Şimdi Saat Kaç – Ferit Edgü

Ferit Edgü?nün ilk olarak 1986 yılında yayımlanan Şimdi Saat Kaç?taki denemeleri ağırlıklı olarak seksenli yılların ilk yarısında yazılmış ve 2008 yılında Sel Yayıncılık tarafından okurla yeniden buluşturuldu. Yazar, Türk edebiyatının en yetkin ve özgün seslerinden biri olarak kimi zaman öykü, kimi zaman anı türüne teğet geçen ya da bu türlerden beslenen metinlerle denemenin sınırlarını genişletiyor.
Neden cömert? sorusunu sormadan önce cömert sözcüğünün anlamı üzerinde düşünmek gerekiyor, çünkü sözcükler üzerine düşünmeyenler için bu kitabın ifade ettiği anlam biraz eksik kalabilir. Sözcüklerin sadece harflerin ya da seslerin bir araya gelmesinden oluştuğunu, yalın kat bir anlam sınırını aşamayacağını ya da başka bir oluşu içermeyeceğini sananlara Ferit Edgü?nün denemeleri hem şaşırtıcı hem ufuk açıcı gelecektir ama hepsi bu kadar değil. Yazarın kendi ifadesiyle söyleyecek olursak: ?Umut ve umutsuzluk; yengi ve yenilgi; yalnızlık ve birliktelik; çare ve çaresizlik; birçok sözcük gibi, tek anlamlı sözcükler değil. Ve bu tür sözcüklerin hiçbiri, her zaman, sanıldığı kadar yalın ve açık değil.?

Metinlerin sorunsalları
Kitap Onat Kutlar?ın önsözüyle açılıyor. Önsözde hem Şimdi Saat Kaç?ın temel konularının hem de bu kitaptan yola çıkılarak Edgü?nün yazma uğraşıyla ilişkisinin ipuçları verilmiş. Kitaptaki ilk denemenin başlığının ?Yazmak?, bu denemenin ilk cümlesinin de ?Ah, belâlı bir uğraştır yazmak? olduğu düşünülürse Kutlar?ın önsözü daha iyi özümsenebilir. Edgü, roman ve öykü dallarında eserler vermiş bir yazar olarak yazma uğraşını ele alıyor; niçin, neyi ve nasıl yazmak sorularını bazen karşılaştırarak inceliyor. Yazarın ?Gerçek bir yazarın bundan (Nasıl yazmak sorusundan) daha önemli bir başka sorusu/sorunsalı yoktur? demesi, niçin ve neyi yazmak sorularını daha geri planda bıraktığını söylemesi anlamına gelmez mi?
Yazar, ?Kendisini yazmaktan alıkoyan her şeye düşmandı. Aşkları bile, o garip aşkları, sanki dünya mektup yazınını zenginleştirmek için uydurulmuş birer bahaneydi? diye tanıttığı Kafka dışında hangi yazarlara yer vermiş ve bu yazarlar nasıl görünüyorlar bu denemelerde? Nobel Ödülü?nü o zaman yeni kazanmış olan Marquez ve ona okumayacağı bilinerek yazılmış bir mektup, her gece sıcak suya biraz şeker ve tarçın koyarak içilmesini tavsiye eden Borges?in başrolde olduğu bir ?Düş? Öykü? Deneme?? bir metafizik polis romanı yazarı olarak Dostoyevski ve bir yazarın yaşamıyla yazdıkları arasındaki ilişkinin nasıl algılandığı/algılanması gerektiği, Türkiye?de o dönem çok tanınmayan ve ?Bir iz bırakan bir yara bırakır? diyen Michaux, Anna Ahmatova, Turgut Uyar, Camus, Sartre, Aragon ve diğerleri. Tüm bu yazar ve şairlerin gezindiği denemelerdeki genel hava, okuyucuyla, alışık olmadığımız ölçüde şeffaf ve net bir ilişki kurulmasını sağlıyor. Eleştiriyle kara çalma arasındaki ince çizgi, resimde ve edebiyatta kara mizah, bir yazardan etkilenmenin özgün bir tarz yaratmaya engel olup olmadığı gibi konular yazarın her biri ayrı değere sahip diğer metinlerinin belli başlı sorunsalları.

Resim sanatı üzerine
Edgü?nün edebiyat ve yazma uğraşını konu alan denemeleri dışında kalanlar ağırlıklı olarak resim sanatı üzerine. Yazar burada birçok ressamı ele alarak ve bazen birbirleriyle karşılaştırarak bazı sonuçlara varıyor. Kimi zaman bazı ressamların kendisi için neden özel olduğunu anlatırken (Modigliani gibi), kimi ressamlar hakkında daha ?nesnel? ve açıklayıcı tablolar çiziyor. (Dubuffet, Francis Bacon gibi). Tüm bu denemeler ressamların, onların farklı dönemlerinin, yaptıkları ya da yapamadıklarının üzerinden resim sanatına dokunarak oldukça doyurucu metinler oluşturuyor. Yazıların içerdikleri bilgi düzeyi bunları ne ağır bir didaktik havaya sokuyor ve ne de güçlü edebi yönü törpülüyor.
Şimdi Saat Kaç?ın usta yazarının, başta yazma eylemi, resim sanatı, bazı yazarlar ve ressamlar hakkında olmak üzere biriktirdiği duygu, bilgi ve deneyimlerini aktarırkenki yalın cömertliğini yazma eylemiyle kurduğu ilişkide arayabilir miyiz? Belki de Edgü?nün Kafka için söyledikleri bize yardımcı olabilir: ?Yazmak yaşamaktı. Yaşamın anlamını aramaktı. O kadar.?
YALÇIN TOSUN, 30/01/2009 Tarihli Radikal Gazetesi Kitap Eki

“Yaşamın ve sanatın anlamıyla ilgiliyseniz ve önünüzde Ferit Edgü’nün son denemeler kitabı Şimdi Saat Kaç duruyorsa, daha ilk satırlarda güvenilir bildik kıyılardan uzaklaşacağınızı, çarpıcı ve ters sorunların akıntıları ile karşılaşacağınızı hiç unutmayın. Sığ ve durgun sulardan hoşlanmayan biriyseniz, kitabı bitirdiğinizde önemli bir serüven yaşadığınızı göreceksiniz.” Onat Kutlar

Kitaptan Bir Bölüm
“Ah, belalı bir uğraştır yazmak. Özellikle ne yazıldığı, niçin yazıldığı, kimin için yazıldığı saptanmadığında.
Bir şiir, bir roman yazılırken bu soruların karşılığı kolaydır. Örneğin: Edip yazıyor. Roman yazıyor. Yazmadan edemediği için (ya da söyleyecek bir şeyi olduğu için) yazıyor. Okuyucu için yazıyor.
Ama her kolay yanıt gibi, bu yanıt da aldatıcıdır. Çünkü yapılan bir genellemedir.
“Özelleme” yapacak olursak. bir şiir. roman, öykü yazılırken yukarda sıraladığım sorular, dolayısıyla bu sorulara verilen yanıtlar pek geçerli değildir. Yaratma süreci içinde başkaları pek düşünülmez. Bu yazdığımı kim anlayacak? diye bir soru sorulmaz.
Kimin için yazıyorum? sorusu yaratıcının aklının ucuna geldiğinde, bunun yanıtı da çoğu kez somuttur. Örneğin ozanın sevgilisidir. Bu sevgili, gerçek (erkek ya da dişi) bir sevgili olabileceği gibi, yurdunun insanları, işçi sınıfı, bir paşa ya da padişah olabilir. Ya da olabilmiştir. Ozan, bir eleştirmeni ya da bir başka ozanı da (ölü ya da diri) düşünebilir. Ama, okuyucu kitlesini kolay kolay gözünün önüne getiremez.
Geniş halk kitleleri (kaç bin kişi?) için yazanlar için de, böyledir bu.
Yazmak – Sayfa 7

ŞİMDİ SAAT KAÇ
Ferit Edgü
Sel Yayıncılık
2008
214 sayfa

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir