Radyodan Yükselen Cohen Şarkıları – Erinç Büyükaşık

Gecenin unutkanlığında Leonard Cohen ses vermişti.?.Democracy? şarkısında duvardaki çatlaktan, evsizlerin ateşlerinden yükselecek bir demokrasiyi anlatıyordu ruhumunu dinlendiren o tok, bas bariton sesiyle. Gitar sesle uzlaşmıştı.Odayı kaplayan akustik tını uysalca Cohen?in ardısıra şarkının sözleriyle barıştığı o an gece uysal, sakince bu düşsel beklentiye tanıktı. O Amerika?ya gelecek demokrasiyi bir karışıklığa, gündüzün ve gündüzün karşıtlığına, alkol serinliğinin hayalinde sokaktaki üzüntüyle ilişkilendirirken günlerdir gazetelerin karamsar haber başlıklarında kendi coğrafyasındaki yokluğunu hissetti ?demokrasi? denen düşün. Gazeteler bir boyun eğilmişlikle savaşa, ölümlere ve acılara biat ederken sokak olağan gürültüsüne terk etmişti kendisini. Geceye varana kadar Cohen?in şarkılarında aramıştı o da özgürlüğü.

A Partisan?da sığınaklara sığınmış, ailesini yitirmiş bir partizanın özgürlük umudu yükselirken Kadıköy sokaklarında bildiri dağıtan, gazete satan gençlerin seslerini de geceye taşımak istemişti. O çocuklardan birisi orta yaşlı bir adamla hararetli bir tartışmaya girişmişti elindeki poşetlerle yanlarından geçerken. Orta yaşlı adam, ne işin var sokakta oğlum, dersine kitabına bak, diyerek azarlıyordu onu. Genç çocuk, okumuşların halka karşı sorumluluğunu, sokağın özgürlük alanı olduğunu anlatıyordu belki biraz ezberlenmiş cümlelerle. Cohen, gecenin ilerleyen saatinde gölgelerden gelecek özgürlüğü anlatırken, liseli gencin sattığı gazeteden alıntıladığı ifadeler evine bir an önce yetişme kaygısından adamın pek de ilgisini çekmemiş, adam zihninden evde yiyeceği yemeği, televizyonun karşısında zapping yaparken aldığı keyfi düşünmeye başlamıştı. Cohen, gölgelerden gelecek diyordu özgürlük; halbuki çarşıdaki kalabalıkların gölgeleri adeta sahiplerinin korkularıyla besleniyordu. Onlar da uysal, dingin ve tekdüze bir düzende aşıyorlardı sokakları.

Yine Cohen ses vermişti dinlediğim radyo kanalında. Anlaşılan Cohen seçkisi yapmaya karar vermişti yumuşak ses tonuyla gecemi uysallaştıran bu kadın.The Old Revolution?da Cohen, gitarın yükselen tınısına uyarak bir mahkumun dilinden ses vermişti. ?Sonunda cezaevine girdim, yerimi zincirler içinde buldum, mahkumiyet bile gökkuşağı ile zehirlendi.? sözleri zihnimde Türkçeleştirirken ?Elbette çok gençtim ve kazanacağımızı umuyordum.? dizeleri bende yitik bir ihtilalcinin çok da bu coğrafyaya uzak olmayan serzenişini taşımıştı. Cohen?i dinlerken geceye gömülmüş koca binaların içindeki insanların kendi köşelerindeki yitiklik öykülerini düşünmeye başlamıştı. Başka bir şarkısından kendi yazdığı şiirinde ?Solda ya da sağda değilim//Umutsuz küçük ekranda kaybolmak için/Bu gece sadece evdeyim(I?m neither left or right/I?m just staying home tonight/getting lost in that hopeless little screen)? diyerek iğneliyordu Amerikan toplumunu Cohen.

Çarşıdan geçerken yeni başlayan maçı izleyen kalabalığın televizyona odaklandıklarını fark ettiğinde, her akşam izleyici rekorları kıran dizileri kafe köşelerinde tartışan gençlere kulak verdiğinde bu şarkı sözlerinin çok da uzak memleketlere özgü olmayan gerçeğine gülümserdi içten içe. Gülümsemek, belki ironiye gereksimi var bu coğrafyanın diyordu içinden. Kendilerini izleyerek ne derece içinde yaşadıkları coğrafyadan uzak, sinik ve korkak bir gerçeğin içinde olduklarını oldukça epik bir dille keşfedebilirlerdi. ?Sahi şu sahnedekiler biz miyiz??derdi belki de kafedeki mini etekli kız yanındakine oyunun kafe sahnesini izlerken, yan taraftaki taraftar oğlan da yanındaki diğer oğlana dönerek ?Şu adama baksana nasıl da dalmış ekrandaki maça, neredeyse içine düşecek ?diyerek kahkalarla gülebilirdi. Diğer izleyiciler de uyarırdı bu saygın oyunun özel gösterimini izlerken dikkatle. Oyunun müziklerini Cohen?den seçmişti yönetmen, özellikle oyuna asker uğurlamaları, toplumsal olaylardaki polisin biber gazı uygulamalarını uyarlamakta zorlanmıştı. Seyirciler biber gazından etkilendiklerinde içişleri bakanın dediği gibi bu gazın pek de sağlığa yararlı olmadığını düşünmeye başlamışlardı.

Gecenin akışında Cohen?den yükselen oldukça öfkeli ama bir o kadar dingin ses ?Sen güce boyun eğdirilmiş, sen bütün gün yok olan, çocukların hikayesi için kralların hatırına? diye yankılanıyordu odada. Kendi Godot?sunu beklemekten yalnızlaşmış ve köşesine sinmiş kalabalık haykırıyordu bu ses. Oyunun ikinci perdesine geçilecekti. On dakika ara, kafedeki genç kız sevgilisi ve en yakın arkadaşıyla oyunun ilk bölümünü tartışıyor, taraftar oğlan hala maçın sonucunu düşünmekte, belki ikinci yarıda söylerler diyordu yanındaki uzun saçlı arkadaşına. Orta yaşlı adam hala liseli oğlana kızıyor, otursun, ders çalışsın, okumak kolay mı, ne işi var sokakla, siyasetle, diyordu öfkeli tonunu düşürmeden uysal oğluna. Oğlan oyunun ilk yarısında sosyal iletişim sitesinde sınıf arkadaşıyla saatlerce okuldaki maceralarını konuşan liseliyle kendisinin benzerliğine şaşırıyordu. Orta yaşlı adam akşam yediği yemeği ve kaçırdığı zapping keyfini düşünüyordu bir yandan konuşurken. Belki ikinci yarıda orta yaşlı adamın zapping yaparken koltuğuna gömüldüğünü izleyerek daha fazla haz alacaktı oyundan.Gerçi biber gazı sahnesinde fena halde yanmıştı gözleri ve tiyatrodaki görevliler limon dağıtmasalar kolay kolay izleyemezdi ilk perdenin devamını. Adamın karısı ise oyunun bir kesitinde sokaktaki kadın eylemcilerden aldığı bildiride geçen ?Kürtaj hakkımız alınamaz.? sözlerine okumaktan bile utanan yedi çocuklu hamile kadını düşünüyordu. ?Kocam hayvandır, mayvandır ama beni damızlık inek sanmıyor şükür.? diyerek sevgiyle bakmıştı kocası hala liseli gence öfkesini saçarken. Oyunun ikinci perdesinin başlayacağı anonsuyla salona doluşan kalabalığa tiyatro görevlilerinin ?Bu sefer sahnedekiler izleyici, siz oyuncu olacaksınız.? deyince izleyicilerden önemli bir bölümü çoktan salonu terk etmeye başlamıştı. Cohen çalıyordu bu sırada. ?Geleceği gördüm bu bir cinayet,dört bir yanda olaylar çıkacak ve büyüyecek, hiçbir şeyin ölçüsü kalmayacak? sözleri salonu kuşatırken izleyicilerden biri şarkı söyleyen adamın kehanet gücüne inanmaya başlamıştı.

Gece akıyordu ve Cohen söylemeye devam ediyordu şarkısını. Orta yaşlı adam koltuğunda çoktan uyuyakalmışken, yedi çocuklu hamile kadın uyuyan kocasının kıllı, yağlanmış bedenine iğrenerek baktı. Karnındaki çocukla kurduğu herhangi bir duygusal bağın olamadığını anladığında bu tiksintiyi kendisine de duydu. İnternet sitesinde arkadaşıyla sınıftaki kızları konuşan liseli çoktan geldiğini anladı. Yarın okulda yine konuşabilirlerdi bunu. Polis cobu ve biber gazından etkilenmiş eylemci gençler gözaltında hücrelerinde, bilmem hangi örgüt üyeliğinden tutuklanacağını bilmeden gelmeyen uykuya yatmaya çalışıyorlardı. Cohen, şarkısını söyleyemeye devam ediyordu. Gençlerden biri çoktan bir Cohen şarkısı mırıldanmaya başlamıştı.

?
Geliyor o, duvardaki bir çatlaktan
benzersiz bir alkol taşkınından
Dağda verilen Vaazın
doğrusu pek bir şey anlamadığım
inanılmaz yorumlarından.
Geliyor o, körfezdeki
tersanenin sessizliğinden
Chevrolet?nin yıpranmış
cesur ve yiğit yüreğinden
Demokrasi geliyor Amerika?ya?

Erinç Büyükaşık
http://sozunbuyusu.wordpress.com/

Previous Story

Irak, Afganistan ve Çağımızın Emperyalizmi – Aijaz Ahmad

Next Story

Parçalanmış Gerçeklik – Manes Sperber

Latest from Makaleler

Van Gogh’un kitap tutkusu

Geçtiğimiz haftalarda Paris’in izlenimci koleksiyonuyla ünlü Musée d’Orsay, Antonin Artaud’un Van Gogh: Toplumun İntihar Ettirdiği kitabından yola çıkarak yazar ile ressamı, Artaud ile Van

George Orwell’a ilham veren kitap: Biz

George Orwell‘ın 1984’ünü neden sevdiyseniz, Yevgeni Zamyatin‘in Biz‘ini sevmeniz için en az 1984 kadar nedeniniz var. Üstelik Biz, 1984’ten çok daha önce, 1920 yılında
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ