Şemsettin Sami´den ilk yerli romanımız: Taaşşuk-u Talat Ve Fitnat – Süleyman Deveci

İlk yerli romanımız sayılan Taaşşuk-u Talat Ve Fitnat, ilk defa 1872 yılında yazılmış ve bir gazetede yayınlanmaya başlamış kitaplaşmış halini ise ancak üç yıl sonra bulmuş. Talat ve Fitat´ın aşkı diye de adlandırılabilecek bu ilk romanımız olanaksız, gerçekleşmesi imkansız bir aşk öyküsünü anlatır ve romantik romana en iyi örnektir. Tanzimat´tan Cumhuriyet´e kadar ki diğer bir çok ilk romanlarımız gibi mekan yine İstanbul´dur, yani o zamanki başkent. Bu anlamda romanımızın başından başlarken kırsala gitmesi ve orada kalması, son yıllarda kalıbını kırıp kırsaldan uzaklaşmaya başlamasının ciddi olarak Şemsettin Sami ve benzerlerinin uğraşlarında aramak gerekir. Roman aşağı tabakanın bilip anladığı, ele alıp tadını çıkardığı bir alan maalesef bugün bile değildir.

Bugün ki medeniyetin ve ülkemizdeki entelektüel birikimin verdiği küstahlıkla oldukça basit ve çocuksu bir roman diye kolayca adlandırabileceğimiz romanı o günkü koşullar içerisinde ele alıp değerlendirmek yazara en azından haksızlık etmemek anlamına gelmeli. Fitnat üvey babası namı diğer Hacı Mustafa´nın yanında büyür, annesi ikinci eşi sayılan bu adamla evlendikten kısa bir süre sonra vefat etmiştir. Ama vefat etmeden önce kızının boynuna bir nuska dahası vasiyet yazıp bırakmıştır, yetişkinliğe ilk adımını attığında açıp okumalıdır annesinden kalanları.

Fitnat´ın babası Hacı Mustafa tütün sattığına göre büfeci gibi bir esnaftır yani. Es kaza kapı önünden geçen ve yeni tütüncüsüden alışveriş yapan Talat Fitnat´ı cumbadan (ne demekse) görür ve ona aşık olur. Fitnat he keza. Hacı Mustafa, Fitnat´ın evden dışarı çıkmasına, gezip tozmasına katiyen izin vermez. Oldukça sade ve kapalı bir yerde yaşar Fitnat. Gel görki aşıkların içinde bulundukları durum bu yüzden perişanlık verici tarzda olanaksızlıklarla doludur. Ama kalp bu, ne yasak tanır, ne sınır, ne hat, engel.

Talat çarşafa bürünür, peruk takar, Fitnat ile tanışmak için Ragibe Hanım olur. Ragibe Hanım´ı Hacı Mustafa´nın evine yanlarında çalıştığı Şerife Kadın sokar. Zira Ragibe Hanım yani Talat, hem okuma yazmadan hem dikiş nakıştan anlayan biridir. Amaç Fitnat´ın birşeyler ögrenmesi, bilgisinin görgüsünün artırılmasıdır. Kurgusu haddinden fazla basit ama tarihsel önem ve anlamı yüzünden okuyucusunu akıcı bir heyecana aravermeksizin köle eden romanda birden işler dahası rekabet kızışır Talat´a rakip çıkar. Varlıklı biri olan Üsküdar´da Toptaşı´nda yaşayan büyük bir konağın sahibi Ali Bey. Ali Bey karısını bir kızgınlık anında boşamış sonra çok pisman olmuş, eski eşinin daha sonra vefatını duyunca derin vicdan azapları çekmiş biridir.

Roman bu ya Şerife Kadın Ali Bey´in konağında onun cariyelerinden birinin nakış hocalığını yapmaktadır. Birgün sohbet arasında beyin neden evlenmediği muhabbetini açtığında cin şişeden çıkmış olur. Çöpçatan Şerife Kadın Ali Bey´e Fitnat´tan bahseder, Ali Bey´i evlenmeye ikna eder. Sonra gider Hacı Mustafa´ya Ali Bey´den bahseder. Onu da bu evlilik için ikna eder. Ama Fitnat diretir bu evliliğe şiddetle karşı çıkar. Çocuk muamelesi görür.

Olaylar birbirini izler. Fitnat kandırılıp Ali Bey´in konağına getirilir. Günlerce Ali Bey´in kendisine yanaşmasına izin vermez. Ona Talat´ı sevdiğini, Talat´ın da onu sevdiğini anlatır. En sonunda öfkeli bir tartışma esnasına Ali Bey Fitnat´ın boynundan muskasını çekip koparır ve odasını terk eder. Kapıyı içeriden kilitleyen Fitnat küçük bir çakı ile intihar eder. Fitnat´ın muskasından annesinin vasiyetini okuyan Ali Bey´in kanı donar. Fitnat boşadığı eski eşi Zekiye Hanım´dan olma öz be öz kızıdır. İçeriden inleme seslerini duyup kapıyı kıran Ali Bey kızının trajik sonuyla karşılaştığında artık her şey bitmiştir.

Bu arada olay yerine dolan hizmetliler, uşaklar, cariyeler arasında çarşafı ve peruğu ile Talat´da vardır. Aşkının hazin sonunu görünce o da intihar eder. Ali Bey kafayı yer. Bir süre sonrada yazarın detaylı olarak anlatmak istemediği bir nedenden dolayı, dahası delirerek ölür. Yazar bir musibetname yazmış olmamak için geride kalanların benzer trajik ve dramatik sonlarını bize aktarmaz ve roman biter. Berbat ve tembelce bir çeviri, okurken bol sabırlar.

Yazan: Süleyman Deveci
Yazarın web adresi: http://www.criticus.eu/

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir