Psikoloji tarihinde Freud ve Jung ‘un mektuplaşmasının büyük önemi

freud_-_jung_mektuplaşmalarıÖnsöz
Napolyon, “Zamanı gelmiş bir düşünce, bayraklarını dalgalandıran bir ordudan daha güçlüdür” demişti. Bu söz adeta, kısa süren ortaklıklarının başlangıcında hemen hemen dünya çapında bir muhalefetle uğraşmak zorunda kalan Freud ve Jung’un düşüncelerinin yayılması için söylenmiş gibidir.

Bu iki adam, birbirleriyle mektuplaşmaya 1906 yılının Nisan ayında başladılar. Onbir ay sonra, ilk olarak Viyana’da karşılaştılar ve Jung’un söyleyişiyle, onüç saat ara vermeden konuştular. Bu buluşmayı izleyen yıllarda, birkaç günlük aralarla, birbirlerine düzenli olarak yazdılar; mektuplar sadece ara sıra, hastalıklar yada tatiller yüzünden kesildi. Bu mektuplarda, birbirlerine olan sempatilerinin gelişimi, yaptıkları sıkı işbirliği ve sonunda tuhaf bir kesinlik ve etkililikle aralarının açılmasının öyküsü ortaya serilmektedir.

Yaklaşık 360 mektubu içeren bu yazışma. 1974 yılında Sigmund Freud – C. G. Jung Briefwechscl1 (S. Freud/C. G. Jung Mektuplaşması) adlı kitapla tam olarak yayınlanmış ve yayıncılar tarafından çok sayıda notla, bilimsel eklerle ve resimlerle donatılmıştır. Bilgiyle ve özenle yayına hazırlanmış olan bu kitap, günümüzde ruhsal hastalıklar bilimi alanında çalışan her ciddi araştırmacının başucu kitabıdır. Kitabın iki yayıncısından biri. William McGuire. buraya kısaltmadan aldığımız editoryal önsözünde, özgün metinlere ulaşabilmek ve bu tarihsel sayfaların basım izinlerini alabilmek için ne çok sabır ve zahmet gerekliğini anlatmaktadır. Elbette, bu denli çok sayıda mektubun birçoğu, organizasyona ilişkin ayrıntılarla yada başka yayınlara ilişkin, genel okuyucu kitlesini çok az ilgilendiren sorularla doludur: kimi yerlerde de anlaşılması için uzmanlık bilgisi gereken arı teknik sorunlar ele alınmaktadır. Elinizdeki, kısaltılmış basımın amacı, mektuplaşmanın çekirdeğine, olabildiğince geniş bir okur kitlesinin, dünyaca ünlü iki adamın yazgısal karşılaşmasına ve dönemlerinin tıp dünyasının katı düşmanlığına karşı koymakla gösterdikleri yürekliliğe ulaşabilmesini sağlamakladır.

Bu kitaba alınan metinlerde Freud ve Jung arasındaki dostluğun evreleri, baba – oğul ilişkisinden, düşünce farklılıklarının yavaş yavaş artışına, iki enerjik, ama temelde karşıt düşünürün gitgide şiddetlenen sürtüşmelerine ve sonunda kesin olarak kopmalarına dek, adını adım izlenebilir. Ayrıca. Jung’ün karısı Emma daha 1911 yılında, açığa vuran yabancılaşmanın işaretlerini görebilmiştir. Freud’a gizlice yazdığı ve iki adamı -b o şu n a – uzlaştırmayı denediği mektuplar da bu seçkiye alınmamıştır.

Özgün içerikleri bir yana bırakılırsa, bu mektuplar, birçok ailedeki yetenekli baba ile yetenekli oğul arasındaki klasik sevgi-nefret ilişkisinin bir örneğini sergilemekledirler. Freud ile Jung arasındaki ayrılık çoğu kez büyük bir şanssızlık olarak gösterilir: oysa bu görüş tartışma götürür. Bu kopma, gerçi sancılı ama sonuçta mutlu bir olay olarak da görülebilir. Baba ile oğul arasındaki bu tür çatışma durumlarında iki rakip genelde, dönüşümlü olarak bir defa özellikle olumsuz yönlerini öne çıkarma, bir başka defa da yorucu denemelerle karşılıklı olarak birbirlerini anlamaya çalışma eğilimindedirler. Oysa bu olayda, kopmaları, bu dönüşümlülüğe son vermiş ve iki adamın kişiliklerini geliştirmelerinin, üretkenliklerini arttırmalarının yolunu açmıştır. Bu kopma gerçekleşmeseydi her birinin öbürüne denk düşmeye ve böylece ilişkiyi ayakta tutmaya çalıştığı sürekli uyum sağlama edimleri, mutsuzlukların olabildiğince artıracaktı. O zaman belki de dünya. insan ruhunun anlaşılmasına yönelik iki parlak ve eşsiz katkıdan yoksun kalacaktı.

Alan MeGlashan 1979
Almancaya çeviren
lngeborg Meyer-Palmedo

Kitabın Künyesi
Freud – Jung Mektuplaşmaları
Sigmund Freud
Düşün Yayınları / Edebiyat Dizisi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir