Mert Fırat: “Palahniuk, Sabahattin Ali okumuş mudur?”

Bursa Nilüfer Belediyesi, 2013 yılını Sabahattin Ali’ye adadıktan sonra Ali’nin eserlerini derinlemesine incelemek için yıl boyunca söyleşiler, kitap okumaları, film ve tiyatro gösterimleri, sergiler, atölyeler ve bir de tasarım yarışması düzenledi. Bu etkinliklerin esas amacı yazarın her yaştan okur tarafından daha yaygın biçimde tanınmasını sağlamaktı.

Gülşah Çırak’ın (Hüseyin Özdilek Anadolu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi), “Etkinlik sayesinde Sabahattin Ali’nin hayatını inceleyebildim ve onu tanıdıkça daha çok hayrete düştüm”, Yasin Ziya Fedayi’nin (Bahçeşehir Koleji), “Buraya gelmeden önce onun böyle biri olduğunu bilmiyordum”, Hande Dökmen’in (Özel Emine Örnek Koleji), “Tanıdıkça onun neden yılın yazarı olduğunu anladım” şeklindeki ifadelerine bakılırsa, etkinlikler gençleri kazanmayı gerçekten de başardı.

Nilüfer Belediyesi, yıl boyunca sürdürdüğü bu etkinlikleri 6- 7 Aralık’ta düzenlenen “Dışımızdaki Masum: Sabahattin Ali Sempozyumu” ile noktaladı. Sevengül Sönmez, İrfan Karakoç, Mesut Varlık, Zeliha Güneş, Sabri Gürses, Hakan Akdoğan, Semih Gümüş, Derviş Aydın Akkoç, Yusuf Perver, Nejla Aslan Akgün, Baturalp Kuyucuk, Ramazan Sağır, Nagihan Ergiyen ve Şermin Kılıç’ın konuşmacı olarak katıldığı sempozyumda, Sabahattin Ali’nin şairliği, öykü ve roman yazarlığı, çevirmenliği ve onun adına yıl boyunca düzenlenen etkinlikler konuşuldu.

Sinemada ve müzikte Sabahattin Ali izleri de İlksen Başarır, Mert Fırat ve Murat Cem Orhan’ın katıldığı “Sabahattin Ali’den Bugüne Gelen” adlı oturumda değerlendirildi. Murat Cem Orhan, 8’inci Nejat F. Eczacıbaşı Ulusal Beste Yarışması’nda birinciliği kazanan Kuyucaklı Yusuf Bale Suiti’nin ortaya çıkış öyküsünü anlatırken, Başarır ve Fırat, Sabahattin Ali’nin bir eserini sinemaya uyarlamanın imkanını sorguladı.

“Raif Efendi’nin yeri ayrı”
“Sabahattin Ali’nin yazdıklarının içinde zaten müzik var” diyen Murat Cem Orhan, Kuyucaklı Yusuf’un bir bale suiti şeklinde bestelenmeye çok uygun olduğunu belirtti. Orhan, “Çünkü içinde yaralı bir kahraman, aşk, intikam ve kavga var. Ayrıca Yusuf, derin bir karakter” dedi. Orhan, Değirmen öyküsündeki klarnetçiyi bestelemeyi de hayal ettiğini söyledi.

İlksen Başarır ise edebiyat ile sinemanın ilişkisini değerlendirdiği konuşmasında bu ilişkinin çok eski olduğunu belirtip, sinemaya uyarlanan ilk eserlerden birinin Jules Verne’nin Ay’a Yolculuk’u olduğunu hatırlattı. Sabahattin Ali’nin birçok eserinin sinemaya aktarıldığını vurgulayan Başarır, “Sabahattin Ali’nin tasvirleri yönetmeni zorlamıyor” diye konuştu. Başarır, “Sabahattin Ali’nin hangi eserini sinemaya uyarlamak isterdiniz” sorusunu ise “Kürk Mantolu Madonna” diyerek yanıtladı.

Mert Fırat da, “Metinde yer verilen farklı perspektifler oyuncu ve yönetmen için çok önemli. Sabahattin Ali, oyuncuya iki boyutlu karakterleri üç boyuta çıkarma konusunda çok imkan tanıyor” diye başladığı sözlerini şöyle sürdürdü:

“İnsan Chuck Palahniuk onun eserlerini okudu mu acaba, diye düşünüyor. Çünkü Raif Efendi’ye önce dışarıdan bakıyor, günlük kısmında ise ‘Dışı böyle olan Raif Efendi’nin içi nasılmış acaba’ diyor sanki. Bu yönüyle Palahniuk’i andırıyor.”

“Sabahattin Ali’nin hangi karakterini canlandırmak isterdiniz” sorusunu da cevaplayan Fırat, “Hepsini canlandırmak isterdim ama Raif Efendi’nin bende yeri ayrı” dedi.

Gökçe Gündüç
(11-12-2013, http://www.sabitfikir.com/)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir