Temizyürekli Atlar – Onur Behramoğlu

Ne zaman atları, atlıları düşünsem, Çehov gelir aklıma? Nâzım Hikmet? Melih Cevdet.

Çehov?un öyküsünde, oğlunu yitirmiş İona, ?İşte böyle kardeşim kısrak. Kuzma İoniç yok artık. Tanrı, toprağına yıldız yağdırsın. Boşu boşuna öldü gitti işte. Düşün bir kere: Senin bir tayın var, sen onun öz annesisin; bir de bakıyorsun, birdenbire tay ölüveriyor; acımaz mısın?? diye sorar. Nâzım, ?Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçen hayat?ı yazarken, Melih Cevdet?in acısı, atıyla paylaşılmıştır: ?Refah vapurunun battığı haberi ben Kepez?de iken geldi. İkinci İnönü denizaltı komutanı olan ağabeyim yüzbaşı Nejat Anday, İngiltere?de Türkiye için yapılmış denizaltıları teslim almak üzere bu vapurla Mersin?den yola çıkan heyet içinde idi. Bir ata atlayıp olayı iyice öğrenmek için Çanakkale?ye indim. Yol altı kilometredir. Bütün gün kaldım Çanakkale?de. Akşama doğru, umut kalmadığı anlaşıldı. Atıma binip karanlıkta yola koyuldum. Atlara o günden beri büyük bir yakınlık beslerim. Çok sevdiğim ağabeyimi düşünerek ağlamaya başladığımda, atım durdu, başını döndürüp bana baktı.?

Ne zaman atları, atlıları düşünsem, Joseph Kessel?in ?Atlılar?ı gelir aklıma?Büyük Buhran döneminin romanı ?Atları da Vururlar??Ali Ayçil?in ?Sur Kenti Hikâyeleri?: ?Ve ona dedi ki: Yılkıdan üç türlü at gelir. Bazı atlar, daha diğer atlara vurulan kırbacın sesini duyduklarında terk ederler huysuzluklarını; ruhlarıyla derileri arasında bir mesafe yoktur. Bazı atlar ise, kırbacın açtığı yarayla ruhları arasında gider gelirler, yara açıldıkça ruhları ile derileri arasındaki mesafe kapanıverir. Kan ruhlarına damlayınca teslim ederler kendilerini. Bazı atlar da var ki, her kırbaçta açılır ruhlarıyla bedenleri arasındaki mesafe. Sen onu kırbaçladıkça ele geçmez olur ruhu. Öylelerinden geriye, cansız bir tay bedeni kalır. Bir de seyisin hafızasında, gururu hiç öldürülemeyen bir tayın gurur kıran görüntüsü. Ustalık, bu tür tayları uslandırmakta değil, ona hiç bulaşmamakta saklı. Kırbaç, zaten yola gelecekler için sadece bir bahane.?

Ne zaman atları, atlıları düşünsem, Avni Arbaş gelir aklıma??Mavi Atlı? Kandinsky gelir. Tiyatroda izleyip unutamadığım ?Küheylan??Sarhoş Atlar Zamanı?Atlara Fısıldayan Adam?Ve fısıldayanın aslında atlar olduğu.

Mahmut Temizyürek?in yeni şiirleri ?Yalangezen? başlığıyla yayımlandığından beridir, Temizyürekli atlar geliyor aklıma. Onunla Umberto D.?den tanışırız biz. O unutulmaz filmi izlemiş birisini bulunca nasıl sevinmişti(k). Genç bir şairin kitabı için ilk karşılamayı yazıp, ?Kitabın elimde. Delikanlı, romantik, coşkulu, keder bilen ruhuna dokunuyorum. Kucaklarım, hoş geldin.? diyendir Mahmut Temizyürek. Bilir ki ?At koşamazsa donakalır ruhu / Kurt düşer erimezse kar.? Çarpıntıları, sıcaklığı ararken, neyi bulmanın peşindedir? ?Doğruyu bulan kibre boğulur / Bulamadım sanan kedere.? Elbette başlangıcı, bir olduğumuz zamanları aramaktadır: ?Daldık uzaklara / kuytulara ulu mağaralara, / rüzgârı içimizde bir dünya / dönüyor o başlangıca / sismavi tayoluşa.? Shakespeare?in ?Kavuştular, tek varlık oldular, tek bir cevher: / Apayrı olsalar da ayrı ayrı değiller. / Sayı kavramı öldü: hiçtir bir ya da iki.” dizeleriyle duyurduğunu, şair şöyle dillendirmektedir: ?Sensiz olunca anımsıyorum olacağı söylenen depremi / gizlenmiş bir nükleer kaza fısıldanıyor sanki / Sensiz olunca eğilmiyor eylülde güneşin ışığı / alışkanlığı bozuluyor asal şeylerin / Sensiz olunca dünyaya duyduğum merak kekremsi / tutkuya dönüşmüyor hiçbir şaşırma / Sensiz olunca gök kamaşmıyor bulut akmıyor / ağaç yarı ağaç tırtıl biraz tırtıl / Sensiz olunca o akşam gelmez oluyor dar zamanı aktaran / hiç gitmiyor sanki bir grikaranlık / Sensiz olunca sinema soğuk sokak tekinsiz balkon dipsiz / park çocuksuz aşıksız yalnızsız ihtiyarsız / Sensiz olunca düz akıyor kan, kederi duyulmuyor kimsenin / bazıları kapanıyor odalara umarsız / Sensiz olunca teni buruşuyor iyicil sözcüklerin / daha çok sıkılıyor sokakta Sait Faik / Sensiz olunca kuşların gagası kuru atlar soluğan / arzu kayıp gidiyor elden dünyadan / … / Dirim senden can sana hürmeten anlamsa seninle gelen?

Yaşlılığın getirip bıraktıklarını, koparıp götürdüklerini kim daha derin bir acıyla yazabilmiştir? ?Kötü süvaridir yaşlılık / kendi kendinin yükü / atar zaman üstünden / bel çöker kemik eğilir / ürkmez olur tuzağa / …/ bakamaz uzaklara / boyun ufka baş eğer / anılara düşer sık sık / ya kurt ulur rüyada / ya derin suya döner.?

?İnsan dallarla, bulutlarla bir / Aynı maviliklerden geçmiştir? der Dağlarca. Şairlerin ?aşk?ı da bu birliğe-bütünlüğe-maviliklere özlem, ?kâinatın ağrıyan yeri insan?a merhemdir: “Yine de kolay değildir; / ölümle yaşam / birbirine dönüşürken / ruh incinir kavşakta / Aşk, o geçite hazırlanmak içindir.”

Yunuslardan, Karacaoğlanlardan bugüne, dünyanın herhangi bir yerinde Türkçe konuşulduğunu işittiğimiz an belli belirsiz hissettiğimiz teessürü, anne sütü tadını, küçücük bir ?falan filan?a yükleyebilir Temizyürek: ?İnsan, kordur / özüyle yanan kor / suda yatışıp / toprakta tutuşan / hevesi varsa / çıngılar saçan / …/ İnsan, dekordur / dünya sahnesinde / topraktan gökyüzüne / eğilip doğrularak / yer değiştiren dekor / …/ İnsan, rekordur / üç milyon yılda balta / üç yılda bomba / üç saniyede / her canlıyı öldüren rekor / …/ İnsan, metafordur / Eccehomo ile Hayvan / arasında metafor / …/ İnsan, o?dur / tüketirken dünyayı / tükenen dinozor / …/ İnsan, zordur / yıkan zor / yapan zor / …/ Errare humanum est / İnsan yanılan / Falan filandır?

?Atın bir / adı vardır / adı gövdesinden önce şahlanır.? Türk şiirinin büyük şahlanışı, Mahmut Temizyürek?in de eseri sayılacaktır; onun tertemiz adından, alnından öpecektir sonraki kuşaklar.

Onur Behramoğlu
04/07/2011 tarihli http://kultur.sol.org.tr

Kitabın Künyesi
Yalangezen
Mahmut Temizyürek
Kırmızı Kedi Yayınevi / Edebiyat-Şiir Dizisi
İstanbul, 1. Basım 2011
90 sayfa

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir