Suskun – Gökhan Karadaş

Hasan Sabbah sessiz, Alamut dilsizdi. Fedailerse? SUSKUN
Alamut Kalesinin gizemli öyküsü ilk kez bir Türk yazarın kaleminde romanlaşıyor. Daha önce dünyanın ünlü tarihçilerinin kaleme alıp romanlaştırdığı seri bu kez yeni bir solukla karşımıza çıkıyor. Büyük deha Hasan Sabbah?ın içinde sahte cennetini barındıran ve etkisi altına aldığı fedailerle Selçuklulara karşı giriştiği mücadeleyi yönettiği fethi neredeyse imkânsız olan kalenin öyküsü okuyucuyla buluşuyor.
Bundan dokuz yüz sene önce kimine göre zamanın en büyük teröristi kimilerine göre gerçek bir halk kahramanı sayılan Hasan Sabbah tarihin ilk canlı bombalarını başka bir değişle intihar komandolarını yetiştirerek etrafında ki devletlerin kadılarına, emirlerine, vezirlerine hatta sultanlarına dâhil inanılmaz yöntemlerle suikastlar düzenleterek kendi kale devletini kurmaya çalışır. Özellikle Selçukluların başına bela olan bu gizemli devlet kendilerine verilen haşhaşın etkisi ve liderleri Hasan Sabbah?ın büyüleyici sözleriyle Vezir Nizamülmülk, vezir Kaşani ve Sultan Berkyaruk?a tek kişilik saldırılar düzenlemiş ve onları herkesin gözü önünde küçük bir hançerle öldürerek bunda da başarılı olmuşlardı. Ardı arkası gelmez suikastların sonrasından Gözü pek fedailerin etraflarına yaydıkları korku Selçuklu Sultanlarının kâbusları olmuştur artık.
Bu kitapta, daha çocuk yaşında Ortadoğu?nun kanlı coğrafyasına atılan bir fedainin içinde barındırdığı aşkla nefretin, yaşamla ölümün aleni çatışmasına tanık olacaksınız. Daha kitabı elinize alır almaz kapak sizi o olağanüstü döneme davet ediyor. İlk sayfadan itibaren de kendinizi Tufan?ın kum fırtınasıyla başlayıp sahte cennetin kapılarında gerçeği aradığı bir hikâyenin içinde bulacaksınız. Yazarın akıcı anlatımıyla kendinizi o döneme ait hissedeceksiniz. Kitabı bitirip te kapağı kapattığınızda içinizden bir ses size de susmanızı söyleyecek?

Arka Kapak
Hasan Sabbah, Sessiz, Alamut Dilsizdi. Fedailerse…

İran’ın kuzeyinde, Elburz Dağları’nın karlı tepelerine taht kurmuş kartal yuvası Alamut komutasındaki fedaîler, önderleri Hasan Sabbah’ın ölümünden sonra varolma mücadelesi veriyorlardı. Basra’dan Gazne’ye, Hazar’dan Kızıldeniz’e ölümün kol gezdiği topraklarda düşmanlarına korku salan Alamut Kalesi’nin sonsuza dek ayakta kalabilmesi için gözüpek fedaîler kan kokan ırmaklardan sızıverdiler düşmanlarının kalbine…
Tarihin yalancı cenneti Ortadoğu’da İktidar savaşları sürerken, emirlerin, vezirlerin ve hatta sultanların korkulu rüyası fedaîler inançları uğruna sessizce ölüme gidiyorlardı.
Amansız bir kum fırtınasıyla başlayan tufan, koca bir imparatorluğu yerlebir etmeye yetecek miydi?

Artık zamanı geldi evlat…
Tak bakalım kutsal silahını beline,
O silah ki kılıç olmasın, yay olmasın
Hele hele gürz, çekre yahut topuz hiç olmasın
Sadece avuç büyüklüğünde ucu sivri bir hançer
O hançer ki hem seni hem düşmanı öldürsün
Düş bakalım yollara evlat…
İz bırakmadan git hasmının peşinden
Kervanları kat önüne, gizli saklı…
Ardında saraylar bırak, içi kanla dolu…
Sonra suskun ol ölesiye, ağzını bıçak dahi açmasın
Sen sus ki diğerleri yaşasın
Git bakalım kaderinin peşinden evlat…
Yalancı cennetin acımasız yollarından yürü
Biz de seyreyleyelim seni kartal yuvası Alamut’tan…
Ve hep birlikte görelim; ölecek misin, öldürecek misin?

Kitabın Künyesi
Suskun
Gökhan Karadaş
Alfa Basım Yayım Dağıtım / Roman Dizisi
Yayın Yönetmeni : Rana Alpöz
Kapak : Gökhan Burhan
İstanbul, 2011, 1. Basım
360 sayfa

Gökhan Karadaş Hakkında Bilgi
1974 Erzurum doğumlu. Ankara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Bölümünü bitirdikten sonra Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden mezun oldu. Çeşitli ulusal, yerel dergi ve gazetelere yazıları ve makaleleri yayınlandı. Evli ve bir kız babasıdır. Suskun, yazarın ilk romanıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir