Türkiye sansür cehennemi

Türkiye Yayıncılar Birliği’nin (TYB) Avrupa Birliği desteğiyle hayata geçirdiği “Yayınlama Özgürlüğü Yolunda” projesinin ilk toplantısı, öncesi gün 33. İstanbul Uluslararası Kitap Fuarı’nda yapıldı. TYB Yayınlama Özgürlüğü Komitesi Başkanı Ragıp Zarakolu’un yönettiği panele, Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) İngiltere Komite Başkanı, yazar Maureen Freely, yazar Ahmet Ümit ve yazar-yayıncı Mine Soysal konuşmacı olarak katıldı. Freely, yayın özgürlüğünün engellenmesiyle ilgili Britanya’daki örnekleri sıralayarak “İstediğimizi yazabildiğimiz yanılgısı içindeyiz ama durum tam tersi” dedi. Ahmet Ümit ise Türkiye’de yaşananı “sıradan faşizm” olarak niteledi.

Zarakol’un “Devletin yasakçılığı bitiyor, üzerine toplumun yasakçılığı tehdidi oluşuyor. Toplumda sistematik bir ihbar mekanizması var” görüşünü dile getirdiği toplantının ilk konuşmacısı Ahmet Ümit’ti.

‘Baskılar 12 Eylül’ün ötesinde’

Ümit, “Ülkemizde düşüncelerin yayımlanması her zaman sıkıntılıdır. Ben de romanlarımı yazarken endişeye kapılıyorum” diyerek üç eserinin okullarda “erotik sahneleri” nedeniyle zararlı bulunduğunu söyledi. Ümit “Cinayet sahnesi anlatıyorum zorlarına gitmiyor, sevişme sahnesi zorlarına gidiyor” dedi.

Toplumun “hükümet yanlıları ve hükümet yansılı olmayanlar” diye ikiye bölündüğünü, sanat alanında da aynı bölünmüşlüğü gördüğünü belirten Ahmet Ümit, sansürcü bakışın topluma yayılmasını “sıradan faşizm” olarak niteledi. Ümit’in konuşması, “Bugün yaşadığımız süreç özgür değil, onlar gibiüşünmeyen yazarları kim olursa olsun, içeriye atabilir. Bir yayıncının söylediği gibi ‘baskılar 12 Eylül’ün ötesinde’… Yakında, ‘şu yazarı basmayın’ da diyecekler. Yapılacak tek şey, Gezi’de olduğu gibi, karşı çıkmak. Özgür bir edebiyat için, Türkiye’nin geleceği için baskılara, yasaklara hep birlikte karşı çıkmak zorundayız, başka yolun yok” sözleriyle sona erdi.

‘Neoliberal piyasalar sansür doğuruyor’

Maureen Freely, İngiltere’deki durumun sanıldığından daha kötü olduğunu “Birçoğumuz istediğimiz her şeyi yazabileceğiniz yanılsamasına kapılmış durumdayız ve bu yanılsama bizi kör etmiş durumda. Oysa durum tam tersi” sözleriyle anlattı. Britanya’da yürürlükte olan Hakaret Yasası nedeniyle yayıncıların ve yazarların yüklü tazminat davalarıyla karşı karşıya kaldıklarını aktaran Freely, “Hukuk sistemi, sıradan vatandaş medya tarafından bir hakarete uğradığında ceza vermezken, zengin ve güçlü olanların eylemlerinin eleştirisi yasaklanabiliyor” dedi.

Freely, İngiltere’de “terör” bahane edilerek çıkarılan yasaların basın özgürlüğünü tehdit etmeye başlamasına da Guardian gazetesi yazarı Edward Snovden’in yaşadıklarını örnek gösterdi. Snovden’in ortaya çıkardığı bilgileri yayınlamak isteyince hükümetin gazete binasına baskın düzenlediğini ve gazetecinin bilgisayarına el konulduğunu, gazetenin kapatılma eşiğine geldiğini hatırlattı.

Freely, yayıncıların üzerindeki baskı araçlarından birinin de neolibarel piyasa koşulları olduğunu vurguladı ve “Neoliberal küreselleşmenin uyanmasıyla, sansürün yeni formlarıyla karşı karşıyayız. Britanya’da 35 yıl önce ilk kitabımı yayımladığımda seçkin bir edebiyatçılar topluluğunun içine adım atmış oldum. Editörlerimiz yayınladığımız her şeyin arkasında dururlardı. Şimdi bunu yapmış olurlarsa işlerinden kovulurlar. Eğer bir kitabınız çok satmamışsa ortalama bir yazar olarak etiketlenirsiniz. Ve ikinci kitabınız basılmaz” dedi.

Türkiye Yayıncılar Birliği’nin hayata geçirdiği “Yayınlama Özgürlüğü Yolunda” projesi 10 ay sürecek ve proje kapsamında 9 ilde bölge toplantıları yapılacak. Ardından Ankara’da sonuç konferansıyla edinilen bilgiler yetkililere aktarılacak ve kitap olarak yayımlanacak.
(Aslı Uluşahin, 11 Kasım 2014, http://www.cumhuriyet.com.tr/)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir