Topraksız bir şair – Abidin Parıltı

Evdulla Peşêw (Evdilla Peşêw) iktidarın suretlerini açığa çıkaran ve kendi hayatını da bu minvalde yaşayan ender şairlerdendir. Kısası şairin hayatı şiirine dahildir.
1946 yılında Hewlêr?de (Türkçe söyleyişiyle Erbil) doğdu. Babası da şairdi ve aynı zamanda din adamıydı. Çocukluk yıllarından itibaren şiirler yazdı. İlk şiirleri daha on yedi yaşındayken yayımlandı. Kürtlerin önemli şairlerinden Hacî Qadirê Koyî ve Goran?dan çokça etkilendi. Baas rejimi iktidara geldiğinde bir grup öğrenci arkadaşıyla birlikte dağa çıktı. Orada da şiirlerini yazmaya devam etti. Dağ imgesi ve savaş onun şiirlerinde başat roller üstlenmeye başladı. Ancak şairin 1965 yılına kadar yazdığı bütün şiirleri toprağa gömülmesinden dolayı hâlâ kayıp. Şiirleri ilk defa kitap halinde 1967 yılında basıldı. Kürtçenin Soranice lehçesiyle yazan Evdulla Peşêw?in birçok eseri olmasına rağmen Kurmanci lehçesine çevrilmiş bir kitabı bulunmaktadır. Birakujî (Kardeşin Kardeşi Vurması)… Türkiye?de yayımlanan ve Hilbijartin (Seçmeler) adını taşıyan eseri ise Soranicedir.

İkinci yürek
Evdulla Peşêw benim için yalnızlığın ve malihulyaların şairidir. Özellikle ?Name? yani mektup şiirinde bunu olanca şiirselliği ve kırıklığıyla dile getirir. Bu şiirde şair kendini Moskova sokaklarında yalnız ve kimsesiz görse de yine cebindeki mektuba sığınır. ?Akşamdır, ipil ipil bir yağmur yağıyor. Yalnızım, hayır yalnız değilim, yürüyorum, kalabalık cadde ayağıma dolanıyor. Yürüyorum, cebimde kırmızı zarfta bir mektup. İkinci yüreğimdir. çarpıyor? cebindeki mektup onun ikinci yüreği olarak atar durur. Bu da açıkça gösterir ki onun şiirlerinde her ne kadar yalnızlık, kırılmışlık, öfke ve sürgün olma duygusu varsa da nihayetinde umudunu cebinde taşır. Umudun bir gün apansız çıkıp geleceğini bilir. Beklemenin güzel olduğunu bilir, gelecekse eğer…
Peşêw sürgün şairlerdendir. Ancak onun sürgünlüğü gönüllülük esasına dayanır. 1994 yılında Irak Kürdistanı?na gidip oradaki kardeş kavgasına şahit olduğunda Birakuji şiirini Hewlêr (Erbil) meydanında geniş bir kitleye okuduktan sonra, yurdunu terk eder ve bir daha oraya dönmez. Finlandiya?da yaşamaya başlar.

Gurur, sıla, öfke ve aşk
Peşêw, hangi surette görünürse görünsün iktidara ve onun sağaltılmış gibi görünen ve taraf değiştiren yüzüne aldanmaz. Sonuç itibarıyla vicdanıyla ve onuruyla yazan, söyleyen bir şairden söz ediyoruz. Zira gurur imgesine onun birçok şiirinde rastlanır. Şiirinin temel yapısını bu duygu üzerine kurar. Diğer yandan ülke özlemi Peşêw?in birçok şiirinde kendini hissettirir. Ülke özlemiyle birlikte, yabancı topraklarda çekilen yalnızlık duygusu bize tanıdık gelir. Zira toprak yalnızlıkla baş etme yollarından biri olarak görülür. Sürgün olma hali solmuş ve kırılmış kalbin üzerinde titreyen bir alevdir artık. Şairse kandilleri söndürülmüş bir odanın mahkûmudur. Şair artık sadece rüyalarında ülkesiyle özlemini giderebilmektedir. Peşêw işte bu şairin ta kendisidir.
Öfke dolu bir şairdir Peşêw ama hiçbir şiirinde nefreti bulamazsınız. Her nereden gelirse gelsin haksızlığa bütün gücüyle direnir, yenilse de mevzu değildir onun için. Niyeti iyidir. O yüzden şairdir. O yüzden iyi şairdir.
Feodalitenin aşkı yok etmesine ve onu kendi emelleri için kullanmasına karşı çıkar. Aşkın her koşulda var olması gerektiğine inancını sık sık şiirlerinde dile getirir. Ancak aşkın zorbalığını ve bencilliğini de iyi bilen bir şairdir. Aşık olunanın iktidarına da boyun eğmez. Bunu Ji destê min tê (Elimden gelir, yapabilirim) şiirinde daha net bir şekilde görürüz. O yalnızca içindekine ve kalbine inanır ve bunun için mücadele eder. Bu yüzden deruni bir şairdir.
Sade ve anlaşılır bir şairdir Peşêw. Gündelik hayatta sıkça rastladığımız kelimeleri de, unutulmaya yüz tutmuş ama toplumun belleğinde varlığını her zaman korumuş kelimeleri bulup çıkarır, onarır, yaralarını sağaltır ve ustalıkla şiir haline getirir.
(Bu yazı, Radikal Gazetesi’nin 25/12/2009 tarihli Kitap Eki’nde yayınlanmıştır.)

Yazan: Abidin Parıltı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir