Bilim kurgu/fantastik edebiyat alanının “Nobel”i ARTHUR C. CLARKE ödülünü üç kez kazanan tek yazardan varoluşsal bir polisiye… Yayınlanışının hemen ardından, 2010 yılında Hugo, Dünya Fantezi, Nebula ve Arthur C. Clarke ödüllerini kazanan
Şehir ve Şehir, okuyucuyu sanatsal doruklara çıkaran bir gerilim romanı…

Britanya fantastik edebiyatının parlak isimlerinden China Miéville, fantastik edebiyat alanının “Nobel”i olarak nitelendirilen Arthur C. Clarke ödülünü üç kez kazanan tek yazardır.

Yazarına Hugo, Dünya Fantezi, Nebula ve Arthur C. Clarke ödüllerini kazandıran Şehir ve Şehir; gerçek ya da hayal ürünü, hiçbir şehre benzemeyen bir şehirde geçen varoluşsal bir polisiyedir.

Avrupa’nın kıyıda köşede kalmış bir şehri olan Beszel’de bir kadın cesedi bulunur. Bu olay, başta, Ağır Suçlar Birimi müfettişi Tyador Borlú’ya sıradan bir cinayet gibi gelir. Ama soruşturma ilerledikçe, kanıtlar onu hayal bile edemeyeceği kadar ölümcül planlara götürür.

Borlú, Beszel’den, dünya yüzünde onun kadar tuhaf olan tek metropole gitmek zorundadır. Bu sıradan bir sınır geçişi değil, fiziksel olduğu kadar, ruhsal da bir geçiştir. Bir algı değişimi, görülmeyenin görülmeye başlanmasıdır. Gideceği yer Beszel’in aynısı, rakibi, yakın komşusu zengin ve hareketli Ul Qoma şehridir. Ul Qomalı dedektif Quissim Dhatt’la beraber ve bu geçişle mücadele ederek, komşu şehri yok etmeye ant içmiş aşırı milliyetçilerin ve iki şehri birleştirme hayalleri kuran birleşmecilerin çıkarcı yeraltı dünyasında bulur kendini.
Dedektifler ölen kadının sırrını çözerken, bunun hayatlarına mal olabileceği gerçeğinin farkına varırlar. Karşılarına çıkan şey, Beszel ve Ul Qoma’daki tehlikeli güçlerdir: Ve iki şehir arasında gizlenen şey, bu güçlerin en korkuncudur.

Kafka, Philip K. Dick, Raymond Chandler gibi yazarların, 1984 romanının izlerini taşıyan Şehir ve Şehir, insanı metafiziksel ve sanatsal doruklara çıkaran bir gerilim romanıdır. (Tanıtım Bülteninden)

Şehir ve şehir ‘e Dair – BirGün Kitap (04.08.2012)
Britanya fantastik/bilim kurgu edebiyatının yükselen genç sesi China Miéville?in bol ödüllü romanı Şehir ve Şehir kitapçı raflarında yerini aldı. Kitap, yazarın daha önceki iki kitabı Kral Fare ve Perdido Sokağı İstasyonu gibi yine Yordam Kitap?tan çıktı.

China Miéville, 1972 doğumlu genç bir yazar. Peş peşe yayınladığı romanları büyük yankılar yarattı, bilim kurgu alanındaki çok sayıda saygın ödüle değer görüldü. Şu anda, fantastik edebiyat alanının ?Nobel?i olarak nitelendirilen Arthur C. Clarke ödülünü üç kez kazanan tek yazar olma unvanını elinde bulunduruyor. Romanları İngilizce dışında başta Almanca, Fransızca, İspanyolca, Japonca, Rusça, İtalyanca ve Çince olmak üzere pek çok dünya diline çevrildi ve çevriliyor.

İlk romanı Kral Fare 1998 yılında yayınlandığında, eleştirmenlerce ?İngiliz fantezisinde yeni ve şaşırtıcı bir ses? olarak nitelendirildi. China Miéville, bir eleştirmene göre ?gerçek bir büyücü, bir sihirbaz, bilim adamı ve şairin güçlü bir karışımı??

Miéville?in, büyük bir üretkenlikle peş peşe yayınladığı romanların sayısı 10?u buldu. Miéville, yarattığı fantastik edebiyatı ?tuhaf kurgu? (?weird fiction?) olarak tanımlıyor. Fantastik edebiyatı ticarileşmeden ve tutucu klişelerden kurtarmayı amaçlayan Miéville?in politik duruşunu, fantastik romanlarından takip edebilmek mümkündür. Marksist tutumu, romanlarında olduğu kadar, edebiyatla ilgili kuramsal duruşunda da belirgindir.

Yazarın Türkiyeli okura sunulan üçüncü romanı Şehir ve Şehir?i Türkçeye Mehtap Gün Ayral kazandırdı, editörlüğünü Eda sezgin üstlendi, kapak tasarımı ise Savaş Çekiç?e ait.

Yazarına Hugo, Dünya Fantezi, Nebula ve Arthur C. Clarke ödüllerini kazandıran Şehir ve Şehir; gerçek ya da hayal ürünü, hiçbir şehre benzemeyen bir şehirde geçen varoluşsal bir polisiyedir.

Avrupa?nın kıyıda köşede kalmış bir şehri olan Besêel?de bir kadın cesedi bulunur. Bu olay, başta, Ağır Suçlar Birimi müfettişi Tyador Borlú?ya sıradan bir cinayet gibi gelir. Ama soruşturma ilerledikçe, kanıtlar onu hayal bile edemeyeceği kadar ölümcül planlara götürür.

Borlú, Besêel?den, dünya yüzünde onun kadar tuhaf olan tek metropole gitmek zorundadır. Bu sıradan bir sınır geçişi değil, fiziksel olduğu kadar, ruhsal da bir geçiştir. Bir algı değişimi, görülmeyenin görülmeye başlanmasıdır.

Gideceği yer Besêel?in aynısı, rakibi, yakın komşusu zengin ve hareketli Ul Qoma şehridir. Ul Qomalı dedektif Quissim Dhatt?la beraber ve bu geçişle mücadele ederek, komşu şehri yok etmeye ant içmiş aşırı milliyetçilerin ve iki şehri birleştirme hayalleri kuran birleşmecilerin çıkarcı yeraltı dünyasında bulur kendini…

Kafka, Philip K. Dick, Raymond Chandler gibi yazarların, 1984 romanının izlerini taşıyan Şehir ve Şehir, insanı metafiziksel ve sanatsal doruklara çıkaran bir gerilim romanıdır.

Edebiyat ve şehir – A.Ömer Türkeş
(03/08/2012 tarihli radikal kitap)
Türkçeye çevrilen üçüncü romanı ?Şehir ve Şehir?in girişinde China Miéville?in teşekkür yazısıyla karşılaşacaksınız: ?Çok şey borçlu olduğum sayısız yazar arasında, bu kitabın ortaya çıkmasında katkıları olan Raymond Chandler, Franz Kafka, Alfred Kubin, Jan Morris ve Bruno Schulz?a çok teşekkürler?? Hemen altında Polonyalı ?Yahudi- yazar Bruno Schulz?un ?Cinnamon Shops and Other Stories? kitabından bir alıntı(epigraf) yer alıyor; ?Şehrin derinliklerinde, deyim yerindeyse, çift caddeler, birbirinin tıpatıp aynısı olan sokaklar, uyduruk, gerçekte var olmayan, hayali yollar vardı.?
Romanı okumaya başladığınızda gerek teşekkürün gerek epigrafın hiç de boşuna olmadığını farkedeceksiniz. China Miéville ?Şehir ve Şehir?de birbirini kesen cadde ve sokaklarıyla iç içe geçmiş ama birbirini görmeyecek kadar düşman kesilmiş hayali Beszt ve Ul Qoma kentlerinde geçen bir cinayet hikayesi anlatıyor. Ana karakteri şehir olan bir hikâye bu?

Kentler arasında
Gece yarısı bir cinayet mahallindeyiz. Maktul, yüzü kesilerek öldürülen genç bir kadın. Soruşturmayı Müfettiş Tyador Borlu yönetiyor. Sahne herhangi bir cinayet romanında okumaya alışık olduğumuz diyaloglarla sürmekle birlikte kent, semt ve insan isimleri biraz şaşırtıcı; Besz kenti, Leskov mahallesi, Kordvenna bölgesi, Yovic Koprusu, Pocost Koyu, Komiser Kerevan, Komiser Gadlem, Başmufettiş Marcoberg, Müfettiş Tyador Borlu, polis ekibinden Bardo, Yaszek, Naustin, Corwi, Shulban, Shushkil, Briamiv? Ancak satır aralarında Amerika , İngiltere , Balkanlar, Müslümanlar, Yahudiler gibi sözcüklerin geçmesi şüpheleri biraz olsun dağıtıyor. Sayfalar ilerledikçe zaman ve mekân algımız düzelecek ve romanın dünyasını kavrayacağız: 2000?li yıllarda, Balkanların biraz ötesinde, deniz kenarına ?muhtemelen Karadeniz kıyısına- konuşlanmış bir kentteyiz. Roman kahramanı ve anlatıcısı Komiser Borlu?nun rehberliğinde Bezst kenti yavaş yavaş aydınlanıyor. Aslında sadece bir kent değil kent devletidir Beszt. Komşusu Ul Qoma kent devleti ile yüzlerce yıla dayanan düşmanlıkları öyle bir hale gelmiştir ki mahalleler, sokaklar birbirini çapraz keserek birbirlerinin içine geçtiği, özellikle gecenin karanlığında hangi sokağın hangi kente ait olduğunun zor seçildiği, kent sakinleri birbirlerinin yanı başından yürüyüp gittiği halde Besztlilerin Ul Qoma?ya, Ul Qoma?lıların Beszt?e ait herhangi bir şeyi görmesi, işitmesi, hissetmesi yasaklanmıştır. Yasağı ihlali en büyük suçtur. İhlalin yapıldığı an devreye giren İhlal teşkilatı her iki kent için de en büyük korku kaynağıdır.
Hikâyeyi kavramak açısından İhlal teşkilatını ve ihlalin mantığını kavramak önemli; ?İhlal, bir şehirden diğerine acılan bir geçitte değildi. Kaçak giriş çıkışlarda da değildi. İhlal, aslında geçiş tarzındaydı. Çapraz hatlarla bölünmüş bir alandaysanız, Besz tarafındaki evinizin arka penceresinden bir Ul Qomalının bahcesine ister bir kedi, ister kokain ya da silah atın, bu ihlal demekti. İhlal sizi bulurdu. Tek bir kuş tüyü ya da bir lokma ekmek bile atsanız, bu ihlal demekti. Peki ya nükleer bir silah çalıp gizlice Copula Salonu?ndan sınırı geçerseniz? İki şehrin arasındaki kontrol noktasından geçerseniz? Sucların çoğu bu yoldan işleniyordu. Bu durumda ihlal yapılmamış oluyordu.?
Müfettiş Borlu olayı çözmeye çalışırken cinayetin Ul Qoma?da işlenip cesedin Beszt?e bırakıldığını fark eder. Ancak ceset sınırdan kuralara uygun bir şekilde geçirildiği için ihlal söz konusu değildir. Bu durumda katili ortaya çıkarabilmek için iki kentin polis teşkilatlarının işbirliği gerekecektir. Borlu Ul Qomalı meslektaşı Quissim Dhatt?la beraber işe koyulur.
Kurban Ul Qoma Üniversitesi Arkeoloji Bölümü?nde doktora yapan Amerikalı bir kız öğrenci. Ancak bilgi her iki kent için de tehlikeli bir donanım. Nitekim iki kent arasındaki düşmanlığın tarihini, iki kent arasında saklandığı rivayet edilen üçüncü bir kentin ? Orciny?nin- var olup olmadığını araştıran, yasaklanmış kitapları okuyan kurban de her iki kentin milliyetçilerinin düşmanlığını kazanmış, ölüm tehditleri almıştır. Soruşturma sürerken bir başka öğrenci daha kaybolur. Üstelik soruşturmayı derinleştiren Müfettiş Borlu?nun hayatı da tehlikededir.
Hikâye sınır noktasında gelişen heyecanlı bir kovalamaca sahnesiyle son bulacaktır?

Görünmezlik
İngiliz edebiyatının parlayan yıldızlarından Miéville hayali dünyalar yaratmayı, kentler kurmayı, masallar anlatmayı seven; fantastik olanı yeryüzüne indirmeyi, gerçeküstüyle gerçekliği örtüşmeyi çok iyi beceren bir yazar. Her romanını -bilim kurgu, fantastik kurgu, western, macera ve polisiye gibi- farklı bir türde yazmayı hedeflerken yaptığı işi -Lovercraft gibi ustaların izinde giderek- tuhaf kurgu (?weird fiction?) olarak tanımlıyor.
?Şehir ve Şehir? okuduğum üçüncü China Miéville romanı. Ve hiç şüphesiz en iyisi. ?Fareli Köyün Kavalcısı? masalından esinlenerek kurguladığı ?Kral Fare?de fantastik öğeleri günümüz dünyasının ilgi ve korkularıyla kaynaştırmıştı. ?Perdido Sokağı İstasyonu?nda dünyaya benzeyen ama evrendeki koordinatları bilinmeyen bir mekâna taşıyordu okuyucusunu. Fantastikle bilimkurgunun, masalla kara ütopyanın, gothikle retro-fütüristiğin tuhaf bir karışımı olan roman ?steampunk? türündeydi. ?Şehir ve Şehir?de ise fantastik öğelere hiç yer vermemiş. Bunun yerine gerçek dünya üzerinde hayali kentler kurmuş, Kafkaesk bir atmosfer yaratmış.
?Şehir ve Şehir?in hikâyesi savaşlarla kaynayan, görünmez ama keskin sınırlarla bölünmüş bir dünyanın temsili olarak okunabilir. Beszt ve Ul Qoma arasındaki tarihi düşmanlık, bu düşmanlıkla kurulmuş kimlikler, budalaca böbürlenmeler, kentleri ekonomik felaketlere sürükleyen anlamsız rekabetler, ve sonuçta totaliter yönetimlere mahkûm toplumlar?
Hikâyeyi günümüz dünyasının siyasi ve toplumsal bir yansıması ya da hicvi niteliğinden çıkarıp çok daha derin katlara açan başka bir etken daha var. Görmemek, görüp de görmezden gelmek zorunluluğu? İnsanların bakmamayı, baksa da görmemeyi öğrenmesi? Hikâyenin kilit noktası niteliğindeki bu düğümü, insan ilişkilerine dair çok güçlü bir metafora dönüşüyor. Miéville hemen her toplumda farklı tezahürlerle ortaya çıkan ama görmezden gelinen insani ilişki kopukluğunu çarpıcı bir hikâye haline getirmek için çok yaratıcı ve irkiltici bir kurgu yaratmış. ?Şehir ve Şehir?in birbirini kesen sokaklarda dolaşan, bitişik apartmanlarda oturan, ortak bahçeleri, parkları kullanan ama ihlal yasakları nedeniyle birbirini görmeyen insanları gerçeküstü bir hikâyenin içindeler. Ne var ki bizim yaşadığımız gerçek onlarınkinden hiç de farklı sayılmaz. İnsan isimlerini, sarı-kırmız-yeşil renginin konbinasyonlarını, milyonlarca insanın konuştuğu bir dili, giderek bir ulusun varlığını yıllarca yasaklı tutmuş bir ülke için ?Şehir ve Şehir?in öyküsü fazlasıyla gerçekçi. Belki de bu nedenle romanda Kürt ve Türk sözcüklerine de rastlıyoruz.
Kuşkusuz bizi hedef alarak yazmamış romanını Miéville. Bakmamak, görmemek, farkına varmamak, sürekli bir dalgınlık halinde yaşamak metropol hayatının yarattığı bir davranış bozukuluğu. Bireysel, toplumsal ve siyasal boyutları olan bir bozukluk. Özellikle göçmenleri; farklı ırklara mensup, farklı dilleri konuşan, farklı dinlere inanan insanları kuşatan görünmezlik perdesi kent yoksullarını da örtmüyor mu? Ya da köşe başında açlıktan ve soğuktan titreyen bir sokak hayvanı gördüğümüzde görmezden gelmiyor muyuz?
Marksist bir yazar olarak China Miéville ?Şehir ve Şehir?de, sınırlar ve sınıflarla bölünmüş bu ikiyüzlü metropol yaşantısını edebiyatın bütün yaratıcı gücünü kullanarak sorguluyor, saçmalığını açığa çıkarıyor ve yargılıyor.
Karanlık kentlerin mimari tasvirleriyle ışıldayan ?Şehir ve Şehir? şaşırtıcı, heyecanlı, eğlenceli ve etkileyici bir roman.

Kitabın Künyesi
Şehir ve Şehir
Orjinal isim: The City and The City
China Mieville
Çeviri: Mehtap Gün Ayral
Yordam Kitap / Roman Dizisi
İstanbul, 2012, 1. Basım
336 sayfa

Previous Story

Adnan Menderes, Necip Fazıl’ı maaşa bağlamış.

Next Story

Sofiya Tolstoy – Alexandra Popoff

Latest from China Mıévılle

Elçilik Kenti – China Miéville

“Bu genç yazarın kendisini göstermesini ve bilim kurgu sanatını, son zamanlarda ‘güvenli’ okuyuculuğa yatırım yapan yayıncılığın gerileticiliği ile postmodernizmin bütün formlar ve formsuzluklarla ortaya

Hadi gelin! Su güzeldir – Eda Sezgin

“Yeni Crobuzon’da olanları düşününce. Çok şey risk altında. Konsey’in peşine düşenler yüzünden buradayım. Ayrıca senin onu durdurabileceğini düşündüğümden. Bu yüzden buradayım işte.” (Demir Konsey)

Demir Konsey – China Mieville

Britanya bilim kurgu ve fantastik edebiyatının genç ve başarılı ismi China Miéville’in, Perdido Sokağı İstasyonu ve Yara’nın ardından, Yeni Crobuzon üçlemesinin son kitabı olarak

Diren China Miéville! – Yankı Enki

“Eğer bilimkurguya ya da fantastik kurguya az da olsa bir yöneliminiz varsa, bir Miéville romanını okuduktan sonra yapmak isteyeceğiniz ilk şey yazarın diğer eserlerini
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ