Ömer Ayhan yeni romanı Şehrazat?la Türk sinema tarihinden bir kesiti günümüze taşıyor. Yeşilçam?ın altın çağı olarak nitelenen 60?lı yılların kayıp filmlerine kapı aralayan romanda, dönemin sosyal ve politik yapısına dair ironik göndermeler öne çıkıyor.

Halit Refiğ?in 1964 yılında çektiği ve halen kayıp olan kültleşmiş filmi Şehrazat?ı arayış öyküsü gibi başlıyor roman. Bir yanıyla gerçek bir kayıp öyküsünden yola çıkarken, gizemli bir kurmaca duygusu inşa ediyor Ayhan.

Şehrazat, Türk edebiyatında pek seyrek rastlanan ?pulp fiction? tarzında yazılmış. Ancak bir solukta okunması kesinlikle çabuk anlaşılacağı anlamına gelmiyor. Film arayışını takip eden cinayetin tesadüfen de olsa ortaya çıkardığı gizli kalmış askerî darbe teşebbüsünün izleri, popüler olanla politik olanın tarihin seyrinde daima içi içe oluşunu hatırlatıyor.

En temelde roman popüler kültür ve iktidar ilişkisini sorguluyor, kayıp bir filmi kanunsuz yöntemlerle ele geçirme çabasının cinayetle sonlanması da bunun bir göstergesi. Olay akışının farklı anlatıcılarla örülmesi, romana sonradan eklenen kişilerin de anlatıcı olarak hikâyeye dâhil olup öne çıkmaları, romanın alanını genişletiyor.

Asaf Onur, unutulmuş bir sinema yazarıdır, yıllar önce kendi deyimiyle ortam müsaitken Türk sineması üzerine eleştiriler kaleme almıştır ve şimdilerde ?Yeşilçamın Kayıp Filmleri? kitabını yazmaktadır, kitabın tamamlanması için de yıllar önce sinemada izlediği ?Şehrazat? filmine ulaşması gerekmektedir. Bu sayede tanıştığı Orhan Durmaz ise zengin sinema tutkunlarına ulaşamadıkları filmleri arayıp bulan ve geçimini bu şekilde sağlayan bir öğrencidir. Orhan internette araştırma yaparken ?sinema delisi kız? müstearını kullanan biriyle tanışır, asıl adı Nihan olan kızın farklı sitelerde birçok takma adı vardır. Şehrazat?ın bir kopyasının kendisinde olduğunu söyleyen genç kızla tanışan Orhan, farkına varmadan tehlikeli bir sarmalın içine girer. Filmi alamadığı gibi, kendi elindeki ?Ahtapotun Kolları? (1964) adlı bir başka kayıp filmi de genç kıza kaptırır ve soluk soluğa bir kovalamaca başlar. Orhan, arkadaşı Nedim?le birlikte Nihan?dan kopyaları almaya çalışır. Ancak Nihan?dan tüm alabildikleri 27 Mayıs?ta emekli edilmiş bir generalin karşı darbe teşebbüsünü gösteren eski kayıtlardır. Orhan Durmaz aniden ortadan kaybolurken, Asaf Onur da, cinsel tatmin arayışlarıyla başka bir hikâyenin kahramanı olan Nedim de militarist zihniyetin sınır tanımaz şiddetine maruz kalacak, hatta ortak olacaklardır.

Ömer Ayhan, popüler kültürün masumiyetini de sorguluyor kitap boyunca. Popüler kültür okumalarındaki yanılgıya dikkat çeken roman, iktidarın popüler olanla hemen fark edilemeyen ilişkisini de ortaya koyuyor.

Şehrazat, parmak bastığı meselelerle, boşluklarla dolu sinema tarihimizin yeniden yazılması, derlenmesi gerektiğini de hatırlatıyor. Sinema tutkunu ve eleştirmen Asaf Onur?un öne sürdüğü tezlerin bu yönüyle dikkate alınması gerekir kanımca. ?Arada bir anketler yapılıyor, yok en iyi on Türk filmi, yok gelmiş geçmiş en iyi 100 yerli film, yahu Lütfi Akad?ın en iyi filmlerinden bir ikisi kayıp, Metin Erksan?ın en sevdiği filmi kayıp, Halit Refiğ?in filmleri, Atıf Yılmaz?in kariyeri boyunca çektiği en deneysel film ortada yok. O halde alın o anketleri çöpe atın.?

Yeşilçam?ı kayıp filmler vesilesiyle tartışmaya açan roman, sinema okumalarının ve bu alanda eleştiri geleneğinin zayıflığını da imliyor bir yanıyla.Yeşilçam?ın hayalci dünyasına karşılık film endüstrisinin kirli gerçekliğini dünyanın gerçekliğiyle özdeşleştiren Şehrazat, mecazi anlamda bu kaybı ya da ayıbı bir kördüğüme benzetir. Şehrazat, sinema tarihine ve askerî darbeler tarihine fazla bilinmeyen notlar düşüren ilginç hikâyesini, büyük şehir-taşra, genç erkek-olgun kadın ilişkisi gibi gerilimli alanlarla genişleten, dil kullanımıyla okuması keyifli, ilginç bir roman.

AHMET SAİT AKÇAY
(05.05.2014, http://kitap.radikal.com.tr/)

Kitabın Künyesi
Şehrazat
Ömer Ayhan
İletişim Yayınları
2014,
141 sayfa

Tanıtım Bülteninden
Tam evden çıkıyordu ki, cin taifesi bizimkinin kulağına üfledi, giderayak ketenpereye getirilmiş olmayalım, bu kız şeytana kül yutturan cinsinden, şu filme bir bakayım demesin mi? Ben de biraz merak ediyordum, ne mene bir şeymiş bu Şehrazat da ev otomobil aldıracak. Fakat heyhat, şapkadan tavşan çıkmadı. Şehrazat, hani nasıl derler, Kaf Dağı’nın arkasında kaldı.

Yeşilçam’ın kayıp filmlerinden biri Şehrazat. Asaf Onur’un sonu gelmez isteklerinin en paha biçilmezi Şehrazat. “Orhancığım, bu filmi getir, sonra dile benden ne dilersen”. Orhan Durmaz, parayı seviyor ama aklı fikri Lale Moran’da. İnternetten tanıştığı Sinema Delisi Kız’ı kandırabilirse her şey başka türlü olacak. Ama olmuyor. Başka bir hikâye başlıyor. Nedim anlatıyor, İlknur ağlıyor. Nedim kovalıyor, Nihan kaçıyor. Ahtapot’un kolları, 27 Mayıs’a ve kameraya konuşan subaylara ulaşıyor. Ömer Ayhan, esrarengiz bir hikâye, postmodern bir Yeşilçam hicranı, bir İstanbul entrikası anlatıyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Previous Story

Yazarlık tekniği üzerine on üç tez: Walter Benjamin?den değişmeyen öğütler

Next Story

Bir fasit dairedir zulüm

Latest from İnceleme

Go toTop