Victor Jara, general Pinochet yönetimindeki Şili ordusunun 11 Eylül 1973’te yaptığı askeri darbeden birkaç gün sonra binlerce kişiyle birlikte gözaltında tutulduğu spor salonunda işkenceyle katledildi. Diktatörlük Victor’u susturmak istedi. Çünkü onun gitarı zenginler için değildi, şarkısı devrimciydi. O şarkısını ezilenlerin, yoksulların ve yoksunların çığlığı gibi söylüyordu.
O şarkı bitmedi, bitmeyecek? Şimdi ve daima!
Joan Jara hem aşkı hem de yoldaşı olan Victor’u tanışmalarından başlayıp, Salvador Allende önderliğindeki Halk Birliği içindeki mücadelelerine kadar büyük bir tutku, cesaret ve samimiyetle anlatıyor.

Joan Jara ?Yarım Kalan Şarkı?da, efsanevi kişiliklerden, eşi Victor Jara?ya dair anılarını anlatıyor. Şilili şarkıcı ve müzisyen Jara, gençliğinden itibaren Şili politik dünyasıyla ilgilenmeye başlamıştı. İlk albümü 1966 yılında yayımlanan Jara, şarkılarıyla politik çalışmalarını bir arada yürüttü. Şarkılarında yoksul ve ezilmiş insanların dünyasını tasvir eden Jara, Salvador Allende?yi de desteklemişti. Fakat müzisyen, general Pinochet yönetimindeki Şili ordusunun 11 Eylül 1973?te gerçekleştirdiği askeri darbeden birkaç gün sonra işkenceyle katledildi. İşte Joan Jara?nın anıları, Victor Jara?nın devrimci müziğini ve onun trajik yaşamını anlatıyor.

YARIM KALAN ŞARKI: VİCTOR JARA – DENİZ SÜMER
(02 Temmuz 2010 tarihli Birgün Gazetesi Kitap Eki)

?Konuşmayı öğrenmem gerekiyordu? milyonların acısını dış dünyaya anlatabilmek için?
Joan Jara

Yaşamıyorsan,
eğer sen,
canım, aşkım, ölmüşsen,
bütün yapraklar düşer göğsümde,
yağmur yağar ruhuma gece gündüz,
yüreğimi yakar kar,
dolanırım soğukla ve ateşle ve ölümle ve karla,
ayaklarım uyuduğun yere gitmek ister yalnızca,
fakat
yaşamayı sürdüreceğim,
çünkü her şeyden önce sen istemiştin benden
boyun eğmememi,
ve sevgilim,
çünkü biliyorsun,
ben yalnızca bir insan değilim,
fakat bütün insanlarım.
P. Neruda
Çeviren: İsmail Aksoy

?Zayıf, kupkuru görünüyordu? Ama Victor?du? Bir haftada bu kadar çökertecek neler yapmışlardı aşkıma? Gözleri açıktı ve kafasındaki ürkütücü yarayla yanaklarındaki morluklara rağmen meydan okurcasına hiddetle ileri bakar gibiydi. Giysileri yırtılmıştı? Göğsü delik deşikti ve karnında kocaman bir yara vardı. Elleri bileklerinden kırılmış gibi tuhaf bir açıyla duruyordu? Ama bu Victor?du? Kocamdı? Aşkımdı?? (kitaptan)
Joan Jara, Victor Jara?nın cesedini Santiago morgunda bulduğunda tarih 18 Eylül 1973?dür. Pinochet?nin komutasındaki Şili ordusunun, sosyalist devlet başkanı Allende?nin içinde bulunduğu başkanlık sarayını bombalayarak, faşist diktatörlüğünü ilan etmesinin üzerinden yalnızca bir hafta geçmiştir. Bu bir hafta içinde yaşananlar, Şili?nin izleyen 17 yıl boyunca tanık olacağı şiddetin yalnızca başlangıcıdır. Binlerce işçi, köylü, aydın stadyumlarda işkence görecek ve katledilecektir. Cesetlerin yok edilme biçimleri, insanların öldürülme biçimleri kadar ürkütücü olacaktır: okyanusa atma, betona gömme, toplu mezarlar?
Joan Jara, 1983 yılında yayımladığı Yarım Kalan Şarkı?da, Victor Jara?nın yaşamını, sanat çalışmalarını, Şili?nin 1954-1973 yılları arasında içinde bulunduğu siyasi ve kültürel ortamı anlatıyor. Kitabın geç de olsa, Algan Sezgintüredi?nin çevirisiyle Türkçe?ye kazandırılmış olması sevindirici. Yıllardır ezgileriyle duygusuna ortak olduğumuz Victor Jara şarkılarının sözlerini ve bu sözlere kaynaklık eden yaşanmışlıkları da kitapla öğrenme fırsatı buluyoruz. Kitabı okuduktan sonra, hatta okurken, Jara?nın şarkılarını tekrar tekrar dinlemek onu anlamanın en iyi yolu belki de.
Yarım Kalan Şarkı, Victor Jara üzerine kurulu olmakla birlikte aynı zamanda bir otobiyografi. Joan Jara kitabına, kendi çocukluğunu, sanata yönelişini ve Şili?ye yerleşme sürecini anlatarak başlıyor. Sayfalar ilerledikçe bambaşka bir ülkeden, bambaşka bir kültürden ve sınıftan gelen bir kadının tutkuyla bağlandığı bir adamla değişen yaşamını görüyoruz. Joan (Alison) Jara bir İngiliz; çocukluğu ve gençliği Londra?da geçiyor. 1954 yılında dansçı olarak Şili Üniversitesi?nin bale kumpanyasına katılıyor. Victor Jara ile tanışmaları, Jara?nın üniversitenin tiyatro bölümünde öğrenci olduğu döneme rastlıyor. Sonraki yıllarda, Şili?nin sanat yaşamının ve siyasi mücadelesinin içinde birlikte ilerliyorlar. Bu nedenle, anlatılan bir Şili hikâyesi de ve bu hikâye gücünü, sanatın, yoksulluğa duyulan isyanla yoğrulmasından alıyor. Yaşanılan bunca acıyı yazabilmek de kolay olmasa gerek. Joan Jara?nın gücü, belki de kitap boyunca okuyucunun yanına katmayı başardığı Victor Jara?nın aydınlık gülüşünden geliyor.
Victor Jara, Şili?de 1950?lerde hızlanan kültür erozyonuna karşı, ülkenin kendi değerlerini oluşturabilmesine katkı sağlayan sanatçılardan biri. Victor Jara?nın sanat üzerine değerlendirmeleri, kitapta ayrıntılarıyla yer alıyor. Kültürel işgali, bol yapraklı bir ağaca benzetiyor Jara, öyle ki; bu ağaç ?Şili?nin kendi güneşinin, göğününün ve yıldızlarının görünmesini engelliyor? ve tek çözüm ?kökünden sökülmesi?. Jara, Şili?nin en uzak köyleri dâhil pek çok bölgesini gezerek geleneksel halk şarkılarını derliyor. Allende döneminde kurulan folklor enstitülerinde, unutulmaya yüz tutmuş halk ezgilerini ve danslarını öğretiyor. Violetta Parra gibi efsanevi folk şarkıcılarıyla, Quilapayun ve Inti-illimani gibi gruplarla çalışıyor.
Allende dönemi, halkın sanat ile yakınlaştığı, sanatçıyı tanıma fırsatı bulduğu bir dönem. Bu yakınlaşma, enstitülerde yürütülen sanatsal faaliyetlerde olduğu gibi, gündelik yaşamın içinde de kendini gösteriyor. Joan Jara somut örneklerle açıklıyor bu durumu. Şili Üniversitesinin bale salonları evsizlere açılıyor, Victor Jara?nın da içinde bulunduğu pek çok sanatçı, yoksul mahallelere sırtında un taşıyor. Darbe ile birlikte, halkçı ekonomik politikalar sona erdirilirken, sanat da ülkeyi istila eden uluslararası şirketlerin ellerine bırakılıyor. Bol yapraklı ağaç, kökünü sağlamlaştırıyor.
Joan Jara bugün 83 yaşında. 1994 yılında Şili?de kurduğu Victor Jara Vakfı?nda, darbecilerin yargılanması için mücadele etmeye devam ediyor. Açılan davalar, son yıllarda ortaya çıkan yeni tanıklarla hız kazanmış durumda. Ancak Jara, 2006 yılında kaderin cilvesiyle insan hakları gününde ölen Pinochet?nin yargılanmamış olmasından üzüntülü. Pinochet, yargılanmaktan kurtulmuş olsa da, onunla işi biten emperyalistlerin desteğini çekmesiyle son yıllarını korku içinde geçirdi. Mezarında da huzur bulamayacağını bildiğinden gömülmeyi istemedi ve yakıldı. Şili, Ocak ayından bu yana muhafazakâr Pinera tarafından yönetiliyor. Amerikan bombalarıyla öldürülmeden az önce radyodan ??Halkın sadakatinin karşılığını canımla ödeyeceğim.? diye seslenen Allende?nin koltuğunda oturan Pinera, Pinochet döneminde devlete iş yaparak zengin olmuş bir işadamı. Ama gelişmeler gösteriyor ki Şili?de sol muhalefet güçleniyor. Bakır madenlerinde grevler, üniversitelerde boykotlar var. Victor Jara gitarını yoksullar için çalmaya, şarkılarını onlar için söylemeye devam ediyor. Şili?de son günlerde yaygın olarak kullanılan sloganlardan biri de şu: ?Pinochet öldü, Jara yaşıyor.?

Devrimin Şarkıları – Arzu Haksun Güvenilir
(03/09/2010 tarihli Radikal Kitap)

Müzik, savaşı, huzursuzluğu ve haksızlığı ortadan kaldırabilir… Nasıl mı? Dünyaya bakış açımızı ve bu bağlamdaki algılayış biçimimizi değiştirebilirsek. Müziğin bu tarafını etkin kılacak ve kitleleri harekete geçirip, doğru yönlendirecek kişiler kuşkusuz müzisyenler. Hatta duyarlı bir müzisyen için en iyi okul hayatın kendisi…
?Çevremde gördüklerimden gittikçe daha fazla etkileniyorum… Ülkemin, Latin Amerika?nın ve diğer dünya ülkelerinin yoksulluğu… Varşova?da Yahudiler için dikilen anıtları, Atom bombasının yol açtıklarını, savaşın insanlığa ve çocuklarına verdiği çürümeyi, yıkımı kendi gözlerimle gördüm… Ama aynı zamanda sevginin, şefkatin, özgürlüğün neler yapabildiğini, mutlu insanın neler başarabildiğini de gördüm. Tüm bunlar yüzünden, sadece barış aramam yüzünden hüzün ve mutlulukta gitarımın tellerine ve ağacına, yüreği yara gibi delen dizelere, hepimizi kendi içimize baktıracak ve dünyayı yeni gözlerle görmemizi sağlayacak sözlere sarılıyorum…? diyor tarihteki devrimci şarkıların en önemli isimlerinden Victor Jara.

Protest müzik putları
O, yaşadığı topluma olan duyarlılığını şarkılarına yansıttı. Hatta, tek nota bile bilmediği halde, sayısız şarkı yazdı, derledi. Kişisellikten gittikçe uzaklaşan şarkı sözleri, kitlelerin büyük ilgisini çekti. Bundan rahatsız olanlar çıktı. Şarkılarındaki söylemlerinde, Şili?nin altta kalmış, ezilen halkına duyduğu derin sevgi, toplumdaki haksızlıklara ve nedenlerine dair yoğun duyarlılık, aldırmazlık ve sansürü konu etti. Böyle bakıldığında şarkıları politikti. Politiklik 1960?ların sonlarında bu açıdan dolaylıydı; Jara, dünya savaşım müziğinin belli başlı isimlerinden biriydi.
Şiddet karşıtı, barış adamıydı. Yoksunluğun gerçek şiddetine karşı derin duyarlılığa sahipti. Şarkıları günlük yaşam mücadelesinde rol oynuyor, bazılarını oldukça rahatsız ediyordu. ?Bir sanatçı, otantik bir yaratıcı olmak ve haliyle özünde devrimci olmak durumundadır… Bu insan muazzam iletişim gücü sayesinde bir gerilla kadar tehlikelidir.?
Ve sonuç: Elleri kesildi, işkence ile öldürüldü. Tek suçu müzik yapmaktı…
Victor Jara?nın, yaşamında daima sanat vardı. Başarılı bir tiyatro yönetmeni ve iyi bir müzisyendi. ABD, müzik üzerinden iletişim kurmanın sihrini çok iyi biliyor ve toplumun kulağını her türlü ?ticari zırva? ile dolduruyordu. Hatta protest müziği de ticarileştirip, aynı kurallara boyun eğen ?protest müzik putları? ortaya çıkarıyordu. Bu tipler bir süre ortada göründükten sonra, kaybolup gidiyordu. Yanlış kullanılan, bu tanımlamaya da karşı olan Jara, bunun için de savaş verdi. Ülkesini köy köy dolaştı, şarkı derledi. Derlediği şarkıları farklı yorumlarıyla dinleyenlerine sundu. Müzik eğitimi yoktu. Bestelerini notaya dökemiyor, köylülerin yaptığı gibi, yani kulaktan dolma öğreniyordu. Fakat şarkıları çok beğeniliyor, duygu yüklü melodi ve sözler dinleyici kitlesini müthiş etkiliyordu. Jara, o toprakların sesi oldu. Bazıları ısrarla politika yaptığını savunsalar da, o sadece müzik yapıyordu. ?Beni kafam değil, yüreğim yönlendirir. Bir şey beni içimden yakalar ve dışarı çıkaracak bir yol bulana değin büyür. Komünizme bir entellektüel gibi yaklaştığımı ve aklımın süzgecinden geçirdiğimi söylemek çok fazla olur. Çünkü kendimi komünist dahi görmüyorum ben…? Victor Jara, ünlü grup Inti-Illimani ile sık sık bir araya geldi. Grup üyesi değildi, ancak onlara yakın ve samimiydi.
Jara?nın müzikle verdiği savaşın öyküsü oldukça sürükleyici, sanatçı devrimci olmalıdırın da iyi bir örneği. Kitapta yazılan bazı toplumsal olaylar, aynı dönemlerde ülkemizde de yaşanmıştı. Amerika?nın bu ülkeye bakışı ve yaşanan olaylar okuduğunuzda göreceksiniz ki aslında bizim için hiç de yabancı değil. Dolayısıyla bu kitaba sadece bir müzisyenin hayatı olarak bakmak, aynı zamanda bir dans eğitmeni olan yazar eşi Joan Jara?ya da büyük haksızlık. Ülkenin durumu, dünyanın bakışı ve bir ailenin vatanı için verdiği yaşam mücadelesi akıcı bir uslupla kaleme alınmış. Kimi zaman ağlatan, kimi zaman da isyan ettiren müthiş bir öykü Victor Jara?nın yaşamı. Çeşitli editöryal hatalara takılmazsanız Versus Yayınları?ndan çıkan bu kitabı ?tarih tekerrürden ibarettir? fikriyle okunması gerektiğini düşünüyor, öneriyor ve ekliyorum: Bu şarkıları yapanlar tarih yazanlardan daha güçlüdür. Onlar unutulabilir ama, şarkılar her zaman kulaklarda ve dillerde kalır…

Kitabın Künyesi
Victor Jara: Yarım Kalan Şarkı
(Victor Jara – Unfinished Song)
Joan Jara,
Çeviren: Algan Sezgintüredi,
Versus Kitap, anı,
Basım Tarihi : 05 – 2010
310 sayfa

Victor Jara ‘nın Hayatı
Víctor Lidio Jara Martínez (23 Eylül 1932 Santiago, Şili; – tahminen 16 Eylül 1973), Şilili şarkıcı ve müzisyen. Şili kültür ve müziğinde son derece önemli etkileri olmuş bir sanatçıdır. Hayatı ve müziği ülkesinin aynası olmuş, içinde yaşadığı zamanı ve felsefesini yansıtmıştır.
Gençliği
Victor Jara Santiago’da Lonquén köyünde doğmuştur. Ebeveynleri çiftçidir. Babası Manuel basit bir kahya iken, annesi Amanda ailesinin geçimi için çok sayıda işte çalışmıştır. Birçok ailede olduğu gibi babası alkol problemleri çekmekte ve annesine kötü muamele yapmaktaydı. Babası aileyi terk ettikten sonra annesi Amanda ailenin bakımıyla tek başına ilgilenir. Annesi Victor Jara’nın hayatında çok önemli bir parçadır. O da şarkı söyleyip, gitar çalmış, bunları ve şili folk müziğini oğluna öğretmiştir. Annesiyle beraber geçirdiği zamanın, müzik hayatına adım atmasında çok önemli etkileri olmuştur. Annesinin ölümünden sonra muhasebe eğitimini yarım bırakmış ve ilahiyat okumak istemiş, ancak bu sadece 2 yıl sürmüştür.

Tiyatro ve halk müziği
Dine olan inancını kaybettikten sonra işsiz olarak Lonquén ‘e döner ve yakın arkadaşları ile kendini folklor tahsiline adar. Bu zaman zarfında tiyatroya ilgisi gelişir ve Universidad de Chile ‘de tiyatro okuluna başlar. Bu ve takip eden yıllarda Victor Jara çok sayıda tiyatro yapımında (mesela Carmina Burana) yer alır. Violeta Parra’a ilk defa rastladığında, tekrar folklor söylemeye ve okumaya başlar. Parra, şarkıcı, Santiago’da küçük bir cafe sahibi ve geleneksel Şili folk müziği hayranı bir sanatçıdır. Victor Jara ona bu cafede yardım eder ve şarkı söyler.

Siyaset
Jara, bu zaman zarfında Şili politik dünyasına angaje olur ve ilgilenmeye başlar. 1966 yılında ilk albümü çıkar. Takip eden yıllarda tiyatroda yönetmen olarak çalışır, ancak şarkılarına ve politik işlerine gitgide daha fazla zaman adar. 1970 yılında tiyatroyu terk eder ve tamamen müziğe yoğunlaşır. Jara’nın şarkıları fakir-zengin bir arada yaşayan bir toplumda, sıradan insanlara yaşamlarını ve problemlerini gösterir. Vatanına olan büyük sevgisi sebebiyle, birçok şarkısı haksızlıklara ve politik skandallara saldırır. Victor Jara Güney Amerika^da ?Nueva canción? (yeni şarkı) akımının en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilir. Bu Güney Amerika’da birçok sanatçı ve aydının katıldığı, devrimci bir harekettir. Victor Jara’nın politik fikirleri, parçalarında önemli bir yer tutar. Birçok protest şarkıcı gibi komünist ve partisinde sanatçı bölümünün yöneticisidir.
Darbe ve öldürülmesi
Victor Jara, diğer şarkıcılarla birlikte Salvador Allende ve sol partilerini birleştiği bir hareket oalan Unidad Popular yararına birçok konser verir. 11 Eylül 1973’de Augusto Pinochet’nin gerçekleştirdiği darbe sırasında, Victor Jara Teknik Üniversite ‘deki işi başında tutuklanır ve birçok yoldaşı gibi Estadio Chile’de (Şili stadyumu) işkence görür. Bir daha gitar çalamaması için elleri kırılır. Hatta bu korkunç işkenceler sırasında bile Jara, Unidad Popular ‘ın şarkısını söylemeye çalışmaktadır (Venceremos[1]). Nihayetinde vahşice dövülen Jara, bir makinalı tüfekle öldürülür ve cesedi Santiago Mezarlığı yakınında bulunur. Fakat Karısı yine de onu onurlu bir şekilde defnetme imkânını bulur. Akabinde Şili’yi terk eden karısı 1994’te onuruna “Fundación Víctor Jara”‘yı kurar.

Şili’deki Pravda muhabiri Vladimir Çernisev, Jara’nın son anlarını şöyle anlatıyor:
? Victor Jara dudaklarında şarkıyla öldü. Onu yanından hiç ayırmadığı refakatçisiyle, gitarıyla birlikte stadyuma getirdiler. Ve şarkı söylemeye başladı. Öbür tutuklular, gardiyanların ateş açma tehdidine rağmen melodiye eşlik etmeye başladılar. Sonra bir subayın emri ile askerler Victor’un ellerini kırdılar. Artık gitar çalmıyordu, ama zayıf bir sesle şarkı söylemeyi sürdürdü. Bir dipçikle kafasını parçaladılar ve diğer tutuklulara ibret olsun diye ellerini kesip tribünlerin önüne astılar ?
? Vladimir Çernisev

Geleneği
Victor Jara’nın yaşamı, parçaları ile güçlü bir şekilde insanlara seslenen entelektüel bir şarkıcıyı işaret etmiştir. Bu yüzden şarkıları gücünün sertifikası haline gelmiştir.
Eylül 2003 tarihinde öldürülmesinin 30. yıldönümünde öldürüldüğü Estadio Chile stadyumunun ismi Estadio Víctor Jara olarak değiştirilmiştir.

Katillerin akibeti
9 Aralık 2004’de ölümünden 31 yıl sonra yargıç Juan Carlos Urrutia emekli subay Mario Manríquez Bravo hakkında dava açar. Bravo, Jara öldürüldüğü sırada Estadio Chile ‘de en üst rütbedeki subay olup staduyumun kumandası onun sorumluluğunda olduğundan ölümlerden de o sorumlu tutulmaktadır.

Diskografi
* 1967 Víctor Jara
* 1969 Pongo en tus manos abiertas
* 1970 Canto libre
* 1971 El derecho de vivir en paz
* 1972 La población
* 1973 Canto por travesura
* 1975 Presente (posthum veröffentlicht)
* 1993 Complete ( 8 LPs auf 4 CDs )
* 1996 Deja la Vida Volar ( “Bırak hayat uçsun”, “Best-of-CD” )

1 Comment

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Previous Story

Madalyonlar – Zofia Nalkowska

Next Story

Hamburg Barikatları – Larissa Reissner

Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ