Susunca Sen – Asuman Susam. “Ağır akan serin suyum, su yatağını bilmek ister.”

“Susunca Sen, Asuman Susam’ın üçüncü kitabı. Şairin, baştan beri dikkat çeken yanı, benzerine fazla rastlanmayan, tekil bir imge dünyası kurma çabasıydı. Bu yeni yapıtla şair, kendinin olan bir dilsel evren kurmanın eşiğine gelmiş. Zaman, aşk, ölüm ve ‘doğa’nın modern şiirin kaynak sembolleri arasında olduğunu herkes bilir. Önemli olan, bu sembolleri, şairin kendi şiirinin harcı kılabilmesi ve buradan hareketle yeni bir imge dünyası oluşturabilmesidir. Susam, yeni kitabında kozmik dünyayla, reel hayatı arasında gidip gelen bir imgelemin izini sürmektedir. Hem de gizli kalmaya çalışan bir ironiyle. Kitapta öne çıkan, ‘yolculuk’ simgesiyle iç dünya ile uzam arasındaki boşlukları yepyeni imgelerle doldurma çabasıdır. Bu şiirin yolculuğunda zaman?la zaman-dışı’nın yer yer iç içeliğine rastlanır. Aşk, bu yolculuğun vazgeçilmez sarmalıdır. Bu serüven, şiiri bir gizemciliğe doğru da taşır. Bu özellikler, 1980?li yıllar sonrası ortaya çıkan birçok kadın şairin karakteristik kaynağıdır. Bu çizgideki şairlerin çoğu gibi, Susam?da, Anglosakson şiirinden, bir nebze de Sylvia Plath’ın öncülüğünü yaptığı ?itirafçı şiir?den etkilenmiş görülmektedir.

Kitabın ‘tekinsiz gölgeler’ adlı ikinci bölümünde, bu gizemcilik daha da derinleşir. Doğa, en sık kullanılan simgelerden biridir. Şair, şiiriyle bir arınmışlığa doğru yol almaktadır. Temizlik, bozkıra özlem, ayna ve çiçekler şairin şiir evrenini en iyi karşılayan işaret sözcüklerdir. Tüm bu gizemci atmosferin yanında ölçülü bir lirizmin, Akdeniz kokularının izini bulmak mümkündür. Görüldüğü gibi, garip bir şiirsel helezon yakalamaktadır bu şiirde. Son bölüm ?arzunun buzul çağı’nda belirginleşense aşk simgesidir. Aşk; yok oluş ve hiçlik duygusunun kopmaz parçası durumundadır. Kadın’ın bir kimlik olarak kutsanışı, ona sahip çıkma uğraşı özellikle bu son bölümde ön plana çıkar. Kuşku, kaygı ve edebi göndermeler yoluyla kurulmaya çalışılan bir şiirselliktir dikkati çeken. Bazen, insanın aklından Nilgün Marmara?nın şiiri geçer. Ama, şiirler dikkatle okunduğunda, Susam?ın ipince bir dil ayrımıyla bu şairin şiirinden koptuğu da görülebilmektedir. Susam?ı ve özellikle bu yeni kitabını okurken, onun hedefinin tamamen kendinin olan bir şiir olduğu hissedilmekte. İronisi ve imgelemi tamamen kişiselleşme yolunda. Kadın kimliğiyse tüm ayırıcılıyla şiirlerine yedirilmiş.” Orhan Kahyaoğlu, 30.05.2008 Radikal Kitap Eki


Asuman Susam’ın üçüncü şiir kitabı, “Susunca Sen”de “ağır akan serin suyum, su yatağını bilmek ister.” diyor bir şiirinde. Bizlere duygularıyla seslenirken kendi şiirini de tanımlıyor aslında. Şiirimizde serin akan bir su gibi gerçekten Asuman Susam’ın şiirleri. Yolunu bulmuş, nereye gideceğini bilen bir mecrada akıyor bu şiirler. Aktığı her yere de serinlik taşıyor. Varoluşunun halleriyle hayatı anlatırken duru ve serin akan Asuman Susam’ın sesini duymamak olanaksız. Farklı şeyler kendine özgü bir biçemle söylüyor. Bize düşen onu dinlemek.”
Asuman Susam, 1968 İzmir doğumlu. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Çeşitli kurum ve kuruluşlarda edebiyat öğretmenliği yaptı. İlk şiiri 1989 yılında Milliyet Sanat Dergisi’nde ve o yılın Genç Şairler Antolojisi’nde yayınlandı. O günden beri, şiirleri ve edebiyata dair eleştirel denemeleri çeşitli dergilerde yayınlanmakta. 90’lı yıllarda Piya Şiir Kolektifi ile tanıştı. İlk şiir kitabı “Bir Unutuş Olsun”, (Piya Kitaplığı) 1995’te, ardından “İhtimal ki Aşk” (Piya Kitaplığı) 2001’de yayınlandı. 2008 yılında Can Yayınları’ndan çıkan “99 Beyit: Divan Şiirinden Seçmeler ve Çözümlemeleri”, ortak kitabının yazarlarından biri olarak yayında yer aldı. Şiir serüveni İzmir’den devam etmekte.

Kitap Hakkında Bilgi
Şiir Kitabının adı: Susunca Sen
Yazarı: Asuman Susam
Kapak Tasarımı : Savaş Çekiç
Digraf Yayıncılık Şiirden Dizisi: 28

‘Bir Unutuş Olsun’ ve ‘İhtimal ki Aşk’, Asuman Susam’ın daha önce yayınlanmış şiir kitapları. Susam’ın üç bölüme ayırdığı bu kitabı da, yaklaşık kırk şiirini bir araya getiriyor. Kitapta yer alan ‘Aşk Cinayeti’ şiirinden bir alıntı: ‘meşenin karanlık gövdesi yutuyor gölgeni/ bilmiyorsun aslında, sen aşktan ölüyorsun/ çırpındıkça kırlangıç elleri kalbinin/ bir nar gibi delireceksin.// bak, orda ormanın uğultulu karanlığında/ bir maktûl, usanmadan sürüklüyor katilini/ çarptıkça masumiyet duvarlarına gecenin/ ölmeden öleceksin.// susuyorsun ilerledikçe orman/ kasıklarında kabardıkça ölmek arzusu/ etin kararacak, uykunun ölümle dansı…/ yükseklerden düşeceksin. (…)’

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir