehberi”

Next Story

Bilim İnsanları – Bir Keşif Destanı – Andrew Robinson

Latest from Spor

Güneşte ve Gölgede Futbol, Eduardo Galeano

?Şampiyonanın bir başka sürprizi de Türkiye’ydi. Hiç kimse bu ülkenin önemli bir başarı elde edeceğine inanmıyordu. Türkiye, dünya kupalarından elli yıldır uzaktı. Brezilya’ya karşı
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ