Sartre’ın, son yıllarda da yeniden moda olmadan “gündemde” olması, hep şu veya bu kitap/dergi/makalede anılması, alıntılanması, makalelerinin yayınlanması, romanlarının söz konusu edilmesinin esprisi işte, onun tema ettiği ama sübjektivist felsefesinden ötürü altında kaldığı sorunların, kapitalist toplumda sürekli yenilenerek üretilmesidir. İnsanların sürekli öznel dünyalarına itilmeleri, içlerine kapandırılmaları ve bu pozisyondan, yabancılaşmanın devam ettiği dünyadan ancak, tiksinti, korku, hiçlik ve mecalsizlik duymaları, gerçeklikten kaçmaları vb. vb. Bütün bunla, gelip geçici değil; tersine, kapitalist topluma özgü ve ancak işçi ve toplumsal hareketin yükselmesiyle, yani insanların umutlanması ve özgüvenlerinin artmasıyla etkisi sınırlanan, ama hareketin geriye düştüğü ya da yenildiği koşullarda yine üste çıkan sorunlardır.

(***)

Evrensel Kültür dergisinin 100. sayısından itibaren Fransa, İngiltere, Almanya ve SSCB?de yayınlanan çeşitli edebi, felsefi ve bilimsel makalelerin çevirilerinden oluşan ?Yakın Tarihin Sayfalarını Yeniden Açmak? başlığı altında bir yazı dizisi yayınlanmaya başlandı. Bu yazı dizisi 2002 Ocak ayıyla birlikte , bazı güncel yazılar ile zenginleştirilerek ?Bilim Eki? şeklinde dergi okuyucusuna ayrı olarak sunulan bir eke dönüştü. En son Bilim Eki ise, 2003 kışında yayınlanmış ve o dönemden sonra da bu serinin ?Bilim ve Düşünce Kitap Dizisi?ne dönüştürüleceği açıklanmıştı. Uzunca bir bekleyişten sonra da Bilim ve Düşünce Kitap Dizisinin ilk kitabı olan ?Varoluşçuluk ve Sartre? yayımlandı. Kitap, Hakkı Özdal?ın titiz editörlüğüyle ortaya çıktı. Varoluşçuluğun edebi ve felsefi köklerini, Sartre?ın varoluşçuluğa katkısını inceleyen Henri Mougin?in ?Varoluşçu Kutsal Aile? başlıklı birinci bölümünü takiben, Ahmet Cengiz?in ?Prof. Dr. Hans Heinz Holz ile Sartre üzerine? ropörtajı olan ikinci kısım ve yine Prof. Dr. Hans Heinz Holz?un ?Sartre?ın İkinci Felsefesi? isimli yazısının bulunduğu üçüncü kısım kitabı oluşturan bölümler. ?Akıl Çağı? (1959?da Nobel Ödülü?ne layık görüldü; fakat nobeli reddetti), ?Bulantı?, ?Çark? (senaryo), ?Duvar? (öykü), ?Hür Olmak?, ?Sözcükler? (çocukluğunu anlattığı otobiyografisi), ?Yaşanmayan Zaman?, ?Uyanış?, ?Bekleyiş?, ?Yıkılış?, ?Tükeniş? gibi birçok esere imza atmış olan Fransız edebiyat ve felsefe adamı Jean Paul Sartre, varoluşçuluğun doruk noktasıydı. Ancak, buna karşın 15 Nisan 1980?de Paris?te ölümünden sonra, Avrupa entelektüelleri tarafından pek de eleştirilmiş bir aydın değildir. Yazarın ismi günlük bir popülarite malzemesi olarak değil, çoğu zaman aynı düzeyde seyreden olumlayıcı bir tartışma düzleminde yer almıştır. Varoluşçuluğu masaya yatıran ?Varoluşçuluk ve Sartre? adlı eser, insanlık tarihi birikiminin yarattığı Marksist yaklaşımı dışarlayan ve varoluşçuluktan diyalektik idealizme geçmesi beklenirken birey dünyasını merkeze oturtmaya kalkışan Sartre felsefesine kritik bir eleştiri getiriyor. Hakkı Özdal?ın giriş yazısında da belirttiği gibi, postmodernizmin oluşumuna neden olan Nietzsche ve Heidegger gibi varoluşçu filozoflarla temellerini atan bu felsefi akım özellikle gençler üzerinde hatta somut anlamda da günümüzdeki görsel iletişim alanlarında rahatlıkla gözlenebilen subjektivist (bireyi merkeze oturtan) bir anlayışa neden olmuştur. Kitleler kendi somut gerçeklerine yabancı kılınarak magazinel, özelinde subjektif görsel ajanların esiri olmaya itilmiştir. Frankfurt Okulu?nun filozoflarına da değinen eser, 20. yüzyıl filozoflarına derinlemesine bir eleştiri de getiriyor.

Kitabın Künyesi
Varoluşçuluk ve Sartre (1. Kitap)
Yayınevi: Evrensel Basım Yayın
Basım Tarihi: Kasım 2004

Previous Story

İngiliz Marksist Tarihçiler ? Harvey J. Kaye

Next Story

Edebiyat ve Politika üzerine Abdi İpekçi’nin Yaşar Kemal Röportajı

Latest from Felsefe

Nietzsche

FRIEDRICH NIETZSCHE: Felsefede “Akıl”

Felsefede “Akıl” 1 Soruyorlar bana, nedir filozoflardaki bütün bu alerji diye?… Sözgelimi tarih duygusu eksiklikleri, oluşun düşünülmesine bile duyduktan nefret, Mısırcılıkları.[17] Bir davayı tarihsellikten
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ