Sömürgecinin Portresi Sömürgeleştirilenin Portresi – Albert Memmi

Sosyolog Albert Memmi ‘nin Sömürgecinin Portresi Sömürgeleştirilenin Portresi, kurban-cellat ilişkisini, söz konusu ilişkinin süreçlerini ve ruhsal boyutlarını irdeliyor. Kitabında sömürgeleştirilmiş toplum ve sömürgeci gibi tarihsel bir olgu ve gerçeklikten yola çıkan Albert Memmi, irdelediği sömürge ve sömürgeci yaşamın içinden gelen biri olarak da analiz ettiği çalışmasını, analitik bir zemin üzerinde inceliyor. Sömürge toplumu insanını ve sömürgeciyi yakından tanıyan biri olarak Memmi?nin analiz ettiği ilişki sürecini son derece mesafeli bir bilim adamı titizliğiyle ele aldığını belirtmeden geçmeyelim. Tunus’ta doğup, anadili olarak Arapça öğrenmiş, Yahudi bir ailede dünyaya gelmiş, Fransız okulunda eğitim görmüş çok dilli, çok kültürlü bir yazar olan Memmi’den başka türlüsü de bekelenemezdi. Cezayir Üniversitesi?nin ardından Paris?e gelerek Sorbonne’da eğitimini tamamlayan Memmi’nin eserlerine hâkim olan Doğu-Batı sorunsalı demeyelim de, bu iki kültüre yönelik tez ve yaklaşımları aşan bakış açısı da oldukça gerçekçi ve çözüme odaklı düşünceler içeriyor.
Dolayısıyla, bu çalışmasında da Memmi, ulus kavramı, ırkçılık, Doğu-Batı karşılaştırması ve temel olarak da, sömürge-sömürgeci olgusunu inceliyor. “Doğuya dönüş ne anlama gelir ki? Tahakkümün çehresi İngiltere ya da Fransa olsa bile, kültürel ve teknik kazanımlar bütün halklara aittir. Bilim ne Batılıdır ne Doğulu, ne burjuvadır ne proleter. Beton dökmenin yalnızca iki yolu vardır: ya doğru dökersin ya yanlış.”
İncelemesini, sömürgeci ve sömürülen insanın belleği, davranışları, ruhsal yapılanması, şartlanmışlıkları, şekillenen zihin yapısı vb. gibi tümüyle insanın şekillenmesi üzerinde kuran Memmi, bunu ?sömürgeciyle sömürgeleştirileni amansız bir bağımlılığa zincir?leyen, kişiliklerini eriten, davranış kalıpları dayatan halkalar üzerinden yakalıyor. Ortaya ilginç ve şimdiye kadar ön plana çıkarılmayan bir tablo çıkaran yazar, aslında sadece sömürülen ve ezilenin değil, sömüren ve ezenin de kaybettiğini ve her iki tarafın da eşit derecede bozunuma uğradığını söylüyor. İşin ilginç yanı da, ezen konumunda, cellat konumunda olan daha çok kaybediyor. Zira kurban, yani ezilen biriktiyor. Birgün geliyor yapılanların hesabını sorma gibi bir üstünlük, bir hareket özgürlüğü ve bilinci ediniyor. Ama Memmi?ye göre bu da sonuç değil. Tam da bu noktada yeni bir süreç başlıyor. Sondan başlarsak, ?Sömürge insanının protestodan doğan özgüveni kendisini bu protestoyla ilişkili olarak tanımlamayı sürdürür. İsyanın ortasında, sömürge insanı, sömürgeci ve sömürgeleştirilmeye karşı, dolayısıyla onlarla ilintili olarak düşünmeye, hissetmeye yaşamaya? devam ediyor.

Mahkûm edilen imge
Kitabın ilk bölümünde sömürgecinin yapısını, davranış özelliklerini incelemiş Memmi. Yerleştikleri topraklarda, onların nasıl bir konumda olduklarından yola çıkmış. Her birinin ?uygar? bir Avrupalıyı temsil ettiği söz konusu yerleşimcilerin Afrika topraklarında, yerli halkın onca yoksulluğuna rağmen nasıl palazlandıklarıyla ilgili doğal süreci takip etmiş. Kendi ülkelerinde sıradan bir konuma sahip olanların bile söz konusu coğrafyada ne türden bir güç edindiklerini, başlangıçta sahip oldukları masumiyeti, iyi niyeti, demokrasiyi bile bile ve teker teker terk ediş aşamalarını kaydetmiş. Sömürge topraklarına yerleştikten sonra şekillenen sömürgeci yapısını analiz ettiği çalışmasında kolonyalistlerle, sıradan bir Avrupalıyı birbirinden ayırarak inceleyen Memmi, elbetteki asıl ağırlığını biraz da solcu sömürgecilere vermiş. Sömürgecinin bozunumu, çürümesiyle birlikte sömürdüğü insanı da nasıl şekillendirdiği ise aşama aşama ilerlemiş kitapta.
Bir azap ilişkisi gibi algıladığımız Sömürgecinin Portresi Sömürgeleştirilenin Portresi, elbette ki, şaşaa içinde bulunan bir sömürgeciyle, yoksulluğun batağına saplandırılan sömürüleni aynı kefeye koymuyor. İnce ince ilintileniyor ilişkiler birbirine. Sefaletin bataklığında kıvrananların sefaletinden sorumlu tutmasa da kendilerini sömürgeciler, bizzat neden oldukları bu durumu kabul etmemek için bilinçli bilinç yanıltmalarına başvurmak zorunda kalıyorlar.
Sömürgecinin Portresi Sömürgeleştirilenin Portre?sini, sadece çıplak olarak sömürülen topraklara ait bir kitap olarak değerlendirmek yanlış olur. Zira kitap, bünyesinde ezen-ezilen, sömüren-sömürülen gibi daha da genişletilebilecek tüm ilişki, süreç ve olguları taşıyan bir yapının tahlilini yapıyor. Dolayısıyla da, değerli bir çalışma olan kitabın, yoksulluğun ve zenginliğin iki birer uç gibi oluştuğu her toplum yapısı için geçerli olduğunu söylemekte fayda var.
AYSEL SAĞIR, 10/04/2009 Tarihli Radikal Gazetesi Kitap Eki

SÖMÜRGECİNİN PORTRESİ
SÖMÜRGELEŞTİRİLENİN PORTRESİ
(Portrait du colonisé, précédé de : Portrait du colonisateur)
Albert Memmi
Çeviren: Şen Süer
Versus Kitap
2009
164 sayfa

“Okurun bu kitabı skandal yaratacak içeriği nedeniyle ya da ayaklanmaya kalıcı bir kışkırtma olarak okumak yerine, bana kendini dayatmış olan bu sonuçların, benzer durumlardaki birçok insan tarafından neden tekrar tekrar bulunduğunu sakince incelemesini umut ediyorum. Bunun nedeni, çizmeye çalıştığım bu iki portrenin modellerine sadık olması, perişan yaşamlarındaki en yararlı davranış yolunu keşfetmeleri için benim tuttuğum aynada kendilerini tanımalarına gerek olmaması değil midir?”
Albert Memmi

“Ezen sistem tarafından hayvan düzeyinde tutulan yerlilere hiçbir hak verilmez, yaşama hakkı bile. Durumları her gün daha da kötüleşir. Bir halkın nasıl öleceğine karar vermekten başka çaresi yoksa; bir halk kendisini ezenlerden sadece umutsuzluk hediye almışsa, kaybedecek neyi olur? Bu halkın bahtsızlığı cesareti haline gelir; sömürgeciliğin onun karşısına çıkardığı sonsuz reddi, sömürgeciliğin mutlak reddine çevirir.

Proletaryanın sırrı, Marx’ın bir zamanlar dediği gibi, burjuva toplumunun yıkımını kendi içinde taşımasıdır. Sömürgeleştirilenin de kendi sırrı olduğunu ve sömürgeciliğin canavarca can çekişmesine tanık olduğumuzu bize hatırlattığı için Memmi’ye minnet duymamız gerekir.”
Jean-Paul Sartre

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir