Yabancılaşma – Karl Marx

Karl Marx’ın “yabancılaşma” ile ilgili metinlerinden hazırlanan bu derleme, Yabancılaşma adı ile Sol Yayınları tarafından Mayıs 2003 (Birinci Baskı: Kasım 2000) tarihinde yayınlandı.

DERLEYENİN SUNUŞ NOTU – BARIŞTA ERDOST
Marx’ın “yabancılaşma” ile ilgili metinlerinden hazırlanan bu derleme, okura, Marx’ın Yahudi Sorunu gibi gençlik dönemi ürünlerinden başlayarak Kapital gibi olgunluk dönemi yapıtlarına kadar kronolojik olarak, marksist düşüncenin bu temel kavramının izini sürme olanağı sağlıyor.

Marx, 1843 sonbaharında, bu derlemenin başlangıcında iki kısa bölümle yeralan Yahudi Sorunu’nu ve Hegel’in Hukuk Felsefesinin Eleştirisine Katkı. Giriş’i yazdığında henüz 25 yaşındaydı. Bu iki yazı 1844 başında Fransız-Alman Yıllıkları’nın ilk ve son sayısında okurla buluştu ama ?daha sonra “Yabancılaşmış Emek” başlığıyla anılan yaklaşık 15 sayfalık bir bölümün yanısıra “yabancılaşma” kavramının sık sık yeraldığı? 1844 Elyazmaları (ve Alman İdeolojisi) gibi ?Marx’ın geç dönem ürünü olmakla birlikte “yabancılaşma”nın yaygın olarak kullanıldığı? Grundrisse (ve Artı-Değer Teorileri) de Marx’ın sağlığında yayınlanmadı. Oysa Marx’ın bu yapıtları gözardı edilirse, “yabancılaşma”nın ya birer kez geçtiği (Yahudi Sorunu ve Hegel’in Hukuk Felsefesinin Eleştirisine Katkı. Giriş), ya dağınık halde bulunduğu (Kutsal Aile), ya da “yabancılaşma” sözcüğünün kullanılmadığı (Kapital, Birinci Cilt, “Metaların Fetişizmi”) bölümlerinden yola çıkarak, ne anlamlı bir iz sürme olanağı vardı, ne de yabancılaşma kavramının Marx’ın düşüncesinde taşıdığı önem sağlıklı olarak saptanabilirdi.

Dolayısıyla bu derleme, Marx’ın erken dönem yapıtlarıyla olgunluk dönemi yapıtları arasında, örneğin “yabancılaşma” kavramının Marx’ın gündeminden çıkıp çıkmadığı anlamında, bir süreksizlik, hatta bir kopuş mu olduğu, yoksa Marx’ın 1844 Elyazmaları’nda da Kapital’de de aynı sorunsal içinde kalıp, örneğin “yabancılaşma” analizinden, aynı anlama gelmek üzere “meta fetişizmi”nin eleştirisine doğru açılan, derinleşen bir çizgi üzerinde mi yürüdüğü konusunda, okurun kendi görüşünü oluşturmasına da yardımcı olacak, 1844 Elyazmaları’ndan (1844) Kapital’e (1867) giden yolun ortasında Grundrisse’de (1857), okur, Marx’ın, emek açısından yabancılaşma süreci olarak ortaya çıkan nesneleşme sürecinin kapitalist açısından ötekinin emeğinin [yabancı emeğin] maledinilmesi olarak, yani kapitalist sömürü olarak ortaya çıkışının yetkin bir analizini verdiğini görebilecektir.

Bu konuda bir bütünlük sağlayabilmek için, Kapital’den (Üçüncü Ciltten) “faizin fetiş karakteri” ile ilgili pasajlar da bu derlemeye alındı. Ensonu, yabancılaşmanın aşılması, toplumsal olarak ortadan kaldırılması bağlamında işbölümü ve özel mülkiyet ile ilgili parçalar Alman İdeolojisi’nden, yabancılaşmayla parçalanan insanın “kendi bütünlüğünü üretmesi”nin önkoşulu olarak zorunluluk aleminin sınırlanması ve özgürlük aleminin genişletilmesi ile ilgili pasajlar da Kapital Üçüncü Ciltten alınarak, Marx’ın yabancılaşma kuramının özsel öğelerinin olabildiğince eksiksiz bir sunuluşu sağlanmaya çalışıldı.

*

İnsanın, kayıtsız ve hatta düşman bir evrende kendi başına, yalnız olduğu anlamında yabancılaşma, nerdeyse tüm insan ve toplum bilimlerinde, felsefede ve edebiyatta, iki yüzyıldır önemli bir tema olmakla birlikte, yabancılaşma kavramını ilk kez felsefi bir kavram haline getiren Hegel’dir. Hegel’de bilişsel bir durum olarak analiz edilen yabancılaşma, yabancı doğayı, kendi oluşunun bir uğrağı olarak koyan Mutlak Tinin kendine özgü etkinliğidir. Aslında, doğa, özne ve nesnenin özdeşliği olan Tinin kendine dönüş aşamasından başka bir şey olmadığından, Hegel’de yabancılaşma, kendi içinde, kendi ortadan kaldırılışını içerir. Yabancılaşma öteki varlıktır, bilincin ve özbilincin, nesnenin ve öznenin karşıtlığıdır. Dolayısıyla yabancılaşmanın aşılması gereken özü, insan-varlığın, kendisi tarafından, Tinden ayrı olarak, nesneleştirilmesidir. Hegel’in köle-efendi meselinde emek belirleyici bir rol oynamakla birlikte ?Marx, Hegel’in “emeğin özünü kavradığını” söyleyecektir?, yalnızca emek değil, öteki özbilinç biçimleriyle birlikte köle-efendi durumu da, Hegel’in, zihnin ve nesnesinin, ya da Tinin ve doğanın özdeş olacağı sonal ereği sergilemesine yarayan (tarihsel olması gerekmeyen) aşamalardır. Yabancılaşmış nesne bilinçten başka bir şey olmadığından, kendine-yabancılaşmış öz (Hiçlik), Oluş tarafından yadsınır ? yadsımanın yadsınması.

Marx’ın 1844 Elyazmaları’nda hesaplaştığı hegelci yabancılaşma kavramı anahatlarıyla böyle özetlenebilir. Marx’tan önce, yabancılaşma kavramını felsefi olarak işlemiş öteki düşünür Feuerbach’tır. Feuerbach, Hegel’in, doğanın Mutlak Tinin kendisine yabancılaşmış biçimi olduğu görüşüne karşı çıkarak, insanın kendine yabancılaşmış Tanrı değil, Tanrının kendine yabancılaşmış insan olduğunu ileri sürer. Feuerbach’ın dinsel yabancılaşma kuramına göre insan Tanrıyı yaratarak, kendi özünü nesneleştirir, kendine yabancılaşır. İnsan, yaratıp yüce varlık haline getirdiği Tanrı imgesinin kölesi olur, üretilen üretene egemen olur, yaratılan yaratıcı olur.

Marx, Hegel’i nesneleşme ile yabancılaşmayı özdeşlediği ve insanın yabancılaşmasını onun bilincinin yabancılaşması olarak gördüğü için, Feuerbach’ı da, dinsel yabancılaşma birçok yabancılaşma biçiminden yalnızca biri olduğu için eleştirir. Marx’ın bu derlemede yeralan metinlerine giriş niteliğinde olmak üzere kısaca bir yabancılaşma tanımı yapmak gerekirse, yabancılaşma, insanı, kendi etkinliğinin ürünlerine, üretken etkinliğinin kendisine, içinde yaşadığı doğaya, kendine, kendi özsel doğasına, insanlığına, öteki insanlara yabancılaştıran eylemdir. Marx, yabancılaşmayı nesneleşmeden ayırdetmiş ve özgül toplumsal koşulların bir sonucu olarak (yani soyut bir insan durumu olmayarak) ele almıştır. İşçinin ürününe yabancılaşması yalnızca emeğinin bir nesne haline gelmesi, bir dışsal varoluş kazanması anlamına gelmez, ama onun dışında bağımsız olarak, ona yabancı bir şey olarak varolması ve onun karşısına bir güç olarak çıkması anlamına da gelir. Bu yüzden Marx’a göre, Hegel, emeğin yalnızca pozitif yanını görmekte, negatif yanını görmemektedir. “İşçi nesneye yaşamını koyar, ama o zaman yaşamı artık kendisinin değil, nesnenindir.” “Emek us üretir ? ama işçi için budalalık, aptallık üretir.” Bu, tarihsel gelişmenin belirli bir aşamasının sonucu olarak böyledir. Yabancılaşma en yüksek biçimine kapitalizmde ulaşır, çünkü kapitalizm, emeğin, nesnel koşullarından kopuşunun doruğudur. İnsanın amacının üretim, üretimin amacının da servet olduğu bu modern dünya, bu nedenle, üretimin amacının her zaman insan olduğu antik anlayış karşısında, aşağılık ve bayağı bir durumda görünür. Ama öte yandan kapitalizm, insanlığın büyük çoğunluğunu mülksüzleştirerek ve zenginlik ve kültür dünyasıyla çelişkili hale getirerek, yabancılaşmanın ortadan kaldırılmasının pratik koşullarını da hazırlar.

KİTABIN KÜNYESİ
Yabancılaşma
Karl Marx
Çevirenler: Kenan Somer, Ahmet Kardam, Sevim Belli, Arif Gelen, Yurdakul Fincancı, Alaattin Bilgi
Sol Yayınları
İlk Baskı: Kasım 2000
Son Baskı: Mayıs 2003
208 sayfa

İÇİNDEKİLER

9 – Derleyenin Sunuş Notu

YAHUDİ SORUNU

13 – Hıristiyanlığın Tam Bir Din Olarak, İnsanın Kendisine ve Doğaya Yabancılaşmasını Teorik Bakımdan Tamamlaması

HEGEL’İN HUKUK FELSEFESİNİN ELEŞTİRİSİNE KATKI. GİRİŞ

16 – Eleştiri, Zincirleri, Her Yanını Örten İmgesel Çiçeklerden, İnsan Süssüz ve Umut Kırıcı Zincirler Taşısın Diye Değil, Ama Onları Atsın ve Canlı Çiçeği Devşirsin Diye Arındırdı

1844 ELYAZMALARI

19 – İşçi, Kendi Emek Ürünü Karşısında, Yabancı Bir Nesne Karşısındaki ile Aynı İlişki İçindedir

35 – Fizyokrasi, Yalnızca Toprak Mülkiyetini, Yabancılaşmış İnsan Durumuna Getirir

40 – İnsanal Özyabancılaşmanın Kaldırılışı: Komünizm

44 – Özel Mülkiyet Bizi Öylesine Alıklaştırmıştır ve Sınırlı Kılmıştır ki Bir Nesne Ancak Ona Malik Olduğumuz Zaman Bizimdir

50 – Sosyalizm ? İnsanın Özsel Gücünün Yeni Belirtisi ve İnsanal Özün Yeni Bir Zenginleşmesi

54 – İşbölümü, Emeğin Toplumsal Özlüğünün Yabancılaşma Çerçevesi İçindeki İktisadi Dışavurumudur

55 – Feuerbach, Felsefenin, İnsan Yabancılaşmasının Bir Başka Biçimi Olduğunu Tanıtlar

57 – Görüngübilim’de Görünen Çeşitli Yabancılaşma Biçimleri, Bilincin ve Özbilincin Çeşitli Biçimlerinden Başka Bir Şey Değil

66 – Hegel’in Yanlış Olguculuğunun ve Görünüşten Başka Bir Şey Olmayan Eleştiriciliğinin Kökü

KUTSAL AİLE

78 – Bay Edgar, Tikel Bir Varlık Durumuna Getirdiği “Sevgi”yi İnsandan Ayırarak ve Ona Bağımsız Bir Varoluş Vererek, Sevgiyi Bir “Tanrı” Yapar

79 – Proletaryada İnsan, Gerçekte Kendi Kendini Yitirmiş Ama Aynı Zamanda da Bu Yitirmenin Teorik Bilincini de Kazanmıştır

84 – Proudhon İktisadi Yabancılaşmayı, İktisadi Yabancılaşma Çerçevesinde Kaldırır

87 – Onlar Mülkiyetin, Sermayenin, Paranın, Ücretli Emeğin vb., Varlıklarının Yabancılaşmasının Somut Sonuçları Olduklarını Bilirler

90 – Ayağa Kalmak İçin Düşüncede Ayağa Kalkmak Yetmez

93 – Kendi Yaşamının, Örneğin Mülkiyet, Sanayi, Din, vb. Gibi Kendisine Yabancılaşmış Öğelerinin Dizginsiz Hareketini Kendi Öz Özgürlüğü Olarak Gören Bireyin Görünüşte Bireysel Bağımsızlığı, Gerçekte Onun Köleliği ve İnsandışılığıdır

FEUERBACH ÜZERİNE TEZLER

96 – Feuerbach, Dinsel Özyabancılaşma Olgusundan, Dünyanın Biri Dinsel Dünya, Öteki Cismani Dünya Olmak Üzere İkileşmesi Olgusundan Hareket Eder

ALMAN İDEOLOJİSİ

97 – Yabancılaşmanın Katlanılmaz Bir Güç Haline Gelmesi ve Ortadan Kaldırılması

103 – Bugün Öz Faaliyet ile Maddi Yaşamın Üretimi Öylesine Birbirinden Ayrılmıştır ki, Maddi Yaşam Amaç Gibi Görünmekte ve Maddi Yaşamın Üretimi, Yani Çalışma da Araç Gibi Görünmektedir

107 – Bireylerin İlişkilerinin Kendilerine Karşı Bir Özerkliğe Ulaşması

GRUNDRISSE

109 – Para “Toplumun Gezen Rehini” Olarak İşe Yarar, Bireyler Onun Kendi Toplumsal İlişkisini Nesne Olarak Kendilerine Yabancılaştırdıkları İçin Toplumsal Bir Özelliğe Sahip Olur

117 – İşçi, Sermayenin Gücü Olarak, Ötekinin Erki Olarak, Emeğinin Yaratıcı Gücü Ölçüsünde Yoksullaşır

120 – Nesneleşmiş Emek, Canlı Emek Tarafından Kendi Ruhu ile Donatılmıştır ve Onun Karşısında Yabancı Bir Güç Olarak Yerleşmiştir

128 – Nesneleşmiş Ötekinin Emeği Üzerinde Mülkiyet, Canlı Ötekinin Emeğini Maledinmenin Tek Koşulu Olarak Ortaya Çıkar

131 – Emeğin Nesnel Koşulları, Canlı Emek-Gücü Karşısında Öznel Varoluş Kazanır

133 – Sermaye, Ötekinin Emeğinin Mülkiyeti Olarak ve Giderek Egemen Özne Olarak Ortaya Çıkar

135 – İnsanın İçinde Yatanın Eksiksiz Geliştirilmesi, Burjuva İktisadında Toptan Yabancılaşma Olarak, Kendinde Amacın Tümüyle Dışsal Bir Zorlamaya Kurban Edilişi Olarak Görünür

138 – Egemenlik İlişkisi, Bir Başkasının İradesinin Mülk Edinilmesini Öngörür

143 – Emeğin Kendi Nesnel Koşullarıyla Bir Kez Daha Kendi Mülkü Olarak İlişki Kurabilmesi İçin, Özel Değişimin Yerini Bir Başka Sistemin Alması Gerekir

144 – Emeğin Kendi Nesnel Koşullarıyla İlişkisi, Ötekinin Mülkiyetiyle İlişkisi Gibidir: Emeğin Yabancılaşması

146 – Bireyin Düşünülmüş ya da İmgelenmiş Evrenselliği Değil Ama Onun Gerçek ve Düşüncel İlişkilerinin Evrenselliği

148 – Değişim Kendi Karşıtına Dönüşür. Özel Mülkiyet Yasaları, İşçinin Mülksüzlüğüne ve Emeğine Yabancılaşmasına Dönüşür

150 – Nesneleşme Süreci, Gerçekte, Emek Açısından Yabancılaşma Süreci Olarak ya da Sermaye Açısından Ötekinin Emeğinin Maledinilmesi Olarak Ortaya Çıkar

ARTI-DEĞER TEORİLERİ

153 – Emeğin Maddi Koşulu ile Emek-Gücünün Kendisinin Ayrıştığı, Birinin Diğerine Yabancılaştığı Varsayılır

156 – Sermaye Ancak Emeğin Kendi Maddi Koşullarının, Bunlar Emeğe Yabancılaştırıldığı Zaman, Emek Üzerindeki Gücü Olarak; Ücretli Emeğin Bir Koşulu Olarak, Ücretli Emeğin Biçimlerinden Yalnızca Biri Olarak Değer Üretir

157 – En Basit Biçimlerinde, Kendileri Doğal Öğeler Olan Üretim Koşullarının Yabancılaşması

160 – Sermaye Bu Bağımsız Biçimi Kazandıktan Sonra Canlı Emek Karşısında Kapitalistte Kişileşir. Burada Bir Kez Daha, Daha Önce Para Konusu Üzerinde Dururken Fetişizm Terimiyle Adlandırdığımız Şeyle, İlişkinin Tersyüz Edilmesiyle Karşı Karşıya Bulunuyoruz.

164 – Emek-Gücü ile Sermaye Biçiminde Bağımsız Hale Gelen Nesnel Emek Koşulları Arasındaki Karşıtlık ve Yabancılaşma Sürekli Artmaktadır

KAPİTAL

166 – Katları Sislerle Kaplı Din Aleminde, İnsan Beyninin Ürünleri, Bağımsız Canlı Varlıklar Gibi Görünür, ve Hem Birbirleriyle, Hem de İnsanoğlu ile İlişki İçine Girerler. Metalar Aleminde de Durum Aynıdır

182 – Sermaye İlişkisi, Emekçiyi Kendi Emeğini Maddeleştirdiği Araçlarla Karşı Karşıya Koyan İç Bağıntıyı, Yabancılaşmanın Ardına Gizler

183 – Toplumla Karşıtlık İçersinde Bir Nesne, Kapitalistin Güç Kaynağı Olan Bir Şey Biçiminde Yabancılaşmış, Bağımsız Toplumsal Bir Güç: Sermaye

185 – Sermayenin Yabancılaşmış Niteliğinin, Emekle Olan Karşıtlığının, Fiilî Sömürü Sürecinin Dışında Bir Yere, Yani Faiz Getiren Sermayeye Aktarılması

187 – Faiz, Kârın, Yani Faal Kapitalistin İşçiden Sızdırdığı Artı-Değerin Bir Parçasından Başka Bir Şey Olmadığı Halde, Şimdi Tam Tersine, Faiz, Sanki Sermayenin Tipik Ürünü, Asıl Öğesi Olarak Görünür

190 – Kâr, Üretim Araçlarının Sermayeye Dönüşmesinden, Yani Bu Üretim Araçlarının Gerçek Üreticiler Karşısında Yabancılaşmalarından, Bir Başkasının Mülkiyeti Olarak, Başkalarının Artı-Emeğine Sırf Bir Elkoyma Olarak Görünür

191 – Vülger Ekonomi Politik… Ekonomik İlişkilerin Yabancılaşmış Dış Görüntüleri… Şeylerin Özü…

193 – Özgürlük Alemi, Ancak Emeğin Zorunluluk Aleminin Bittiği Yerde Başlar

196 – Emek Koşullarının, Emeğe Yabancılaştırılması ve Sermayeye Dönüştürülmesi

198 – Emeğin Bütün Toplumsal Üretken Güçleri, Emeğin Kendisinden Değil de, Sermayenin Rahminden Doğuyormuş Gibi Göründüğü İçin, Sermaye Gizemli Bir Varlık Haline Gelir

200 – Artı-Değerin Bir Kısmı, Toprağa Bağlı Göründüğü İçin, Artı-Değerin Çeşitli Kısımlarının Karşılıklı Yabancılaşması Tamamlanmış, İçsel Bağlar Tamamen Kopmuştur

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir