Sarı Sıcak, Yaşar Kemal’in öykülerini derlediği eserinin adıdır. Eser ilk olarak 1952 yılında yayınlanmıştır yazarın öykü dalında verdiği ilk eseridir. Eser yazarın daha sonra verdiği baş yapıtlarından İnce Memed’den önce yazarın Türkiye ve dünyaca tanınmasını sağlamıştır. Yaşar Kemal’in bu eserinde anlattığı öykülerin büyük kısmı Çukurova’da geçmektedir. Yazar bu öykülerde Anadolu insanının açlık, pislik, hastalık, sefalet ve çevre koşulları içinde verdiği yaşam mücadelesini konu alır. Bir çok yönleri ile bu insanların duygularını, iç dünyalarını, yaşadıkları dertleri irdeler. Bunların ışığında toplumun sorunlarını da okuyucunun önüne serer. Kitap ismini içinde geçen Sarı Sıcak isimli bir öyküden alır.
*”Yaşar Kemal, ilk öyküsü ?Pis Hikaye?yi 1946 yılında yazmıştır. Ardından ?Bebek? öyküsünü yazmış, bunları çok sonraları yayımlamıştır. İlk öykü kitabı ?Sarı Sıcak?, 1952 yılında Varlık yayınları arasında çıkmış, bir çok dile çevrilmiştir. Sonra uzun öyküler yazmıştır, bunlardan biri ?Teneke?dir. İlk öykü kitabının yayımlanmasından on yıl sonra bütün öykülerini yine ?Sarı Sıcak? adı altında toplayıp kitaplaştırmıştır.
Yaşar Kemal bir çağ romancısıdır. Cumhuriyet tarihinin geçirdiği büyük değişimin, sosyoekonomik, kültürel alandaki dönüşümünün, göçlerin, mübadelelerin, etnik kıyımların, kısacası kendi deyimiyle ?insanlık macerası?nın büyük romanlarını yazmıştır. Türkiye?deki köklü feodal değerlerin geçirdiği evrimi, tükenişi, ?dağın öteki yüzünü?, doğayı, kırsal yöreleri, ?o güzel insanların o güzel atlara binip? gidişlerini büyülü gerçekçiliğin destansı, şiirsel tadında veren tek romancımızdır. Yeryüzü?nün masal parçası Çukurova?nın dağını, kuşunu, çiçeğini, böceğini, insanını, kültürünü, üstlendiği tarihsel misyonu; huriyet Türkiye?sinin sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik dönemeçlerindeki çekirdek rolünü edebiyat tarihine armağan eden ?çağdaş bir Homeros? tur.
Osmanlı?dan bu yana kökleşerek gelişmiş feodal geleneklerin parçalanıp kapitalizmin kapılarına nasıl dayandığını, bu büyük değişimin insanda yarattığı korkuyu, insan psikolojisini nasıl derinden sarstığını, çürüyen değerlerle yeni değerlerin buluşma noktasındaki derin yalnızlığını, trajedisini anlatır. Zaman ve mekan onun romanlarında bir başka boyutta yer alır, dönüşür, hiç eskimeyen, destanlaşan masalsı bir iç zamanda insanın evrensel değerleriyle buluşup kimlik ve kişilik kazanır. Onu okurken bir epope ustasının temaşa alanına girer; lirik, epik, destansı bir dünyanın, ?Meryemce?, ?İnce Memed?, çocuk ?Mustafa?, ?Poyraz Bey, fidan boylu Türkmen beyleri gibi imgelemimizce ölümsüz kılınan kahramanlarıyla karşı karşıya kalırız. Hepsi de, yüzleri Toros?lara, sırtları Akdeniz?e dönük sıra dışı, olağanüstü kahramanlardır. Bir çağın kapanıp bir çağın açılışını onların duygularının, ilişkilerinin, çelişkilerinin somutlaştırılmasıyla duyumsar; büyülü, şiirsel bir dilin; akıcı, kıvrak bir anlatımın atmosferine girip çarpıcı, çırılçıplak insan gerçekliğiyle yüz yüze geliriz.
Yaşar Kemal bilgilendirmez, yapıtlarının arka planındaki büyük çatırtıları, dilinin güçlü atmosferiyle sezdirir. Sıradan bir köylü onun yapıtlarında ilahi bir güçle donanır, büyür, ilkellerin ayin törenlerindeki büyücü Şamanların dansla anlattıklarını Yaşar Kemal dilin gücüyle verir. Cansız varlıkları abartıp şahlandırarak, onları yeniden yaratıp biçimlendirerek büyük gerçekliklere gönderme yapar.
Öykülerinde de Çehovvari bir keskinlik, acı bir yergiyle insanlık durumlarının çarpıcı manzaralarına tanıklık etmemizi sağlar. Az sayıda öyküsü vardır, bir çoğu da uzun öykülerdir. Öyküleri, romanlarından çok önce yazılmıştır; romanlarında kullanacağı tekniğin,dilin, atmosferin bir bakıma habercisi gibidirler. Öykü kişileri, romanlarındaki ete kemiğe bürünen, psikolojik derinliği olan kişilere erişemeseler de; çarpıcı, kısa, keskin çizgilerle belleklere kazınırlar. ?Yolda? adlı öyküdeki arabacı: ?Küçücük, kısacık boylu, zayıf ama sırım gibi, ince boynunun damarları dışarı fırlamış, çok kalın kara kaşlı biriydi. Kara bir şalvar, ot ipekten sarı bir mintan giymişti. Kasketi yeniydi,? diye betimlenerek görselleştirilir.
Yaşar Kemal?in sözcük hazinesindeki yerel sözcükler, deyimler, atasözleri öykülerinde de bol bol yer alır:
?Elin ağzı uçkur bağın değil ki çeke bağlayasın yavru.? (Sarı Sıcak- Syf: 26)
?Ağzı var, dili yok fıkaranın? (Sarı sıcak, Syf: 69)
?Delinin ipi sapı mı olur?? (Sarı Sıcak, Syf: 72)
Öykülerinde kısa kısa, arada bir yinelenen sözcükler kullanır. Halka yakın, destansı, masal gibi anlatır öykülerini. İç mekanlardan çok dış mekanlara, doğa betimlemelerine yer verir. Romanlarındaki olağanüstü, abartılı betimlemelere öykülerinde pek rastlanmaz, daha olağan çizgilerle yapar öykülerindeki betimlemeleri. Yöresel, Çukurova?dan küçük küçük manzaralar, öykünün bütünlüğüne denk düşecek biçimdedir.
Yaşar Kemal, ?Sarı Sıcak? ta yer alan 25 öyküsünde, öykü anlatıcılığındaki ustalığını da kanıtlamış, sinematografik bir anlatımla şiirsel, çarpıcı öyküler yazmıştır.
*Zafer Doruk, www.yazimhane.com
“Korkunç bir duyarlık ve acımasız bir şiir…”
(Observer, İngiltere)
“Sadelik ve dürüstlükle anlatılan bu öyküler insanın
belleğine kazınıyor.” (The Millvaukee Journal, ABD)
“Yoksulluk, boş inanlar, sinekler, toz, ölümüne çalışma, uçsuz bucaksızlık, bitkinlik, yabanlık, yılmazlık. (…) Çaresizlikten doğan acıma ve duyarlığın evrensel
boyutları.” (The Guardian, İngiltere)
“Köylülerin sefaletini ve sosyal eşitsizliği dile getiren kitaplarıyla Yaşar Kemal, Türkiye’deki son üç kuşağı en derinden etkileyen yazar.” – Neue Zürcher Zeitung, (İsviçre)
Bence gelmiş geçmiş en iyi yazarlarımızdan biridir.
Ben de bu kitabı öğretmenin tavsiyesiyle okuyacağım ama kırtasiyelerde bulamadığım için okuyamadım. Yaşar Kemal’i de çok seviyorum. Kitaplarının bazılarını okudum.
çok güzel bir kitap tavsiye ederim
bunun hikaye özeti hani:):(
hikayeyi okudum biz 6. sınıf olduğumuz için bizim ders kitabında var süper bir hikaye herkese tavsiye ederim …